Arapça:
فَيَقُولُوا هَلْ نَحْنُ مُنظَرُونَ
Çeviriyazı:
feyeḳûlû hel naḥnü münżarûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O zaman "Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba?... diyeceklerdir.
Diyanet İşleri:
O zaman "Erteye bırakılmaz mıyız?" derler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Derler ki: Bize mühlet verilir mi acaba?
Şaban Piriş:
İşte o zaman: Acaba bize biraz daha süre tanınır mı? derler.
Edip Yüksel:
O zaman, "Bize biraz daha süre verilmez mi?" derler.
Ali Bulaç:
Derler ki: "Bize bir süre tanınır mı?"
Suat Yıldırım:
İşte o zaman: “Acaba, bize, azıcık olsun, bir mühlet verilir mi” derler. [14,44; 40,84-85]
Ömer Nasuhi Bilmen:
İmdi derler ki: «Biz mühlet verilmişlerden miyiz?»
Yaşar Nuri Öztürk:
O zaman şöyle derler: "Acaba bize süre verilir mi?"
Bekir Sadak:
26:208
İbni Kesir:
O zaman derler ki: Acaba bekletilemez miyiz?
Adem Uğur:
O zaman: Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba? diyeceklerdir.
İskender Ali Mihr:
“O zaman biz, bekletilenler (mühlet verilenler) olur muyuz?” dediler.
Celal Yıldırım:
Acaba bize mühlet verilmez mi ? derler.
Tefhim ul Kuran:
Derler ki: «Bize bir süre tanınır mı?»
Fransızca:
alors ils diront : "Est-ce qu'on va nous donner du répit ? "
İspanyolca:
Entonces, dirán: «¿Se nos diferirá?»
İtalyanca:
Diranno allora: «Ci sarà concesso un rinvio?».
Almanca:
Dann sagen sie: "Wird uns ein Aufschub gewährt?!"
Çince:
他们将说:我们将蒙宽限吗?
Hollandaca:
En zij zullen zeggen: zal ons uitstel worden verleend?
Rusça:
Тогда они скажут: "Предоставят ли нам отсрочку?"
Somalice:
Oy Dhahaan ma nala Sugi.
Swahilice:
Na watasema: Je, tutapewa muhula?
Uygurca:
(ئۇلارغا تۇيۇقسىز ئازاب كەلگەندە) ئۇلار: «بىزگە (ئىمان ئېيتىۋېلىش ئۈچۈن) مۆھلەت بېرىلەمدۇ؟» دەيدۇ
Japonca:
その時かれらは,「わたしたちは猶予されないのですか」と言おう。
Arapça (Ürdün):
«فيقولوا هل نحن منظرون» لنؤمن فيقال لهم: لا قالوا: متى هذا العذاب، قال تعالى.
Hintçe:
(मगर जब अज़ाब नाज़िल होगा) तो वह लोग कहेंगे कि क्या हमें (इस वक्त क़ुछ) मोहलत मिल सकती है
Tayca:
พวกเขาก็จะกล่าวว่าให้พสกเราได้รับการประวิงบ้างได้ไหม?
İbranice:
ואז יאמרו: 'אפשר לתת לנו השהיה
Hırvatça:
pa će reći: "Hoće li nam se imalo vremena dati?"
Rumence:
Ei vor spune atunci: “Ni se mai dă un răgaz?”
Transliteration:
Fayaqooloo hal nahnu muntharoona
Türkçe:
O zaman şöyle derler: "Acaba bize süre verilir mi?"
Sahih International:
And they will say, "May we be reprieved?"
İngilizce:
Then they will say: "Shall we be respited?"
Azerbaycanca:
O zaman onlar deyərlər: “Əcaba, (tövbə etmək, iman gətirmək üçün) bizə möhlət veriləcəkmi?”
Süleyman Ateş:
(Birden onu karşılarında bulunca) Acaba bize süre verilir mi?" derler.
Diyanet Vakfı:
O zaman: Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba? diyeceklerdir.
Erhan Aktaş:
O zaman; “Bize birazcık olsun süre verilir mi acaba?” diyecekler.
Kral Fahd:
O zaman: Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba? diyeceklerdir.
Hasan Basri Çantay:
(Gelecekdir de «Acaba) bize bir mühlet verilir mî?» diyeceklerdir.
Muhammed Esed:
ve o zaman onlar: "Acaba geri bırakılamaz mıyız?" diye feryad edecekler.
Gültekin Onan:
Derler ki: "
Ali Fikri Yavuz:
“Bize bir mühlet verilir mi?” diyecekler.
Portekizce:
Então dirão: Porventura, não seremos tolerados?
İsveççe:
och då kommer de att ropa: "Kan vi få ett uppskov?"
Farsça:
پس [در آن موقعیت بسیار سخت] گویند: آیا ما مهلت می یابیم؟
Kürtçe:
ئەوسا ئەڵێن ئا خۆ مۆڵەتمان پێ دەدرێت
Özbekçe:
Шунда улар: «Бизга муҳлат берилармикан?!» дерлар.
Malayca:
Maka (pada saat itu) mereka akan berkata (dengan menyesal): "Dapatkah kiranya kami diberi tempoh?"
Arnavutça:
e do të thonë: “A do të na jepet afat?”
Bulgarca:
Тогава ще кажат: “Дали ще ни се даде отсрочка?”
Sırpça:
па ће рећи: „Хоће ли нам се дати мало времена?“
Çekçe:
A tehdy zvolají: 'Což nebude nám dán odklad žádný?'
Urduca:
اُس وقت وہ کہتے ہیں "کہ “کیا اب ہمیں کچھ مُہلت مِل سکتی ہے؟"
Tacikçe:
Мегӯянд: «Оё моро мӯҳлате хоҳанд дод?»
Tatarca:
Алар әйтерләр: "Ни яхшы булыр иде, безгә килгән ґәзабны туктатып, иман китереп изге гамәлләр кылырга безгә ирек бирелсә", – дип.
Endonezyaca:
lalu mereka berkata: "Apakah kami dapat diberi tangguh?"
Amharca:
(በመጣባቸው ጊዜ) «እኛ የምንቆይ ነን» እስከሚሉም (አያምኑም)፡፡
Tamilce:
ஆக, அவர்கள் கூறுவார்கள்: “நாங்கள் அவகாசம் அளிக்கப்படுவோமா?” (அப்படி அவகாசம் அளிக்கப்பட்டால் நாங்கள் திருந்தி விடுவோமே.)
Korece:
그들은 말하리라 저희가 유 예 될 수 없을까요
Vietnamca:
Lúc đó họ sẽ nói: “Chúng tôi có được gia hạn thêm không?”
Ayet Linkleri: