Arapça:
نَّحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ ۖ وَمَا أَنتَ عَلَيْهِم بِجَبَّارٍ ۖ فَذَكِّرْ بِالْقُرْآنِ مَن يَخَافُ وَعِيدِ
Çeviriyazı:
naḥnü a`lemü bimâ yeḳûlûne vemâ ente `aleyhim bicebbârin feẕekkir bilḳur'âni mey yeḫâfü ve`îd.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz onların söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onlara karşı zor kullanacak değilsin. O halde sen, benim tehdidimden korkanlara bu Kur'ân ile öğüt ver.
Diyanet İşleri:
Onların dediklerini Biz biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; söz verdiğim günden korkanlara Kuran'la öğüt ver.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Biz daha iyi biliriz ne dediklerini ve senin, onlara, dilediğini yapacak bir kudretin yok, artık, azaptan korkana Kur'an'la öğüt ver.
Şaban Piriş:
Onların söylediklerini biz daha iyi biliriz. Sen, onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin. Tehdidimden korkanlara Kur'an'la öğüt ver.
Edip Yüksel:
Biz onların ne konuştuğunu iyi biliyoruz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin. Uyarılarımdan korkanlara sen bu Kuran ile öğüt ver.
Ali Bulaç:
Biz onların neler söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; şu halde, Benim kesin tehdidimden korkanlara Kur'an ile öğüt ver.
Suat Yıldırım:
Biz onların aykırı iddialarını pek iyi biliyoruz, ama sen onları kuvvet kullanarak imana getirecek bir zorba değilsin. Sen sadece uyaran bir elçisin.Senin yapacağın iş, sadece tehdidimden endişe edecek kemseleri Kur'ân ile irşad etmektir. [13,40; 88,21-22; 2,272]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Biz onların neler söyler olduklarını pek iyi bileniz ve sen onların üzerlerine bir cebredici değilsin. Artık Benim tehdidimden korkacaklara Kur´an ile öğüt ver!
Yaşar Nuri Öztürk:
Biz onların neler söylediklerini çok iyi biliyoruz. Sen onların üstüne bir zorba değilsin. O halde, benim tehdidimden korkanlara sadece Kur'an'la öğüt ver.
Bekir Sadak:
51:1
İbni Kesir:
Biz
Adem Uğur:
Biz onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin. Tehdidimden korkanlara Kur´an´la öğüt ver.
İskender Ali Mihr:
Onların ne söylediklerini, en iyi Biz biliriz. Ve sen onların üzerine, cabbar (zorlayıcı) değilsin. Öyleyse Benim vaadimden (vaadettiğim cezadan, azaptan) korkanları Kur´ân ile ikaz et.
Celal Yıldırım:
Biz, onların neler söylediklerini biliriz. Sen, onlar üzerinde zorbalık yapan değilsin. Tehdîdimden korkanlara Kur´ân ile öğüt ver.
Tefhim ul Kuran:
Biz onların neler söylemekte olduklarını daha iyi biliriz ve sen onların üzerinde bir zorba da değilsin
Fransızca:
Nous savons mieux ce qu'ils disent. Tu n'as pas pour mission d'exercer sur eux une contrainte. Rappelle donc, par le Coran celui qui craint Ma menace.
İspanyolca:
Sabemos bien lo que dicen... ¡No debes tú forzarles! ¡Amonesta, más bien, por el Corán a quien tema Mi amenaza!
İtalyanca:
Ben conosciamo quello che dicono: tu non sei tiranno nei loro confronti! Ammonisci dunque con il Corano chi non teme la Mia minaccia.
Almanca:
Gewiß, WIR wissen besser Bescheid über das, was sie sagen. Und du bist über sie kein Erzwingender. So ermahne mit dem Quran diejenigen, die sich vor Meiner Androhung fürchten.
Çince:
我全知他们所说的谰言,你不能强制他们,故你应当以《古兰经》教诲畏惧我的警告的人们。
Hollandaca:
Wij weten wel, wat de ongeloovigen zeggen; en gij zijt niet gezonden, om hen met geweld tot het geloof te dwingen. Waarschuw dus door den Koran hem, die mijne bedreiging vreest.
Rusça:
Нам лучше знать, что они говорят, и тебе не надо принуждать их. Увещевай же Кораном тех, кто страшится Моей угрозы.
Somalice:
Annagaa og waxay dhihi, aduguna matihid mid xoogi korkooda, ee ku waani Quraanka Ruuxii Eebe waciidkiisa (goodigiisa) ka yaabi.
Swahilice:
Sisi tunajua kabisa wayasemayo. Wala wewe si mwenye kuwatawalia kwa ujabari. Basi mkumbushe kwa Qur'ani anaye liogopa onyo.
Uygurca:
بىز ئۇلارنىڭ (يەنى قۇرەيش كۇففارلىرىنىڭ) ئېيتىدىغان سۆزلىرىنى ئوبدان بىلىمىز، سەن ئۇلارنى (ئىسلامغا) زورلىغۇچى ئەمەسسەن، مېنىڭ ئاگاھلاندۇرۇشۇمدىن قورقىدىغانلارغا (قۇرئان بىلەن) ۋەز - نەسىھەت قىلغىن
Japonca:
われはかれらの言うことを良く承知している。あなたはかれらに強制してはならない。わが警告を恐れる者たちに,クルアーンによって訓戒しなさい。
Arapça (Ürdün):
«نحن أعلم بما يقولون» أي كفار قريش «وما أنت عليهم بجبار» تجبرهم على الإيمان وهذا قبل الأمر بالجهاد «فذكِّر بالقرآن من يخاف وعيد» وهم المؤمنون.
Hintçe:
और हम पर बहुत आसान है (ऐ रसूल) ये लोग जो कुछ कहते हैं हम (उसे) ख़ूब जानते हैं और तुम उन पर जब्र तो देते नहीं हो तो जो हमारे (अज़ाब के) वायदे से डरे उसको तुम क़ुरान के ज़रिए नसीहत करते रहो
Tayca:
เรารู้ดียิ่งถึงสิ่งที่พวกเขากล่าว และเจ้ามิได้เป็นผู้มีอำนาจเหนือพวกเขา ดังนั้นเจ้าจงตักเตือนด้วยอัลกุรอ่านนี้แก่ผู้กลัวต่อสัญญาร้ายของข้า
İbranice:
אנחנו מיטיבים לדעת את אשר יאמו, אך אין זה תפקידך להכריחם (להאמין.) הזכיר בקוראן את אשר יאמרו מאזהרתי
Hırvatça:
Mi najbolje znamo šta oni govore; ti ih ne možeš prisiliti, nego podsjeti Kur'anom onoga koji se prijetnje Moje boji.
Rumence:
Noi ştim mai bine ceea ce spun. Tu nu eşti asupra lor un despot. Adu-i aminte de Coran celui ce se teme de ameninţarea Mea!
Transliteration:
Nahnu aAAlamu bima yaqooloona wama anta AAalayhim bijabbarin fathakkir bialqurani man yakhafu waAAeedi
Türkçe:
Biz onların neler söylediklerini çok iyi biliyoruz. Sen onların üstüne bir zorba değilsin. O halde, benim tehdidimden korkanlara sadece Kur'an'la öğüt ver.
Sahih International:
We are most knowing of what they say, and you are not over them a tyrant. But remind by the Qur'an whoever fears My threat.
İngilizce:
We know best what they say; and thou art not one to overawe them by force. So admonish with the Qur'an such as fear My Warning!
Azerbaycanca:
Biz onların nə dediklərini çox gözəl bilirik. (Ya Peyğəmbər!) Sən onlara zor edən (onları zorla imana gətirən) deyilsən. Sən Mənim təhdidimdən (əzabımdan) qorxablara Qur’anla öyüd-nəsihət ver!
Süleyman Ateş:
Biz onların ne dediklerini biliyoruz. Sen onların üstünde bir zorlayıcı değilsin, sadece tehdidimden korkanlara Kur'an ile öğüt ver.
Diyanet Vakfı:
Biz onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin. Tehdidimden korkanlara Kur'an'la öğüt ver.
Erhan Aktaş:
Onların ne dediklerini en iyi Bilen’iz. Sen, onları zorla yola getirecek değilsin. O halde Ben’im uyarımdan korkan kimselere Kur’an’la öğüt ver.
Kral Fahd:
Biz onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin. Tehdidimden korkanlara Kur'an'la öğüt ver.
Hasan Basri Çantay:
Biz onların neler demekde olduklarını çok iyi bileniz. Onların üstünde bir zorba değilsin sen. Onun için benim tehdidimden korkacaklara (sâdece) Kur´an ile öğüt ver.
Muhammed Esed:
Biz onların, (o yeniden dirilmeyi inkar edenlerin) ne söylediklerini iyi biliyoruz; ve sen onları hiçbir şekilde (inanmaya) zorlayamazsın. Ama sen yine de Benim uyarımdan korkabileceklere bu Kuran aracılığıyla hatırlatmada bulun.
Gültekin Onan:
Biz onların neler söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin
Ali Fikri Yavuz:
Biz, onların (Kureyş kâfirlerinin) neler demekte olduklarını pek alâ biliyoruz. Sen de onlara karşı (imana) zorlayıcı değilsin. O halde sen benim tehdîdlerimden korkacaklara bu Kur’an ile öğüd ver.
Portekizce:
Nós bem sabemos tudo quanto dizem, e tu não és o seu incitador. Admoesta, pois, mediante o Alcorão, a quem tema aMinha ameaça!
İsveççe:
Vi vet vad de [som förnekar uppståndelsen] säger, och du [Muhammad] kan inte tvinga dem [att tro]; men varna med Koranens ord dem som fruktar Min varning!
Farsça:
ما به آنچه [دشمنان لجوج بر ضد حقایق] می گویند، داناتریم و تو را بر آنان تسلطی نیست [که به قبول حقایق وادارشان کنی]؛ پس به وسیله قرآن کسانی را که از تهدید من می ترسند، بیم ده.
Kürtçe:
بێگومان ئێمە ئاگادارین بەوەی کەدەیڵێن تۆ دەسەڵاتت بەسەریاندا نیە کەوایە تۆ بەم قورئانە ئامۆژگاری ئەو کەسە بکە کە لەھەڕەشەی من دەترسێ
Özbekçe:
Уларнинг айтганларини Биз билувчимиз. Сен уларнинг устидаги жаббор эмассан. Бас, Қуръон ила азоб ваъдамдан қўрққанларни огоҳлантир.
Malayca:
Kami lebih mengetahui apa yang mereka katakan (dari berbagai tuduhan terhadapmu wahai Muhammad), dan engkau bukanlah seorang yang berkuasa memaksa mereka (supaya masing-masing beriman). Oleh itu, berilah peringatan dengan Al-Quran ini kepada orang yang takutkan janji azabKu.
Arnavutça:
Na dimë mirë çka thonë ata; e ti nuk je ai që i shtrëngon ata (të besojnë), por këshilloje me Kur’an atë që i druan premtimit (dënimit) Tim!
Bulgarca:
Най-добре Ние знаем какво изричат. А ти не си за тях принудител. И поучавай с Корана всеки, който се страхува от Моето предупреждение!
Sırpça:
Ми најбоље знамо шта они говоре; ти не можеш да их присилиш, него подсети Кур'аном онога који се боји Моје претње.
Çekçe:
my nejlépe známe, co hovoří, a ty nejsi ustanoven, abys je nutil násilím. Připomínej tedy pomocí Koránu těm, kdo hrozby Mé se obávají.
Urduca:
اے نبیؐ، جو باتیں یہ لوگ بنا رہے ہیں انہیں ہم خوب جانتے ہیں، اور تمہارا کام ان سے جبراً بات منوانا نہیں ہے بس تم اِس قرآن کے ذریعہ سے ہر اُس شخص کو نصیحت کر دو جو میری تنبیہ سے ڈرے
Tacikçe:
Мо ба он чӣ мегӯянд, донотарем ва ту ба онҳо зӯр намегӯӣ. Пас ҳар киро аз ваъдаи азоби Ман метарсад, ба Қуръон панд деҳ!
Tatarca:
Без аларның сиңа әйткән яман сүзләрен белүчебез. Син аларны җәбер золым белән Ислам динен кабул итәргә көчләүче түгелсең, һәм Коръән белән вәгазь кыл, Коръән хөкемнәрен ишеттер һәм Коръән белән гамәл кылырга чакыр, вәгъдә ителгән Минем ґәзабымнан курыккан кешеләрне!
Endonezyaca:
Kami lebih mengetahui tentang apa yang mereka katakan, dan kamu sekali-kali bukanlah seorang pemaksa terhadap mereka. Maka beri peringatanlah dengan Al Quran orang yang takut dengan ancaman-Ku.
Amharca:
እኛ የሚሉትን ሁሉ ዐዋቂ ነን፡፡ አንተም በእነርሱ ላይ አስገዳጅ አይደለህም፡፡ ስለዚህ ዛቻየን የሚፈራን ሰው በቁርኣን አስታውስ፡፡
Tamilce:
அவர்கள் கூறுவதை நாம் அதிகம் அறிந்தவர்கள் ஆவோம். (நபியே!) நீர் அவர்கள் மீது (-அவர்களை அடக்கி வைக்கக்கூடிய, கட்டாயப்படுத்தக்கூடிய) கொடுங்கோலனாக இல்லை. ஆகவே, எனது எச்சரிக்கையை பயப்படுகிறவருக்கு இந்த குர்ஆன் மூலமாக அறிவுரை வழங்குவீராக!
Korece:
하나님은 그들이 말하는 모든 것을 알고 있나니 그대는 그들에게 강요하는 자 아니라 그러 므로 하나님의 경고를 두려워 하 는 자들에게 이 꾸란을 낭송하라
Vietnamca:
TA biết rõ điều chúng nói; và Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) không phải là kẻ cường hào cưỡng bách chúng. Vì vậy, Ngươi hãy dùng Kinh Qur’an nhắc nhở những ai biết sợ Lời Đe dọa (của TA).
Ayet Linkleri: