Arapça:
رُدُّوهَا عَلَيَّ ۖ فَطَفِقَ مَسْحًا بِالسُّوقِ وَالْأَعْنَاقِ
Çeviriyazı:
ruddûhâ `aleyy. feṭafiḳa mesḥam bissûḳi vel'a`nâḳ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Geri getirin onları bana! dedi ve artık onların bacaklarını, boyunlarını silmeye başladı.
Diyanet İşleri:
Süleyman: "Doğrusu ben bu iyi malları, Rabbimi anmayı sağladıkları için severim" demişti. Koşup, toz perdesi arkasında kayboldukları zaman: "onları bana getirin" dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başlamıştı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Getirin onları bana demişti, atlar getirilince de onların ayaklarını, boyunlarını okşamıya, yelerini taramaya koyulmuştu.
Şaban Piriş:
Onları bana getirin, demiş, (Getirilince) ayaklarını ve boyunlarını kesmeye başladı.
Edip Yüksel:
"Onları bana geri getirin," dedi, (veda etmek için) bacaklarını ve boyunlarını okşadı.
Ali Bulaç:
"Onları bana geri getirin" (dedi). Sonra (onların) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.
Suat Yıldırım:
Onlarla ilgilenip “Ben Rabbimi hatırlattıkları için güzel şeyleri severim.” dedi ve onlar gözden kayboluncaya dek onları seyredip durdu. Sonra: “Onları tekrar bana getirin!” deyip bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Dedi ki: «Onları bana iade ediniz.» Hemen bacaklarını ve boyunlarını silip okşadı.
Yaşar Nuri Öztürk:
Geri getirin bana onları! dedi. Bacaklarını, boyunlarını sıvazlamaya başladı.
Bekir Sadak:
«ste Bizim bagisimiz budur
İbni Kesir:
Onları bana geri getirin, dedi, bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başlamıştı.
Adem Uğur:
38:32
İskender Ali Mihr:
"
Celal Yıldırım:
Sonra onları bana çevirin, demiş ve onların bacaklarını, boyunlarını okşamaya başlamıştı.
Tefhim ul Kuran:
«Onları bana geri getirin» (dedi). Sonra da (onların) bacaklarını ve boyunlarını okşamaya başladı.
Fransızca:
Ramenez-les moi." Alors il se mit à leur couper les pattes et les cous .
İspanyolca:
¡Traédmelos!» Y se puso a desjarretarlos y degollarlos.
İtalyanca:
Riconduceteli a me». E iniziò a tagliar loro i garretti e i colli.
Almanca:
"Bringt sie mir zurück!" Dann begann er sie über die Beine und die Hälse zu streicheln.
Çince:
他说:你们将它们赶回来罢!他就著手抚摩那些马的腿部和颈部。
Hollandaca:
En toen zij teruggebracht waren, begon hij hunne pooten en halzen af te snijden.
Rusça:
Верните их ко мне!" А затем он стал рубить им голени и шеи.
Somalice:
ii soo celiya wuxuuna bilaabay inuu ka taabto Dhudhumade iyo Luqunta (uu gawraco sadaqo darteed).
Swahilice:
(Akasema:) Nirudishieni! Akaanza kuwapapasa miguu na shingo.
Uygurca:
سۇلەيمان ئېيتتى: «ئاتلارنى مېنىڭ ئالدىمغا ئېلىپ كېلىڭلار». (ئاتلار ئېلىپ كېلىنگەندىن كېيىن) سۇلەيمان ئۇلارنىڭ پاچاقلىرىنى، بويۇنلىرىنى سىلاشقا باشلىدى
Japonca:
さあ,その馬を連れて参れ。そしてかれは,馬の足と首を切り落としてしまった。
Arapça (Ürdün):
«ردُّوها عليَّ» أي الخيل المعروضة فردوها «فطفق مسحا» بالسيف «بالسوق» جمع ساق «والأعناق» أي ذبحها وقطع أرجلها تقربا إلى الله تعالى حيث اشتغل بها عن الصلاة بلحمها فعوضه الله خيرا منها وأسرع، وهي الريح تجري بأمره كيف شاء.
Hintçe:
(तो बोले अच्छा) इन घोड़ों को मेरे पास वापस लाओ (जब आए) तो (देर के कफ्फ़ारा में) घोड़ों की टाँगों और गर्दनों पर हाथ फेर (काट) ने लगे
Tayca:
“จงนำมันกลับมาให้ฉัน” แล้วเขาก็เริ่มลูบขาและคอของมัน
İbranice:
והוא המשיך ואמר: 'השיבו אותם (את הסוסים) אליי,' ואז הוא היכה את צוואריהם ואת שוקיהם.
Hırvatça:
"Vratite mi ih!", i on ih poče gladiti po nogama i vratovima.
Rumence:
“Întoarceţi-mi-i.” Şi atunci, el le-a tăiat picioarele şi gâtul.
Transliteration:
Ruddooha AAalayya fatafiqa mashan bialssooqi waalaAAnaqi
Türkçe:
"Geri getirin bana onları!" dedi. Bacaklarını, boyunlarını sıvazlamaya başladı.
Sahih International:
[He said], "Return them to me," and set about striking [their] legs and necks.
İngilizce:
Bring them back to me. then began he to pass his hand over (their) legs and their necks.
Azerbaycanca:
(Süleyman dedi: ) “Onları (atları) mənə qaytarın!” (Atlar qaytarılıb gətirildikdən sonra) onların qıçlarını və boyunlarını sığallamağa başladı. (Yaxud onu ibadətdən yayındırdıqları üçün onları qurban kəsib fəqir-füqəraya payladı).
Süleyman Ateş:
Onları bana getirin (dedi), bacaklarını ve boyunlarını okşamağa başladı.
Diyanet Vakfı:
Süleyman: Gerçekten ben mal sevgisini, Rabbimi anmak için istedim, dedi. Nihayet güneş battı. (O zaman:) Onları (atları) tekrar bana getirin, dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı.
Erhan Aktaş:
“Onları bana geri getirin.” Ardından bacaklarını ve boyunlarını mesh(1) etmeye başladı(2).
Kral Fahd:
(O zaman:) onları (atları) tekrar bana getirin, dedi. Bacaklarını ve boyunlarını sıvazlamaya başladı.
Hasan Basri Çantay:
(Dedi ki:) «Onları bana döndürün». Hemen ayaklarını, boyunlarını okşamıya, taramıya başladı.
Muhammed Esed:
"Onları bana getirin!" (diye emretti) ve bacakları ile boyunlarını (şefkatle) sıvazlamaya başladı.
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
(Bunun üzerine, atlar kendisini meşgul edib ibadetten alıkoyduklarından onları Allah için kurban etmeye kasd etti ve şöyle dedi): “- Onları bana geri getirin.” Artık ayaklarını ve boyunlarını kesib kurban etmeğe başladı.
Portekizce:
(Então, ordenou): Trazei-os a mim! E se pôs a acariciar-lhes as patas e os pescoços.
İsveççe:
"För dem tillbaka till mig!" Och då [de åter fördes fram till honom] strök han dem [med handen] över ben och manke.
Farsça:
[اسب ها چنان توجه او را جلب کرده بودند که گفت:] آنها را به من بازگردانید. پس [برای نوازش آنها] به دست کشیدن به ساق ها و گردن های آنها پرداخت؛
Kürtçe:
(ووتی) جارێکی تر ئەو ئەسپانەم بۆ بگێڕنەوە ئەمجا دەستی ھێنا بە دەست و قاچ و گەردن و یاڵی (ئەو ئەسپانەدا)
Özbekçe:
Уларни менга қайтаринг!» деди. Сўнгра уларнинг оёқ ва бўйинларини «силай» бошлади! (Бир муддат зеҳнимни Аллоҳнинг зикридан чалғитгани учун бу отларни Аллоҳ йўлида қурбонлик қилай, деб бўйинлари ва оёқларини кеса бошлади.)
Malayca:
(Kemudian Nabi Sulaiman berkata kepada orang-orangnya): " Bawa balik kuda itu kepadaku"; maka ia pun tampil menyapu betis dan leher kuda itu (seekor demi seekor).
Arnavutça:
(Ai tha): “M’i ktheni ata” – e pastaj nisi t’i prekë me shpatë këmbët dhe qafat e tyre.
Bulgarca:
Върнете ги при мен!” И започна да сече краката и шиите им.
Sırpça:
“Вратите ми их!” И он их поче ударати сабљом по ногама и вратовима.
Çekçe:
Přiveďte je ke mně!' A jal se jim protínat nohy i šíje.
Urduca:
تو (اس نے حکم دیا کہ) انہیں میرے پاس واپس لاؤ، پھر لگا ان کی پنڈلیوں اور گردنوں پر ہاتھ پھیرنے
Tacikçe:
он аспонро назди ман бозгардонед». Пас ба буридани соқҳо ва гарданашон оғоз кард.
Tatarca:
ул атларны миңа китерегез", – диде, атларны китергәч, Сөләйман муеннарыннан һәм аякларыннан сыйпады.
Endonezyaca:
"Bawalah kuda-kuda itu kembali kepadaku". Lalu ia potong kaki dan leher kuda itu.
Amharca:
«በእኔ ላይ መልሷት» (አለ) አጋዶችዋንና አንገቶችዋንም ማበስ ያዘ፡፡
Tamilce:
அவற்றை என்னிடம் திரும்பக் கொண்டு வாருங்கள். ஆக, (அவற்றின்) கெண்டை கால்களிலும் கழுத்துகளிலும் (அன்புடன்) தடவ ஆரம்பித்தார்.
Korece:
그가 내게로 이것을 가져 오라 하더니 발들과 목들을 내려 치기 시작하더라
Vietnamca:
“Hãy dắt chúng (đàn ngựa) trở lại cho ta”, rồi (Sulayman) lấy kiếm đánh vào chân và cổ của chúng.
Ayet Linkleri: