
iẕ ḳâle rabbüke lilmelâiketi innî ḫâliḳum beşeram min ṭîn.
Türkçe:
Hani, Rabbin meleklere şöyle demişti: "Ben çamurdan bir insan yaratacağım."
İngilizce:
Behold, thy Lord said to the angels: "I am about to create man from clay:
Fransızca:
Quand ton Seigneur dit aux Anges : "Je vais créer d'argile un être humain.
Almanca:
(Erinnere daran), als dein HERR zu den Engeln sagte: "Gewiß, ICH werde einen Menschen aus Lehm erschaffen.
Rusça:
Вот твой Господь сказал ангелам: "Я создам человека из глины.
Arapça:
إِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَائِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِّن طِينٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hani Rabbin meleklere demişti ki: "Ben çamurdan bir insan yaratmaktayım."
Diyanet Vakfı:
Rabbin meleklere demişti ki: Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım.

feiẕâ sevveytühû venefaḫtü fîhi mir rûḥî feḳa`û lehû sâcidîn.
Türkçe:
"Onu kıvama erdirip içine ruhumdan üflediğimde, önünde secde ederek eğilin!"
İngilizce:
When I have fashioned him (in due proportion) and breathed into him of My spirit, fall ye down in obeisance unto him.
Fransızca:
Quand Je l'aurai bien formé et lui aurai insufflé de Mon Esprit, jetez-vous devant lui, prosternés".
Almanca:
Und nachdem ICH ihn vollendete und in ihn einen Ruhh von Mir einhauchte, dann fallt nieder in Sudschud für ihn!"
Rusça:
Когда же Я придам ему соразмерный облик и вдохну в него от Моего духа, то падите перед ним ниц".
Arapça:
فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onu tesviye edip, düzeltip de ruhumdan ona üfledim mi derhal ona secdeye kapanın.
Diyanet Vakfı:
Onu tamamlayıp, içine de ruhumdan üfürdüğüm zaman, derhal ona secdeye kapanın!

fesecede-lmelâiketü küllühüm ecme`ûn.
Türkçe:
Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde etmişlerdi.
İngilizce:
So the angels prostrated themselves, all of them together:
Fransızca:
Alors tous les Anges se prosternèrent,
Almanca:
Dann vollzogen die Engel Sudschud, sie alle, allesamt.
Rusça:
Все ангелы без исключения пали ниц,
Arapça:
فَسَجَدَ الْمَلَائِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler.
Diyanet Vakfı:
Bütün melekler toptan secde ettiler.

illâ iblîs. istekbera vekâne mine-lkâfirîn.
Türkçe:
İblis etmemişti. O, kibre sapmış ve inkârcılardan olmuştu.
İngilizce:
Not so Iblis: he was haughty, and became one of those who reject Faith.
Fransızca:
à l'exception d'Iblis qui s'enfla d'orgueil et fut du nombre des infidèles.
Almanca:
Außer Iblis, er hat sich in Arroganz erhoben und war von den Kafir.
Rusça:
кроме Иблиса, который возгордился и стал одним из неверующих.
Arapça:
إِلَّا إِبْلِيسَ اسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنَ الْكَافِرِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yalnız İblis etmedi, büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu.
Diyanet Vakfı:
Yalnız İblis secde etmedi. O büyüklük tasladı ve kafirlerden oldu.

ḳâle yâ iblîsü mâ mene`ake en tescüde limâ ḫalaḳtü biyedeyy. estekberte em künte mine-l`âlîn.
Türkçe:
Allah dedi: "Ey İblis, iki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan neydi? Burnu büyüklük mü ettin, yoksa yücelenlerden mi oldun?"
İngilizce:
(Allah) said: "O Iblis! What prevents thee from prostrating thyself to one whom I have created with my hands? Art thou haughty? Or art thou one of the high (and mighty) ones?"
Fransızca:
(Allah) lui dit : "ô Iblis, qui t'a empêché de te prosterner devant ce que J'ai créé de Mes mains ? T'enfles-tu d'orgueil ou te considères-tu parmi les hauts placés ? "
Almanca:
ER sagte: "Iblis! Was hinderte dich daran, Sudschud vor dem zu vollziehen, den ICH eigenständig erschuf?! Hast du dich in Arroganz erhoben, oder warst du von den Hochmütigen?!"
Rusça:
Он сказал: "О Иблис! Что помешало тебе пасть ниц перед тем, кого Я сотворили Своими обеими Руками? Ты возгордился или же принадлежишь к числу превозносящихся?"
Arapça:
قَالَ يَا إِبْلِيسُ مَا مَنَعَكَ أَن تَسْجُدَ لِمَا خَلَقْتُ بِيَدَيَّ ۖ أَسْتَكْبَرْتَ أَمْ كُنتَ مِنَ الْعَالِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah: "Ey İblis! O benim kudretimle yarattığıma secde etmene ne engel oldu? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa yüksek derecelerde bulunanlardan mı oldun?" dedi.
Diyanet Vakfı:
Allah! Ey İblis! İki elimle yarattığıma secde etmekten seni meneden nedir? Böbürlendin mi, yoksa yücelerden misin? dedi.

ḳâle ene ḫayrum minh. ḫalaḳtenî min nâriv veḫalaḳtehû min ṭîn.
Türkçe:
İblis dedi: "Ben ondan hayırlıyım! Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın."
İngilizce:
(Iblis) said: "I am better than he: thou createdst me from fire, and him thou createdst from clay."
Fransızca:
"Je suis meilleur que lui, dit [Iblis,] Tu m'as créé de feu et tu l'as créé d'argile".
Almanca:
Er sagte: "Ich bin besser als er! DU hast mich aus Feuer erschaffen und ihn aus Lehm erschaffen."
Rusça:
Он сказал: "Я лучше него. Ты сотворил меня из огня, а его сотворил из глины".
Arapça:
قَالَ أَنَا خَيْرٌ مِّنْهُ ۖ خَلَقْتَنِي مِن نَّارٍ وَخَلَقْتَهُ مِن طِينٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İblis dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın."
Diyanet Vakfı:
İblis: Ben ondan hayırlıyım! Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi.

ḳâle faḫruc minhâ feinneke racîm.
Türkçe:
Buyurdu: "Hadi, çık oradan! Sen kovulmuş birisin."
İngilizce:
(Allah) said: "Then get thee out from here: for thou art rejected, accursed.
Fransızca:
(Allah) dit : "Sors d'ici, te voilà banni;
Almanca:
ER sagte: "Also verlasse sie (die Dschanna)! Denn gewiß, du bist verdammt.
Rusça:
Он сказал: "Изыди отсюда! Отныне ты изгнан и побиваем.
Arapça:
قَالَ فَاخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah: "Hemen çık oradan, artık sen kovuldun."
Diyanet Vakfı:
Allah: Çık oradan (cennetten)! Sen artık kovulmuş birisin.

veinne `aleyke la`netî ilâ yevmi-ddîn.
Türkçe:
"Din gününe kadar lanetim üzerinedir."
İngilizce:
And My curse shall be on thee till the Day of Judgment.
Fransızca:
et sur toi sera ma malédiction jusqu'au jour de la Rétribution".
Almanca:
Und unweigerlich, auf dir lastet Mein Fluch bis zum Tag des Din ."
Rusça:
И проклятие Мое пребудет над тобой до Дня воздаяния".
Arapça:
وَإِنَّ عَلَيْكَ لَعْنَتِي إِلَىٰ يَوْمِ الدِّينِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve elbette lanetim ceza gününe kadar senin üzerindedir. buyurdu.
Diyanet Vakfı:
VE ceza gününe kadar lanetim senin üzerindedir! buyurdu.

ḳâle rabbi feenżirnî ilâ yevmi yüb`aŝûn.
Türkçe:
Dedi: "Rabbim, o halde insanların diriltileceği güne kadar bana süre ver."
İngilizce:
(Iblis) said: "O my Lord! Give me then respite till the Day the (dead) are raised."
Fransızca:
"Seigneur, dit [Iblis,] donne-moi donc un délai, jusqu'au jour où ils seront ressuscités".
Almanca:
Er sagte: "Mein HERR! Dann gewähre mir Aufschub bis zu dem Tag, an dem sie erweckt werden."
Rusça:
Он сказал: "Господи! Предоставь мне отсрочку до того дня, когда они будут воскрешены".
Arapça:
قَالَ رَبِّ فَأَنظِرْنِي إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İblis: "Ya Rab! O halde insanların diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver." dedi.
Diyanet Vakfı:
İblis: Ey Rabbim! O halde tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver, dedi.

ḳâle feinneke mine-lmünżarîn.
Türkçe:
Buyurdu: "Peki, süre verilenlerdensin."
İngilizce:
(Allah) said: "Respite then is granted thee-
Fransızca:
(Allah) dit : "Tu es de ceux à qui un délai est accordé,
Almanca:
ER sagte: "Du bist von denjenigen, denen Aufschub gewährt wird
Rusça:
Он сказал: "Воистину, ты - один из тех, кому предоставлена отсрочка
Arapça:
قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنظَرِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah: "Haydi belirli bir vakte kadar mühlet verilenlerdensin" buyurdu.
Diyanet Vakfı:
Allah: "Haydi, sen mühlet verilenlerdensin."
Sayfalar
