
veṣṣubḥi iẕâ teneffes.
Arapça:
وَالصُّبْحِ إِذَا تَنَفَّسَ
Türkçe:
Ve soluyarak açıldığı zaman sabaha,
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Nefeslendiği (ağardığı) an sabaha ki,
Diyanet Vakfı:
Ağarmaya başladığında sabaha andolsun ki,
İngilizce:
And the Dawn as it breathes away the darkness;-
Fransızca:
et par l'aube quand elle exhale son souffle !
Almanca:
und bei dem Morgen, wenn er beimWerden ist,
Rusça:
Клянусь рассветом брезжущим!
Açıklama:

innehû leḳavlü rasûlin kerîm.
Arapça:
إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ
Türkçe:
Ki o, çok değerli bir elçinin sözüdür.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kuşkusuz o Kur'an, değerli bir elçinin sözüdür.
Diyanet Vakfı:
O (Kur'an), şüphesiz değerli, bir elçinin (Cebrail'in) getirdiği sözdür.
İngilizce:
Verily this is the word of a most honourable Messenger,
Fransızca:
Ceci [le Coran] est la parole d'un noble Messager ,
Almanca:
gewiß, er ist doch dasWort eines edlen Entsandten,
Rusça:
Это - слова благородного посланца,
Açıklama:

ẕî ḳuvvetin `inde ẕi-l`arşi mekîn.
Arapça:
ذِي قُوَّةٍ عِندَ ذِي الْعَرْشِ مَكِينٍ
Türkçe:
Çok güçlüdür o elçi, Arş sahibinin katında saygındır.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O elçi güçlüdür, Arş'ın sahibinin yanında çok itibarlıdır.
Diyanet Vakfı:
O elçi güçlü, Arş'ın sahibi (Allah'ın) katında çok itibarlıdır.
İngilizce:
Endued with Power, with rank before the Lord of the Throne,
Fransızca:
doué d'une grande force, et ayant un rang élevé auprès du Maître du Trône,
Almanca:
der Kraft und Ansehen bei Demjenigen von Al'ahrsch hat,
Rusça:
обладателя силы при Владыке Трона, могущественного,
Açıklama:

müṭâ`in ŝemme emîn.
Arapça:
مُّطَاعٍ ثَمَّ أَمِينٍ
Türkçe:
İtaat edilir orada kendisine, emindir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Orada ona itaat edilir, güvenilir.
Diyanet Vakfı:
O orada sayılan, güvenilen (bir elçi) dir.
İngilizce:
With authority there, (and) faithful to his trust.
Fransızca:
obéi, là-haut, et digne de confiance.
Almanca:
ihm gegenüber wird Gehorsam entgegengebracht und er ist vertrauenswürdig.
Rusça:
которому там (на небесах) повинуются, доверенного.
Açıklama:

vemâ ṣâḥibüküm bimecnûn.
Arapça:
وَمَا صَاحِبُكُم بِمَجْنُونٍ
Türkçe:
Ve arkadaşınız bir cin çarpmış değildir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Arkadaşınızı cin çarpmış değildir.
Diyanet Vakfı:
Arkadaşınız (Muhammed) de mecnun değildir.
İngilizce:
And (O people!) your companion is not one possessed;
Fransızca:
Votre compagnon (Muhammad) n'est nullement fou;
Almanca:
Und euer Weggenosse ist nicht geistesgestört.
Rusça:
Ваш товарищ не является одержимым.
Açıklama:

veleḳad raâhü bil'üfüḳi-lmübîn.
Arapça:
وَلَقَدْ رَآهُ بِالْأُفُقِ الْمُبِينِ
Türkçe:
Yemin olsun ki, onu apaçık ufukta gördü.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Andolsun o, Cebrail'i açık ufukta gördü.
Diyanet Vakfı:
Andolsun ki, onu (Cebrail'i) apaçık ufukta görmüştür.
İngilizce:
And without doubt he saw him in the clear horizon.
Fransızca:
il l'a effectivement vu (Gabriel), au clair horizon
Almanca:
Und gewiß bereits sah er ihn am deutlichen Horizont.
Rusça:
Он видел его (Джибриля) на ясном горизонте
Açıklama:

vemâ hüve `ale-lgaybi biḍanîn.
Arapça:
وَمَا هُوَ عَلَى الْغَيْبِ بِضَنِينٍ
Türkçe:
O, gayb konusunda cimri değildir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O, gayb hakkında cimri de değildir.
Diyanet Vakfı:
O, gaybın bilgilerini (sizden) esirgemez.
İngilizce:
Neither doth he withhold grudgingly a knowledge of the Unseen.
Fransızca:
et il ne garde pas avarement pour lui-même ce qui lui a été révélé.
Almanca:
Und er ist mit dem Verborgenen (Wahy) nicht enthaltsam.
Rusça:
и не скупится передать сокровенное.
Açıklama:

vemâ hüve biḳavli şeyṭânir racîm.
Arapça:
وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَيْطَانٍ رَّجِيمٍ
Türkçe:
Ve o, kovulmuş şeytanın sözü değildir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O, kovulmuş bir şeytanın sözü değildir.
Diyanet Vakfı:
O lanetlenmiş şeytanın sözü de değildir.
İngilizce:
Nor is it the word of an evil spirit accursed.
Fransızca:
Et ceci [le Coran] n'est point la parole d'un diable banni.
Almanca:
Und er ist nicht das Wort eines verdammten Satans!
Rusça:
Это - не речи проклятого сатаны.
Açıklama:

feeyne teẕhebûn.
Arapça:
فَأَيْنَ تَذْهَبُونَ
Türkçe:
Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz?
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hâl böyle iken, siz nereye gidiyorsunuz?
Diyanet Vakfı:
Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz?
İngilizce:
When whither go ye?
Fransızca:
Où allez-vous donc ?
Almanca:
Wo geht ihr denn hin?!
Rusça:
Куда же вы направляетесь?
Açıklama:

in hüve illâ ẕikrul lil`âlemîn.
Arapça:
إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعَالَمِينَ
Türkçe:
O, âlemlere bir öğütten başka şey değildir.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O, âlemler için öğütten başka bir şey değildir,
Diyanet Vakfı:
O, herkes için, bir öğüttür,
İngilizce:
Verily this is no less than a Message to (all) the Worlds:
Fransızca:
Ceci n'est qu'un rappel pour l'univers,
Almanca:
Er ist gewiß nur eine Ermahnung für die Schöpfung,
Rusça:
Это - лишь Напоминание мирам,
Açıklama:
Sayfalar
