Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

74

Sûredeki Ayet No: 

34

Ayet No: 

5529

Sayfa No: 

576

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَالصُّبْحِ إِذَا أَسْفَرَ

Çeviriyazı: 

veṣṣubḥi iẕâ esfera.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ve açtığı sıra o sabaha.

Diyanet İşleri: 

Hayır, hayır öğüt almazlar. Aya, dönüp gelen geceye, ağarmakta olan sabaha and olsun ki, içinizden öne geçmek veya geri kalmak isteyen kimseye, insanoğlunu uyarıcı olarak anlatılan cehennem büyük olaylardan biridir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve ışıklanıp doğarken güne.

Şaban Piriş: 

Aydınlanan sabaha

Edip Yüksel: 

Ağardığı vakit sabaha,

Ali Bulaç: 

Ağardığı zaman sabaha,

Suat Yıldırım: 

Ağardığı dem sabaha kasem edip şahit tutarım ki.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(34-35) Ve açtığı vakit o sabaha. Şüphe yok ki, o (cehennem) elbette büyüklerin biridir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yemin olsun sabaha, ağarıp ışıdığında,

Bekir Sadak: 

74:39

İbni Kesir: 

Ağardığında sabaha,

Adem Uğur: 

Ağarmakta olan sabaha andolsun ki,

İskender Ali Mihr: 

Ağarmaya başladığı zaman sabaha andolsun.

Celal Yıldırım: 

74:32

Tefhim ul Kuran: 

Ağardığı zaman sabaha,

Fransızca: 

Et par l'aurore quand elle se découvre !

İspanyolca: 

¡Por la mañana cuando apunta!

İtalyanca: 

e per l'aurora quando si mostra,

Almanca: 

Bei dem Morgen, wenn er strahlt!

Çince: 

以显照的黎明盟誓,

Hollandaca: 

En den ochtend, als die zich roodkleurt.

Rusça: 

Клянусь зарей, когда она занимается!

Somalice: 

Iyo Subaxu markuu iftiimo.

Swahilice: 

Na kwa asubuhi inapo pambazuka!

Uygurca: 

يورۇغان سۈبھى بىلەن قەسەمكى،

Japonca: 

また輝こうとする,暁に誓けて(誓う)。

Arapça (Ürdün): 

«والصبح إذا أسفر» ظهر.

Hintçe: 

और सुबह की जब रौशन हो जाए

Tayca: 

ขอสาบานด้วยยามเช้าเมื่อมันทอแสง

İbranice: 

ובבוקר כאשר הוא מפציע

Hırvatça: 

i zore kada svane,

Rumence: 

Pe dimineaţă când mijeşte!

Transliteration: 

Waalssubhi itha asfara

Türkçe: 

Yemin olsun sabaha, ağarıp ışıdığında,

Sahih International: 

And [by] the morning when it brightens,

İngilizce: 

And by the Dawn as it shineth forth,-

Azerbaycanca: 

Və sökülməkdə olan dan yerinə ki,

Süleyman Ateş: 

Ağaran sabaha,

Diyanet Vakfı: 

Ağarmakta olan sabaha andolsun ki,

Erhan Aktaş: 

Ve aydınlatan sabaha.

Kral Fahd: 

ağarmakta olan sabaha andolsun ki,

Hasan Basri Çantay: 

ağardığı dem sabaha ki,

Muhammed Esed: 

ve ağaran sabahı!

Gültekin Onan: 

Ağardığı zaman sabaha,

Ali Fikri Yavuz: 

Ağardığı sıra o sabah hakkı için,

Portekizce: 

E pela manhã, quando surge,

İsveççe: 

vid morgonrodnadens glöd!

Farsça: 

و سوگند به صبح زمانی که از پرده سیاه شب درآید و رخ نماید

Kürtçe: 

وە سوێند بە بەرەبەیان کە ڕوون دەبێتەوە

Özbekçe: 

Ва ёришаётган тонг билан қасам.

Malayca: 

Dan waktu subuh apabila ia terang-benderang,

Arnavutça: 

e mëngjesin që zbardhëllon, -

Bulgarca: 

и в утрото, когато засиява!

Sırpça: 

и зоре када сване,

Çekçe: 

při úsvitu, když se rozjasňuje!

Urduca: 

اور صبح کی جبکہ وہ روشن ہوتی ہے

Tacikçe: 

ва савганд ба субҳ чун парда барафканад,

Tatarca: 

Һәм саргаючы таң белән ант итәмен.

Endonezyaca: 

dan subuh apabila mulai terang.

Amharca: 

በንጋቱም ባበራ ጊዜ፡፡

Tamilce: 

அதிகாலை மீது சத்தியமாக, அது ஒளி வீசும் போது!

Korece: 

빛나는 아침을 두고 맹세하 나니

Vietnamca: 

Thề bởi bình minh khi nó sáng tỏ.