Cuz 19

 
00:00

innî leküm rasûlün emîn.

Arapça:

إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ

Türkçe:

"Ben sizin için emin bir resulüm."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Haberiniz olsun ki ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.

Diyanet Vakfı:

Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.

İngilizce:

I am to you a messenger worthy of all trust.

Fransızca:

Je suis pour vous un messager digne de confiance.

Almanca:

Ich bin für euch ein treuer Gesandter,

Rusça:

Я являюсь посланником к вам, достойным доверия.

Açıklama:
 
00:00

fetteḳu-llâhe veeṭî`ûn.

Arapça:

فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ

Türkçe:

"Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Gelin artık, Allah'tan korkun ve bana itaat edin.

Diyanet Vakfı:

Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.

İngilizce:

So fear Allah, and obey me.

Fransızca:

Craignez Allah donc et obéissez-moi.

Almanca:

so handelt Taqwa gemäß ALLAH gegenüber und gehorcht mir.

Rusça:

Бойтесь же Аллаха и повинуйтесь мне.

Açıklama:
 
00:00

vemâ es'elüküm `aleyhi min ecr. in ecriye illâ `alâ rabbi-l`âlemîn.

Arapça:

وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Türkçe:

"Ben bu iş için sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim yalnız âlemlerin Rabbi'ndendir."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatımı verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir.

Diyanet Vakfı:

Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak alemlerin Rabbidir.

İngilizce:

No reward do I ask of you for it: my reward is only from the Lord of the Worlds.

Fransızca:

Je ne vous demande pas de salaire pour cela, mon salaire n'incombe qu'au Seigneur de l'univers.

Almanca:

Und ich bitte euch dafür um keinen Lohn. Mein Lohn obliegt nur Dem HERRN aller Schöpfung.

Rusça:

Я не прошу у вас за это вознаграждения, ибо вознаградит меня только Господь миров.

Açıklama:
 
00:00

etütrakûne fî mâ hâhünâ âminîn.

Arapça:

أَتُتْرَكُونَ فِي مَا هَاهُنَا آمِنِينَ

Türkçe:

"Siz burada güven içinde bırakılacak mısınız?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Siz burada güven içinde bırakılacak mısınız?

Diyanet Vakfı:

Siz burada, güven içinde bırakılacak mısınız (sanırsınız)?

İngilizce:

Will ye be left secure, in (the enjoyment of) all that ye have here?-

Fransızca:

Vous laissera-t-on en sécurité dans votre présente condition ?

Almanca:

ihr werdet hier gelassen, wo ihr sicher seid,

Rusça:

Неужели вы будете оставлены в безопасности среди того, что есть здесь,

Açıklama:
 
00:00

fî cennâtiv ve`uyûn.

Arapça:

فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ

Türkçe:

"Bahçelerde, pınarlarda."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bahçelerin, pınarların içinde,

Diyanet Vakfı:

"Böyle bahçelerde, çeşme başlarında?"

İngilizce:

Gardens and Springs,

Fransızca:

Au milieu de jardins, de sources,

Almanca:

in Dschannat und an Quellen,

Rusça:

среди садов и источников,

Açıklama:
 
00:00

vezürû`iv venaḫlin ṭal`uhâ heḍîm.

Arapça:

وَزُرُوعٍ وَنَخْلٍ طَلْعُهَا هَضِيمٌ

Türkçe:

"Ekinler, salkımları sarkmış hurmalıklar içinde."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalar arasında,

Diyanet Vakfı:

"Ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalıkların arasında?"

İngilizce:

And corn-fields and date-palms with spathes near breaking (with the weight of fruit)?

Fransızca:

de cultures et de palmiers aux fruits digestes ?

Almanca:

Gewächse und Dattelpalmen, deren Blütenstand fein ist.

Rusça:

среди посевов и пальм с нежными плодами,

Açıklama:
 
00:00

vetenḥitûne mine-lcibâli büyûten fârihîn.

Arapça:

وَتَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا فَارِهِينَ

Türkçe:

"Keyif içinde, dağlardan evler yontuyorsunuz."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ki bir de dağlardan keyifli keyifli kâşâneler oyuyorsunuz."

Diyanet Vakfı:

(Böyle sanıp) dağlardan ustaca evler yontuyorsunuz (oyup yapıyorsunuz).

İngilizce:

And ye carve houses out of (rocky) mountains with great skill.

Fransızca:

Creusez-vous habilement des maisons dans les montagnes ?

Almanca:

Und ihr meißelt aus den Felsenbergen Häuser in Übermut.

Rusça:

и будете искусно (или горделиво) высекать в горах жилища?

Açıklama:
 
00:00

fetteḳu-llâhe veeṭî`ûn.

Arapça:

فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ

Türkçe:

"Artık Allah'tan sakının da bana itaat edin."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Gelin! Allah'tan korkun da bana itaat edin.

Diyanet Vakfı:

Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.

İngilizce:

But fear Allah and obey me;

Fransızca:

Craignez Allah donc et obéissez-moi.

Almanca:

So handelt Taqwa gemäß ALLAH gegenüber und gehorcht mir,

Rusça:

Бойтесь же Аллаха и повинуйтесь мне,

Açıklama:
 
00:00

velâ tüṭî`û emra-lmüsrifîn.

Arapça:

وَلَا تُطِيعُوا أَمْرَ الْمُسْرِفِينَ

Türkçe:

"Savurganlık edenlerin/haddi aşanların buyruğuna uymayın."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyen bozguncuların emrine uymayın.

Diyanet Vakfı:

"O aşırıların emrine uymayın."

İngilizce:

And follow not the bidding of those who are extravagant,-

Fransızca:

N'obéissez pas à l'ordre des outranciers,

Almanca:

und gehorcht nicht der Anweisung der Übertretenden,

Rusça:

и не слушайтесь повелений преступников,

Açıklama:
 
00:00

elleẕîne yüfsidûne fi-l'arḍi velâ yuṣliḥûn.

Arapça:

الَّذِينَ يُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ

Türkçe:

"Onlar yeryüzünde bozgun çıkarırlar, barış için çalışmazlar."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyen bozguncuların emrine uymayın.

Diyanet Vakfı:

"Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyenler(in sözüyle hareket etmeyin).

İngilizce:

Who make mischief in the land, and mend not (their ways).

Fransızca:

qui sèment le désordre sur la terre et n'améliorent rien".

Almanca:

die auf Erden Verderben anrichten 2 und nicht gottgefällig Gutes tun."

Rusça:

которые распространяют на земле нечестие и ничего не улучшают".

Açıklama:

Sayfalar

Cuz 19 beslemesine abone olun.