ANo![]() |
SyNo | SrNo | SrANo | Cuz | Arapça | Çeviriyazı | Diyanet İşleri | Sahih International | Etiketler |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
2781 | 349 | 23 | 108 | 18 | قَالَ اخْسَئُوا فِيهَا وَلَا تُكَلِّمُونِ | ḳâle-ḫseû fîhâ velâ tükellimûn. | Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der. | He will say, "Remain despised therein and do not speak to Me. | Sayfa 349, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون |
2782 | 349 | 23 | 109 | 18 | إِنَّهُ كَانَ فَرِيقٌ مِّنْ عِبَادِي يَقُولُونَ رَبَّنَا آمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ | innehû kâne ferîḳum min `ibâdî yeḳûlûne rabbenâ âmennâ fagfir lenâ verḥamnâ veente ḫayru-rrâḥimîn. | Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der. | Indeed, there was a party of My servants who said, 'Our Lord, we have believed, so forgive us and have mercy upon us, and You are the best of the merciful.' | Sayfa 349, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون |
2783 | 349 | 23 | 110 | 18 | فَاتَّخَذْتُمُوهُمْ سِخْرِيًّا حَتَّىٰ أَنسَوْكُمْ ذِكْرِي وَكُنتُم مِّنْهُمْ تَضْحَكُونَ | fetteḫaẕtümûhüm siḫriyyen ḥattâ ensevküm ẕikrî veküntüm minhüm taḍḥakûn. | Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der. | But you took them in mockery to the point that they made you forget My remembrance, and you used to laugh at them. | Sayfa 349, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون |
2784 | 349 | 23 | 111 | 18 | إِنِّي جَزَيْتُهُمُ الْيَوْمَ بِمَا صَبَرُوا أَنَّهُمْ هُمُ الْفَائِزُونَ | innî cezeytühümü-lyevme bimâ ṣaberû ennehüm hümü-lfâizûn. | Allah: "Sinin orada! Benimle konuşmayın. Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz! inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin" diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der. | Indeed, I have rewarded them this Day for their patient endurance - that they are the attainers [of success]." | Sayfa 349, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون |
2785 | 349 | 23 | 112 | 18 | قَالَ كَمْ لَبِثْتُمْ فِي الْأَرْضِ عَدَدَ سِنِينَ | ḳâle kem lebiŝtüm fi-l'arḍi `adede sinîn. | Allah onlara yine: "Yeryüzünde kaç yıl kaldınız" der. | [Allah] will say, "How long did you remain on earth in number of years?" | Sayfa 349, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون |
2786 | 349 | 23 | 113 | 18 | قَالُوا لَبِثْنَا يَوْمًا أَوْ بَعْضَ يَوْمٍ فَاسْأَلِ الْعَادِّينَ | ḳâlû lebiŝnâ yevmen ev ba`ḍa yevmin fes'eli-l`âddîn. | Bir gün veya daha az bir süre kaldık, sayanlara sor derler. | They will say, "We remained a day or part of a day; ask those who enumerate." | Sayfa 349, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون |
2787 | 349 | 23 | 114 | 18 | قَالَ إِن لَّبِثْتُمْ إِلَّا قَلِيلًا ۖ لَّوْ أَنَّكُمْ كُنتُمْ تَعْلَمُونَ | ḳâle il lebiŝtüm illâ ḳalîlel lev enneküm küntüm ta`lemûn. | Allah' "Pek az kaldınız, keşke bilseydiniz! Sizi boşuna yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?" der. | He will say, "You stayed not but a little - if only you had known. | Sayfa 349, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون |
2788 | 349 | 23 | 115 | 18 | أَفَحَسِبْتُمْ أَنَّمَا خَلَقْنَاكُمْ عَبَثًا وَأَنَّكُمْ إِلَيْنَا لَا تُرْجَعُونَ | efeḥasibtüm ennemâ ḫalaḳnâküm `abeŝev veenneküm ileynâ lâ türce`ûn. | Allah' "Pek az kaldınız, keşke bilseydiniz! Sizi boşuna yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?" der. | Then did you think that We created you uselessly and that to Us you would not be returned?" | Sayfa 349, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون |
2789 | 349 | 23 | 116 | 18 | فَتَعَالَى اللَّهُ الْمَلِكُ الْحَقُّ ۖ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْكَرِيمِ | fete`âle-llâhü-lmelikü-lḥaḳḳ. lâ ilâhe illâ hû. rabbü-l`arşi-lkerîm. | Gerçek hükümdar olan Allah yücedir. O'ndan başka tanrı yoktur. O, yüce arşın Rabbidir. | So exalted is Allah, the Sovereign, the Truth; there is no deity except Him, Lord of the Noble Throne. | Sayfa 349, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون |
2790 | 349 | 23 | 117 | 18 | وَمَن يَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ لَا بُرْهَانَ لَهُ بِهِ فَإِنَّمَا حِسَابُهُ عِندَ رَبِّهِ ۚ إِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْكَافِرُونَ | vemey yed`u me`a-llâhi ilâhen âḫara lâ bürhâne lehû bihî feinnemâ ḥisâbühû `inde rabbih. innehû lâ yüfliḥu-lkâfirûn. | Allah'la beraber, varlığına hiçbir delili olmadığı halde başka tanrıya tapanın hesabını Rabbi görecektir. İnkarcılar elbette kurtulamazlar. | And whoever invokes besides Allah another deity for which he has no proof - then his account is only with his Lord. Indeed, the disbelievers will not succeed. | Sayfa 349, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون |
2791 | 349 | 23 | 118 | 18 | وَقُل رَّبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَأَنتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ | veḳur rabbi-gfir verḥam veente ḫayru-rrâḥimîn. | De ki: "Rabbim! Bağışla, merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın." | And, [O Muhammad], say, "My Lord, forgive and have mercy, and You are the best of the merciful." | Sayfa 349, Cuz 18, المؤمنون, Al-Mumenoon-المؤمنون |
ANo![]() |
SyNo | SrNo | SrANo | Cuz | Arapça | Çeviriyazı | Diyanet İşleri | Sahih International | Etiketler |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
2792 | 350 | 24 | 1 | 18 | بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ سُورَةٌ أَنزَلْنَاهَا وَفَرَضْنَاهَا وَأَنزَلْنَا فِيهَا آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ لَّعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ | sûratün enzelnâhâ veferaḍnâhâ veenzelnâ fîhâ âyâtim beyyinâtil le`alleküm teẕekkerûn. | Bu, indirip, hükümlerini kesinleştirdiğimiz suredir. Öğüt alasınız diye onda apaçık ayetler indirdik. | [This is] a surah which We have sent down and made [that within it] obligatory and revealed therein verses of clear evidence that you might remember. | Sayfa 350, Cuz 18, النور, An-Noor—النور |
2793 | 350 | 24 | 2 | 18 | الزَّانِيَةُ وَالزَّانِي فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا مِائَةَ جَلْدَةٍ ۖ وَلَا تَأْخُذْكُم بِهِمَا رَأْفَةٌ فِي دِينِ اللَّهِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ ۖ وَلْيَشْهَدْ عَذَابَهُمَا طَائِفَةٌ مِّنَ الْمُؤْمِنِينَ | ezzâniyetü vezzânî feclidû külle vâḥidim minhümâ miete celdeh. velâ te'ḫuẕküm bihimâ ra'fetün fî dîni-llâhi in küntüm tü'minûne billâhi velyevmi-l'âḫir. velyeşhed `aẕâbehümâ ṭâifetüm mine-lmü'minîn. | Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüzer değnek vurun. Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini konusunda o ikisine acımayın. Onların ceza görmesine, inananlardan bir topluluk da şahit olsun. | The [unmarried] woman or [unmarried] man found guilty of sexual intercourse - lash each one of them with a hundred lashes, and do not be taken by pity for them in the religion of Allah, if you should believe in Allah and the Last Day. And let a group of the believers witness their punishment. | Sayfa 350, Cuz 18, النور, An-Noor—النور |
2794 | 350 | 24 | 3 | 18 | الزَّانِي لَا يَنكِحُ إِلَّا زَانِيَةً أَوْ مُشْرِكَةً وَالزَّانِيَةُ لَا يَنكِحُهَا إِلَّا زَانٍ أَوْ مُشْرِكٌ ۚ وَحُرِّمَ ذَٰلِكَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ | ezzânî lâ yenkiḥu illâ zâniyeten ev müşrikeh. vezzâniyetü lâ yenkiḥuhâ illâ zânin ev müşrik. veḥurrime ẕâlike `ale-lmü'minîn. | Zina eden erkek, ancak zina eden veya putperest bir kadınla evlenebilir. Zina eden kadınla da, ancak zina eden veya putperest olan bir erkek evlenebilir. Bu, müminlere yasak edilmiştir. | The fornicator does not marry except a [female] fornicator or polytheist, and none marries her except a fornicator or a polytheist, and that has been made unlawful to the believers. | Sayfa 350, Cuz 18, النور, An-Noor—النور |
2795 | 350 | 24 | 4 | 18 | وَالَّذِينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَأْتُوا بِأَرْبَعَةِ شُهَدَاءَ فَاجْلِدُوهُمْ ثَمَانِينَ جَلْدَةً وَلَا تَقْبَلُوا لَهُمْ شَهَادَةً أَبَدًا ۚ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ | velleẕîne yermûne-lmuḥsenâti ŝümme lem ye'tû bierbe`ati şühedâe feclidûhüm ŝemânîne celdetev velâ taḳbelû lehüm şehâdeten ebedâ. veülâike hümü-lfâsiḳûn. | İffetli kadınlara zina isnat edip de, sonra dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun; ebediyen onların şahidliğini kabul etmeyin. İşte onlar yoldan çıkmış kimselerdir. | And those who accuse chaste women and then do not produce four witnesses - lash them with eighty lashes and do not accept from them testimony ever after. And those are the defiantly disobedient, | Sayfa 350, Cuz 18, النور, An-Noor—النور |
2796 | 350 | 24 | 5 | 18 | إِلَّا الَّذِينَ تَابُوا مِن بَعْدِ ذَٰلِكَ وَأَصْلَحُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ | ille-lleẕîne tâbû mim ba`di ẕâlike veaṣleḥû. feinne-llâhe gafûrur raḥîm. | Ama bundan sonra, tevbe edip düzelenler bunun dışındadır. Şüphesiz Allah bağışlar ve merhamet eder. | Except for those who repent thereafter and reform, for indeed, Allah is Forgiving and Merciful. | Sayfa 350, Cuz 18, النور, An-Noor—النور |
2797 | 350 | 24 | 6 | 18 | وَالَّذِينَ يَرْمُونَ أَزْوَاجَهُمْ وَلَمْ يَكُن لَّهُمْ شُهَدَاءُ إِلَّا أَنفُسُهُمْ فَشَهَادَةُ أَحَدِهِمْ أَرْبَعُ شَهَادَاتٍ بِاللَّهِ ۙ إِنَّهُ لَمِنَ الصَّادِقِينَ | velleẕîne yermûne ezvâcehüm velem yekül lehüm şühedâü illâ enfüsühüm feşehâdetü eḥadihim erbe`u şehâdâtim billâhi innehû lemine-ṣṣâdiḳîn. | Karılarına zina isnat edip de kendilerinden başka şahidleri olmayanların şahidliği, kendisinin doğru sözlülerden olduğuna Allah'ı dört defa şahit tutmasıyla olur. Beşincisinde, eğer yalancılardan ise Allah'ın lanetinin kendisine olmasını diler. | And those who accuse their wives [of adultery] and have no witnesses except themselves - then the witness of one of them [shall be] four testimonies [swearing] by Allah that indeed, he is of the truthful. | Sayfa 350, Cuz 18, النور, An-Noor—النور |
2798 | 350 | 24 | 7 | 18 | وَالْخَامِسَةُ أَنَّ لَعْنَتَ اللَّهِ عَلَيْهِ إِن كَانَ مِنَ الْكَاذِبِينَ | velḫâmisetü enne la`nete-llâhi `aleyhi in kâne mine-lkâẕibîn. | Karılarına zina isnat edip de kendilerinden başka şahidleri olmayanların şahidliği, kendisinin doğru sözlülerden olduğuna Allah'ı dört defa şahit tutmasıyla olur. Beşincisinde, eğer yalancılardan ise Allah'ın lanetinin kendisine olmasını diler. | And the fifth [oath will be] that the curse of Allah be upon him if he should be among the liars. | Sayfa 350, Cuz 18, النور, An-Noor—النور |
2799 | 350 | 24 | 8 | 18 | وَيَدْرَأُ عَنْهَا الْعَذَابَ أَن تَشْهَدَ أَرْبَعَ شَهَادَاتٍ بِاللَّهِ ۙ إِنَّهُ لَمِنَ الْكَاذِبِينَ | veyedraü `anhe-l`aẕâbe en teşhede erbe`a şehâdâtim billâhi innehû lemine-lkâẕibîn. | Kocasının yalancılardan olduğuna Allah'ı dört defa şahit tutması, cezayı kadından savar. Beşincisinde, kocası doğrulardan ise kendisinin Allah'ın gazabına uğramasını diler. | But it will prevent punishment from her if she gives four testimonies [swearing] by Allah that indeed, he is of the liars. | Sayfa 350, Cuz 18, النور, An-Noor—النور |
2800 | 350 | 24 | 9 | 18 | وَالْخَامِسَةَ أَنَّ غَضَبَ اللَّهِ عَلَيْهَا إِن كَانَ مِنَ الصَّادِقِينَ | velḫâmisete enne gaḍabe-llâhi `aleyhâ in kâne mine-ṣṣâdiḳîn. | Kocasının yalancılardan olduğuna Allah'ı dört defa şahit tutması, cezayı kadından savar. Beşincisinde, kocası doğrulardan ise kendisinin Allah'ın gazabına uğramasını diler. | And the fifth [oath will be] that the wrath of Allah be upon her if he was of the truthful. | Sayfa 350, Cuz 18, النور, An-Noor—النور |