4682 |
521 |
51 |
7 |
26 |
وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْحُبُكِ |
vessemâi ẕâti-lḥubük. |
İçinde yörüngeler bulunan göğe and olsun ki, ey inkarcılar, siz, şüphesiz aykırı görüştesiniz. |
By the heaven containing pathways, |
Sayfa 521, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4683 |
521 |
51 |
8 |
26 |
إِنَّكُمْ لَفِي قَوْلٍ مُّخْتَلِفٍ |
inneküm lefî ḳavlim muḫtelif. |
İçinde yörüngeler bulunan göğe and olsun ki, ey inkarcılar, siz, şüphesiz aykırı görüştesiniz. |
Indeed, you are in differing speech. |
Sayfa 521, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4684 |
521 |
51 |
9 |
26 |
يُؤْفَكُ عَنْهُ مَنْ أُفِكَ |
yü'fekü `anhü men üfik. |
Bundan, dönebilecek kimseler döndürülür. |
Deluded away from the Qur'an is he who is deluded. |
Sayfa 521, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4685 |
521 |
51 |
10 |
26 |
قُتِلَ الْخَرَّاصُونَ |
ḳutile-lḫarrâṣûn. |
Yalancılığı itiyat edinenlerin, bilgisizliğe saplanıp kalanların canları çıksın! |
Destroyed are the falsifiers |
Sayfa 521, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4686 |
521 |
51 |
11 |
26 |
الَّذِينَ هُمْ فِي غَمْرَةٍ سَاهُونَ |
elleẕîne hüm fî gamratin sâhûn. |
Yalancılığı itiyat edinenlerin, bilgisizliğe saplanıp kalanların canları çıksın! |
Who are within a flood [of confusion] and heedless. |
Sayfa 521, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4687 |
521 |
51 |
12 |
26 |
يَسْأَلُونَ أَيَّانَ يَوْمُ الدِّينِ |
yes'elûne eyyâne yevmü-ddîn. |
İşlerin karşılık göreceği günün zamanını sorarlar. |
They ask, "When is the Day of Recompense?" |
Sayfa 521, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4688 |
521 |
51 |
13 |
26 |
يَوْمَ هُمْ عَلَى النَّارِ يُفْتَنُونَ |
yevme hüm `ale-nnâri yüftenûn. |
O, kendilerinin ateşte azap görecekleri gündür. |
[It is] the Day they will be tormented over the Fire |
Sayfa 521, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4689 |
521 |
51 |
14 |
26 |
ذُوقُوا فِتْنَتَكُمْ هَٰذَا الَّذِي كُنتُم بِهِ تَسْتَعْجِلُونَ |
ẕûḳû fitneteküm. hâẕe-lleẕî küntüm bihî testa`cilûn. |
Onlara: "Azabınızı tadın; işte acele beklediğiniz bu idi" denir. |
[And will be told], "Taste your torment. This is that for which you were impatient." |
Sayfa 521, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4690 |
521 |
51 |
15 |
26 |
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ |
inne-lmütteḳîne fî cennâtiv ve`uyûn. |
Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Çünkü onlar, bundan önce iyi davrananlardı. |
Indeed, the righteous will be among gardens and springs, |
Sayfa 521, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4691 |
521 |
51 |
16 |
26 |
آخِذِينَ مَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَٰلِكَ مُحْسِنِينَ |
âḫiẕîne mâ âtâhüm rabbühüm. innehüm kânû ḳable ẕâlike muḥsinîn. |
Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Çünkü onlar, bundan önce iyi davrananlardı. |
Accepting what their Lord has given them. Indeed, they were before that doers of good. |
Sayfa 521, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4692 |
521 |
51 |
17 |
26 |
كَانُوا قَلِيلًا مِّنَ اللَّيْلِ مَا يَهْجَعُونَ |
kânû ḳalîlem mine-lleyli mâ yehce`ûn. |
Onlar, geceleri az uyuyanlardı. |
They used to sleep but little of the night, |
Sayfa 521, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4693 |
521 |
51 |
18 |
26 |
وَبِالْأَسْحَارِ هُمْ يَسْتَغْفِرُونَ |
vebil'esḥâri hüm yestagfirûn. |
Seher vakitlerinde bağışlanma dilerlerdi. |
And in the hours before dawn they would ask forgiveness, |
Sayfa 521, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4694 |
521 |
51 |
19 |
26 |
وَفِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ لِّلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ |
vefî emvâlihim ḥaḳḳul lissâili velmaḥrûm. |
Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı, onu verirlerdi. |
And from their properties was [given] the right of the [needy] petitioner and the deprived. |
Sayfa 521, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4695 |
521 |
51 |
20 |
26 |
وَفِي الْأَرْضِ آيَاتٌ لِّلْمُوقِنِينَ |
vefi-l'arḍi âyâtül lilmûḳinîn. |
Kesin olarak inananlara, yeryüzünde ve kendi içinizde Allah'ın varlığına nice deliller vardır; görmez misiniz? |
And on the earth are signs for the certain [in faith] |
Sayfa 521, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4696 |
521 |
51 |
21 |
26 |
وَفِي أَنفُسِكُمْ ۚ أَفَلَا تُبْصِرُونَ |
vefî enfüsiküm. efelâ tübṣirûn. |
Kesin olarak inananlara, yeryüzünde ve kendi içinizde Allah'ın varlığına nice deliller vardır; görmez misiniz? |
And in yourselves. Then will you not see? |
Sayfa 521, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4697 |
521 |
51 |
22 |
26 |
وَفِي السَّمَاءِ رِزْقُكُمْ وَمَا تُوعَدُونَ |
vefi-ssemâi rizḳuküm vemâ tû`adûn. |
Rızkınız da, size söz verilen azap da yukarıdan gelir. |
And in the heaven is your provision and whatever you are promised. |
Sayfa 521, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4698 |
521 |
51 |
23 |
26 |
فَوَرَبِّ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ إِنَّهُ لَحَقٌّ مِّثْلَ مَا أَنَّكُمْ تَنطِقُونَ |
feverabbi-ssemâi vel'arḍi innehû leḥaḳḳum miŝle mâ enneküm tenṭiḳûn. |
Göğün ve yerin Rabbine and olsun ki bu, sizin konuşmanız kadar kesin ve gerçektir. |
Then by the Lord of the heaven and earth, indeed, it is truth - just as [sure as] it is that you are speaking. |
Sayfa 521, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4699 |
521 |
51 |
24 |
26 |
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ ضَيْفِ إِبْرَاهِيمَ الْمُكْرَمِينَ |
hel etâke ḥadîŝü ḍayfi ibrâhîme-lmükramîn. |
İbrahim'in ikram edilmiş konuklarının haberi sana geldi mi? |
Has there reached you the story of the honored guests of Abraham? - |
Sayfa 521, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |
4700 |
521 |
51 |
25 |
26 |
إِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَامًا ۖ قَالَ سَلَامٌ قَوْمٌ مُّنكَرُونَ |
iẕ deḫalû `aleyhi feḳâlû selâmâ. ḳâle selâm. ḳavmüm münkerûn. |
Onlar, İbrahim'in yanına girip: "Selam sana" demişlerdi, İbrahim de: "Selam size" demişti; içinden de, onların "tanınmamış bir topluluk" olduğunu geçirmişti. |
When they entered upon him and said, "[We greet you with] peace." He answered, "[And upon you] peace, [you are] a people unknown. |
Sayfa 521, Cuz 26, الذاريات, Adh-Dhariyat—الذاريات |