Arapça:
وَحَمَلْنَاهُ عَلَىٰ ذَاتِ أَلْوَاحٍ وَدُسُرٍ
Çeviriyazı:
veḥamelnâhü `alâ ẕâti elvâḥiv vedüsür.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Nuh'u da tahtalardan yapılmış, çivilerle (çakılmış gemi) üzerinde taşıdık.
Diyanet İşleri:
Onu, tahtadan yapılmış, mıhla çakılmış bir gemiye bindirdik; inkar edilmiş olan Nuh'a mükafat olarak verdiğimiz gemi nezaretimiz altında yüzüyordu.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve onu, tahtalardan yapılmış ve mıhlarla kenetlenmiş bir gemide taşıdık.
Şaban Piriş:
Onu gözümüzün önünde akıp giden tahta ve mıhtan yapılmış (gemide) taşıdık.
Edip Yüksel:
Onu ağaç lifleri ile (bağlanmış) kütükler üzerinde taşıdık.
Ali Bulaç:
Ve onu da tahtalar ve çiviler(le inşa edilmiş gemi) üzerinde taşıdık;
Suat Yıldırım:
Biz Nuh'u, levha halindeki tahtalar ve çivilerle yapılmış gemiye bindirdik. [7,64] {KM, Tekvin 6,14}
Ömer Nasuhi Bilmen:
(13-14) Ve O´nu (Nûh´u) levhaları ve kenetleri bulunan şey üzerine yükledik. (O gemi) Bizim nezaretimiz altında akıp gidiyordu. O tekzîp edilmiş olana (Nûh aleyhisselâm´a) bir mükâfaat olarak.
Yaşar Nuri Öztürk:
Ve taşıdık onu levhalar ve çivilerden oluşturulan şey üstünde.
Bekir Sadak:
(19-20) Nitekim uzerlerine, insanlari, sokulmus hurma kutugu gibi kopararak yere seren, dondurucu bir ruzgari ugursuzlugu devam eden bir gunde gonderdik.
İbni Kesir:
Onu tahtadan yapılmış, mıhla çakılmışa bindirdik.
Adem Uğur:
Nuh´u da tahtalardan yapılmış, çivilerle çakılmış gemiye bindirdik.
İskender Ali Mihr:
Ve onu, perçinlenmiş levhalardan oluşan (gemi) üzerinde taşıdık.
Celal Yıldırım:
Biz, Nuh´u tahtalar ve çivilerle yapılı gemiye yükledik.
Tefhim ul Kuran:
Ve onu da tahtalar ve çiviler(le inşa edilmiş gemi) üzerinde taşıdık
Fransızca:
Et Nous le portâmes sur un objet [fait] de planches et de clous [l'arche],
İspanyolca:
Le embarcamos en aquello de planchas y de fibras,
İtalyanca:
E lo portammo su [quella fatta di] tavole e chiodi.
Almanca:
und WIR ließen ihn auf etwas von Planken und Nägeln tragen.
Çince:
我使他乘坐一只用木板和钉子制造的船上,
Hollandaca:
Wij droegen hem, op een schip, uit planken en spijkers samengesteld.
Rusça:
Мы понесли его в ковчеге из досок и гвоздей.
Somalice:
Waxaanna ku xambaaray Nabi Nuux (Doon) Looxyo iyo Musbaarro leh.
Swahilice:
Na tukamchukua kwenye safina ya mbao na kamba.
Uygurca:
نۇھنى تاختا ۋە مىخلار بىلەن ياسالغان كېمىگە سالدۇق
Japonca:
しかしわれは板と釘で造ったもの(方舟)にかれを乗せてやった。
Arapça (Ürdün):
«وحملناه» أي نوحا «على» سفينة «ذات ألواح ودُسر» وهو ما تشد به الألواح من المسامير وغيرها وأحدها دسار ككتاب.
Hintçe:
और हमने एक कश्ती पर जो तख्तों और कीलों से तैयार की गयी थी सवार किया
Tayca:
และเราได้บรรทุกเขาไว้บนเรือที่ทำด้วยแผ่นไม้กระดาน และตอกติดด้วยตะปู
İbranice:
ונשאנו אותו על (אונייה) עשויה לוחות ומסמרים
Hırvatça:
a njega smo nosili na lađi od dasaka i klinova sagrađenoj,
Rumence:
El a plutit sub ochii noştri ca răsplată de la Cel ce a fost tăgăduit.
Transliteration:
Wahamalnahu AAala thati alwahin wadusurin
Türkçe:
Ve taşıdık onu levhalar ve çivilerden oluşturulan şey üstünde.
Sahih International:
And We carried him on a [construction of] planks and nails,
İngilizce:
But We bore him on an (Ark) made of broad planks and caulked with palm-fibre:
Azerbaycanca:
Biz Nuhu (ona iman gətirənlərlə birlikdə) taxtadan düzəlmiş və mismarlanmış gəmiyə mindirdik.
Süleyman Ateş:
Nuh'u da tahtalar ve çiviler(le yapılmış gemi) üzerinde taşıdık.
Diyanet Vakfı:
Nuh'u da tahtalardan yapılmış, çivilerle çakılmış gemiye bindirdik.
Erhan Aktaş:
Onu ağaç lifi ile birbirine bağlanmış tahtalar üzerinde taşıdık.
Kral Fahd:
Nuh’u da tahtalardan yapılmış, çivilerle çakılmış gemiye bindirdik.
Hasan Basri Çantay:
Onu (Nuuhu) levhalar ve mıhlarla yapılmış (gemiy) e yükledik,
Muhammed Esed:
ama o´nu (sadece) tahtalar ve çivilerden yapılmış o (gemi) ile taşıdık,
Gültekin Onan:
Ve onu da tahtalar ve çiviler(le inşa edilmiş gemi) üzerinde taşıdık
Ali Fikri Yavuz:
Biz, Nûh’u (ve onunla iman edenleri), levhalardan yapılmış ve perçinleşmiş gemiye yükledik
Portekizce:
E o conduzimos (Noé) em uma arca, de tábuas encavilhadas,
İsveççe:
Och Vi räddade honom på [skeppet] som timrats av plankor och spik,
Farsça:
و او را بر کشتی که دارای تخته ها و میخ ها بود سوار کردیم،
Kürtçe:
وە نوحمان (لەگەڵ شوێن کەوتووانی) ھەڵگرت لەسەر کەشتییە کە بەچەند پارچە تەختە وبزمار (دروست کرابوو)
Özbekçe:
Ва у(Нуҳ)ни тахталари ва михлари бор нарса устига кўтардик.
Malayca:
Dan Kami bawa naik Nabi Nuh (berserta pengikut-pengikutnya) di atas (bahtera yang dibina) dari keping-keping papan dan paku;
Arnavutça:
E, atë e bartëm (në barkën) prej dërrasave dhe gozhdave
Bulgarca:
А него понесохме върху [Ковчега от] дъски и гвоздеи,
Sırpça:
а њега смо носили на лађи саграђеној од дасака и клинова,
Çekçe:
A naložili jsme Noeho na loď postavenou z prken a palmových vláken,
Urduca:
اور نوحؑ کو ہم نے ایک تختوں اور کیلوں والی پر سوار کر دیا
Tacikçe:
Ва ӯро бар он киштӣ, ки тахтаҳову мехҳо дошт, савор кардем.
Tatarca:
Вә Нухны күтәрдек такталардан ясалып кадаклар белән ныгытылган көймәгә.
Endonezyaca:
Dan Kami angkut Nuh ke atas (bahtera) yang terbuat dari papan dan paku,
Amharca:
ባለ ሳንቃዎችና ባለሚስማሮች በኾነችም ታንኳ ላይ ጫንነው፡፡
Tamilce:
இன்னும், அவரை பலகைகளும் ஆணிகளுமுடைய கப்பலில் பயணிக்க வைத்தோம்.
Korece:
하나님은 그를 널판지와 못으로 만들어진 방주에 태우니
Vietnamca:
TA đã mang (Nuh) trên (một chiếc thuyền) bằng những tấm ván gỗ được kết chặt bằng đinh.
Ayet Linkleri: