Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

26

Sûredeki Ayet No: 

203

Ayet No: 

3135

Sayfa No: 

375

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَيَقُولُوا هَلْ نَحْنُ مُنظَرُونَ

Çeviriyazı: 

feyeḳûlû hel naḥnü münżarûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

O zaman "Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba?... diyeceklerdir.

Diyanet İşleri: 

O zaman "Erteye bırakılmaz mıyız?" derler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Derler ki: Bize mühlet verilir mi acaba?

Şaban Piriş: 

İşte o zaman: Acaba bize biraz daha süre tanınır mı? derler.

Edip Yüksel: 

O zaman, "Bize biraz daha süre verilmez mi?" derler.

Ali Bulaç: 

Derler ki: "Bize bir süre tanınır mı?"

Suat Yıldırım: 

İşte o zaman: “Acaba, bize, azıcık olsun, bir mühlet verilir mi” derler. [14,44; 40,84-85]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

İmdi derler ki: «Biz mühlet verilmişlerden miyiz?»

Yaşar Nuri Öztürk: 

O zaman şöyle derler: "Acaba bize süre verilir mi?"

Bekir Sadak: 

26:208

İbni Kesir: 

O zaman derler ki: Acaba bekletilemez miyiz?

Adem Uğur: 

O zaman: Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba? diyeceklerdir.

İskender Ali Mihr: 

“O zaman biz, bekletilenler (mühlet verilenler) olur muyuz?” dediler.

Celal Yıldırım: 

Acaba bize mühlet verilmez mi ? derler.

Tefhim ul Kuran: 

Derler ki: «Bize bir süre tanınır mı?»

Fransızca: 

alors ils diront : "Est-ce qu'on va nous donner du répit ? "

İspanyolca: 

Entonces, dirán: «¿Se nos diferirá?»

İtalyanca: 

Diranno allora: «Ci sarà concesso un rinvio?».

Almanca: 

Dann sagen sie: "Wird uns ein Aufschub gewährt?!"

Çince: 

他们将说:我们将蒙宽限吗?

Hollandaca: 

En zij zullen zeggen: zal ons uitstel worden verleend?

Rusça: 

Тогда они скажут: "Предоставят ли нам отсрочку?"

Somalice: 

Oy Dhahaan ma nala Sugi.

Swahilice: 

Na watasema: Je, tutapewa muhula?

Uygurca: 

(ئۇلارغا تۇيۇقسىز ئازاب كەلگەندە) ئۇلار: «بىزگە (ئىمان ئېيتىۋېلىش ئۈچۈن) مۆھلەت بېرىلەمدۇ؟» دەيدۇ

Japonca: 

その時かれらは,「わたしたちは猶予されないのですか」と言おう。

Arapça (Ürdün): 

«فيقولوا هل نحن منظرون» لنؤمن فيقال لهم: لا قالوا: متى هذا العذاب، قال تعالى.

Hintçe: 

(मगर जब अज़ाब नाज़िल होगा) तो वह लोग कहेंगे कि क्या हमें (इस वक्त क़ुछ) मोहलत मिल सकती है

Tayca: 

พวกเขาก็จะกล่าวว่าให้พสกเราได้รับการประวิงบ้างได้ไหม?

İbranice: 

ואז יאמרו: 'אפשר לתת לנו השהיה

Hırvatça: 

pa će reći: "Hoće li nam se imalo vremena dati?"

Rumence: 

Ei vor spune atunci: “Ni se mai dă un răgaz?”

Transliteration: 

Fayaqooloo hal nahnu muntharoona

Türkçe: 

O zaman şöyle derler: "Acaba bize süre verilir mi?"

Sahih International: 

And they will say, "May we be reprieved?"

İngilizce: 

Then they will say: "Shall we be respited?"

Azerbaycanca: 

O zaman onlar deyərlər: “Əcaba, (tövbə etmək, iman gətirmək üçün) bizə möhlət veriləcəkmi?”

Süleyman Ateş: 

(Birden onu karşılarında bulunca) Acaba bize süre verilir mi?" derler.

Diyanet Vakfı: 

O zaman: Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba? diyeceklerdir.

Erhan Aktaş: 

O zaman; “Bize birazcık olsun süre verilir mi acaba?” diyecekler.

Kral Fahd: 

O zaman: Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba? diyeceklerdir.

Hasan Basri Çantay: 

(Gelecekdir de «Acaba) bize bir mühlet verilir mî?» diyeceklerdir.

Muhammed Esed: 

ve o zaman onlar: "Acaba geri bırakılamaz mıyız?" diye feryad edecekler.

Gültekin Onan: 

Derler ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

“Bize bir mühlet verilir mi?” diyecekler.

Portekizce: 

Então dirão: Porventura, não seremos tolerados?

İsveççe: 

och då kommer de att ropa: "Kan vi få ett uppskov?"

Farsça: 

پس [در آن موقعیت بسیار سخت] گویند: آیا ما مهلت می یابیم؟

Kürtçe: 

ئەوسا ئەڵێن ئا خۆ مۆڵەتمان پێ دەدرێت

Özbekçe: 

Шунда улар: «Бизга муҳлат берилармикан?!» дерлар.

Malayca: 

Maka (pada saat itu) mereka akan berkata (dengan menyesal): "Dapatkah kiranya kami diberi tempoh?"

Arnavutça: 

e do të thonë: “A do të na jepet afat?”

Bulgarca: 

Тогава ще кажат: “Дали ще ни се даде отсрочка?”

Sırpça: 

па ће рећи: „Хоће ли нам се дати мало времена?“

Çekçe: 

A tehdy zvolají: 'Což nebude nám dán odklad žádný?'

Urduca: 

اُس وقت وہ کہتے ہیں "کہ “کیا اب ہمیں کچھ مُہلت مِل سکتی ہے؟"

Tacikçe: 

Мегӯянд: «Оё моро мӯҳлате хоҳанд дод?»

Tatarca: 

Алар әйтерләр: "Ни яхшы булыр иде, безгә килгән ґәзабны туктатып, иман китереп изге гамәлләр кылырга безгә ирек бирелсә", – дип.

Endonezyaca: 

lalu mereka berkata: "Apakah kami dapat diberi tangguh?"

Amharca: 

(በመጣባቸው ጊዜ) «እኛ የምንቆይ ነን» እስከሚሉም (አያምኑም)፡፡

Tamilce: 

ஆக, அவர்கள் கூறுவார்கள்: “நாங்கள் அவகாசம் அளிக்கப்படுவோமா?” (அப்படி அவகாசம் அளிக்கப்பட்டால் நாங்கள் திருந்தி விடுவோமே.)

Korece: 

그들은 말하리라 저희가 유 예 될 수 없을까요

Vietnamca: 

Lúc đó họ sẽ nói: “Chúng tôi có được gia hạn thêm không?”