Al-Maarij—المعارج

 
00:00

seele sâilüm bi`aẕâbiv vâḳi`.

Arapça:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ سَأَلَ سَائِلٌ بِعَذَابٍ وَاقِعٍ

Türkçe:

Soran birisi, geleceği kuşkusuz azabı sordu.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bir isteyen, olacak azabı istedi.

Diyanet Vakfı:

Bir soran inecek azabı sordu:

İngilizce:

A questioner asked about a Penalty to befall-

Fransızca:

Un demandeur a réclamé un châtiment inéluctable,

Almanca:

Ein Bittender bat um eine sich ereignende Peinigung

Rusça:

Просящий просил мучения, которые постигают

Açıklama:
 
00:00

lilkâfirîne leyse lehû dâfi`.

Arapça:

لِّلْكَافِرِينَ لَيْسَ لَهُ دَافِعٌ

Türkçe:

Küfre sapanlar içindir o. Yoktur onu savacak.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Kâfirler için onu savacak yok.

Diyanet Vakfı:

İnkarcılar için; ki onu savacak yoktur,

İngilizce:

The Unbelievers, the which there is none to ward off,-

Fransızca:

pour les mécréants, que nul ne pourrait repousser,

Almanca:

für die Kafir, für die es keinen Zurückhaltenden gibt

Rusça:

неверующих. Никто не сможет предотвратить его

Açıklama:
 
00:00

mine-llâhi ẕi-lme`âric.

Arapça:

مِّنَ اللَّهِ ذِي الْمَعَارِجِ

Türkçe:

Yükselme boyutlarının/derecelerinin sahibi Allah'tandır o.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O, derece ve makamların sahibi Allah'tandır.

Diyanet Vakfı:

Yükselme derecelerinin sahibi olan Allah katından.

İngilizce:

(A Penalty) from Allah, Lord of the Ways of Ascent.

Fransızca:

et qui vient d'Allah, le Maître des voies d'ascension.

Almanca:

von ALLAH, Dem mit den Aufstiegen himmelswärts.

Rusça:

вопреки Аллаху, Владыке ступеней.

Açıklama:
 
00:00

ta`rucü-lmelâiketü verrûḥu ileyhi fî yevmin kâne miḳdâruhû ḫamsîne elfe seneh.

Arapça:

تَعْرُجُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ إِلَيْهِ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ

Türkçe:

Melekler ve Rûh, miktarı elli bin yıl olan bir günde yükselirler O'na.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Melekler ve Ruh miktarı ellibin yıl süren bir gün içinde ona çıkar.

Diyanet Vakfı:

Melekler ve Ruh (Cebrail), oraya, miktarı (dünya senesi ile) ellibin yıl olan bir günde yükselip çıkar.

İngilizce:

The angels and the spirit ascend unto him in a Day the measure whereof is (as) fifty thousand years:

Fransızca:

Les Anges ainsi que l'Esprit montent vers Lui en un jour dont la durée est de cinquante mille ans.

Almanca:

Die Engel und der Ruhh steigen auf zu Ihm an einem Yaum, dessen Länge fünfzigtausend Jahre ist.

Rusça:

Ангелы и Дух (Джибриль) восходят к Нему в течение дня, равного пятидесяти тысячам лет.

Açıklama:
 
00:00

faṣbir ṣabran cemîlâ.

Arapça:

فَاصْبِرْ صَبْرًا جَمِيلًا

Türkçe:

Artık güzel bir sabırla sabret!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O halde güzel bir sabır ile sabret.

Diyanet Vakfı:

(Resulüm!) Şimdi sen güzelce sabret.

İngilizce:

Therefore do thou hold Patience,- a Patience of beautiful (contentment).

Fransızca:

Supporte donc, d'une belle patience.

Almanca:

So übe dich in schöner Geduld!

Rusça:

Прояви же красивое терпение.

Açıklama:
 
00:00

innehüm yeravnehû be`îdâ.

Arapça:

إِنَّهُمْ يَرَوْنَهُ بَعِيدًا

Türkçe:

Onlar onu çok uzak görüyorlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Çünkü onlar onu uzak görürler.

Diyanet Vakfı:

Doğrusu onlar, o azabı (ihtimalden) uzak görüyorlar.

İngilizce:

They see the (Day) indeed as a far-off (event):

Fransızca:

Ils le (le châtiment) voient bien loin,

Almanca:

Gewiß, sie sehen sie weit entfernt,

Rusça:

Они считают его далеким.

Açıklama:
 
00:00

venerâhü ḳarîbâ.

Arapça:

وَنَرَاهُ قَرِيبًا

Türkçe:

Biz ise onu çok yakın görüyoruz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Biz ise onu yakın görüyoruz.

Diyanet Vakfı:

Biz ise onu yakın görmekteyiz.

İngilizce:

But We see it (quite) near.

Fransızca:

alors que Nous le voyons bien proche,

Almanca:

und WIR sehen sie nahe,

Rusça:

Мы же видим, что оно близко.

Açıklama:
 
00:00

yevme tekûnü-ssemâü kelmühl.

Arapça:

يَوْمَ تَكُونُ السَّمَاءُ كَالْمُهْلِ

Türkçe:

O gün gök, erimiş bir maden gibi olur.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O gün gök erimiş bir maden gibi olur.

Diyanet Vakfı:

O gün gökyüzü, erimiş maden gibi olur.

İngilizce:

The Day that the sky will be like molten brass,

Fransızca:

le jour où le ciel sera comme du métal en fusion

Almanca:

am Tag, wenn der Himmel wie das Verschmolzene wird,

Rusça:

В тот день, когда небо станет подобно расплавленному металлу (или осадку масла; или кровавому гною),

Açıklama:
 
00:00

vetekûnü-lcibâlü kel`ihn.

Arapça:

وَتَكُونُ الْجِبَالُ كَالْعِهْنِ

Türkçe:

Dağlar, atılmış, renkli yün gibi olur.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Dağlar da atılmış renkli yün gibi olur.

Diyanet Vakfı:

Dağlar da atılmış yüne döner.

İngilizce:

And the mountains will be like wool,

Fransızca:

et les montagnes comme de la laine,

Almanca:

und die Berge wie die Wolle werden,

Rusça:

а горы станут подобны шерсти,

Açıklama:
 
00:00

velâ yes'elü ḥamîmün ḥamîmâ.

Arapça:

وَلَا يَسْأَلُ حَمِيمٌ حَمِيمًا

Türkçe:

En yakın dostlar birbirlerinin halini sormaz/bir dost bir dostundan bir şey isteyemez.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Dost dostun halini soramaz.

Diyanet Vakfı:

Dost, dostu sormaz.

İngilizce:

And no friend will ask after a friend,

Fransızca:

où nul ami dévoué ne s'enquerra d'un ami,

Almanca:

und kein enger Freund einen engen Freund fragt.

Rusça:

родственник не станет расспрашивать родственника,

Açıklama:

Sayfalar

Al-Maarij—المعارج beslemesine abone olun.