Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

85

Sûredeki Ayet No: 

8

Ayet No: 

5917

Sayfa No: 

590

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَن يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ

Çeviriyazı: 

vemâ neḳamû minhüm illâ ey yü'minû billâhi-l`azîzi-lḥamîd.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Müminlere kızmalarının sebebi de, onların yalnız çok güçlü ve övgüye lâyık olan Allah'a iman etmeleri idi.

Diyanet İşleri: 

Bu inkarcıların, inananlara kızmaları; onların sadece, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin bulunan ve övülmeğe layık ve güçlü olan Allah'a inanmış olmalarındandı. Allah her şeye şahiddir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve ancak üstün ve hamde layık Allah'a inandıkları için onları azaplandırmadalar.

Şaban Piriş: 

Onlardan sadece, Aziz ve Hamid olan Allah’a iman ettikleri için intikam alıyorlar.

Edip Yüksel: 

İnananlardan nefret ediyorlardı. Sadece, onlar Üstün ve Övgüye layık olan ALLAH'a inandıkları için...

Ali Bulaç: 

Onlardan, yalnızca 'üstün ve güçlü olan,' öğülen Allah'a iman ettiklerinden dolayı intikam alıyorlardı.

Suat Yıldırım: 

Onların müminlere bu işkenceyi yapmalarının tek sebebi, müminlerin göklerin ve yerin tek hâkimi, azîz ve hamîd (mutlak galip ve bütün övgülere lâyık) olan Allah'a iman etmeleri idi. Allah her şeye şahittir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

85:7

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlardan sadece, Azîz ve Hamîd Allah'a iman ettikleri için öc alıyorlardı.

Bekir Sadak: 

(14-15) Yuce Arsin sahibi, cok seven, bagislayan O´dur.

İbni Kesir: 

Onlar

Adem Uğur: 

Onlardan, sırf, azîz ve hamîd olan Allah´a iman ettikleri için intikam aldılar.

İskender Ali Mihr: 

Ve onlardan intikam almaları, Aziz ve Hamîd olan Allah´a îmân etmelerinden başka bir şey için değildi.

Celal Yıldırım: 

Onların en çok kızıp intikam almak istedikleri ise, O çok güçlü, çok üstün, O çok övülmeye lâyık Allah´a imân edenlerdi.

Tefhim ul Kuran: 

Kendileri onlardan, yalnızca ´üstün ve güçlü olan,´ öğülen Allah´a iman ettiklerinden dolayı intikam alıyorlardı.

Fransızca: 

à qui ils ne leur reprochaient que d'avoir cru en Allah, le Puissant, le Digne de louange,

İspanyolca: 

resentidos con ellos sólo porque creyeron en Alá, el Poderoso, el Digno de Alabanza,

İtalyanca: 

E non li tormentavano che per aver creduto in Allah, il Potente, il Degno di lode,

Almanca: 

Und sie mißbilligten an ihnen nichts außer, daß sie den Iman verinnerlichten an ALLAH, Den Allwürdigen, Den Alllobenswürdigen,

Çince: 

他们对於信士们,只责备他们信仰真主  万能的,可颂的主,

Hollandaca: 

En zij bedroefden hen om geene andere reden, dan omdat zij in den machtigen, den glorierijken God geloofden.

Rusça: 

Они вымещали им только за то, что те уверовали в Аллаха Могущественного, Достохвального,

Somalice: 

Waxay ku neceen Dadkaasna ma jiro oon ahayn inay rumeeyeen Eebaha adkaada ee la mahadiyo.

Swahilice: 

Nao hawakuona baya lolote kwao ila kuwa wakimuamini Mwenyezi Mungu, Mwenye nguvu, Msifiwa,

Uygurca: 

ئۇلار مۆمىنلەرنى پەقەت غالىب، مەدھىيىگە لايىق اﷲ قا ئىمان ئېيتقانلىقلىرى ئۈچۈنلا يامان كۆردى. ئاسمانلارنىڭ ۋە زېمىننىڭ پادىشاھلىقى اﷲ قا خاستۇر. اﷲ ھەممە نەرسىنى كۆرۈپ تۇرغۇچىدۇر،

Japonca: 

かれらがかれら(信者)を迫害したのは,偉力ある御方,讃美されるべき御方アッラーを,かれら(信者)が信仰したために外ならない。

Arapça (Ürdün): 

«وما نقموا منهم إلا أن يؤمنوا بالله العزيز» في ملكه «الحميد» المحمود.

Hintçe: 

और उनको मोमिनीन की यही बात बुरी मालूम हुई कि वह लोग ख़ुदा पर ईमान लाए थे जो ज़बरदस्त और सज़ावार हम्द है

Tayca: 

และพวกเขามิได้แก้แค้นเขาเหล่านั้นเว้นแต่ว่าเขาเหล่านั้นศรัทธาต่อัลลอฮฺผู้ทรงอำนาจ ผู้ทรงได้รับการสรรเสริญ

İbranice: 

אשר הם שנאו אך ורק מפני שהם האמינו באלוהים הכול יכול ומהולל

Hırvatça: 

A svetili su im se samo zato što su u Allaha, Silnoga i Hvaljenoga, vjerovali,

Rumence: 

răzbunându-se pe ei doar fiindcă au crezut în Dumnezeu, Puternicul, Lăudatul,

Transliteration: 

Wama naqamoo minhum illa an yuminoo biAllahi alAAazeezi alhameedi

Türkçe: 

Onlardan sadece, Azîz ve Hamîd Allah'a iman ettikleri için öc alıyorlardı.

Sahih International: 

And they resented them not except because they believed in Allah, the Exalted in Might, the Praiseworthy,

İngilizce: 

And they ill-treated them for no other reason than that they believed in Allah, Exalted in Power, Worthy of all Praise!-

Azerbaycanca: 

Onlardan (mö’minlərdən) yalnız yenilməz qüvvət sahibi, (hər cür) şükrə (tə’rifə) layiq olan Allaha iman gətirdiklərinə görə intiqam alırdılar.

Süleyman Ateş: 

Mü'minler sırf aziz, övgüye layık Allah'a inandıkları için o (zalim)ler onlardan öc aldılar.

Diyanet Vakfı: 

Onlardan, sırf, aziz ve hamid olan Allah'a iman ettikleri için intikam aldılar.

Erhan Aktaş: 

Bunu, Mutlak Üstün Olan ve Övgüye Değer Yegâne Varlık olan Allah’a îmân edenleri cezalandırmak için yapıyorlardı.

Kral Fahd: 

Azîz ve Hamîd olan Allah'a iman ettikleri için intikam aldılar.

Hasan Basri Çantay: 

Onlar, içlerinden (mü´minlerin) O yegâne gaalib, her hamde lâyık Allaha îman etmelerinden başka (hiçbir şey´i) inkâr etmemişlerdi.

Muhammed Esed: 

yalnızca Kudret Sahibi, bütün övgülere layık olan Allah´a inanmalarından dolayı nefret ediyorlardı o müminlerden,

Gültekin Onan: 

Onlardan, yalnızca ´üstün ve güçlü olan´, öğülen Tanrı´ya inandıklarından dolayı intikam alıyorlardı.

Ali Fikri Yavuz: 

Müminlere kızdıkları da, ancak Azîz, Hamîd olan Allah’a iman etmeleri idi.

Portekizce: 

Os quais deles se vingaram, porque acreditavam em Deus, o Poderoso, o Laudábilíssimo.

İsveççe: 

De ville hämnas på dem enbart därför att de trodde på Gud, den Allsmäktige, som allt lov och pris tillkommer,

Farsça: 

و از مؤمنان چیزی را منفور و ناپسند نمی داشتند مگر ایمانشان را به خدای توانای شکست ناپذیر و ستوده؛

Kürtçe: 

وە ئەم سزایەش ھەر لەبەر ئەوە دەدران کە بڕوایان ھێنابوو بەخوای بەدەسەڵاتی سوپاسکراو

Özbekçe: 

Ва (улар) мўминлардан Азиз, Ҳамид Аллоҳга бўлган иймондан бошқа «айб» топа олмадилар.

Malayca: 

Dan mereka tidak marah dan menyeksakan orang-orang yang beriman itu melainkan kerana orang-orang itu beriman kepada Allah Yang Maha Kuasa, lagi Maha Terpuji!

Arnavutça: 

E, (jobesimtarët) i munduan ata vetëm pse i besuan Zotit të Plotëfuqishëm dhe Falenderues,

Bulgarca: 

И ги възненавидиха само защото вярваха в Аллах, Всемогъщия, Всеславния,

Sırpça: 

А светили су им се само зато што су у Аллаха, Силнога и Хваљенога, веровали,

Çekçe: 

a pouze za to se jim mstili, že v Boha mocného, chváleného uvěřili,

Urduca: 

اور اُن اہل ایمان سے اُن کی دشمنی اِس کے سوا کسی وجہ سے نہ تھی کہ وہ اُس خدا پر ایمان لے آئے تھے جو زبردست اور اپنی ذات میں آپ محمود ہے

Tacikçe: 

Ва ҳеҷ айбе дар онҳо наёфтанд, ҷуз он ки ба Худои ғолиби лоиқи ситоиш имон оварда буданд,

Tatarca: 

Ул кәферләр мөселманнарны утта яндырырлык ґәеп тапмадылар, мәгәр кодрәт иясе вә мактаулы булган Аллаһуга иман китергәннәре өчен генә аларны утта яндырып ґәзаб кылдылар.

Endonezyaca: 

Dan mereka tidak menyiksa orang-orang mukmin itu melainkan karena orang-orang mukmin itu beriman kepada Allah Yang Maha Perkasa lagi Maha Terpuji,

Amharca: 

ከእነርሱም በአላህ አሸናፊው፣ ምስጉኑ በኾነው (ጌታ) ማመናቸውን እንጅ ሌላ ምንም አልጠሉም፡፡

Tamilce: 

மிகைத்தவனாகிய, புகழாளனாகிய, அல்லாஹ்வை (முஃமின்கள்) நம்பிக்கை கொண்டதற்காகவே தவிர அவர்களை (இந்த அகழ்க்காரர்கள்) தண்டிக்கவில்லை.

Korece: 

그들은 그들이 권능과 찬미 로 충만하신 하나님을 믿는다는 이유로 그들을 학대하였노라

Vietnamca: 

Lý do khiến chúng hận thù họ chỉ vì họ có đức tin nơi Allah, Đấng Chí Tôn, Đấng Đáng Ca Ngợi.