Sayfa Sayfa Kur'an Gösterimi

Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 346
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
2741 346 23 68 18 أَفَلَمْ يَدَّبَّرُوا الْقَوْلَ أَمْ جَاءَهُم مَّا لَمْ يَأْتِ آبَاءَهُمُ الْأَوَّلِينَ efelem yeddebberü-lḳavle em câehüm mâ lem ye'ti âbâehümü-l'evvelîn. Söyleneni hiç düşünmezler mi? Yoksa onlara, ilk atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? Then have they not reflected over the Qur'an, or has there come to them that which had not come to their forefathers? Sayfa 346, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2742 346 23 69 18 أَمْ لَمْ يَعْرِفُوا رَسُولَهُمْ فَهُمْ لَهُ مُنكِرُونَ em lem ya`rifû rasûlehüm fehüm lehû münkirûn. Veya peygamberlerini tanımadılar da; bu yüzden mi onu inkar ediyorlar? Or did they not know their Messenger, so they are toward him disacknowledging? Sayfa 346, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2743 346 23 70 18 أَمْ يَقُولُونَ بِهِ جِنَّةٌ ۚ بَلْ جَاءَهُم بِالْحَقِّ وَأَكْثَرُهُمْ لِلْحَقِّ كَارِهُونَ em yeḳûlûne bihî cinneh. bel câehüm bilḥaḳḳi veekŝeruhüm lilḥaḳḳi kârihûn. Ya da: "Onda delilik var" diyorlar öyle mi? Hayır; onlara gerçeği getirmiştir, ama çoğu ondan hoşlanmamaktadır. Or do they say, "In him is madness?" Rather, he brought them the truth, but most of them, to the truth, are averse. Sayfa 346, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2744 346 23 71 18 وَلَوِ اتَّبَعَ الْحَقُّ أَهْوَاءَهُمْ لَفَسَدَتِ السَّمَاوَاتُ وَالْأَرْضُ وَمَن فِيهِنَّ ۚ بَلْ أَتَيْنَاهُم بِذِكْرِهِمْ فَهُمْ عَن ذِكْرِهِم مُّعْرِضُونَ velevi-ttebe`a-lḥaḳḳu ehvâehüm lefesedeti-ssemâvâtü vel'arḍu vemen fîhinn. bel eteynâhüm biẕikrihim fehüm `an ẕikrihim mü`riḍûn. Eğer gerçek onların heveslerine uysaydı, gökler, yer ve onlarda bulananlar bozulup giderdi. Onlara, kendilerine öğüt veren bir şey getirdik; onlar ise öğütlerinden yüz çevirirler. But if the Truth had followed their inclinations, the heavens and the earth and whoever is in them would have been ruined. Rather, We have brought them their message, but they, from their message, are turning away. Sayfa 346, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2745 346 23 72 18 أَمْ تَسْأَلُهُمْ خَرْجًا فَخَرَاجُ رَبِّكَ خَيْرٌ ۖ وَهُوَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ em tes'elühüm ḫarcen feḫarâcü rabbike ḫayr. vehüve ḫayru-rrâziḳîn. Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun? Rabbinin ecri daha iyidir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır. Or do you, [O Muhammad], ask them for payment? But the reward of your Lord is best, and He is the best of providers. Sayfa 346, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2746 346 23 73 18 وَإِنَّكَ لَتَدْعُوهُمْ إِلَىٰ صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ veinneke leted`ûhüm ilâ ṣirâṭim müsteḳîm. Aslında sen onları doğru yola çağırıyorsun ama, ahirete inanmayanlar bu yoldan sapmaktadırlar. And indeed, you invite them to a straight path. Sayfa 346, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2747 346 23 74 18 وَإِنَّ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ عَنِ الصِّرَاطِ لَنَاكِبُونَ veinne-lleẕîne lâ yü'minûne bil'âḫirati `ani-ṣṣirâṭi lenâkibûn. Aslında sen onları doğru yola çağırıyorsun ama, ahirete inanmayanlar bu yoldan sapmaktadırlar. But indeed, those who do not believe in the Hereafter are deviating from the path. Sayfa 346, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 347
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
2748 347 23 75 18 ۞ وَلَوْ رَحِمْنَاهُمْ وَكَشَفْنَا مَا بِهِم مِّن ضُرٍّ لَّلَجُّوا فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ velev raḥimnâhüm vekeşefnâ mâ bihim min ḍurril leleccû fî ṭugyânihim ya`mehûn. Biz onlara acısak ve başlarındaki sıkıntıyı gidersek bile, azgınlıkları içinde bocalayıp kalırlar. And even if We gave them mercy and removed what was upon them of affliction, they would persist in their transgression, wandering blindly. Sayfa 347, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2749 347 23 76 18 وَلَقَدْ أَخَذْنَاهُم بِالْعَذَابِ فَمَا اسْتَكَانُوا لِرَبِّهِمْ وَمَا يَتَضَرَّعُونَ veleḳad eḫaẕnâhüm bil`aẕâbi feme-stekânû lirabbihim vemâ yeteḍarra`ûn. And olsun ki, Biz onları azabla yakalamıştık, yine de Rablerine boyun eğmemiş ve yakarmamışlardı. And We had gripped them with suffering [as a warning], but they did not yield to their Lord, nor did they humbly supplicate, [and will continue thus] Sayfa 347, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2750 347 23 77 18 حَتَّىٰ إِذَا فَتَحْنَا عَلَيْهِم بَابًا ذَا عَذَابٍ شَدِيدٍ إِذَا هُمْ فِيهِ مُبْلِسُونَ ḥattâ iẕâ fetaḥnâ `aleyhim bâben ẕâ `aẕâbin şedîdin iẕâ hüm fîhi müblisûn. Sonunda onlara şiddetli bir azap kapısı açtığımız zaman ümitsiz kalıverdiler. Until when We have opened before them a door of severe punishment, immediately they will be therein in despair. Sayfa 347, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2751 347 23 78 18 وَهُوَ الَّذِي أَنشَأَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ ۚ قَلِيلًا مَّا تَشْكُرُونَ vehüve-lleẕî enşee lekümü-ssem`a vel'ebṣâra vel'ef'ideh. ḳalîlem mâ teşkürûn. Oysa, sizin için kulaklar, gözler ve kalbler vareden O'dur. Pek az şükrediyorsunuz. And it is He who produced for you hearing and vision and hearts; little are you grateful. Sayfa 347, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2752 347 23 79 18 وَهُوَ الَّذِي ذَرَأَكُمْ فِي الْأَرْضِ وَإِلَيْهِ تُحْشَرُونَ vehüve-lleẕî ẕera'eküm fi-l'arḍi veileyhi tuḥşerûn. Sizi yerde yaratıp yayan O'dur ve O'nun huzurunda toplanacaksınız. And it is He who has multiplied you throughout the earth, and to Him you will be gathered. Sayfa 347, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2753 347 23 80 18 وَهُوَ الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ وَلَهُ اخْتِلَافُ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ ۚ أَفَلَا تَعْقِلُونَ vehüve-lleẕî yuḥyî veyümîtü velehu-ḫtilâfü-lleyli vennehâr. efelâ ta`ḳilûn. Dirilten de, öldüren de O'dur. Gece ile gündüzün birbiri ardından gitmesi de O'nun emrine bağlıdır. Düşünmez misiniz? And it is He who gives life and causes death, and His is the alternation of the night and the day. Then will you not reason? Sayfa 347, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2754 347 23 81 18 بَلْ قَالُوا مِثْلَ مَا قَالَ الْأَوَّلُونَ bel ḳâlû miŝle mâ ḳâle-l'evvelûn. Hayır; yine de öncekilerin dediklerini derler. Rather, they say like what the former peoples said. Sayfa 347, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2755 347 23 82 18 قَالُوا أَإِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ ḳâlû eiẕâ mitnâ vekünnâ türâbev ve`iżâmen einnâ lemeb`ûŝûn. Öncekiler: "Ölüp toprak ve bir yığın kemik olduğumuzda mı diriltileceğiz? And olsun ki biz ve daha önce de babalarımız tehdit edilmişti; bu, öncekilerin masallarından başka birşey değildir" demişlerdi. They said, "When we have died and become dust and bones, are we indeed to be resurrected? Sayfa 347, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2756 347 23 83 18 لَقَدْ وُعِدْنَا نَحْنُ وَآبَاؤُنَا هَٰذَا مِن قَبْلُ إِنْ هَٰذَا إِلَّا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ leḳad vu`idnâ naḥnü veâbâünâ hâẕâ min ḳablü in hâẕâ illâ esâṭîru-l'evvelîn. Öncekiler: "Ölüp toprak ve bir yığın kemik olduğumuzda mı diriltileceğiz? And olsun ki biz ve daha önce de babalarımız tehdit edilmişti; bu, öncekilerin masallarından başka birşey değildir" demişlerdi. We have been promised this, we and our forefathers, before; this is not but legends of the former peoples." Sayfa 347, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2757 347 23 84 18 قُل لِّمَنِ الْأَرْضُ وَمَن فِيهَا إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ ḳul limeni-l'arḍu vemen fîhâ in küntüm ta`lemûn. De ki: "Biliyorsanız söyleyin, yer ve onda bulunanlar kimindir?" Say, [O Muhammad], "To whom belongs the earth and whoever is in it, if you should know?" Sayfa 347, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2758 347 23 85 18 سَيَقُولُونَ لِلَّهِ ۚ قُلْ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ seyeḳûlûne lillâh. ḳul efelâ teẕekkerûn. Allah'ındır diyecekler, "Öyleyse ders almaz mısınız?" de. They will say, "To Allah." Say, "Then will you not remember?" Sayfa 347, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2759 347 23 86 18 قُلْ مَن رَّبُّ السَّمَاوَاتِ السَّبْعِ وَرَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ ḳul mer rabbü-ssemâvâti-sseb`i verabbü-l`arşi-l`ażîm. Yedi göğün de Rabbi, yüce arşın da Rabbi kimdir? de. Say, "Who is Lord of the seven heavens and Lord of the Great Throne?" Sayfa 347, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2760 347 23 87 18 سَيَقُولُونَ لِلَّهِ ۚ قُلْ أَفَلَا تَتَّقُونَ seyeḳûlûne lillâh. ḳul efelâ tetteḳûn. Allah'tır diyecekler! "Öyleyse O'na karşı gelmekten sakınmaz mısınız?" de. They will say, "[They belong] to Allah." Say, "Then will you not fear Him?" Sayfa 347, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون

Sayfalar

CSV