
vemâ neḳamû minhüm illâ ey yü'minû billâhi-l`azîzi-lḥamîd.
Arapça:
وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَن يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ
Türkçe:
Onlardan sadece, Azîz ve Hamîd Allah'a iman ettikleri için öc alıyorlardı.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Müminlere kızmalarının sebebi de, onların yalnız çok güçlü ve övgüye lâyık olan Allah'a iman etmeleri idi.
Diyanet Vakfı:
Onlardan, sırf, aziz ve hamid olan Allah'a iman ettikleri için intikam aldılar.
İngilizce:
And they ill-treated them for no other reason than that they believed in Allah, Exalted in Power, Worthy of all Praise!-
Fransızca:
à qui ils ne leur reprochaient que d'avoir cru en Allah, le Puissant, le Digne de louange,
Almanca:
Und sie mißbilligten an ihnen nichts außer, daß sie den Iman verinnerlichten an ALLAH, Den Allwürdigen, Den Alllobenswürdigen,
Rusça:
Они вымещали им только за то, что те уверовали в Аллаха Могущественного, Достохвального,
Açıklama:
