Cuz 16

 
00:00

ḳâle lâ teḫâfâ innenî me`akümâ esme`u veerâ.

Arapça:

قَالَ لَا تَخَافَا ۖ إِنَّنِي مَعَكُمَا أَسْمَعُ وَأَرَىٰ

Türkçe:

Buyurdu: "Korkmayın! Ben sizinle beraberim; işitiyorum, görüyorum."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Allah buyurdu ki: "Korkmayın, zira ben sizinle beraberim, işitir ve görürüm."

Diyanet Vakfı:

Buyurdu ki: Korkmayın, çünkü ben sizinle beraberim; işitir ve görürüm.

İngilizce:

He said: "Fear not: for I am with you: I hear and see (everything).

Fransızca:

Il dit : "Ne craignez rien. Je suis avec vous : J'entends et Je vois.

Almanca:

ER sagte: "Fürchtet euch beide nicht! Gewiß, ICH bin mit euch beiden, ICH höre und sehe.

Rusça:

Он сказал: "Не бойтесь, ибо Я - с вами. Я слышу и вижу.

Açıklama:
 
00:00

fe'tiyâhü feḳûlâ innâ rasûlâ rabbike feersil me`anâ benî isrâîle velâ tü`aẕẕibhüm. ḳad ci'nâke biâyetim mir rabbik. vesselâmü `alâ meni-ttebe`a-lhüdâ.

Arapça:

فَأْتِيَاهُ فَقُولَا إِنَّا رَسُولَا رَبِّكَ فَأَرْسِلْ مَعَنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ وَلَا تُعَذِّبْهُمْ ۖ قَدْ جِئْنَاكَ بِآيَةٍ مِّن رَّبِّكَ ۖ وَالسَّلَامُ عَلَىٰ مَنِ اتَّبَعَ الْهُدَىٰ

Türkçe:

"Hadi gidin ona! Deyin ki; "Biz senin Rabbinin iki resulüyüz. İsrailoğullarını bizimle gönder, onlara işkence etme! Rabbinden sana bir mucize getirdik. Selam, hidayete uyanlaradır."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hemen gidin de Firavun'a deyin ki: "Biz Rabbinin (sana gönderilen) elçileriyiz. Artık İsrailoğulları'nı bizimle gönder, onlara azab etme; biz sana Rabbinden bir mucize ile geldik. Selam doğru yolda gidenleredir."

Diyanet Vakfı:

Haydi, ona gidin de deyin ki: Biz, senin Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını hemen bizimle birlikte gönder; onlara eziyet etme! Biz, senin Rabbinden bir ayet getirdik. Kurtuluş, hidayete uyanlarındır.

İngilizce:

So go ye both to him, and say, 'Verily we are messengers sent by thy Lord: Send forth, therefore, the Children of Israel with us, and afflict them not: with a Sign, indeed, have we come from thy Lord! and peace to all who follow guidance!

Fransızca:

Allez donc chez lui; puis, dites-lui : "Nous sommes tous deux, les messagers de ton Seigneur. Envoie donc les Enfants d'Israël en notre compagnie et ne les châtie plus. Nous sommes venus à toi avec une preuve de la part de ton Seigneur. Et que la paix soit sur quiconque suit le droit chemin !

Almanca:

So geht beide zu ihm, dann sagt beide: "Wir sind beide die Gesandten deines HERRN, so schicke mit uns die Kinder Israils und peinige sie nicht! Bereits brachten wir dir eine Aya von deinem HERRN. Und Salam sei auf demjenigen, welcher der Rechtleitung folgt.

Rusça:

Ступайте к нему вдвоем и скажите: "Мы - посланники твоего Господа. Отпусти с нами сынов Исраила (Израиля) и не причиняй им мучения. Мы явились к тебе со знамением от нашего Господа. Мир тому, кто последовал верному руководству!

Açıklama:
 
00:00

innâ ḳad ûḥiye ileynâ enne-l`aẕâbe `alâ men keẕẕebe vetevellâ.

Arapça:

إِنَّا قَدْ أُوحِيَ إِلَيْنَا أَنَّ الْعَذَابَ عَلَىٰ مَن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ

Türkçe:

"Azabın, yalanlayıp yüz çevirenler üzerine olacağı bize vahyedildi."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bize kesin olarak vahyolundu ki, azab şüphesiz (gerçeği) inkâr edip ona sırt çevirenleredir.

Diyanet Vakfı:

Hakikaten bize vahyolundu ki: (Peygamberleri) yalanlayan ve yüz çevirenlere azap edilecektir.

İngilizce:

Verily it has been revealed to us that the Penalty (awaits) those who reject and turn away.'

Fransızca:

Il nous a été révélé que le châtiment est pour celui qui refuse d'avoir fois et qui tourne le dos".

Almanca:

Gewiß, uns wurde bereits als Wahy zuteil, daß die Peinigung doch dem bestimmt ist, der leugnet und sich abwendet."

Rusça:

Мы получили откровение о том, что мучениям подвергнется всякий, кто счел истину ложью и отвернулся".

Açıklama:
 
00:00

ḳâle femer rabbükümâ yâ mûsâ.

Arapça:

قَالَ فَمَن رَّبُّكُمَا يَا مُوسَىٰ

Türkçe:

Firavun dedi: "Sizin Rabbiniz kim, ey Mûsa?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Firavun: "Ey Musa! Sizin Rabbiniz kimdir?" dedi.

Diyanet Vakfı:

Firavun: Rabbiniz de kimmiş, ey Musa? dedi.

İngilizce:

(When this message was delivered), (Pharaoh) said: "Who, then, O Moses, is the Lord of you two?"

Fransızca:

Alors [Pharaon] dit : "Qui donc est votre Seigneur, ô Moïse ? "

Almanca:

Er sagte: "Wer ist denn euer HERR, Musa?"

Rusça:

Он сказал: "Кто же ваш Господь, о Муса (Моисей)?"

Açıklama:
 
00:00

ḳâle rabbüne-lleẕî a`ṭâ külle şey'in ḫalḳahû ŝümme hedâ.

Arapça:

قَالَ رَبُّنَا الَّذِي أَعْطَىٰ كُلَّ شَيْءٍ خَلْقَهُ ثُمَّ هَدَىٰ

Türkçe:

Mûsa dedi: "Rabbimiz, herşeye yaratılışını lütfeden, sonra da yol-yordam gösteren kudrettir."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Musa: "Bizim Rabbimiz her şeye şeklini veren, sonra da yolunu gösterendir." dedi.

Diyanet Vakfı:

O da: Bizim Rabbimiz, her şeye hılkatini (varlık ve özelliğini) veren, sonra da doğru yolu gösterendir, dedi.

İngilizce:

He said: "Our Lord is He Who gave to each (created) thing its form and nature, and further, gave (it) guidance."

Fransızca:

"Notre Seigneur, dit Moïse, est celui qui a donné à chaque chose sa propre nature puis l'a dirigée".

Almanca:

Er sagte: "Unser HERR ist Derjenige, Der jeder Sache ihre Gestalt verliehen hat, dann Rechtleitung erwies."

Rusça:

Он ответил: "Господь наш - Тот, Кто придал обличие всякой вещи, а затем указал всему путь".

Açıklama:
 
00:00

ḳâle femâ bâlü-lḳurûni-l'ûlâ.

Arapça:

قَالَ فَمَا بَالُ الْقُرُونِ الْأُولَىٰ

Türkçe:

Dedi: "Peki, ilk nesillerin hali ne olacak?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Firavun: "Öyleyse geçmiş asırlar (daki insanlar)ın durumu nedir?" dedi.

Diyanet Vakfı:

Firavun: Öyle ise, önceki milletlerin hali ne olacak? dedi.

İngilizce:

(Pharaoh) said: "What then is the condition of previous generations?"

Fransızca:

"Qu'en est-il donc des générations anciennes ? " dit Pharaon.

Almanca:

Er sagte: "(Und) was ist denn mit den früheren Generationen?"

Rusça:

Он сказал: "А что будет с первыми поколениями?"

Açıklama:
 
00:00

ḳâle `ilmühâ `inde rabbî fî kitâb. lâ yeḍillü rabbî velâ yensâ.

Arapça:

قَالَ عِلْمُهَا عِندَ رَبِّي فِي كِتَابٍ ۖ لَّا يَضِلُّ رَبِّي وَلَا يَنسَى

Türkçe:

"Onlara ilişkin bilgi, Rabbim katında bir Kitap'tadır. Rabbim ne şaşırır ne de unutur."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Musa dedi ki: "Onların bilgisi Rabbimin katında bir kitapta (yazılı)dır. Rabbim yanlış yapmaz ve unutmaz."

Diyanet Vakfı:

Musa: Onlar hakkındaki bilgi, Rabbimin yanında bir kitapta bulunur. Rabbim, ne yanılır ne de unutur, dedi.

İngilizce:

He replied: "The knowledge of that is with my Lord, duly recorded: my Lord never errs, nor forgets,-

Fransızca:

Moïse dit : "La connaissance de leur sort est auprès de mon Seigneur, dans un livre. Mon Seigneur [ne commet] ni erreur ni oubli.

Almanca:

Er sagte: "Das Wissen über sie ist bei meinem HERRN in einem Register. Weder irrt Mein HERR noch vergißt ER."

Rusça:

Он ответил: "Знание об этом - у моего Господа в Писании. Мой Господь не ошибается и не предает забвению".

Açıklama:
 
00:00

elleẕî ce`ale lekümü-l'arḍa mehdev veseleke leküm fîhâ sübülev veenzele mine-ssemâi mââ. feaḫracnâ bihî ezvâcem min nebetin şettâ.

Arapça:

الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ مَهْدًا وَسَلَكَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا وَأَنزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِّن نَّبَاتٍ شَتَّىٰ

Türkçe:

Yeryüzünü size beşik yapan, onda sizin için yollar açan, gökten su indiren O'dur. Biz o suyla çeşitli bitkilerden çiftler çıkardık.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yeryüzünü sizin için bir döşek yapan, oradan sizin için yollar açan ve gökten bir su indiren O'dur. İşte biz o su ile türlü türlü bitkilerden çiftler çıkardık.

Diyanet Vakfı:

O, yeri size beşik yapan ve onda size yollar açan, gökten de su indirendir. Onunla biz çeşitli bitkilerden çiftler çıkardık.

İngilizce:

He Who has, made for you the earth like a carpet spread out; has enabled you to go about therein by roads (and channels); and has sent down water from the sky. With it have We produced diverse pairs of plants each separate from the others.

Fransızca:

C'est Lui qui vous a assigné la terre comme berceau et vous y a tracé des chemins; et qui du ciel a fait descendre de l'eau avec laquelle Nous faisons germer des couples de plantes de toutes sortes."

Almanca:

ER ist Derjenige, Der euch die Erde als Unterlage machte, für euch darin Wege bahnte und vom Himmel Wasser fallen ließ, mit dem WIR Paare von vielfältigen Pflanzen hervorbrachten.

Rusça:

Он сделал землю для вас колыбелью, проложил для вас на ней дороги и низвел с неба воду. Благодаря ей Мы взрастили различные растения.

Açıklama:
 
00:00

külû ver`av en`âmeküm. inne fî ẕâlike leâyâtil liüli-nnühâ.

Arapça:

كُلُوا وَارْعَوْا أَنْعَامَكُمْ ۗ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِّأُولِي النُّهَىٰ

Türkçe:

Yiyin, hayvanlarınızı yayıp otlatın. Kuşkusuz bunda, aklı başında insanlar için ibretler vardır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hem siz yiyin, hem de hayvanlarınızı otlatın. Akıl sahibleri için bunda nice ibretler vardır!

Diyanet Vakfı:

Yeyiniz; hayvanlarınızı otlatınız. Şüphesiz bunda akıl sahipleri için (Allah'ın kudretine) işaretler vardır.

İngilizce:

Eat (for yourselves) and pasture your cattle: verily, in this are Signs for men endued with understanding.

Fransızca:

"Mangez et faites paître votre bétail". Voilà bien là des signes pour les doués d'intelligence.

Almanca:

Esst und lasst eure An'am weiden! Gewiß, darin sind doch Ayat für die Verständigen.

Rusça:

Вкушайте сами и пасите свой скот. Воистину, в этом - знамения для обладающих разумом.

Açıklama:
 
00:00

minhâ ḫalaḳnâküm vefîhâ nü`îdüküm veminhâ nuḫricüküm târaten uḫrâ.

Arapça:

۞ مِنْهَا خَلَقْنَاكُمْ وَفِيهَا نُعِيدُكُمْ وَمِنْهَا نُخْرِجُكُمْ تَارَةً أُخْرَىٰ

Türkçe:

Sizi yerden yarattık. Tekrar oraya göndereceğiz. Ve oradan sizi bir kez daha çıkaracağız.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sizi yerden (topraktan) yarattık, yine (ölümünüzden sonra) ona döndüreceğiz. Hem de ondan sizi bir kere daha çıkaracağız.

Diyanet Vakfı:

Sizi ondan (topraktan) yarattık; yine sizi oraya döndüreceğiz ve bir kez daha sizi ondan çıkaracağız.

İngilizce:

From the (earth) did We create you, and into it shall We return you, and from it shall We bring you out once again.

Fransızca:

C'est d'elle (la terre) que Nous vous avons créés, et en elle Nous vous retournerons, et d'elle Nous vous ferons sortir une fois encore.

Almanca:

Aus ihr erschufen WIR euch und in sie bringen WIR euch zurück und aus ihr bringen WIR euch noch einmal hervor.

Rusça:

Мы сотворили вас из нее (земли), в нее Мы вас вернем и из нее выведем еще раз.

Açıklama:

Sayfalar

Cuz 16 beslemesine abone olun.