Sayfa Sayfa Kur'an Gösterimi

Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 347
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
2761 347 23 88 18 قُلْ مَن بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ يُجِيرُ وَلَا يُجَارُ عَلَيْهِ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ ḳul mem biyedihî melekûtü külli şey'iv vehüve yücîru velâ yücâru `aleyhi in küntüm ta`lemûn. Biliyorsanız söyleyin her şeyin hükümranlığı elinde olan, barındıran fakat himayeye muhtaç olmayan kimdir? Say, "In whose hand is the realm of all things - and He protects while none can protect against Him - if you should know?" Sayfa 347, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2762 347 23 89 18 سَيَقُولُونَ لِلَّهِ ۚ قُلْ فَأَنَّىٰ تُسْحَرُونَ seyeḳûlûne lillâh. ḳul feennâ tüsḥarûn. Allah'tır diyecekler; "Öyleyse nasıl aldanıyorsunuz" de. They will say, "[All belongs] to Allah." Say, "Then how are you deluded?" Sayfa 347, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 348
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
2763 348 23 90 18 بَلْ أَتَيْنَاهُم بِالْحَقِّ وَإِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ bel eteynâhüm bilḥaḳḳi veinnehüm lekâẕibûn. Hayır; Biz onlara gerçeği getirdik ama, onlar yalancıdırlar. Rather, We have brought them the truth, and indeed they are liars. Sayfa 348, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2764 348 23 91 18 مَا اتَّخَذَ اللَّهُ مِن وَلَدٍ وَمَا كَانَ مَعَهُ مِنْ إِلَٰهٍ ۚ إِذًا لَّذَهَبَ كُلُّ إِلَٰهٍ بِمَا خَلَقَ وَلَعَلَا بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ ۚ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ me-tteḫaẕe-llâhü miv velediv vemâ kâne me`ahû min ilâhin iẕel leẕehebe küllü ilâhim bimâ ḫaleḳa vele`alâ ba`ḍuhüm `alâ ba`ḍ. sübḥâne-llâhi `ammâ yeṣifûn. Allah çocuk edinmemiştir; O'nun yanında hiçbir tanrı yoktur, olsaydı, her tanrı kendi yarattığı ile beraber gider ve birbirinden üstün olmağa çalışırlardı. Allah onların vasıflandırdıklarından münezzehtir. Allah has not taken any son, nor has there ever been with Him any deity. [If there had been], then each deity would have taken what it created, and some of them would have sought to overcome others. Exalted is Allah above what they describe [concerning Him]. Sayfa 348, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2765 348 23 92 18 عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَتَعَالَىٰ عَمَّا يُشْرِكُونَ `âlimi-lgaybi veşşehâdeti fete`âlâ `ammâ yüşrikûn. O, görülmeyeni de, görüleni de bilir. Koştukları ortaklardan yücedir. [He is] Knower of the unseen and the witnessed, so high is He above what they associate [with Him]. Sayfa 348, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2766 348 23 93 18 قُل رَّبِّ إِمَّا تُرِيَنِّي مَا يُوعَدُونَ ḳur rabbi immâ türiyennî mâ yû`adûn. De ki: "Rabbim! Onların tehdit olundukları şeyi bana mutlaka göstereceksen, o zaman beni zalim milletin içinde bulundurma Yarabbi." Say, [O Muhammad], "My Lord, if You should show me that which they are promised, Sayfa 348, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2767 348 23 94 18 رَبِّ فَلَا تَجْعَلْنِي فِي الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ rabbi felâ tec`alnî fi-lḳavmi-żżâlimîn. De ki: "Rabbim! Onların tehdit olundukları şeyi bana mutlaka göstereceksen, o zaman beni zalim milletin içinde bulundurma Yarabbi." My Lord, then do not place me among the wrongdoing people." Sayfa 348, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2768 348 23 95 18 وَإِنَّا عَلَىٰ أَن نُّرِيَكَ مَا نَعِدُهُمْ لَقَادِرُونَ veinnâ `alâ en nüriyeke mâ ne`idühüm leḳâdirûn. Biz onlara vadettiğimizi sana elbette gösterebiliriz. And indeed, We are able to show you what We have promised them. Sayfa 348, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2769 348 23 96 18 ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ السَّيِّئَةَ ۚ نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَصِفُونَ idfa` billetî hiye aḥsenü-sseyyieh. naḥnü a`lemü bimâ yeṣifûn. Kötülüğü en iyi ile sav. Onların vasıflandırmalarını Biz daha iyi biliriz. Repel, by [means of] what is best, [their] evil. We are most knowing of what they describe. Sayfa 348, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2770 348 23 97 18 وَقُل رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ veḳur rabbi e`ûẕü bike min hemezâti-şşeyâṭîn. De ki: "Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından Sana sığınırım." And say, "My Lord, I seek refuge in You from the incitements of the devils, Sayfa 348, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2771 348 23 98 18 وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ vee`ûẕü bike rabbi ey yaḥḍurûn. Rabbim! Yanımda bulunmalarından da Sana sığınırım. And I seek refuge in You, my Lord, lest they be present with me." Sayfa 348, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2772 348 23 99 18 حَتَّىٰ إِذَا جَاءَ أَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ رَبِّ ارْجِعُونِ ḥattâ iẕâ câe eḥadehümü-lmevtü ḳâle rabbi-rci`ûn. Onlardan birine ölüm gelince: "Rabbim! Beni geri çevir, belki, yapmadan bıraktığımı tamamlar, iyi iş işlerim" der. Hayır; bu söylediği sadece kendi lafıdır. Tekrar diriltilecekleri güne kadar arkalarında geriye dönmekten onları alıkoyan bir engel vardır. [For such is the state of the disbelievers], until, when death comes to one of them, he says, "My Lord, send me back Sayfa 348, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2773 348 23 100 18 لَعَلِّي أَعْمَلُ صَالِحًا فِيمَا تَرَكْتُ ۚ كَلَّا ۚ إِنَّهَا كَلِمَةٌ هُوَ قَائِلُهَا ۖ وَمِن وَرَائِهِم بَرْزَخٌ إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ le`allî a`melü ṣâliḥan fîmâ teraktü kellâ. innehâ kelimetün hüve ḳâilühâ. vemiv verâihim berzeḫun ilâ yevmi yüb`aŝûn. Onlardan birine ölüm gelince: "Rabbim! Beni geri çevir, belki, yapmadan bıraktığımı tamamlar, iyi iş işlerim" der. Hayır; bu söylediği sadece kendi lafıdır. Tekrar diriltilecekleri güne kadar arkalarında geriye dönmekten onları alıkoyan bir engel vardır. That I might do righteousness in that which I left behind." No! It is only a word he is saying; and behind them is a barrier until the Day they are resurrected. Sayfa 348, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2774 348 23 101 18 فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ فَلَا أَنسَابَ بَيْنَهُمْ يَوْمَئِذٍ وَلَا يَتَسَاءَلُونَ feiẕâ nüfiḫa fi-ṣṣûri felâ ensâbe beynehüm yevmeiẕiv velâ yetesâelûn. Sura üflendiği zaman, o gün, aralarındaki soy yakınlığı fayda vermez ve birbirlerine de birşey soramazlar. So when the Horn is blown, no relationship will there be among them that Day, nor will they ask about one another. Sayfa 348, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2775 348 23 102 18 فَمَن ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ femen ŝeḳulet mevâzînühû feülâike hümü-lmüfliḥûn. Tartıları ağır gelenler, işte onlar kurtuluşa ermiş olanlardır. And those whose scales are heavy [with good deeds] - it is they who are the successful. Sayfa 348, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2776 348 23 103 18 وَمَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَٰئِكَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنفُسَهُمْ فِي جَهَنَّمَ خَالِدُونَ vemen ḫaffet mevâzînühû feülâike-lleẕîne ḫasirû enfüsehüm fî cehenneme ḫâlidûn. Tartıları hafif gelenler, işte onlar, kendilerine yazık edendir, cehennemde temellidirler. But those whose scales are light - those are the ones who have lost their souls, [being] in Hell, abiding eternally. Sayfa 348, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2777 348 23 104 18 تَلْفَحُ وُجُوهَهُمُ النَّارُ وَهُمْ فِيهَا كَالِحُونَ telfeḥu vucûhehümü-nnâru vehüm fîhâ kâliḥûn. Ateş onların yüzlerini yalar, dişleri sırıtıp kalır. The Fire will sear their faces, and they therein will have taut smiles. Sayfa 348, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
Sayfa Sayfa Kur'an-ı Kerim Gösterimi - SyNo: 349
ANoazalan sırada SyNo SrNo SrANo Cuz Arapça Çeviriyazı Diyanet İşleri Sahih International Etiketler
2778 349 23 105 18 أَلَمْ تَكُنْ آيَاتِي تُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ فَكُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ elem tekün âyâtî tütlâ `aleyküm feküntüm bihâ tükeẕẕibûn. Allah: "Ayetlerim size okunurken onları yalanlıyordunuz değil mi?" der. [It will be said]. "Were not My verses recited to you and you used to deny them?" Sayfa 349, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2779 349 23 106 18 قَالُوا رَبَّنَا غَلَبَتْ عَلَيْنَا شِقْوَتُنَا وَكُنَّا قَوْمًا ضَالِّينَ ḳâlû rabbenâ galebet `aleynâ şiḳvetünâ vekünnâ ḳavmen ḍâllîn. Şöyle derler: "Rabbimiz! Bizi bedbahtlığımız yenmişti; sapık bir millet olmuştuk." They will say, "Our Lord, our wretchedness overcame us, and we were a people astray. Sayfa 349, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون
2780 349 23 107 18 رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْهَا فَإِنْ عُدْنَا فَإِنَّا ظَالِمُونَ rabbenâ aḫricnâ minhâ fein `udnâ feinnâ żâlimûn. Rabbimiz! Bizi buradan çıkar, tekrar günaha dönersek, doğrusu zulmetmiş oluruz. Our Lord, remove us from it, and if we were to return [to evil], we would indeed be wrongdoers." Sayfa 349, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون

Sayfalar

CSV