Çevreme duvar çekti, dışarı çıkamıyorum,Zincirimi ağırlaştırdı.
He hath hedged me about, that I cannot get out: he hath made my chain heavy.
Feryat edip yardım isteyince deDuama set çekiyor.
Also when I cry and shout, he shutteth out my prayer.
Yontma taşlarla yollarımı kesti,Dolaştırdı yollarımı.
He hath inclosed my ways with hewn stone, he hath made my paths crooked.
Benim için O pusuya yatmış bir ayı,Gizlenmiş bir aslandır.
He was unto me as a bear lying in wait, and as a lion in secret places.
Yollarımı saptırdı, paraladı,Mahvetti beni.
He hath turned aside my ways, and pulled me in pieces: he hath made me desolate.
Yayını gerdi, okunu savurmak içinBeni nişangah olarak dikti.
He hath bent his bow, and set me as a mark for the arrow.
Oklarını böbreklerime sapladı.
He hath caused the arrows of his quiver to enter into my reins.
Halkımın önünde gülünç düştüm,Gün boyu alay konusu oldum türkülerine.
I was a derision to all my people; and their song all the day.
Beni acıya doyurdu,Bana doyasıya pelinsuyu içirdi.
He hath filled me with bitterness, he hath made me drunken with wormwood.
Dişlerimi çakıl taşlarıyla kırdı,Kül içinde diz çöktürdü bana.
He hath also broken my teeth with gravel stones, he hath covered me with ashes.
Sayfalar
