Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

54

Sûredeki Ayet No: 

36

Ayet No: 

4882

Sayfa No: 

530

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَقَدْ أَنذَرَهُم بَطْشَتَنَا فَتَمَارَوْا بِالنُّذُرِ

Çeviriyazı: 

veleḳad enẕerahüm baṭşetenâ fetemârav binnüẕür.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

(Lût), onları bizim yakalamamıza karşı uyarmıştı. Fakat ikazlara karşı kuşku duydular,

Diyanet İşleri: 

Lut, and olsun ki, onları Bizim yakalamamızla uyarmıştı, ama onlar uyarmaları şüphe ile karşılayarak dinlemediler.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve andolsun ki o, bizim helakimizle korkutmuştu onları da onlar, bu korkutuşlardan şüpheye düşmüşlerdi.

Şaban Piriş: 

Lût, onları şiddetli azabımız hakkında uyarmıştı. Ama onlar, uyarıları şüphe ile karşıladılar.

Edip Yüksel: 

Onları bu yakalayışımıza karşı uyarmıştı; ancak onlar uyarıları kuşkuyla karşıladılar.

Ali Bulaç: 

Oysa andolsun, zorlu yakalamamıza karşı onları uyarmıştı. Fakat onlar, bu uyarıları kuşkuyla karşılayıp-yalanlamakta direttiler.

Suat Yıldırım: 

Lût onları Bizim yakalarından tutup azaba çarptıracağımızı söyleyerek tehdit etmişti. Ama onlar uyarmalara karşı şüpheye düştüler.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Celâlim hakkı için onları satvetimizin şiddetiyle korkutmuş idi. Fakat onlar bu korkutuş ile şekk ve şüphede bulundular (onu tasdik etmediler).

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yemin olsun, Lût onları bizim yakalayışımız hakkında uyarmıştı da onlar, uyarılarla ilgili olarak kuşkulanıp çekişmişlerdi.

Bekir Sadak: 

Mucizelerimizin hepsini yalanladilar. Bunun uzerine onlari guc ve kuvvet sahibi olana yakisir bir sekilde yakaladik.

İbni Kesir: 

Andolsun ki

Adem Uğur: 

Andolsun ki, Lût onları bizim şiddetli azabımızla uyardı. Fakat onlar bu tehditleri kuşkuyla karşıladılar.

İskender Ali Mihr: 

Ve andolsun ki, Lut (A.S), onları “şiddetli azabımızla yakalamamız” konusunda uyardı. Fakat onlar, bu uyarılardan şüphe ettiler.

Celal Yıldırım: 

Ve and olsun ki, Lût, onları bizim şiddetli tutup kahretmemize karşı uyardı

Tefhim ul Kuran: 

Oysa andolsun, zorlu yakalamamıza karşı onları uyarmıştı. Fakat onlar, bu uyarıları kuşkuyla karşılayıp yalanlamakta direttiler.

Fransızca: 

Il les avait pourtant avertis de Nos représailles. Mais ils mirent les avertissements en doute.

İspanyolca: 

Les había prevenido contra Nuestro rigor, pero pusieron en duda las advertencias.

İtalyanca: 

Egli li aveva avvisati del Nostro castigo, ma dubitarono di questi moniti.

Almanca: 

Und gewiß, bereits warnten WIR sie vor Unserer Gewalttat, dann zweifelten sie die Warnungen an.

Çince: 

他确已将我的惩治警告他们,但他们以怀疑的态度否认警告。

Hollandaca: 

En Lot had hen gewaarschuwd voor onze gestrenge kastijding; maar zij twijfelden aan die waarschuwing.

Rusça: 

Он предостерег их от Нашей Хватки, но они усомнились в его предостережениях.

Somalice: 

Nabi-Luudh wuxuu uga digay qoomkiisii qabashadannada (daran), wayse shakiyeen digiddaas.

Swahilice: 

Na hakika yeye aliwaonya adhabu yetu; lakini wao waliyatilia shaka hayo maonyo.

Uygurca: 

شۈبھىسىزكى، لۇت ئۇلارنى بىزنىڭ جازالىشىمىزدىن ئاگاھلاندۇردى، ئۇلار ئاگاھلاندۇرۇشلاردىن شەكلەندى

Japonca: 

(ルートは)わが懲罰をかれらに警告したのだが,かれらはその警告に就いて疑惑の念を抱いた。

Arapça (Ürdün): 

«ولقد أنذرهم» خوفهم لوط «بطشتنا» أخذتنا إياهم بالعذاب «فتماروا» تجادلوا وكذبوا «بالنذر» بإنذاره.

Hintçe: 

और लूत ने उनको हमारी पकड़ से भी डराया था मगर उन लोगों ने डराते ही में शक़ किया

Tayca: 

และโดยแน่นอนเขา (ลูฏ) ได้ตักเตือนพวกเขาถึงการลงโทษของเรา แต่พวกเขาได้โต้แย้งข้อตักเตือน (ของเรา)

İbranice: 

וכבר הזהירם (לוט) מבוא מהלומתינו, אך הם לא האמינו לאזהרה

Hırvatça: 

A on im je bio prijetio silom Našom, ali su oni u upozoritelje i upozorenja sumnjali.

Rumence: 

Ei i-au vrut oaspeţii săi de la el, însă Noi le-am lovit ochii cu orbire. “Gustaţi osânda Mea şi prevenirile Mele!”

Transliteration: 

Walaqad antharahum batshatana fatamaraw bialnnuthuri

Türkçe: 

Yemin olsun, Lût onları bizim yakalayışımız hakkında uyarmıştı da onlar, uyarılarla ilgili olarak kuşkulanıp çekişmişlerdi.

Sahih International: 

And he had already warned them of Our assault, but they disputed the warning.

İngilizce: 

And (Lut) did warn them of Our Punishment, but they disputed about the Warning.

Azerbaycanca: 

And olsun ki, (Lut) onları Bizim əzabımızla qorxutmuş, onlar isə bu təhdidlərə (xəbərdarlıqlara) şübhə edib inanmamışdılar.

Süleyman Ateş: 

Lut, onları bizim yakalamamıza karşı uyarmıştı, fakat uyarılara karşı kuşku duydular.

Diyanet Vakfı: 

Andolsun ki, Lut onları bizim şiddetli azabımızla uyardı. Fakat onlar bu tehditleri kuşkuyla karşıladılar.

Erhan Aktaş: 

Ant olsun ki yakalayıp tutuşumuza karşı onları uyarmıştı. Ne var ki onlar bu uyarıları kuşku ile karşıladılar.

Kral Fahd: 

Andolsun ki, Lût onları bizim şiddetli azabımızla uyardı. Fakat onlar bu tehditleri kuşkuyla karşıladılar.

Hasan Basri Çantay: 

Andolsun ki (Lût) onlara (kendilerini) azâb ile yakalayacağımızı da haber vermişdi. Fakat onlar bu korkutmaları şübhe ile tekzîb etdiler.

Muhammed Esed: 

Aslında o, Bizim cezalandırma gücümüz konusunda onları uyarmıştı; ama onlar bu uyarılara hep şüpheyle baktılar,

Gültekin Onan: 

Oysa andolsun, zorlu yakalamamıza karşı onları uyarmıştı. Fakat onlar, bu uyarıları kuşkuyla karşılayıp yalanlamakta direttiler.

Ali Fikri Yavuz: 

And olsun ki, Lût, azabımızla onları korkutmuştu

Portekizce: 

E (Lot) já os havia admoestado, quanto ao Nosso castigo; porém, duvidaram das admoestações.

İsveççe: 

[Lot] varnade dem för Vårt stränga straff; men de trodde inte på varningarnas [allvar]

Farsça: 

به راستی لوط آنان را به مؤاخذه سخت ما بیم داده بود، ولی [آنان با وی] در بیمها و هشدارها [یش] سرسختانه می ادله و ستیزه کردند.

Kürtçe: 

بە ڕاستی (لوط) گەلەکەی ترساند لەتۆڵەی سەختی ئێمە، بەڵام ئەوان گومانیان ھەبوو لەو ترساندنە وبڕوایان پێی نەبوو

Özbekçe: 

Дарҳақиқат, у(Лут) уларни Бизнинг (азобга) тутишимиздан огоҳлантирган эди. Бас, улар огоҳлантиришларга ишонмадилар.

Malayca: 

Dan demi sesungguhnya! Nabi Lut telah memberi amaran kepada mereka mengenai azab seksa Kami; dalam pada itu, mereka tetap mendustakan amaran-amaran itu.

Arnavutça: 

Me të vërtetë, ai (Luti) i paralajmëroi ata me fuqinë e dënimit Tonë, e ata polemizuan duke i mohuar paralajmërimet.

Bulgarca: 

Той ги предупреди за Нашето мъчение, но те се усъмниха в предупреждението.

Sırpça: 

А он им је био претио Нашом силом, али су они сумњали у упозоритеље и упозорења.

Çekçe: 

Ačkoliv Lot je varoval před Naší přísností, oni pochybovali o varování

Urduca: 

لوطؑ نے اپنی قوم کے لوگوں کو ہماری پکڑ سے خبردار کیا مگر وہ ساری تنبیہات کو مشکوک سمجھ کر باتوں میں اڑاتے رہے

Tacikçe: 

Аз интиқоми сахти Мо тарсонидашон, вале бо бимдиҳандагон ба ҷидол (хусумат) бархостанд.

Tatarca: 

Тәхкыйк Лут аларны Безнең ґәзабыбыз белән куркытты, алар каршы килделәр вә Лут белән әрепләштеләр.

Endonezyaca: 

Dan sesungguhnya dia (Luth) telah memperingatkan mereka akan azab-azab Kami, maka mereka mendustakan ancaman-ancaman itu.

Amharca: 

ብርቱይቱን አያያዛችንንም በእርግጥ አስጠነቀቃቸው፡፡ በማስጠንቀቂያዎቹም ተከራከሩ፡፡

Tamilce: 

திட்டவட்டமாக நமது தண்டனையை அவர் அவர்களுக்கு எச்சரித்தார். ஆக, அவர்கள் அந்த எச்சரிக்கையை சந்தேகித்தனர்.

Korece: 

그는 그들에게 하나님의 벌 을 경고했으나 그들은 그 경고에 대하여 논쟁을 했노라

Vietnamca: 

Quả thật, (Lut) đã từng cảnh báo chúng về sự trừng phạt của TA, nhưng chúng đã phớt lờ sự cảnh báo.