Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

37

Sûredeki Ayet No: 

50

Ayet No: 

3838

Sayfa No: 

447

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَاءَلُونَ

Çeviriyazı: 

feaḳbele ba`ḍuhüm `alâ ba`ḍiy yetesâelûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Derken birbirine dönüp sorarlar:

Diyanet İşleri: 

Birbirlerine dönüp sorarlar:

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bir kısmı, bir kısmına döner de bir birlerine sorarlar.

Şaban Piriş: 

İşte o zaman birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar:

Edip Yüksel: 

Birbirlerine dönüp soruşurlar.

Ali Bulaç: 

Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soruyorlar:

Suat Yıldırım: 

Birbirleriyle sohbete girerler.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(50-51) Onların (o ehl-i cennetin) bazıları bazılarına karşı teveccüh ederek soruşturmaya başlarlar. Onlardan birisi der ki: «Benim (dünyada iken) muhakkak bir arkadaşım var idi.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Birbirlerine dönüp bir şeyler sorarlar.

Bekir Sadak: 

Ona der ki: «Allah´a and olsun ki, az kalsin beni de mahvedecektin.»

İbni Kesir: 

Bir kısmı bir kısmına dönerek soruştururlar.

Adem Uğur: 

İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.

İskender Ali Mihr: 

Bundan sonra, karşılıklı yönelip birbirlerine sorarlar.

Celal Yıldırım: 

Birbirlerine yönelip sorarlar

Tefhim ul Kuran: 

Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soruyorlar:

Fransızca: 

Puis les uns se tourneront vers les autres s'interrogeant mutuellement.

İspanyolca: 

Y se volverán unos a otros para preguntarse.

İtalyanca: 

Si rivolgeranno gli uni agli altri, interrogandosi.

Almanca: 

Und die einen von ihnen wandten sich zu den anderen hin und fragten,

Çince: 

于是他们走向前来,互相谈论。

Hollandaca: 

En zij zullen zich tot elkander wenden, en elkander vragen doen.

Rusça: 

Они будут обращаться друг к другу с вопросами.

Somalice: 

Wuxuuna qaabilay qaarkood qaarka kale (ehelo Jannaha) iyagoo wax iswaydiin.

Swahilice: 

Waingie kuulizana wenyewe kwa wenyewe.

Uygurca: 

ئۇلار (يەنى ئەھلى جەننەت) بىر - بىرىگە قارىشىپ پاراڭ سېلىشىدۇ

Japonca: 

やがてかれらは,互いに近づき尋ね合う。

Arapça (Ürdün): 

«فأقبل بعضهم» بعض أهل الجنة «على بعض يتساءلون» عما مر بهم في الدنيا.

Hintçe: 

गोया वह अन्डे हैं जो छिपाए हुए रखे हो

Tayca: 

แล้ว (ชาวสวรรค์เหล่านั้น) บางคนในหมู่บ้านพวกเขาจะเข้ามาหากัน ไต่ถาม (ทุกข์สุข) ซึ่งกันและกัน

İbranice: 

ואז הם ייגשו זה אל זה בשאלות

Hırvatça: 

I pristupit će jedni drugima raspitujući se,

Rumence: 

Ei se vor întoarce unii spre alţii întrebându-se.

Transliteration: 

Faaqbala baAAduhum AAala baAAdin yatasaaloona

Türkçe: 

Birbirlerine dönüp bir şeyler sorarlar.

Sahih International: 

And they will approach one another, inquiring of each other.

İngilizce: 

Then they will turn to one another and question one another.

Azerbaycanca: 

Onlar bir-biri ilə (dünyada gördükləri barədə) sorğu-suala (söz-söhbətə) başlayacaqlar.

Süleyman Ateş: 

Bunlar birbirine dönmüş soruyorlar:

Diyanet Vakfı: 

İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.

Erhan Aktaş: 

Birbirleriyle karşılıklı sohbet ediyorlar.

Kral Fahd: 

İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.

Hasan Basri Çantay: 

(Ehl-i cennetden) kimi kimine dönüb sorarlar.

Muhammed Esed: 

Hepsi dönüp (geçmiş hayatları hakkında) birbirlerine sorular soracaklar.

Gültekin Onan: 

Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soruyorlar:

Ali Fikri Yavuz: 

Derken (cennet ehli olanlar) birbirleriyle konuşurlar.

Portekizce: 

E começarão a interrogar-se reciprocamente.

İsveççe: 

Och de [saliga] närmar sig varandra och frågar [om livet på jorden].

Farsça: 

پس برخی از آنان به برخی دیگر رو کرده از [حال] یکدیگر می پرسند.

Kürtçe: 

ئەمجا ڕوو دەکەنە یەك و پرسیار لە یەکتر دەکەن

Özbekçe: 

Бас, улар бир-бирларидан сўрай бошлайдилар.

Malayca: 

(Tinggalah penduduk Syurga itu menikmati kesenangan), lalu setengahnya mengadap yang lain, sambil berbincang dan bertanya-tanyaan.

Arnavutça: 

Dhe ata do t’i qasen njëri-tjetrit e do të bisedojnë,

Bulgarca: 

Ще се обръщат един към друг и взаимно ще се разпитват.

Sırpça: 

И они ће један с другим разговарати.

Çekçe: 

A přiblíží se k sobě navzájem a bude se vyptávat jeden druhého,

Urduca: 

پھر وہ ایک دوسرے کی طرف متوجہ ہو کر حالات پوچھیں گے

Tacikçe: 

Рӯ ба якдигар кунанд ва гуфтугӯ кунанд.

Tatarca: 

Ул ләззәтле эчемлекләрне эчкәндә әйләнеп бер – берсеннән сорашырлар.

Endonezyaca: 

Lalu sebahagian mereka menghadap kepada sebahagian yang lain sambil bercakap-cakap.

Amharca: 

የሚጠያየቁም ሆነው ከፊላቸው ወደ ከፊሉ ይመጣሉ፡፡

Tamilce: 

ஆக, அவர்களில் சிலர் சிலரை முன்னோக்கி (நரகவாசிகளைப் பற்றி) விசாரிப்பார்கள்.

Korece: 

그들은 서로 마주보며 서로 가 질문을 하니

Vietnamca: 

Họ ngồi hàn huyên chuyện trò (nhắc lại chuyện xưa trên cõi trần).