Cuz 27

 
00:00

veŝemûde femâ ebḳâ.

Arapça:

وَثَمُودَ فَمَا أَبْقَىٰ

Türkçe:

Semûd'u da. Böylece geriye bir şey bırakmadı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve Semûd'u da bırakmadı.

Diyanet Vakfı:

Semud'u da (O helak etti) ve geriye hiçbir şey bırakmadı.

İngilizce:

And the Thamud nor gave them a lease of perpetual life.

Fransızca:

ainsi que les Tamud, et Il fit que rien n'en subsistât,

Almanca:

sowie Thamud, dann nichts übrigließ,

Rusça:

ничего не оставил от самудян,

Açıklama:
 
00:00

veḳavme nûḥim min ḳabl. innehüm kânû hüm ażleme veaṭgâ.

Arapça:

وَقَوْمَ نُوحٍ مِّن قَبْلُ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا هُمْ أَظْلَمَ وَأَطْغَىٰ

Türkçe:

Daha önce de Nûh kavmini. Çünkü onlar, evet onlar zulmettiler, azdılar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Önceden de Nuh kavmini (helak etmişti), çünkü onlar zulmetmiş ve azmıştı.

Diyanet Vakfı:

Daha önce de çok zalim ve pek azgın, olan Nuh kavmini (helak etmişti).

İngilizce:

And before them, the people of Noah, for that they were (all) most unjust and most insolent transgressors,

Fransızca:

ainsi que le peuple de Noé antérieurement, car ils étaient encore plus injustes et plus violents,

Almanca:

sowie die Leute von Nuh vorher, gewiß, sie pflegten diejenigen zu sein, die noch mehr Unrecht und noch mehr Übertretungen begingen.

Rusça:

а еще раньше погубил народ Нуха (Ноя). Воистину, они были еще более несправедливы и непокорны.

Açıklama:
 
00:00

velmü'tefikete ehvâ.

Arapça:

وَالْمُؤْتَفِكَةَ أَهْوَىٰ

Türkçe:

Altı üstüne gelmiş kentleri de yere geçirdi O.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Altı üstüne getirilmiş şehirleri devirip yıktı.

Diyanet Vakfı:

Altüst olan şehirleri de o böyle yaptı.

İngilizce:

And He destroyed the Overthrown Cities (of Sodom and Gomorrah).

Fransızca:

de même qu'Il anéantit les villes renversées .

Almanca:

Und das Umgewandte ließ ER abstürzen,

Rusça:

Он низверг опрокинутые селения (селения народа Лута),

Açıklama:
 
00:00

fegaşşâhâ mâ gaşşâ.

Arapça:

فَغَشَّاهَا مَا غَشَّىٰ

Türkçe:

Sarıp doladı onlara, sarıp doladığını.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onları neler kapladı neler!

Diyanet Vakfı:

Onların başına getireceğini getirdi!

İngilizce:

So that (ruins unknown) have covered them up.

Fransızca:

Et les recouvrit de ce dont Il les recouvrit.

Almanca:

so bedeckte sie, was sie bedeckte.

Rusça:

которые покрыло то, что покрыло.

Açıklama:
 
00:00

febieyyi âlâi rabbike tetemârâ.

Arapça:

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكَ تَتَمَارَىٰ

Türkçe:

Peki, Rabbinin nimetlerinden hangisinde kuşkuya düşüyorsun?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O halde Rabbinin hangi nimetinden kuşku duyuyorsun.

Diyanet Vakfı:

Şimdi Rabbinin nimetlerinin hangisinde şüpheye düşersin.

İngilizce:

Then which of the gifts of thy Lord, (O man,) wilt thou dispute about?

Fransızca:

Lequel donc des bienfaits de ton Seigneur mets-tu en doute ?

Almanca:

An welchen der Wohltaten deines HERRN zweifelst du denn?!

Rusça:

В каких же милостях твоего Господа ты сомневаешься?

Açıklama:
 
00:00

hâẕâ neẕîrum mine-nnüẕüri-l'ûlâ.

Arapça:

هَٰذَا نَذِيرٌ مِّنَ النُّذُرِ الْأُولَىٰ

Türkçe:

Bu da ilk uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bu da ilk uyarıcılardan bir uyarıcıdır.

Diyanet Vakfı:

İşte bu ilk uyarıcılardan bir uyarıcıdır.

İngilizce:

This is a Warner, of the (series of) Warners of old!

Fransızca:

Voici un avertisseur analogue aux avertisseurs anciens :

Almanca:

Dies ist eine Warnung von den ersten Warnungen.

Rusça:

Этот предостерегающий увещеватель такой же, как и первые предостерегающие увещеватели.

Açıklama:
 
00:00

ezifeti-l'âzifeh.

Arapça:

أَزِفَتِ الْآزِفَةُ

Türkçe:

Yaklaşmakta/yaklaşacak olan yaklaştı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yaklaşan yaklaştı.

Diyanet Vakfı:

Yaklaşan yaklaştı.

İngilizce:

The (Judgment) ever approaching draws nigh:

Fransızca:

l'Imminente (L'heure du Jugement) s'approche.

Almanca:

Die Nahende nahte sich,

Rusça:

Приближающееся (День воскресения) приблизилось,

Açıklama:
 
00:00

leyse lehâ min dûni-llâhi kâşifeh.

Arapça:

لَيْسَ لَهَا مِن دُونِ اللَّهِ كَاشِفَةٌ

Türkçe:

Onu Allah'tan başka kaldıracak/uzaklaştıracak yok.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onu Allah'tan başka açığa çıkaracak yoktur.

Diyanet Vakfı:

Onu (vaktini) Allah'tan başka açığa çıkaracak yoktur.

İngilizce:

No (soul) but Allah can lay it bare.

Fransızca:

Rien d'autre en dehors d'Allah ne peut la dévoiler.

Almanca:

für die es anstelle von ALLAH nichts Aufdeckendes gibt.

Rusça:

и никто, кроме Аллаха, не способен отвратить его.

Açıklama:
 
00:00

efemin hâẕe-lḥadîŝi ta`cebûn.

Arapça:

أَفَمِنْ هَٰذَا الْحَدِيثِ تَعْجَبُونَ

Türkçe:

Şimdi siz bu sözden mi hayrete düşüyorsunuz?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Şimdi siz bu sözden mi hayret ediyorsunuz?

Diyanet Vakfı:

Şimdi siz bu söze (Kur'an'a) mı şaşıyorsunuz?

İngilizce:

Do ye then wonder at this recital?

Fransızca:

Quoi ! Vous étonnez-vous de ce discours (le Coran) ?

Almanca:

Seid ihr etwa über diesen Bericht erstaunt,

Rusça:

Неужели вы удивляетесь этому повествованию,

Açıklama:
 
00:00

vetaḍḥakûne velâ tebkûn.

Arapça:

وَتَضْحَكُونَ وَلَا تَبْكُونَ

Türkçe:

Gülüyorsunuz, ağlamıyorsunuz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?

Diyanet Vakfı:

Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz!

İngilizce:

And will ye laugh and not weep,-

Fransızca:

Et vous [en]: riez et n'[en] pleurez point ?

Almanca:

lacht und weint nicht,

Rusça:

смеетесь, а не плачете,

Açıklama:

Sayfalar

Cuz 27 beslemesine abone olun.