Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

26

Sûredeki Ayet No: 

202

Ayet No: 

3134

Sayfa No: 

375

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَيَأْتِيَهُم بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ

Çeviriyazı: 

feye'tiyehüm bagtetev vehüm lâ yeş`urûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

İşte bu (azab) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir.

Diyanet İşleri: 

Suçluların kalblerine Kuran'ı böylece sokarız da, can yakıcı azabı görmedikçe ona inanmazlar. Bu azap onlara haberleri olmadan geliverecektir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ansızın gelip çatar onlara ve onlar anlamazlar bile.

Şaban Piriş: 

O azap, onlara farkında olmadıkları bir anda ansızın gelir.

Edip Yüksel: 

Onlara ansızın, beklemedikleri bir anda gelecektir.

Ali Bulaç: 

Artık o (azap), kendileri şuurunda olmadan onlara apansız gelecektir.

Suat Yıldırım: 

İşte bu azap, kendilerine ansızın gelir ki, onlar hiç farkında olmazlar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Artık (o azap) onlara hiç farkedemez bir haldeler iken ansızın geliverir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

O azap onlara ansızın gelecek, farkında bile olmayacaklar.

Bekir Sadak: 

(208-20) 9 Hicbir kasaba halkini kendilerine ogut veren uyaricilar gelmeden yok etmedik. Biz zalim degiliz.*

İbni Kesir: 

O da kendilerine apansız, haberleri olmadan geliverir.

Adem Uğur: 

İşte bu (azap) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir.

İskender Ali Mihr: 

Böylece o (azap), onlara ansızın gelir ve onlar farkında olmazlar.

Celal Yıldırım: 

Bu azâb, farkına varmadıkları bir halde ansızın kendilerine gelir de,

Tefhim ul Kuran: 

Artık o (azab), kendileri şuurunda olmadan onlara apansız gelecektir.

Fransızca: 

qui viendra sur eux soudain, sans qu'ils s'en rendent compte;

İspanyolca: 

que les vendrá de repente, sin presentirlo.

İtalyanca: 

che giungerà loro all'improvviso, senza che se ne accorgano.

Almanca: 

Dann kommt sie zu ihnen plötzlich, während sie es nicht bemerken.

Çince: 

那种刑罚将在他们不知不觉的时候,忽然降临他们。

Hollandaca: 

Deze zal plotseling over hen komen, en zij zullen deze niet voorzien.

Rusça: 

Они постигнут их неожиданно, так что они даже не почувствуют этого.

Somalice: 

Oos ugu Yimaaddo Cadaabku Kado Iyagoon Ogayn.

Swahilice: 

Basi itawafikia kwa ghafla, na hali hawana khabari.

Uygurca: 

ئۇ ئازاب ئۇلارغا ئۇشتۇمتۇت كېلىدۇ، ئۇلار ئۇنىڭ (كەلگەنلىكىنى) تۇيماي قالىدۇ

Japonca: 

だがその(懲罰)は,かれらの気付かない中に突然襲いかかるであろう。

Arapça (Ürdün): 

«فيأتيهم بغتة وهم لا يشعرون».

Hintçe: 

कि वह यकायक इस हालत में उन पर आ पडेग़ा कि उन्हें ख़बर भी न होगी

Tayca: 

แล้วมัน จะมาหาพวกเขาอย่างกระทันหันโดยที่พวกเขาไม่รู้สึกตัว

İbranice: 

אשר יגיע אליהם פתאום כשהם לא ישימו לב

Hırvatça: 

koja će im iznenada doći, a oni neće ni osjetiti,

Rumence: 

ce le va veni deodată, fără ca ei să presimtă.

Transliteration: 

Fayatiyahum baghtatan wahum la yashAAuroona

Türkçe: 

O azap onlara ansızın gelecek, farkında bile olmayacaklar.

Sahih International: 

And it will come to them suddenly while they perceive [it] not.

İngilizce: 

But the (Penalty) will come to them of a sudden, while they perceive it not;

Azerbaycanca: 

(Əzab) onlara qəflətən, özləri də hiss etmədən gələr.

Süleyman Ateş: 

Azab onlara öyle ansızın gelir ki, onlar hiç farkında olmazlar.

Diyanet Vakfı: 

İşte bu (azap) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir.

Erhan Aktaş: 

İşte bu(1) onlara, onlar farkında olmadan, ansızın gelecektir.

Kral Fahd: 

İşte bu (azap) onlara, kendileri farkında olmadan, ansızın geliverecektir.

Hasan Basri Çantay: 

İşte bu (azab) onlara, kendileri de farkında olmayarak, ansızın gelecekdir.

Muhammed Esed: 

O azap ki, sonunda, onların hiç beklemedikleri bir anda ansızın gelip çatacaktır;

Gültekin Onan: 

Artık o (azab), kendileri şuurunda olmadan onlara apansız gelecektir.

Ali Fikri Yavuz: 

İşte, bu azab, hiç farkında değillerken, ansızın kendilerine gelecektir.

Portekizce: 

Que os açoitará subitamente, sem que disso se apercebam.

İsveççe: 

som [är förberett och som] skall drabba dem plötsligt, när de ingenting anar;

Farsça: 

که ناگهان در حالی که بی خبرند به سراغشان آید،

Kürtçe: 

ئەویش لە ناکاودا دێت بۆیان کەئەوان ھەستی پێ ناکەن

Özbekçe: 

Бас, уларга у(азоб) тўсатдан келур. Улар сезмай қолурлар.

Malayca: 

Lalu azab itu datang menimpa mereka secara mengejut, dengan tidak mereka menyedarinya.

Arnavutça: 

e do t’ju vie (dënimi) atyre papritmas, e ata nuk do ta hetojnë (ardhjen e dënimit),

Bulgarca: 

А то ще ги сполети внезапно, без да усетят.

Sırpça: 

која ће изненада да им дође, а они неће ни да осете,

Çekçe: 

jenž přijde k nim, aniž co tušit budou, znenadání.

Urduca: 

پھر جب وہ بے خبری میں ان پر آ پڑتا ہے

Tacikçe: 

Ва он азоб ногаҳон ва бехабар бар онон фурӯд меояд.

Tatarca: 

Аларга искәрмәстән ґәзаб килер ки, үзләре һич сизми калырлар.

Endonezyaca: 

maka datanglah azab kepada mereka dengan mendadak, sedang mereka tidak menyadarinya,

Amharca: 

እነርሱ የማያውቁ ሲኾኑ (ቅጣቱ) ድንገት እስከሚመጣባቸውም ድረስ (አያምኑም)፡፡

Tamilce: 

ஆக, அது அவர்களிடம் திடீரென வரும், அவர்களோ (அதை) உணராதவர்களாக இருக்கும் நிலையில்.

Korece: 

그벌은 그들이 알지 못하는 사이에 갑자기 그들에게 도래하니

Vietnamca: 

Nó sẽ bất ngờ túm lấy họ trong lúc họ không hay biết.