Arapça:
فَعَقَرُوهَا فَأَصْبَحُوا نَادِمِينَ
Çeviriyazı:
fe`aḳarûhâ feaṣbeḥû nâdimîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Derken onu kestiler; fakat pişman da oldular.
Diyanet İşleri:
Onlar ise deveyi kestiler; ama pişman da oldular.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ayaklarını kesip öldürdüler onu da nadim oldular.
Şaban Piriş:
Buna rağmen kestiler sonra da pişman oldular.
Edip Yüksel:
Nihayet onu kestiler; ancak pişman oldular.
Ali Bulaç:
Sonunda onu (yine de) kestiler, ancak pişman oldular.
Suat Yıldırım:
Derken, deveyi boğazladılar, ama çok geçmeden yaptıklarına pişman oldular.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Derken onu boğazladılar, sonra pişman olarak sabahladılar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Onu yere yatırıp kestiler. Sonra da pişman oldular.
Bekir Sadak:
26:161
İbni Kesir:
Onlar ise onu kestiler de pişman oldular.
Adem Uğur:
Buna rağmen onlar deveyi kestiler
İskender Ali Mihr:
Buna rağmen onu kestiler. Sonra da pişman oldular.
Celal Yıldırım:
Buna rağmen onlar o deveyi (bacaklarına) vurup devirdiler, (inatla onu) kestiler. (Sonra da) pişmanlık duyarak sabahladılar.
Tefhim ul Kuran:
«Sonunda onu (yine de) kestiler, ancak pişman oldular.»
Fransızca:
Mais ils la tuèrent Eh bien, ils eurent à regretter !
İspanyolca:
Pero ellos la desjarretaron... y se arrepintieron.
İtalyanca:
Le tagliarono i garretti, ma ebbero a pentirsene!
Almanca:
Dann verletzten sie ihre Beine, dann standen sie morgens als Reuige auf.
Çince:
但他们宰了它,随后,他们深觉悔恨。
Hollandaca:
Maar zij doodden haar en berouwden hunne boosheid.
Rusça:
Но они подрезали ей поджилки и стали сожалеть об этом.
Somalice:
Wayse Dileen waxayna ahaadeen kuwo Qoomameeya.
Swahilice:
Lakini wakamuuwa, na wakawa wenye kujuta.
Uygurca:
ئۇلار چىشى تۆگىنى بوغۇزلىدى، شۇنىڭ بىلەن ئۇلار نادامەتكە قالدى
Japonca:
だがかれらは,その腱を切って不具にし,たちまち後悔することになった。
Arapça (Ürdün):
«فعقروها» عقرها بعضهم برضاهم «فأصبحوا نادمين» على عقرها.
Hintçe:
इस पर भी उन लोगों ने उसके पाँव काट डाले और (उसको मार डाला) फिर ख़़ुद पशेमान हुए
Tayca:
แล้วพวกเขาได้ฆ่ามัน พวกเขาจึงอยู่ในสภาพเป็นผู้เศร้าโศกเสียใจ
İbranice:
ואולם הם פגעו בה והרגו אותה, אך עד מהרה התחרטו
Hırvatça:
Ali, oni je zaklaše i potom se pokajaše,
Rumence:
Ei o ologiră, însă dimineaţa se căiră,
Transliteration:
FaAAaqarooha faasbahoo nadimeena
Türkçe:
Onu yere yatırıp kestiler. Sonra da pişman oldular.
Sahih International:
But they hamstrung her and so became regretful.
İngilizce:
But they ham-strung her: then did they become full of regrets.
Azerbaycanca:
Amma onlar (dəvəni) tutub kəsdilər, sonra da (əzab qorxusu ilə) peşman oldular.
Süleyman Ateş:
Nihayet onu kestiler, ama pişman oldular.
Diyanet Vakfı:
Buna rağmen onlar deveyi kestiler; ama pişman da oldular.
Erhan Aktaş:
Derken onu boğazladılar. Sonra da pişman oldular.
Kral Fahd:
Buna rağmen onlar deveyi kestiler ama pişman da oldular.
Hasan Basri Çantay:
Derken onu kesdiler. Fakat peşîman oldular.
Muhammed Esed:
Bütün bu uyarılara rağmen onlar yine de o deveyi hoyratça boğazladılar; ama bunu yaptıklarına (çok geçmeden) pişman oldular;
Gültekin Onan:
Sonunda onu (yine de) kestiler, ancak pişman oldular.
Ali Fikri Yavuz:
Derken o deveyi kestiler, fakat pişman oldular.
Portekizce:
Porém a esquartejaram, se bem que logo se arrependeram.
İsveççe:
Men de slaktade henne på grymmaste sätt, en handling som de fick ångra,
Farsça:
پس ناقه را پی کردند و [از کار خود] پشیمان شدند،
Kürtçe:
کەچی ئەوان سەریان بڕی ئەوسا پەشیمان بوونەوە (لەترسی تۆڵەی خوا)
Özbekçe:
Бас, у(туя)ни сўйдилару надомат чекувчига айландилар.
Malayca:
Akhirnya mereka menikam mati unta itu, kemudian mereka menyesal (setelah melihat kedatangan bala bencana).
Arnavutça:
Por, ata – e therrën atë, e pastaj u penduan,
Bulgarca:
Но я заклаха, после съжаляваха.
Sırpça:
Али, они је заклаше и потом зажалише,
Çekçe:
Přesto však žíly jí přeřezali a již nazítří toho věru litovali,
Urduca:
مگر انہوں نے اس کی کوچیں کاٹ دیں اور آخرکار پچھتاتے رہ گئے
Tacikçe:
Онро куштанд ва пушаймон шуданд.
Tatarca:
Ләкин алар Салихның сүзен тыңламадылар, явызлык белән дөяне бугазладылар, һәм ґәзабтан куркып үкенүчеләрдән булдылар.
Endonezyaca:
Kemudian mereka membunuhnya, lalu mereka menjadi menyesal,
Amharca:
ወጓትም፡፡ ወዲያውም ተጸጻቾች ኾነው አነጉ፡፡
Tamilce:
ஆக, அவர்கள் அதை அறுத்து விட்டார்கள். ஆகவே, அவர்கள் கைசேதப்பட்டவர்களாக ஆகிவிட்டனர்.
Korece:
그들은 그 낙타를 살해하고서 후회하였으나
Vietnamca:
Nhưng rồi họ đã đâm cổ nó và tỏ ra hối hận sau đó.
Ayet Linkleri: