4750 |
524 |
52 |
15 |
27 |
أَفَسِحْرٌ هَٰذَا أَمْ أَنتُمْ لَا تُبْصِرُونَ |
efesiḥrun hâẕâ em entüm lâ tübṣirûn. |
Bu bir büyü müdür, yoksa hala görmez misiniz? Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artık birdir; ancak işlediklerinizin karşılığını görüyorsunuz" denir. |
Then is this magic, or do you not see? |
Sayfa 524, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور |
4751 |
524 |
52 |
16 |
27 |
اصْلَوْهَا فَاصْبِرُوا أَوْ لَا تَصْبِرُوا سَوَاءٌ عَلَيْكُمْ ۖ إِنَّمَا تُجْزَوْنَ مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ |
iṣlevhâ faṣbirû ev lâ taṣbirû. sevâün `aleyküm. innemâ tüczevne mâ küntüm ta`melûn. |
Bu bir büyü müdür, yoksa hala görmez misiniz? Girin oraya, sabretseniz de sabretmeseniz de artık birdir; ancak işlediklerinizin karşılığını görüyorsunuz" denir. |
[Enter to] burn therein; then be patient or impatient - it is all the same for you. You are only being recompensed [for] what you used to do." |
Sayfa 524, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور |
4752 |
524 |
52 |
17 |
27 |
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَنَعِيمٍ |
inne-lmütteḳîne fî cennâtiv vene`îm. |
Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, şüphesiz, cennetlerde ve Rablerinin kendilerine verdikleriyle zevk duyarak nimetler içindedirler. Rableri onları cehennem azabından korumuştur. |
Indeed, the righteous will be in gardens and pleasure, |
Sayfa 524, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور |
4753 |
524 |
52 |
18 |
27 |
فَاكِهِينَ بِمَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ وَوَقَاهُمْ رَبُّهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ |
fâkihîne bimâ âtâhüm rabbühüm. veveḳâhüm rabbühüm `aẕâbe-lceḥîm. |
Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, şüphesiz, cennetlerde ve Rablerinin kendilerine verdikleriyle zevk duyarak nimetler içindedirler. Rableri onları cehennem azabından korumuştur. |
Enjoying what their Lord has given them, and their Lord protected them from the punishment of Hellfire. |
Sayfa 524, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور |
4754 |
524 |
52 |
19 |
27 |
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ |
külû veşrabû henîem bimâ küntüm ta`melûn. |
Onlara şöyle denir: "İşlediklerinizden ötürü, dizi dizi tahtlara yaslanarak afiyetle yiyin için." Onlara, ceylan gözlü eşler veririz. |
[They will be told], "Eat and drink in satisfaction for what you used to do." |
Sayfa 524, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور |
4755 |
524 |
52 |
20 |
27 |
مُتَّكِئِينَ عَلَىٰ سُرُرٍ مَّصْفُوفَةٍ ۖ وَزَوَّجْنَاهُم بِحُورٍ عِينٍ |
müttekiîne `alâ sürurim maṣfûfeh. vezevvecnâhüm biḥûrin `în. |
Onlara şöyle denir: "İşlediklerinizden ötürü, dizi dizi tahtlara yaslanarak afiyetle yiyin için." Onlara, ceylan gözlü eşler veririz. |
They will be reclining on thrones lined up, and We will marry them to fair women with large, [beautiful] eyes. |
Sayfa 524, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور |
4756 |
524 |
52 |
21 |
27 |
وَالَّذِينَ آمَنُوا وَاتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُم بِإِيمَانٍ أَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَا أَلَتْنَاهُم مِّنْ عَمَلِهِم مِّن شَيْءٍ ۚ كُلُّ امْرِئٍ بِمَا كَسَبَ رَهِينٌ |
velleẕîne âmenû vettebe`athüm ẕürriyyetühüm biîmânin elḥaḳnâ bihim ẕürriyyetehüm vemâ eletnâhüm min `amelihim min şey'. küllü-mriim bimâ kesebe rahîn. |
İnanan, soyları da inançta kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız. Onların işlediklerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazancına bağlıdır. |
And those who believed and whose descendants followed them in faith - We will join with them their descendants, and We will not deprive them of anything of their deeds. Every person, for what he earned, is retained. |
Sayfa 524, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور |
4757 |
524 |
52 |
22 |
27 |
وَأَمْدَدْنَاهُم بِفَاكِهَةٍ وَلَحْمٍ مِّمَّا يَشْتَهُونَ |
veemdednâhüm bifâkihetiv velaḥmim mimmâ yeştehûn. |
Cennette olanlara diledikleri meyve ve etten bol bol veririz. |
And We will provide them with fruit and meat from whatever they desire. |
Sayfa 524, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور |
4758 |
524 |
52 |
23 |
27 |
يَتَنَازَعُونَ فِيهَا كَأْسًا لَّا لَغْوٌ فِيهَا وَلَا تَأْثِيمٌ |
yetenâza`ûne fîhâ ke'sel lâ lagvun fîhâ velâ te'ŝîm. |
Orada kadeh tokuştururlar; fakat bunda ne bir saçmalama, ne de bir günaha girme vardır. |
They will exchange with one another a cup [of wine] wherein [results] no ill speech or commission of sin. |
Sayfa 524, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور |
4759 |
524 |
52 |
24 |
27 |
۞ وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ غِلْمَانٌ لَّهُمْ كَأَنَّهُمْ لُؤْلُؤٌ مَّكْنُونٌ |
veyeṭûfü `aleyhim gilmânül lehüm keennehüm lü'lüüm meknûn. |
Sedefteki inciler gibi olan gençler yanlarında dolaşırlar. |
There will circulate among them [servant] boys [especially] for them, as if they were pearls well-protected. |
Sayfa 524, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور |
4760 |
524 |
52 |
25 |
27 |
وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَاءَلُونَ |
veaḳbele ba`ḍuhüm `alâ ba`ḍiy yetesâelûn. |
Birbirlerine dönüp soruşurlar: |
And they will approach one another, inquiring of each other. |
Sayfa 524, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور |