Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

5

Sûredeki Ayet No: 

65

Ayet No: 

734

Sayfa No: 

119

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْكِتَابِ آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَكَفَّرْنَا عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَلَأَدْخَلْنَاهُمْ جَنَّاتِ النَّعِيمِ

Çeviriyazı: 

velev enne ehle-lkitâbi âmenû vetteḳav lekeffernâ `anhüm seyyiâtihim veleedḫalnâhüm cennâti-nne`îm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Eğer kitap ehli iman etmiş ve layıkıyla korunmuş olsalardı, onların kötülüklerini örter, nimeti bol olan cennetlere koyardık.

Diyanet İşleri: 

Şayet kitap ehli inanıp karşı gelmekten sakınsalardı, kötülüklerini örterdik ve onları nimet cennetlerine koyardık.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Kitap ehli olanlar inansalardı, çekinselerdi elbette kötülüklerini örterdik ve elbette onları da nimeti bol cennetlere sokardık.

Şaban Piriş: 

Kitap ehli; iman edip, Allah’tan sakınsalardı/ takvalı olsalardı, onların kötülüklerini örter ve onları Naîm Cennetlerine sokardık.

Edip Yüksel: 

Kitap halkı inanıp erdemli davransa günahlarını örterek onları bol nimetli bahçelere yerleştirirdik.

Ali Bulaç: 

Eğer, Kitap Ehli iman edip sakınsalardı, elbette onların kötülüklerini örter ve onları 'nimetlerle donatılmış' cennetlere sokardık.

Suat Yıldırım: 

Eğer Ehl-i kitap iman etse ve fesatçılıktan ve diğer fenalıklardan sakınsalardı, elbette Biz onların kötülüklerini örter ve onları naîm cennetlerine yerleştirirdik.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve eğer ehl-i kitap imân etseler ve ittikada bulunsalar idi, elbette Biz onların günahlarını setreder ve elbette onları nîmetleri bol cennetlere girdirirdik.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Eğer Ehlikitap, iman edip korunsaydı, onların kötülüklerini mutlaka örter ve kendilerini bol nimetli cennetlere mutlaka sokardık.

Bekir Sadak: 

Dogrusu inananlar, yahudiler, sabiiler ve hiristiyanlardan Allah´a ve ahiret gunune inanan, yararli is yapan kimselere korku yoktur, onlar uzulmeyeceklerdir.

İbni Kesir: 

Eğer Ehl-i Kitab, iman edip de sakınsalardı

Adem Uğur: 

Eğer ehl-i kitap iman edip (kötülüklerden) sakınsalardı, herhalde (geçmiş) kötülüklerini örter ve onları nimeti bol cennetlere sokardık.

İskender Ali Mihr: 

Eğer Kitap Ehli, âmenû olup (Allah´a ulaşmayı dileyip), takvâ sahibi olsalardı, elbette onların günahlarını örterdik ve onları mutlaka Naîm cennetlerine koyardık.

Celal Yıldırım: 

Eğer Kitap Ehli imân etselerdi ve (Allah´tan) korkup (fitne ve fesat çıkarmaktan) sakınsalardı, günah ve kötülüklerini örter ve kendilerini Naîm Cennetlerine koyardık.

Tefhim ul Kuran: 

Eğer, Kitap Ehli iman edip sakınsalardı, elbette onların kötülüklerini örter ve onları ´nimetlerle donatılmış´ cennetlere sokardık.

Fransızca: 

Si les gens du Livre avaient la foi et la piété, Nous leur aurions certainement effacé leurs méfaits et les aurions certainement introduits dans les Jardins du délice .

İspanyolca: 

Si la gente de la Escritura creyera y temiera a Alá, les borraríamos sus malas obras y les introduciríamos en los jardines de la Delicia.

İtalyanca: 

Se la gente della Scrittura avesse creduto e si fosse comportata con devozione, avremmo cancellato le loro colpe e li avremmo introdotti nei Giardini della Delizia.

Almanca: 

Und hätten die Schriftbesitzer doch den Iman verinnerlicht und die Taqwa gemäß gehandelt, gewiß hätten WIR ihnen ihre gottmißfälligen Taten vergeben und gewiß hätten WIR sie in Dschannat des Wohlergehens eintreten lassen.

Çince: 

假若信奉天经的人信道而且敬畏,我必勾销他们的罪恶,我必使他们入恩泽的乐园。

Hollandaca: 

Daarom, indien zij, die de schriften hebben ontvangen, gelooven en God vreezen zullen wij zeker hunne zonden uitwisschen, en wij zullen hen in genoegelijke tuinen voeren;

Rusça: 

Если бы люди Писания уверовали и устрашились, то Мы простили бы им злодеяния и ввели бы их в Сады блаженства.

Somalice: 

Hadday Ehelu Kitaabku Rumeeyaan xaqa oy Dhawrsadaan waxaan ka Asluri lahayn Xagooda Xumaantooda waxaana Galinlahayn Jannada Naciimo.

Swahilice: 

Na lau kuwa Watu wa Kitabu wangeli amini na wakachamngu hapana shaka tungeli wafutia makosa yao, na tungeli waingiza katika Bustani zenye neema.

Uygurca: 

ئەگەر ئەھلى كىتاب (يەنى يەھۇدىيلار ۋە ناسارالار) (اﷲ قا ۋە ئۇنىڭ پەيغەمبىرىگە ھەقىقىي) ئىمان ئېيتسا ۋە (اﷲ چەكلىگەن ئىشلاردىن) پەرھىز قىلسا ئىدى، ئۇلارنىڭ گۇناھلىرىنى بىز چوقۇم كەچۈرەتتۇق، ئۇلارنى چوقۇم نازۇنېمەتلىك جەننەتكە كىرگۈزەتتۇق

Japonca: 

啓典の民がもし信仰して主を畏れるならば,われはかれらのすべての罪障を抹消して必ず至福の楽園に入らせるであろう。

Arapça (Ürdün): 

«ولو أن أهل الكتاب آمنوا» بمحمد صلى الله عليه وسلم «واتقوا» الكفر «لكفرنا عنهم سيئاتهم ولأدخلناهم جنات النعيم».

Hintçe: 

और अगर अहले किताब ईमान लाते और (हमसे) डरते तो हम ज़रूर उनके गुनाहों से दरगुज़र करते और उनको नेअमत व आराम (बेहिशत के बाग़ों में) पहुंचा देते

Tayca: 

และหากอะฮ์ลุลกิตาบศรัทธา และยำเกรงแล้ว แน่นอนเราก็จะลบล้างบรรดาความชั่วของพวกเขาให้พ้นจากพวกเขา และแน่นอนเราจะให้พวกเขาเข้าบรรดาสวนสวรรค์แห่งความสุขสำราญ

İbranice: 

ולו האמינו אנשי הספר (בשליחותו של מוחמד) ויראו את אלוהים, היינו מוחלים להם על מעשיהם הרעים, ומכניסים אותם לגני עדן

Hırvatça: 

A da oni kojima je data Knjiga vjeruju i čuvaju se, Mi bismo prešli preko ružnih postupaka njihovih i sigurno bismo ih uveli u džennetske bašče uživanja.

Rumence: 

Dacă oamenii Cărţii ar crede şi s-ar teme, Noi le-am şterge relele lor şi i-am lăsa să intre în Grădinile Plăcerii.

Transliteration: 

Walaw anna ahla alkitabi amanoo waittaqaw lakaffarna AAanhum sayyiatihim walaadkhalnahum jannati alnnaAAeemi

Türkçe: 

Eğer Ehlikitap, iman edip korunsaydı, onların kötülüklerini mutlaka örter ve kendilerini bol nimetli cennetlere mutlaka sokardık.

Sahih International: 

And if only the People of the Scripture had believed and feared Allah, We would have removed from them their misdeeds and admitted them to Gardens of Pleasure.

İngilizce: 

If only the People of the Book had believed and been righteous, We should indeed have blotted out their iniquities and admitted them to gardens of bliss.

Azerbaycanca: 

Əgər kitab əhli (Muhəmməd peyğəmbərə və Qur’ana) iman gətirsə və Allahdan qorxaraq pis əməllərdən çəkinsə, Biz, sözsüz ki, onların günahlarının üstünü örtər və özlərini də (ne’məti bol olan) Nəim cənnətlərinə daxil edərik.

Süleyman Ateş: 

Eğer Kitap ehli inanıp (Allah'ın azabından) korunsalardı, onların kötülüklerinden geçerdik ve onları ni'meti bol cennetlere sokardık.

Diyanet Vakfı: 

Eğer ehl-i kitap iman edip (kötülüklerden) sakınsalardı, herhalde (geçmiş) kötülüklerini örter ve onları nimeti bol cennetlere sokardık.

Erhan Aktaş: 

Eğer Kitâp Ehli de îmân edip takvâ sahibi olsaydı, kötülüklerini örter,(1) nimet dolu Cennetlere koyardık.

Kral Fahd: 

Eğer ehli kitap iman edip (kötülüklerden) sakınsalardı, herhalde (geçmiş) kötülüklerini örter ve onları nimeti bol cennetlere sokardık.

Hasan Basri Çantay: 

Eğer ehl-i kitâb îman edip de (fesadcılıkdan, bozğunculukdan) sakınalardı onların kötülüklerini her halde örter ve onları her halde ni´meti bol cennetlere sokardık.

Muhammed Esed: 

Eğer Kitab-ı Mukaddesin izleyicileri (gerçek) inanca ve Allaha karşı sorumluluk bilincine ulaşmış olsalardı, Biz gerçekten onların (geçmiş) kötülüklerini siler ve onları nimet bahçelerine sokardık;

Gültekin Onan: 

Eğer kitap ehli inanıp sakınsaydı, elbette onların kötülüklerini örter (kefferna) ve onları ´nimetlerle donatılmış´ cennetlere sokardık.

Ali Fikri Yavuz: 

Eğer ehl-i kitab (Hz. Muhammed Aleyhisselâma ve Kur’an’a) imân etseler ve Allah’dan korkarak fenalıklardan sakınsalardı, muhakkak onların günahlarını örter ve elbette kendilerini NAÎM (nimeti bol) cennetlere koyardık.

Portekizce: 

Mas se os adeptos do Livro tivessem acreditado (em Nós) e temido, tê-los-íamos absolvido dos pecados, tê-los-íamosintroduzido nos jardins do prazer.

İsveççe: 

Om efterföljarna av äldre tiders uppenbarelser ville tro [helt och fullt] och frukta Gud, skulle Vi helt visst förlåta dem deras dåliga handlingar och föra dem till lycksalighetens lustgårdar.

Farsça: 

و اگر اهل کتاب [به آیین اسلام] ایمان می آوردند و پرهیزکاری می کردند، یقیناً گناهانشان را محو می کردیم، و آنان را در بهشت های پر نعمت در می آوردیم.

Kürtçe: 

خۆ ئەگەر بەڕاستی نامەدارەکان ( ئەھلی کتاب لەگاور و جولەکەکان) بڕوایان بھێنایە و خۆیان بپاراستایە و پارێزکار ولەخواترس بوونایە بێگومان گوناھو خراپەکانیانمان دەسڕی یەوە لێیان وە دەمانخستنە ناو بەھەشتانی پڕ ناز و نیعمەت

Özbekçe: 

Агар аҳли китоблар иймон келтириб, тақво қилганларида эди, уларнинг гуноҳларини ювган ва жаннати наъимга киритган бўлардик.

Malayca: 

Dan sekiranya Ahli Kitab itu beriman dan bertaqwa tentulah Kami akan hapuskan dari mereka kejahatan-kejahatan mereka, dan tentulah Kami akan masukkan mereka ke dalam Syurga-syurga yang penuh nikmat.

Arnavutça: 

E, sikur ithtarët e Librit të besonin dhe të ruhen nga mohimi, Ne do t’ua mbulonim atyre veprat e këqija dhe do t’i shpienim në kopshtet e kënaqësisë.

Bulgarca: 

И ако хората на Писанието повярваха и се побояха, щяхме да ги избавим от лошите им постъпки и да ги въведем в Градините на блаженството.

Sırpça: 

А да они којима је дата Књига верују и чувају се, Ми бисмо прешли преко њихових ружних поступака и сигурно бисмо их увели у рајске баште уживања.

Çekçe: 

Kdyby vlastníci Písma uvěřili a báli se Boha, věru bychom jim vymazali jejich špatné skutky a zajisté bychom je uvedli do zahrad rozkoší;

Urduca: 

اگر (اِس سرکشی کے بجائے) یہ اہل کتاب ایمان لے آتے اور خدا ترسی کی روش اختیار کرتے تو ہم اِن کی برائیاں اِن سے دور کر دیتے اور ان کو نعمت بھری جنتوں میں پہنچاتے

Tacikçe: 

Агар аҳли китоб имон биёваранд ва парҳезгорӣ кунанд, гуноҳонашон хоҳем нобуд кард ва онҳоро ба биҳиштҳои пурнеъмат дохил хоҳем кард.

Tatarca: 

Әгәр китап әһелләре иман китереп Коръән белән гамәл кылсалар һәм Коръән хөкемнәрен бозудан саклансалар, әлбәттә, әүвәлдәге гөнаһларын җуяр идек һәм нигъмәтләр иясе булган җәннәтләргә кертер идек.

Endonezyaca: 

Dan sekiranya Ahli Kitab beriman dan bertakwa, tentulah Kami tutup (hapus) kesalahan-kesalahan mereka dan tentulah Kami masukkan mereka kedalam surga-surga yang penuh kenikmatan.

Amharca: 

የመጽሐፉም ባለቤቶች ባመኑና (ከክህደትም) በተጠነቀቁ ኖሮ ከእነሱ ኃጢኣቶቻቸውን በእርግጥ ባበስንና የመጠቀሚያ ገነቶችንም በእርግጥ ባገባናቸው ነበር፡፡

Tamilce: 

நிச்சயமாக, வேதக்காரர்கள் (இத்தூதரை) நம்பிக்கை கொண்டு, அல்லாஹ்வை அஞ்சி இருந்தால் அவர்களை விட்டும் அவர்களுடைய பாவங்களை நிச்சயமாக நாம் அகற்றிவிடுவோம். இன்னும், இன்பம் நிறைந்த சொர்க்கங்களில் அவர்களை நிச்சயமாக பிரவேசிக்கச் செய்வோம்.

Korece: 

성서의 백성들이 믿음을 갖고 정의로웠다면 하나님은 분명 그들의 죄를 속죄하고 그들로 하 여금 천국에 들게 하였으리라

Vietnamca: 

Giá như người dân Kinh Sách (Do Thái và Thiên Chúa) có đức tin (nơi những điều mà Muhammad mang đến) và kính sợ (Allah) thì chắc chắn TA đã xóa tội cho họ và (vào Ngày Sau) TA sẽ thu nhận họ vào những Ngôi Vườn Thiên Đàng vĩnh cữu.