Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

54

Sûredeki Ayet No: 

13

Ayet No: 

4859

Sayfa No: 

529

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَحَمَلْنَاهُ عَلَىٰ ذَاتِ أَلْوَاحٍ وَدُسُرٍ

Çeviriyazı: 

veḥamelnâhü `alâ ẕâti elvâḥiv vedüsür.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Nuh'u da tahtalardan yapılmış, çivilerle (çakılmış gemi) üzerinde taşıdık.

Diyanet İşleri: 

Onu, tahtadan yapılmış, mıhla çakılmış bir gemiye bindirdik; inkar edilmiş olan Nuh'a mükafat olarak verdiğimiz gemi nezaretimiz altında yüzüyordu.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve onu, tahtalardan yapılmış ve mıhlarla kenetlenmiş bir gemide taşıdık.

Şaban Piriş: 

Onu gözümüzün önünde akıp giden tahta ve mıhtan yapılmış (gemide) taşıdık.

Edip Yüksel: 

Onu ağaç lifleri ile (bağlanmış) kütükler üzerinde taşıdık.

Ali Bulaç: 

Ve onu da tahtalar ve çiviler(le inşa edilmiş gemi) üzerinde taşıdık;

Suat Yıldırım: 

Biz Nuh'u, levha halindeki tahtalar ve çivilerle yapılmış gemiye bindirdik. [7,64] {KM, Tekvin 6,14}

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(13-14) Ve O´nu (Nûh´u) levhaları ve kenetleri bulunan şey üzerine yükledik. (O gemi) Bizim nezaretimiz altında akıp gidiyordu. O tekzîp edilmiş olana (Nûh aleyhisselâm´a) bir mükâfaat olarak.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ve taşıdık onu levhalar ve çivilerden oluşturulan şey üstünde.

Bekir Sadak: 

(19-20) Nitekim uzerlerine, insanlari, sokulmus hurma kutugu gibi kopararak yere seren, dondurucu bir ruzgari ugursuzlugu devam eden bir gunde gonderdik.

İbni Kesir: 

Onu tahtadan yapılmış, mıhla çakılmışa bindirdik.

Adem Uğur: 

Nuh´u da tahtalardan yapılmış, çivilerle çakılmış gemiye bindirdik.

İskender Ali Mihr: 

Ve onu, perçinlenmiş levhalardan oluşan (gemi) üzerinde taşıdık.

Celal Yıldırım: 

Biz, Nuh´u tahtalar ve çivilerle yapılı gemiye yükledik.

Tefhim ul Kuran: 

Ve onu da tahtalar ve çiviler(le inşa edilmiş gemi) üzerinde taşıdık

Fransızca: 

Et Nous le portâmes sur un objet [fait] de planches et de clous [l'arche],

İspanyolca: 

Le embarcamos en aquello de planchas y de fibras,

İtalyanca: 

E lo portammo su [quella fatta di] tavole e chiodi.

Almanca: 

und WIR ließen ihn auf etwas von Planken und Nägeln tragen.

Çince: 

我使他乘坐一只用木板和钉子制造的船上,

Hollandaca: 

Wij droegen hem, op een schip, uit planken en spijkers samengesteld.

Rusça: 

Мы понесли его в ковчеге из досок и гвоздей.

Somalice: 

Waxaanna ku xambaaray Nabi Nuux (Doon) Looxyo iyo Musbaarro leh.

Swahilice: 

Na tukamchukua kwenye safina ya mbao na kamba.

Uygurca: 

نۇھنى تاختا ۋە مىخلار بىلەن ياسالغان كېمىگە سالدۇق

Japonca: 

しかしわれは板と釘で造ったもの(方舟)にかれを乗せてやった。

Arapça (Ürdün): 

«وحملناه» أي نوحا «على» سفينة «ذات ألواح ودُسر» وهو ما تشد به الألواح من المسامير وغيرها وأحدها دسار ككتاب.

Hintçe: 

और हमने एक कश्ती पर जो तख्तों और कीलों से तैयार की गयी थी सवार किया

Tayca: 

และเราได้บรรทุกเขาไว้บนเรือที่ทำด้วยแผ่นไม้กระดาน และตอกติดด้วยตะปู

İbranice: 

ונשאנו אותו על (אונייה) עשויה לוחות ומסמרים

Hırvatça: 

a njega smo nosili na lađi od dasaka i klinova sagrađenoj,

Rumence: 

El a plutit sub ochii noştri ca răsplată de la Cel ce a fost tăgăduit.

Transliteration: 

Wahamalnahu AAala thati alwahin wadusurin

Türkçe: 

Ve taşıdık onu levhalar ve çivilerden oluşturulan şey üstünde.

Sahih International: 

And We carried him on a [construction of] planks and nails,

İngilizce: 

But We bore him on an (Ark) made of broad planks and caulked with palm-fibre:

Azerbaycanca: 

Biz Nuhu (ona iman gətirənlərlə birlikdə) taxtadan düzəlmiş və mismarlanmış gəmiyə mindirdik.

Süleyman Ateş: 

Nuh'u da tahtalar ve çiviler(le yapılmış gemi) üzerinde taşıdık.

Diyanet Vakfı: 

Nuh'u da tahtalardan yapılmış, çivilerle çakılmış gemiye bindirdik.

Erhan Aktaş: 

Onu ağaç lifi ile birbirine bağlanmış tahtalar üzerinde taşıdık.

Kral Fahd: 

Nuh’u da tahtalardan yapılmış, çivilerle çakılmış gemiye bindirdik.

Hasan Basri Çantay: 

Onu (Nuuhu) levhalar ve mıhlarla yapılmış (gemiy) e yükledik,

Muhammed Esed: 

ama o´nu (sadece) tahtalar ve çivilerden yapılmış o (gemi) ile taşıdık,

Gültekin Onan: 

Ve onu da tahtalar ve çiviler(le inşa edilmiş gemi) üzerinde taşıdık

Ali Fikri Yavuz: 

Biz, Nûh’u (ve onunla iman edenleri), levhalardan yapılmış ve perçinleşmiş gemiye yükledik

Portekizce: 

E o conduzimos (Noé) em uma arca, de tábuas encavilhadas,

İsveççe: 

Och Vi räddade honom på [skeppet] som timrats av plankor och spik,

Farsça: 

و او را بر کشتی که دارای تخته ها و میخ ها بود سوار کردیم،

Kürtçe: 

وە نوحمان (لەگەڵ شوێن کەوتووانی) ھەڵگرت لەسەر کەشتییە کە بەچەند پارچە تەختە وبزمار (دروست کرابوو)

Özbekçe: 

Ва у(Нуҳ)ни тахталари ва михлари бор нарса устига кўтардик.

Malayca: 

Dan Kami bawa naik Nabi Nuh (berserta pengikut-pengikutnya) di atas (bahtera yang dibina) dari keping-keping papan dan paku;

Arnavutça: 

E, atë e bartëm (në barkën) prej dërrasave dhe gozhdave

Bulgarca: 

А него понесохме върху [Ковчега от] дъски и гвоздеи,

Sırpça: 

а њега смо носили на лађи саграђеној од дасака и клинова,

Çekçe: 

A naložili jsme Noeho na loď postavenou z prken a palmových vláken,

Urduca: 

اور نوحؑ کو ہم نے ایک تختوں اور کیلوں والی پر سوار کر دیا

Tacikçe: 

Ва ӯро бар он киштӣ, ки тахтаҳову мехҳо дошт, савор кардем.

Tatarca: 

Вә Нухны күтәрдек такталардан ясалып кадаклар белән ныгытылган көймәгә.

Endonezyaca: 

Dan Kami angkut Nuh ke atas (bahtera) yang terbuat dari papan dan paku,

Amharca: 

ባለ ሳንቃዎችና ባለሚስማሮች በኾነችም ታንኳ ላይ ጫንነው፡፡

Tamilce: 

இன்னும், அவரை பலகைகளும் ஆணிகளுமுடைய கப்பலில் பயணிக்க வைத்தோம்.

Korece: 

하나님은 그를 널판지와 못으로 만들어진 방주에 태우니

Vietnamca: 

TA đã mang (Nuh) trên (một chiếc thuyền) bằng những tấm ván gỗ được kết chặt bằng đinh.