Arapça:
فَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَاءَلُونَ
Çeviriyazı:
feaḳbele ba`ḍuhüm `alâ ba`ḍiy yetesâelûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Derken birbirine dönüp sorarlar:
Diyanet İşleri:
Birbirlerine dönüp sorarlar:
Abdulbakî Gölpınarlı:
Bir kısmı, bir kısmına döner de bir birlerine sorarlar.
Şaban Piriş:
İşte o zaman birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar:
Edip Yüksel:
Birbirlerine dönüp soruşurlar.
Ali Bulaç:
Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soruyorlar:
Suat Yıldırım:
Birbirleriyle sohbete girerler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
(50-51) Onların (o ehl-i cennetin) bazıları bazılarına karşı teveccüh ederek soruşturmaya başlarlar. Onlardan birisi der ki: «Benim (dünyada iken) muhakkak bir arkadaşım var idi.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Birbirlerine dönüp bir şeyler sorarlar.
Bekir Sadak:
Ona der ki: «Allah´a and olsun ki, az kalsin beni de mahvedecektin.»
İbni Kesir:
Bir kısmı bir kısmına dönerek soruştururlar.
Adem Uğur:
İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.
İskender Ali Mihr:
Bundan sonra, karşılıklı yönelip birbirlerine sorarlar.
Celal Yıldırım:
Birbirlerine yönelip sorarlar
Tefhim ul Kuran:
Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soruyorlar:
Fransızca:
Puis les uns se tourneront vers les autres s'interrogeant mutuellement.
İspanyolca:
Y se volverán unos a otros para preguntarse.
İtalyanca:
Si rivolgeranno gli uni agli altri, interrogandosi.
Almanca:
Und die einen von ihnen wandten sich zu den anderen hin und fragten,
Çince:
于是他们走向前来,互相谈论。
Hollandaca:
En zij zullen zich tot elkander wenden, en elkander vragen doen.
Rusça:
Они будут обращаться друг к другу с вопросами.
Somalice:
Wuxuuna qaabilay qaarkood qaarka kale (ehelo Jannaha) iyagoo wax iswaydiin.
Swahilice:
Waingie kuulizana wenyewe kwa wenyewe.
Uygurca:
ئۇلار (يەنى ئەھلى جەننەت) بىر - بىرىگە قارىشىپ پاراڭ سېلىشىدۇ
Japonca:
やがてかれらは,互いに近づき尋ね合う。
Arapça (Ürdün):
«فأقبل بعضهم» بعض أهل الجنة «على بعض يتساءلون» عما مر بهم في الدنيا.
Hintçe:
गोया वह अन्डे हैं जो छिपाए हुए रखे हो
Tayca:
แล้ว (ชาวสวรรค์เหล่านั้น) บางคนในหมู่บ้านพวกเขาจะเข้ามาหากัน ไต่ถาม (ทุกข์สุข) ซึ่งกันและกัน
İbranice:
ואז הם ייגשו זה אל זה בשאלות
Hırvatça:
I pristupit će jedni drugima raspitujući se,
Rumence:
Ei se vor întoarce unii spre alţii întrebându-se.
Transliteration:
Faaqbala baAAduhum AAala baAAdin yatasaaloona
Türkçe:
Birbirlerine dönüp bir şeyler sorarlar.
Sahih International:
And they will approach one another, inquiring of each other.
İngilizce:
Then they will turn to one another and question one another.
Azerbaycanca:
Onlar bir-biri ilə (dünyada gördükləri barədə) sorğu-suala (söz-söhbətə) başlayacaqlar.
Süleyman Ateş:
Bunlar birbirine dönmüş soruyorlar:
Diyanet Vakfı:
İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.
Erhan Aktaş:
Birbirleriyle karşılıklı sohbet ediyorlar.
Kral Fahd:
İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.
Hasan Basri Çantay:
(Ehl-i cennetden) kimi kimine dönüb sorarlar.
Muhammed Esed:
Hepsi dönüp (geçmiş hayatları hakkında) birbirlerine sorular soracaklar.
Gültekin Onan:
Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soruyorlar:
Ali Fikri Yavuz:
Derken (cennet ehli olanlar) birbirleriyle konuşurlar.
Portekizce:
E começarão a interrogar-se reciprocamente.
İsveççe:
Och de [saliga] närmar sig varandra och frågar [om livet på jorden].
Farsça:
پس برخی از آنان به برخی دیگر رو کرده از [حال] یکدیگر می پرسند.
Kürtçe:
ئەمجا ڕوو دەکەنە یەك و پرسیار لە یەکتر دەکەن
Özbekçe:
Бас, улар бир-бирларидан сўрай бошлайдилар.
Malayca:
(Tinggalah penduduk Syurga itu menikmati kesenangan), lalu setengahnya mengadap yang lain, sambil berbincang dan bertanya-tanyaan.
Arnavutça:
Dhe ata do t’i qasen njëri-tjetrit e do të bisedojnë,
Bulgarca:
Ще се обръщат един към друг и взаимно ще се разпитват.
Sırpça:
И они ће један с другим разговарати.
Çekçe:
A přiblíží se k sobě navzájem a bude se vyptávat jeden druhého,
Urduca:
پھر وہ ایک دوسرے کی طرف متوجہ ہو کر حالات پوچھیں گے
Tacikçe:
Рӯ ба якдигар кунанд ва гуфтугӯ кунанд.
Tatarca:
Ул ләззәтле эчемлекләрне эчкәндә әйләнеп бер – берсеннән сорашырлар.
Endonezyaca:
Lalu sebahagian mereka menghadap kepada sebahagian yang lain sambil bercakap-cakap.
Amharca:
የሚጠያየቁም ሆነው ከፊላቸው ወደ ከፊሉ ይመጣሉ፡፡
Tamilce:
ஆக, அவர்களில் சிலர் சிலரை முன்னோக்கி (நரகவாசிகளைப் பற்றி) விசாரிப்பார்கள்.
Korece:
그들은 서로 마주보며 서로 가 질문을 하니
Vietnamca:
Họ ngồi hàn huyên chuyện trò (nhắc lại chuyện xưa trên cõi trần).
Ayet Linkleri: