Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

83

Sûredeki Ayet No: 

32

Ayet No: 

5880

Sayfa No: 

588

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَإِذَا رَأَوْهُمْ قَالُوا إِنَّ هَٰؤُلَاءِ لَضَالُّونَ

Çeviriyazı: 

veiẕâ raevhüm ḳâlû inne hâülâi leḍâllûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Müminleri gördükleri vakit; "işte bunlar sapıklar" diyorlardı.

Diyanet İşleri: 

İnananları gördükleri zaman: "Doğrusu bunlar sapık olanlardır" derlerdi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve onları görünce de şüphe yok ki derler bunlar, elbette sapıklar.

Şaban Piriş: 

Onları gördükleri zaman: "İşte bunlar, doğru yoldan sapmış" derlerdi.

Edip Yüksel: 

Onları gördüklerinde, "Bunlar sapıklardır!" derlerdi.

Ali Bulaç: 

Onları gördükleri zaman ise: "Bunlar elbette şaşkın-sapıklardır" derlerdi.

Suat Yıldırım: 

Onları gördükleri zaman: “Şunlar kaçık insanlar, anormal tipler!” derlerdi.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onları gördükleri vakit derlerdi ki: «İşte bunlar sapıklardır.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

İnananları gördüklerinde: "Şunlar var ya! Şaşkın, sapık bunlar!" derlerdi.

Bekir Sadak: 

84:1

İbni Kesir: 

Onları gördükleri vakit

Adem Uğur: 

Müminleri gördüklerinde: &quot

İskender Ali Mihr: 

Ve onları gördükleri zaman: “Muhakkak ki onlar gerçekten dalâlette olanlardır.” dediler.

Celal Yıldırım: 

Ve imân edenleri gördükleri vakit, «bunlar hiç şüphesiz sapıtmışlardır» derlerdi.

Tefhim ul Kuran: 

Onları gördükleri zaman ise: «Bunlar kuşkusuz şaşkın sapıklardır» derlerdi.

Fransızca: 

et les voyant, ils disaient : "Ce sont vraiment ceux-là les égarés".

İspanyolca: 

cuando les veían, decían: «¡Sí, están extraviados!»

İtalyanca: 

e quando li vedevano, dicevano: «Davvero sono fuorviati!».

Almanca: 

Und als sie sie sahen, sagten sie: "Gewiß, diese sind doch Abirrende.

Çince: 

当他们遇见信士们的时候,他们说:这等人确是迷误的。

Hollandaca: 

En als zij hen zien, zeggen zij: Waarlijk, deze zijn verdoolde menschen.

Rusça: 

а завидя их, они говорили: "Воистину, эти впали в заблуждение".

Somalice: 

Markay arkaan Mu'miniintana waxay dhahaan kuwaasi waa dhunsanyihiin.

Swahilice: 

Na wanapo waona husema: Hakika hawa ndio khasa walio potea.

Uygurca: 

مۆمىنلەرنى كۆرگەندە: «بۇلار شەكسىز ئاداشقانلار» دېيىشەتتى

Japonca: 

かれらはかれら(信者)を見かけると,「本当にこれらの者は迷っています。」と言う。

Arapça (Ürdün): 

«وإذا رأوْهم» أي المؤمنين «قالوا إن هؤلاء لضالون» لإيمانهم بمحمد صلى الله عليه وسلم.

Hintçe: 

और जब उन मोमिनीन को देखते तो कह बैठते थे कि ये तो यक़ीनी गुमराह हैं

Tayca: 

และเมื่อพวกเขาเห็นบรรดาผู้ศรัทธาพวกเขาก็กล่าวว่า แท้จริงชนเหล่านี้เป็นผู้หลงทางแน่นอน

İbranice: 

וכאשר הם היו רואים אותם, הם היו אומרים בזלזול ''אלה בוודאי תעו בדרך

Hırvatça: 

A kad bi ih vidjeli, rekli bi: "Ovi su, doista, zalutali",

Rumence: 

Când îi vedeau, spuneau: “Aceştia sunt cei rătăciţi!”

Transliteration: 

Waitha raawhum qaloo inna haolai ladalloona

Türkçe: 

İnananları gördüklerinde: "Şunlar var ya! Şaşkın, sapık bunlar!" derlerdi.

Sahih International: 

And when they saw them, they would say, "Indeed, those are truly lost."

İngilizce: 

And whenever they saw them, they would say, "Behold! These are the people truly astray!"

Azerbaycanca: 

Onlar (mö’minləri) gördükdə: “Doğrusu, bunlar (haqq yoldan) azanlardır!” – deyirdilər.

Süleyman Ateş: 

İnananları gördüklerinde: "Şunlar sapık insanlar" derlerdi.

Diyanet Vakfı: 

Müminleri gördüklerinde: "Şüphesiz bunlar sapıtmış" derlerdi.

Erhan Aktaş: 

Îmân Edenleri gördükleri zaman, “İşte bunlar, kesinlikle sapkın olanlardır.” diyorlardı.

Kral Fahd: 

Müminleri gördüklerinde: «Şüphesiz bunlar sapıtmış» derlerdi.

Hasan Basri Çantay: 

Onları gördükleri zaman «Bunlar muhakkak sapıklardır» terlerdi.

Muhammed Esed: 

ve ne zaman (inananları) görseler, onlara: "Yazık, bu (insa)nlar doğru yoldan sapmış!" derler.

Gültekin Onan: 

Onları gördükleri zaman ise: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Müminleri gördükleri vakit: “- İşte bunlar sapıklardır.” diyorlardı.

Portekizce: 

E quando os viam, diziam: Em verdade, estes estão extraviados!

İsveççe: 

Och när de ser dem säger de: "De där [människorna] har sannerligen gått vilse!"

Farsça: 

و هنگامی که مؤمنان را می دیدند، می گفتند: بی تردید اینان گمراه اند؛

Kürtçe: 

وە کاتێکیش بیانبینینایە ئەیانووت: ئەمانە گومڕان

Özbekçe: 

Ва агар у(мўмин)ларни кўрсалар, «албатта ановилар адашганлар», дер эдилар.

Malayca: 

Dan apabila mereka melihat orang-orang yang beriman, mereka berkata: "Sesungguhnya orang-orang itu adalah golongan yang sesat!"

Arnavutça: 

ata (mëkatarët), kur i shihnin (besimtarët), thonin: “Këta, me të vërtetë, janë të humbur”, -

Bulgarca: 

И когато ги виждаха, казваха: “Тези са заблудени.”

Sırpça: 

А кад би их видели, рекли би: „Ови су, заиста, залутали“,

Çekçe: 

a když je viděli, volali: 'Věru jsou to zbloudilí!',

Urduca: 

اور جب انہیں دیکھتے تو کہتے تھے کہ یہ بہکے ہوئے لوگ ہیں

Tacikçe: 

Ва чун ононро медиданд, мегуфтанд, ки инҳо гумроҳанд.

Tatarca: 

Әгәр мөселманнарны күрсәләр, бу кешеләр адашканнар, ата-баба юлын ташлаганнар, дияләр иде.

Endonezyaca: 

Dan apabila mereka melihat orang-orang mukmin, mereka mengatakan: "Sesungguhnya mereka itu benar-benar orang-orang yang sesat",

Amharca: 

ባዩዋቸውም ጊዜ «እነዚህ በእርግጥ ተሳሳቾች ናቸው» ይሉ ነበር፡፡

Tamilce: 

இன்னும், அவர்கள் இவர்களைப் பார்க்கும்போது “நிச்சயமாக இவர்கள் வழிதவறியவர்கள்’’ எனக் கூறுகிறார்கள்.

Korece: 

믿는자를 볼 때면 보라 이들이 방황한 자들이라 하더라

Vietnamca: 

Và khi nhìn thấy họ, chúng nói với nhau: “Những kẻ này mới chính là những tên lầm lạc!”