4726 |
523 |
51 |
51 |
27 |
وَلَا تَجْعَلُوا مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ ۖ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ |
velâ tec`alû me`a-llâhi ilâhen âḫar. innî leküm minhü neẕîrum mübîn. |
Allah'ın yanında başkasını tanrı kılmayın; doğrusu ben sizi O'nun azabı ile açıkça uyaranım. |
And do not make [as equal] with Allah another deity. Indeed, I am to you from Him a clear warner. |
Sayfa 523, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4727 |
523 |
51 |
52 |
27 |
كَذَٰلِكَ مَا أَتَى الَّذِينَ مِن قَبْلِهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا قَالُوا سَاحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ |
keẕâlike mâ ete-lleẕîne min ḳablihim mir rasûlin illâ ḳâlû sâḥirun ev mecnûn. |
Onlardan öncekilere, herhangi bir peygamber gelince: "sihirbazdır" veya "Delidir" derlerdi. |
Similarly, there came not to those before them any messenger except that they said, "A magician or a madman." |
Sayfa 523, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4728 |
523 |
51 |
53 |
27 |
أَتَوَاصَوْا بِهِ ۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ |
etevâṣav bih. bel hüm ḳavmün ṭâgûn. |
Öncekiler sonrakilere böyle mi vasiyet ettiler? Hayır; bunlar azgın bir millettir. |
Did they suggest it to them? Rather, they [themselves] are a transgressing people. |
Sayfa 523, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4729 |
523 |
51 |
54 |
27 |
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ فَمَا أَنتَ بِمَلُومٍ |
fetevelle `anhüm femâ ente bimelûm. |
Onlardan yüz çevir; sen kınanacak değilsin. |
So leave them, [O Muhammad], for you are not to be blamed. |
Sayfa 523, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4730 |
523 |
51 |
55 |
27 |
وَذَكِّرْ فَإِنَّ الذِّكْرَىٰ تَنفَعُ الْمُؤْمِنِينَ |
veẕekkir feinne-ẕẕikrâ tenfe`u-lmü'minîn. |
Öğüt ver; doğrusu öğüt inananlara fayda verir. |
And remind, for indeed, the reminder benefits the believers. |
Sayfa 523, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4731 |
523 |
51 |
56 |
27 |
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ |
vemâ ḫalaḳtü-lcinne vel'inse illâ liya`büdûn. |
Cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etmeleri için yaratmışımdır. |
And I did not create the jinn and mankind except to worship Me. |
Sayfa 523, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4732 |
523 |
51 |
57 |
27 |
مَا أُرِيدُ مِنْهُم مِّن رِّزْقٍ وَمَا أُرِيدُ أَن يُطْعِمُونِ |
mâ ürîdü minhüm mir rizḳiv vemâ ürîdü ey yuṭ`imûn. |
Onlardan bir rızık istemem; Beni doyurmalarını da istemem. |
I do not want from them any provision, nor do I want them to feed Me. |
Sayfa 523, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4733 |
523 |
51 |
58 |
27 |
إِنَّ اللَّهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَتِينُ |
inne-llâhe hüve-rrazzâḳu ẕü-lḳuvveti-lmetîn. |
Şüphesiz rızıklandıran da, güç ve kuvvet sahibi olan da Allah'tır. |
Indeed, it is Allah who is the [continual] Provider, the firm possessor of strength. |
Sayfa 523, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4734 |
523 |
51 |
59 |
27 |
فَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا ذَنُوبًا مِّثْلَ ذَنُوبِ أَصْحَابِهِمْ فَلَا يَسْتَعْجِلُونِ |
feinne lilleẕîne żalemû ẕenûbem miŝle ẕenûbi aṣḥâbihim felâ yesta`cilûn. |
Zulmedenlerin, geçmiş arkadaşlarının suçlarına benzer suçları vardır; cezalarını Benden acele istemesinler. |
And indeed, for those who have wronged is a portion [of punishment] like the portion of their predecessors, so let them not impatiently urge Me. |
Sayfa 523, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4735 |
523 |
51 |
60 |
27 |
فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ كَفَرُوا مِن يَوْمِهِمُ الَّذِي يُوعَدُونَ |
feveylül lilleẕîne keferû miy yevmihimü-lleẕî yû`adûn. |
Söz verilen günün azabından vay o inkar edenlere! |
And woe to those who have disbelieved from their Day which they are promised. |
Sayfa 523, Cuz 27, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4736 |
523 |
52 |
1 |
27 |
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالطُّورِ |
veṭṭûr. |
Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur. |
By the mount |
Sayfa 523, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور |
4737 |
523 |
52 |
2 |
27 |
وَكِتَابٍ مَّسْطُورٍ |
vekitâbim mesṭûr. |
Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur. |
And [by] a Book inscribed |
Sayfa 523, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور |
4738 |
523 |
52 |
3 |
27 |
فِي رَقٍّ مَّنشُورٍ |
fî raḳḳim menşûr. |
Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur. |
In parchment spread open |
Sayfa 523, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور |
4739 |
523 |
52 |
4 |
27 |
وَالْبَيْتِ الْمَعْمُورِ |
velbeyti-lma`mûr. |
Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur. |
And [by] the frequented House |
Sayfa 523, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور |
4740 |
523 |
52 |
5 |
27 |
وَالسَّقْفِ الْمَرْفُوعِ |
vessaḳfi-lmerfû`. |
Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur. |
And [by] the heaven raised high |
Sayfa 523, Cuz 27, الطور, At-tur—الطور |