Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

85

Sûredeki Ayet No: 

6

Ayet No: 

5915

Sayfa No: 

590

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ

Çeviriyazı: 

iẕ hüm `aleyhâ ḳu`ûd.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Hani o ateşin başına oturmuşlar,

Diyanet İşleri: 

Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur!

Abdulbakî Gölpınarlı: 

O sırada kendileri de kıyısında oturmuşlar.

Şaban Piriş: 

Kenarında oturmuşlar.

Edip Yüksel: 

Başında oturmuşlar,

Ali Bulaç: 

Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuşlardı.

Suat Yıldırım: 

Hani onlar ateşin başında oturur, müminlere yaptıklarını acımasızca seyrederlerdi.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

85:5

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlar onun başında oturmuşlardı.

Bekir Sadak: 

Dogrusu Rabbinin yakalamasi amansizdir.

İbni Kesir: 

Hani onlar, onun çevresinde oturmuşlardı.

Adem Uğur: 

Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar,

İskender Ali Mihr: 

Ki onlar, onun (ateşin) etrafında oturmuşlardı.

Celal Yıldırım: 

Hani ya onlar ateşin çevresinde oturmuşlardı. .

Tefhim ul Kuran: 

Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuşlardı.

Fransızca: 

cependant qu'ils étaient assis tout autour,

İspanyolca: 

sentados a él,

İtalyanca: 

quando se ne stavano seduti accanto,

Almanca: 

als sie um es herum saßen,

Çince: 

当时,他们坐在坑边,

Hollandaca: 

Toen zij daar in de rondte zaten.

Rusça: 

Вот они уселись возле него,

Somalice: 

Gaaladiina ay korfadiyeen Godka.

Swahilice: 

Walipo kuwa wamekaa hapo,

Uygurca: 

ئەينى ۋاقىتتا ئۇلار ئورەكلەر ئۈستىدە ئولتۇرۇپ ئۆزلىرىنىڭ مۆمىنلەرگە قىلىۋاتقان ئىشلىرىنى كۆرۈپ تۇراتتى

Japonca: 

見よ。かれらはその傍に座り,

Arapça (Ürdün): 

«إذ هم عليها» حولها على جانب الأخدود على الكراسي «قعود».

Hintçe: 

जिसमें (उन्होंने मुसलमानों के लिए) ईंधन झोंक रखा था

Tayca: 

ขณะที่พวกเขานั่งอยู่ตรงหน้าไฟ

İbranice: 

הם ישבו סביבה

Hırvatça: 

kada su oko nje sjedili

Rumence: 

în vreme ce ei stau acolo

Transliteration: 

Ith hum AAalayha quAAoodun

Türkçe: 

Onlar onun başında oturmuşlardı.

Sahih International: 

When they were sitting near it

İngilizce: 

Behold! they sat over against the (fire),

Azerbaycanca: 

O zaman onlar (xəndəklərin) kənarında oturub,

Süleyman Ateş: 

Onlar, o(ateş hendeği)nin başında oturmuşlardı.

Diyanet Vakfı: 

Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar,

Erhan Aktaş: 

Hani onlar, onun başında oturmuşlardı.

Kral Fahd: 

Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar,

Hasan Basri Çantay: 

O zaman onlar (o ateşin) etrafında oturucu idiler.

Muhammed Esed: 

Hani, onlar (keyifle) o (ateşi) seyretmişlerdi,

Gültekin Onan: 

Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuşlardı.

Ali Fikri Yavuz: 

O vakit, (o zalim kâfirler) ateşin etrafında oturmuştular

Portekizce: 

Estando eles sentados ao seu redor,

İsveççe: 

och som satte sig intill den

Farsça: 

هنگامی که آنان پیرامونش [به تماشا] نشسته بودند

Kürtçe: 

کاتێک کە ئەوان دانیشتبوون بەدەوری (ئاگرەکە) دا

Özbekçe: 

У(кофир)лар а(чуқур)лар атрофида ўтирибдилар.

Malayca: 

(Mereka dilaknat) ketika mereka duduk di kelilingnya,

Arnavutça: 

(mallkuar qofshin ata) kur u ulën pranë tij

Bulgarca: 

Когато седяха около нея

Sırpça: 

када су око ње седели

Çekçe: 

Zatímco okolo seděli,

Urduca: 

جبکہ وہ اُس گڑھے کے کنارے بیٹھے ہوئے تھے

Tacikçe: 

он гоҳ ки бар канори он оташ нишаста буданд

Tatarca: 

Кәфер гаскәре мөселманнарны утта яндырганда, патша үзенең якыннары илә тамаша кылып карап утыралар иде.

Endonezyaca: 

ketika mereka duduk di sekitarnya,

Amharca: 

እነርሱ በርሷ (አፋፍ) ላይ ተቀማጮች በኾኑ ጊዜ፤ (ተረገሙ)፡፡

Tamilce: 

அதனருகில் அவர்கள் உட்கார்ந்திருந்தபோது,

Korece: 

그들은 그 화염 옆에 앉아

Vietnamca: 

Chúng ngồi xung quanh bên trên nó nhìn ngắm.