Arapça:
أَفَمَا نَحْنُ بِمَيِّتِينَ
Çeviriyazı:
efemâ naḥnü bimeyyitîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Nasılmış bak. Biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek miymişiz? Biz azaba uğratılmayacak mıymışız?
Diyanet İşleri:
Birinci ölümden sonra bir daha ölmeyeceğiz değil mi? Azap da görmeyeceğiz ha?
Abdulbakî Gölpınarlı:
Biz artık ölmeyecek değil miyiz?
Şaban Piriş:
Şimdi, artık biz ölmeyeceğiz değil mi?
Edip Yüksel:
(Sana göre), biz öldüğümüzde,
Ali Bulaç:
Nasıl, biz ölecek olanlar değil miymişiz?
Suat Yıldırım:
Sonra cennetteki arkadaşlarına dönerek: “O ilk ölümümüzden sonra artık bize burada ölüm olmayacak değil mi, o azap bize hiç ulaşmayacak değil mi? Ne güzel! Şükürler olsun! İşte kurtuluş, işte büyük başarı diye buna derler. Çalışanlar, asıl, böyle bir başarı elde etmek için çalışsınlar!”
Ömer Nasuhi Bilmen:
(O cennetteki zât diyecektir ki) «Değil mi biz (artık) ölüler olmayacağız?»
Yaşar Nuri Öztürk:
Peki, biz artık ölmeyecek miyiz?
Bekir Sadak:
O, cehennemin dibinde cikan bir agactir.
İbni Kesir:
Biz, bir daha ölmeyeceğiz değil mi?
Adem Uğur:
Birinci ölümümüz hariç, bir daha biz ölmeyecek miyiz?
İskender Ali Mihr:
Artık biz (bir daha) ölecek değiliz, öyle değil mi?
Celal Yıldırım:
(58-59) (Onlar artık o gün) biz birinci ölümümüzden başka bir daha ölmeyeceğiz ve biz azaba da uğratılmayacağız değil mi ? (Derler.)
Tefhim ul Kuran:
«Nasıl, biz ölecek olanlar değil miymişiz?»
Fransızca:
N'est-il pas vrai que nous ne mourrons
İspanyolca:
Pues ¡que! ¿No hemos muerto
İtalyanca:
Siamo dunque morti
Almanca:
Werden wir etwa nicht sterben
Çince:
我们不是再死的吗?
Hollandaca:
Zullen wij een anderen dan onzen eersten dood sterven?
Rusça:
Неужели мы никогда не умрем
Somalice:
(Waxayna dhahaan ehelu jannuhu) miyeynaandhimaneynin.
Swahilice:
Je! Sisi hatutakufa,
Uygurca:
تۇنجى ئۆلگىنىمىزدىن باشقا ئۆلمەمدۇق؟ ئازابقا دۇچار بولمامدۇق
Japonca:
「わたしたち(楽園の仲間)は,最初の死だけでまた,
Arapça (Ürdün):
«أفما نحن بميتين».
Hintçe:
(अब बताओ) क्या (मैं तुम से न कहता था) कि हम को इस पहली मौत के सिवा फिर मरना नहीं है
Tayca:
“ดังนั้น เราจะไม่ตาย
İbranice:
(ואז הוא יגיד אל חבריו) 'האם אנחנו לא נטעם עוד מוות
Hırvatça:
A mi, je li, više nećemo umirati?
Rumence:
Nu suntem, aşadar, morţi?
Transliteration:
Afama nahnu bimayyiteena
Türkçe:
"Peki, biz artık ölmeyecek miyiz?"
Sahih International:
Then, are we not to die
İngilizce:
Is it (the case) that we shall not die,
Azerbaycanca:
Biz artıq ölməyəcəyik, elə deyilmi?
Süleyman Ateş:
Biz bir daha ölmeyecek miyiz der.
Diyanet Vakfı:
Birinci ölümümüz hariç, bir daha biz ölmeyecek miyiz?
Erhan Aktaş:
“Biz artık bir daha ölmeyeceğiz, öyle değil mi?”
Kral Fahd:
Bir daha biz ölmeyecek değil miyiz?
Hasan Basri Çantay:
(58-59) «(Bak), biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek, biz azaba da uğratılmayacak değil miymişiz?»
Muhammed Esed:
Ama sonra, (ey cennetteki arkadaşlarım,) biz gerçekten (bir daha) ölmeyeceğiz,
Gültekin Onan:
37:57
Ali Fikri Yavuz:
(İşte bak), biz dünyadaki ilk ölümümüzden başka bir daha ölecek değiliz
Portekizce:
(Os bem-aventurados dirão): Não é, acaso, certo que não morreremos,
İsveççe:
[Och han fortsätter:] "Vi skall alltså inte dö [på nytt]
Farsça:
[آن گاه به دوستان بهشتی خود می گوید:] آیا ما [برای همیشه در بهشتیم و] هرگز نمی میریم؟
Kürtçe:
دەی ئایا ئێمە نامرین؟!
Özbekçe:
Биз ўлгувчи эмас эканмизми?!
Malayca:
(Kemudian ia berkata kepada rakan-rakanya yang sedang menikmati kesenangan di Syurga bersama): " Bukankah kita (setelah mendapat nikmat-nikmat ini) tidak akan mati lagi, -
Arnavutça:
E për ne, nuk do të ketë më vdekje,
Bulgarca:
А нали ние [вярващите] не ще умрем
Sırpça:
А ми више нећемо никад да умиремо?
Çekçe:
Což vskutku již nezemřeme,
Urduca:
اچھا تو کیا اب ہم مرنے والے نہیں ہیں؟
Tacikçe:
Оё моро марге нест,
Tatarca:
Мөэминнәр җәннәттә бер-берсенә әйтешерләр: "Без җәннәттә тагын үлмәбезме?
Endonezyaca:
Maka apakah kita tidak akan mati?,
Amharca:
(የገነት ሰዎች ይላሉ) «እኛ የምንሞት አይደለንምን?
Tamilce:
“ஆக, (இந்த சொர்க்க வாழ்க்கையில்) நாங்கள் மரணிப்பவர்களாக இல்லையே!”
Korece:
우리가 죽지 아니할 것이라 는 것은 그와 같지 않느뇨
Vietnamca:
“Chúng tôi (cư dân Thiên Đàng) sẽ không còn đối mặt với cái chết nữa?”
Ayet Linkleri: