Sayfa Sayfa Kur'an Gösterimi

Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 522
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
4721 522 51 46 27 وَقَوْمَ نُوحٍ مِّن قَبْلُ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ veḳavme nûḥim min ḳabl. innehüm kânû ḳavmen fâsiḳîn. Daha önce de Nuh milletini cezalandırmıştık. Çünkü onlar da yoldan çıkmış bir milletti. And [We destroyed] the people of Noah before; indeed, they were a people defiantly disobedient. Sayfa 522, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات
4722 522 51 47 27 وَالسَّمَاءَ بَنَيْنَاهَا بِأَيْدٍ وَإِنَّا لَمُوسِعُونَ vessemâe beneynâhâ bieydiv veinnâ lemûsi`ûn. Göğü, gücümüzle Biz kurduk; şüphesiz biz onu genişleticiyiz. And the heaven We constructed with strength, and indeed, We are [its] expander. Sayfa 522, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات
4723 522 51 48 27 وَالْأَرْضَ فَرَشْنَاهَا فَنِعْمَ الْمَاهِدُونَ vel'arḍa feraşnâhâ feni`me-lmâhidûn. Yeryüzünü biz yayıp döşedik: Ne güzel döşeyiciyiz! And the earth We have spread out, and excellent is the preparer. Sayfa 522, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات
4724 522 51 49 27 وَمِن كُلِّ شَيْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ vemin külli şey'in ḫalaḳnâ zevceyni le`alleküm teẕekkerûn. İbret alasınız diye her şeyi çift çift yaratmışızdır. And of all things We created two mates; perhaps you will remember. Sayfa 522, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات
4725 522 51 50 27 فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ ۖ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ fefirrû ile-llâh. innî leküm minhü neẕîrum mübîn. De ki: "Öyleyse Allah'a koşusun; doğrusu ben sizi O'nun azabı ile açıkça uyaranım." So flee to Allah. Indeed, I am to you from Him a clear warner. Sayfa 522, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 523
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
4726 523 51 51 27 وَلَا تَجْعَلُوا مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ ۖ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ velâ tec`alû me`a-llâhi ilâhen âḫar. innî leküm minhü neẕîrum mübîn. Allah'ın yanında başkasını tanrı kılmayın; doğrusu ben sizi O'nun azabı ile açıkça uyaranım. And do not make [as equal] with Allah another deity. Indeed, I am to you from Him a clear warner. Sayfa 523, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات
4727 523 51 52 27 كَذَٰلِكَ مَا أَتَى الَّذِينَ مِن قَبْلِهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا قَالُوا سَاحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ keẕâlike mâ ete-lleẕîne min ḳablihim mir rasûlin illâ ḳâlû sâḥirun ev mecnûn. Onlardan öncekilere, herhangi bir peygamber gelince: "sihirbazdır" veya "Delidir" derlerdi. Similarly, there came not to those before them any messenger except that they said, "A magician or a madman." Sayfa 523, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات
4728 523 51 53 27 أَتَوَاصَوْا بِهِ ۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ etevâṣav bih. bel hüm ḳavmün ṭâgûn. Öncekiler sonrakilere böyle mi vasiyet ettiler? Hayır; bunlar azgın bir millettir. Did they suggest it to them? Rather, they [themselves] are a transgressing people. Sayfa 523, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات
4729 523 51 54 27 فَتَوَلَّ عَنْهُمْ فَمَا أَنتَ بِمَلُومٍ fetevelle `anhüm femâ ente bimelûm. Onlardan yüz çevir; sen kınanacak değilsin. So leave them, [O Muhammad], for you are not to be blamed. Sayfa 523, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات
4730 523 51 55 27 وَذَكِّرْ فَإِنَّ الذِّكْرَىٰ تَنفَعُ الْمُؤْمِنِينَ veẕekkir feinne-ẕẕikrâ tenfe`u-lmü'minîn. Öğüt ver; doğrusu öğüt inananlara fayda verir. And remind, for indeed, the reminder benefits the believers. Sayfa 523, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات
4731 523 51 56 27 وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ vemâ ḫalaḳtü-lcinne vel'inse illâ liya`büdûn. Cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etmeleri için yaratmışımdır. And I did not create the jinn and mankind except to worship Me. Sayfa 523, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات
4732 523 51 57 27 مَا أُرِيدُ مِنْهُم مِّن رِّزْقٍ وَمَا أُرِيدُ أَن يُطْعِمُونِ mâ ürîdü minhüm mir rizḳiv vemâ ürîdü ey yuṭ`imûn. Onlardan bir rızık istemem; Beni doyurmalarını da istemem. I do not want from them any provision, nor do I want them to feed Me. Sayfa 523, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات
4733 523 51 58 27 إِنَّ اللَّهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَتِينُ inne-llâhe hüve-rrazzâḳu ẕü-lḳuvveti-lmetîn. Şüphesiz rızıklandıran da, güç ve kuvvet sahibi olan da Allah'tır. Indeed, it is Allah who is the [continual] Provider, the firm possessor of strength. Sayfa 523, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات
4734 523 51 59 27 فَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا ذَنُوبًا مِّثْلَ ذَنُوبِ أَصْحَابِهِمْ فَلَا يَسْتَعْجِلُونِ feinne lilleẕîne żalemû ẕenûbem miŝle ẕenûbi aṣḥâbihim felâ yesta`cilûn. Zulmedenlerin, geçmiş arkadaşlarının suçlarına benzer suçları vardır; cezalarını Benden acele istemesinler. And indeed, for those who have wronged is a portion [of punishment] like the portion of their predecessors, so let them not impatiently urge Me. Sayfa 523, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات
4735 523 51 60 27 فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ كَفَرُوا مِن يَوْمِهِمُ الَّذِي يُوعَدُونَ feveylül lilleẕîne keferû miy yevmihimü-lleẕî yû`adûn. Söz verilen günün azabından vay o inkar edenlere! And woe to those who have disbelieved from their Day which they are promised. Sayfa 523, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات
4736 523 52 1 27 بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالطُّورِ veṭṭûr. Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur. By the mount Sayfa 523, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور
4737 523 52 2 27 وَكِتَابٍ مَّسْطُورٍ vekitâbim mesṭûr. Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur. And [by] a Book inscribed Sayfa 523, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور
4738 523 52 3 27 فِي رَقٍّ مَّنشُورٍ fî raḳḳim menşûr. Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur. In parchment spread open Sayfa 523, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور
4739 523 52 4 27 وَالْبَيْتِ الْمَعْمُورِ velbeyti-lma`mûr. Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur. And [by] the frequented House Sayfa 523, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور
4740 523 52 5 27 وَالسَّقْفِ الْمَرْفُوعِ vessaḳfi-lmerfû`. Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur. And [by] the heaven raised high Sayfa 523, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور

Sayfalar

CSV