Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

37

Sûredeki Ayet No: 

55

Ayet No: 

3843

Sayfa No: 

448

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَاطَّلَعَ فَرَآهُ فِي سَوَاءِ الْجَحِيمِ

Çeviriyazı: 

feṭṭale`a feraâhü fî sevâi-lceḥîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Derken bakınır ve onu cehennemin ta ortasında görür.

Diyanet İşleri: 

Bir bakar onu cehennemin ortasında görür.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Derken kendisi bakıp görür ki o, cehennemin ta ortasında.

Şaban Piriş: 

Bir de bakar ki onun ateşin ortasında olduğunu görür.

Edip Yüksel: 

Baktığında, onu cehennemin ortasında bulur.

Ali Bulaç: 

Derken, bakıverdi, onu 'çılgınca yanan ateşin' tam ortasında gördü.

Suat Yıldırım: 

“Şimdi ister misiniz onu size göstereyim?” Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında bulur.“Vallahi, nerdeyse beni de düştüğün o helâke sürükleyecektin! Rabbimin hidâyet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım!” [7,43]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Derken kendisi bakar, onu (O arkadaşını) cehennemin ortasında görür.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Araştırdı, nihayet onu cehennemin ta ortasında gördü.

Bekir Sadak: 

Calisanlar bunun icin calissin.

İbni Kesir: 

Bir bakar ve onu cehennemin ortasında görmüştür.

Adem Uğur: 

İşte o zaman konuşan baktı, arkadaşını cehennemin ortasında gördü.

İskender Ali Mihr: 

O zaman (onun haline) muttali oldu. Ve böylece onu ateşin ortasında gördü.

Celal Yıldırım: 

37:54

Tefhim ul Kuran: 

Derken, bakıverdi, onu ´çılgınca yanan ateşin´ tam ortasında gördü.

Fransızca: 

Alors il regardera d'en haut et il le verra en plein dans la Fournaise,

İspanyolca: 

Mirará abajo y le verá en medio del fuego de la gehena.

İtalyanca: 

Guarderà dall'alto e vedrà l'altro in mezzo alla Fornace.

Almanca: 

Dann schaute er hin, dann sah er ihn inmitten der Hölle.

Çince: 

他俯视下面,就看见他在火狱的中央,

Hollandaca: 

En zij zullen nederzien en hem in het midden der hel ontwaren.

Rusça: 

Он взглянет и увидит его в середине Ада.

Somalice: 

Markaasu dayaa kuna arkaa jaxiima dhexdeeda.

Swahilice: 

Basi atachungulia amwone katikati ya Jahannamu.

Uygurca: 

ئۇ قاراپلا ئۇنى (يەنى كاپىر دوستىنى) دوزاخنىڭ ئوتتۇرىسىدا كۆرىدۇ

Japonca: 

そこでかれが見下ろすと,火獄の只中にかれの姿が見えた。

Arapça (Ürdün): 

«فاطلع» ذلك القائلون من بعض كوى الجنة «فرآه» أي رأى قرينه «في سواء الجحيم» في وسط النار.

Hintçe: 

तो क्या तुम लोग भी (मेरे साथ उसे झांक कर देखोगे) ग़रज़ झाँका तो उसे बीच जहन्नुम में (पड़ा हुआ) देखा

Tayca: 

ครั้นเมื่อเขามองลงไป ก็เห็น (เพื่อนของเขา) อยู่ท่ามกลางไฟที่ลุกโชติช่วง

İbranice: 

ואז יביטו ויראו אותו עמוק בגיהינום

Hırvatça: 

I on će pogledati, i toga usred Džehennema ugledati.

Rumence: 

El va privi de sus şi îl va vedea pe prietenul său în mijlocul Iadului.

Transliteration: 

FaittalaAAa faraahu fee sawai aljaheemi

Türkçe: 

Araştırdı, nihayet onu cehennemin ta ortasında gördü.

Sahih International: 

And he will look and see him in the midst of the Hellfire.

İngilizce: 

He looked down and saw him in the midst of the Fire.

Azerbaycanca: 

O özü baxıb onu (yoldaşını) Cəhənnəmin ortasında görəcək

Süleyman Ateş: 

Baktı onu cehennemin ortasında gördü.

Diyanet Vakfı: 

( İşte o zaman konuşan baktı, arkadaşını cehennemin ortasında gördü.

Erhan Aktaş: 

Derken yakından tanık oldu. Onu Cehennem’in ortasında gördü.

Kral Fahd: 

İşte o zaman konuşan baktı, arkadaşını cehennemin ortasında gördü.

Hasan Basri Çantay: 

Derken o (bizzat) bakıb bunu o çılgın ateşin ta ortasında gördü.

Muhammed Esed: 

Bunun üzerine dönüp bakar ve o (arkadaşı)nı yanan ateşin ortasında görür;

Gültekin Onan: 

Derken, bakıverdi, onu ´çılgınca yanan ateşin´ tam ortasında gördü.

Ali Fikri Yavuz: 

Derken (bizzat kendisi) bakmış, onu tâ cehennemin ortasında görmüştür.

Portekizce: 

E olhará, e o verá no seio do inferno.

İsveççe: 

Och när han ser ned, ser han [vännen] mitt i Elden

Farsça: 

پس خود او به دوزخ سر می کشد و هم نشینش را وسط دوزخ می بیند.

Kürtçe: 

ئەمجا خۆی سەیری کرد کتوپڕ لە ناوەڕاستی دۆزەخدا ئەو (ھاوڕێیەی) بینی

Özbekçe: 

Бас, ўзи қараб, уни дўзахнинг ўртасида кўрди.

Malayca: 

Maka ia pun memandang (ke arah neraka), lalu dilihatnya rakannya itu berada ditengah-tengah neraka yang menjulang-julang.

Arnavutça: 

Dhe ai do të shikojë, dhe atë do ta sheh në midis të zjarrit.

Bulgarca: 

И надзърна, и го видя в средата на Ада.

Sırpça: 

И он ће да погледа, и тога усред Пакла да угледа.

Çekçe: 

A sám vzhůru pohlédne a spatří přítele svého uprostřed pekla stát,

Urduca: 

یہ کہہ کر جونہی وہ جھکے گا تو جہنم کی گہرائی میں اس کو دیکھ لے گا

Tacikçe: 

Аз боло бинигарад ва ӯро дар миёни оташи дӯзах бинад.

Tatarca: 

Һәм җәннәттә булганы хәлдә җәһәннәмгә карап, әлеге иптәшен ут уртасында күрер.

Endonezyaca: 

Maka ia meninjaunya, lalu dia melihat temannya itu di tengah-tengah neraka menyala-nyala.

Amharca: 

ይመለከታልም፤ በገሀነም መካከልም (ጓደኛውን) ያየዋል፡፡

Tamilce: 

ஆக, (அந்த நம்பிக்கையாளர் நரகத்தில்) எட்டிப்பார்ப்பார். அவர் அவனை நரகத்தின் நடுவில் பார்ப்பார்.

Korece: 

그가 내려와 보고 지옥에 있는 그 친구를 발견하고서

Vietnamca: 

Thế là y nhìn xuống và thấy người bạn (vô đức tin) của mình đang ở trong Hỏa Ngục.