Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

37

Sûredeki Ayet No: 

27

Ayet No: 

3815

Sayfa No: 

447

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَاءَلُونَ

Çeviriyazı: 

veaḳbele ba`ḍuhüm `alâ ba`ḍiy yetesâelûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlar, birbirine dönmüş soruşuyorlar.

Diyanet İşleri: 

Birbirlerine dönüp soruşurlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve bir kısmı, bir kısmına yönelir de, birbirlerini sorumlu sayarlar.

Şaban Piriş: 

Birbirlerine dönüp, sorarlar.

Edip Yüksel: 

Dönüp birbirlerini sorgularlar.

Ali Bulaç: 

Kimi kimine yönelmiş olarak birbirlerine soruyorlar:

Suat Yıldırım: 

Birbirlerine dönüp itham ederek karşılıklı soru yöneltirler. [40,47-48; 34,31-33]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

37:26

Yaşar Nuri Öztürk: 

Birbirlerine dönerek bir şeyler sorup duruyorlar.

Bekir Sadak: 

O gun hepsi azabda birlesirler.

İbni Kesir: 

Bir kısmı bir kısmına dönerek soruştururlar.

Adem Uğur: 

(İşte bu duruma düştükleri vakit) onlardan bir kısmı, diğerlerine yönelir, birbirlerini sorumlu tutmaya çalışırlar.

İskender Ali Mihr: 

Ve karşılıklı yönelip birbirlerine (hesap) sorarlar.

Celal Yıldırım: 

Birbirlerine yönelip soruşturmaya başlarlar:

Tefhim ul Kuran: 

Kimi kimine yönelmiş olarak birbirlerine soruyorlar:

Fransızca: 

et les uns se tourneront vers les autres s'interrogeant mutuellement;

İspanyolca: 

Y se volverán unos a otros para preguntarse.

İtalyanca: 

e si rivolgeranno gli uni agli altri interrogandosi.

Almanca: 

Und die einen von ihnen wandten sich zu den anderen hin und fragten,

Çince: 

于是他们大家走向前来,互相谈论,

Hollandaca: 

En zij zullen elkander naderen en onder elkander twisten.

Rusça: 

Они будут обращаться друг к другу с вопросами.

Somalice: 

Wuxuu qaabilay qaarkood qaarko kale iyago wax iswarsan.

Swahilice: 

Watakabiliana wao kwa wao kuulizana.

Uygurca: 

ئۇلار بىر - بىرىگە قاراپ مۇنازىرىلىشىدۇ

Japonca: 

かれらは互いに近づき尋ね合う。

Arapça (Ürdün): 

«وأقبل بعضهم على بعض يتساءلون» يتلاومون ويتخاصمون.

Hintçe: 

और एक दूसरे की तरफ मुतावज्जे होकर बाहम पूछताछ करेंगे

Tayca: 

และบางคนในหมู่พวกเขาจะหันมาหากัน ไต่ถามซึ่งกันและกัน

İbranice: 

הם יפנו זה אל זה, וישאלו זה את זה

Hırvatça: 

i pristupit će jedni drugima raspitujući se.

Rumence: 

Se vor întoarce unii către alţii întrebându-se,

Transliteration: 

Waaqbala baAAduhum AAala baAAdin yatasaaloona

Türkçe: 

Birbirlerine dönerek bir şeyler sorup duruyorlar.

Sahih International: 

And they will approach one another blaming each other.

İngilizce: 

And they will turn to one another, and question one another.

Azerbaycanca: 

Onların bir qismi (tabe olanlar) digəri (öz başçıları) ilə çənə-boğaz olmağa başlayacaq.

Süleyman Ateş: 

Birbirlerine döndüler, soruyorlar.

Diyanet Vakfı: 

(İşte bu duruma düştükleri vakit) onlardan bir kısmı, diğerlerine yönelir, birbirlerini sorumlu tutmaya çalışırlar.

Erhan Aktaş: 

Karşılıklı olarak birbirlerini suçluyorlar.

Kral Fahd: 

(İşte bu duruma düştükleri vakit) onlardan bir kısmı, diğerlerine yönelir, birbirlerini sorumlu tutmaya çalışırlar.

Hasan Basri Çantay: 

Onlardan kimi kimine yönelib birbirini mes´ûl tutmıya kalkışırlar.

Muhammed Esed: 

fakat (çok geç kaldıklarından) birbirlerine dönüp bakacaklar ve birbirlerinden (geçmiş günahlarının yükünü hafifletmelerini) isteyecekler.

Gültekin Onan: 

Kimi kimine yönelmiş olarak birbirlerine soruyorlar:

Ali Fikri Yavuz: 

Onlar birbirlerini suçlayıb çekişirler.

Portekizce: 

E começarão a reprovar-se reciprocamente.

İsveççe: 

Men de närmar sig varandra och var och en försöker lägga över ansvaret [för sin synd] på en annan.

Farsça: 

به یکدیگر رو کرده از هم می پرسند: [این چه وضعی است؟]

Kürtçe: 

و (لەو ڕۆژەدا) ڕوو دەکەنە یەکترو پرسیار لەیەکتر دەکەن

Özbekçe: 

Улар бир-бирларига савол берурлар.

Malayca: 

Dan masing-masing pun mengadap satu sama lain, sambil kata mengata dan cela mencela.

Arnavutça: 

e do t’i afrohen njëri-tjetrit dhe do të bëjnë pyetje mes veti;

Bulgarca: 

Ще се обръщат един към друг и взаимно ще се обвиняват.

Sırpça: 

И приступиће пребацивајући једни другима.

Çekçe: 

a jeden k druhému se obracejí a vyptávají se.

Urduca: 

اس کے بعد یہ ایک دوسرے کی طرف مڑیں گے اور باہم تکرار شروع کر دیں گے

Tacikçe: 

Ва он гоҳ рӯй ба якдигар кунанд ва бипурсанд.

Tatarca: 

Вә алар бер-берсен ґәепләп шелтә кылырлар.

Endonezyaca: 

Sebahagian dan mereka menghadap kepada sebahagian yang lain berbantah-bantahan.

Amharca: 

የሚወቃቀሱም ሆነው ከፊላቸው በከፊሉ ላይ ይመጣሉ፡፡

Tamilce: 

இன்னும், அவர்களில் சிலர், சிலரை முன்னோக்கி (தங்களது இறுதி தங்குமிடத்தைப் பற்றி) விசாரித்துக் கொள்வார்கள்.

Korece: 

그들은 서로 다가서며 서로 가 서로에게 질문하더라

Vietnamca: 

Rồi chúng quay lại trách móc nhau.