Arapça:
وَإِذَا عَلِمَ مِنْ آيَاتِنَا شَيْئًا اتَّخَذَهَا هُزُوًا ۚ أُولَٰئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُّهِينٌ
Çeviriyazı:
veiẕâ `alime min âyâtinâ şey'en-tteḫaẕehâ hüzüvâ. ülâike lehüm `aẕâbüm mühîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Âyetlerimizden birşey öğrendiği zaman, onu alaya alıyor. İşte onlar için rezil ve rüsvay edici bir azap vardır.
Diyanet İşleri:
Ayetlerimizden bir şey öğrendiğinde onu alaya alır. İşte bunlara alçaltıcı bir azap ve ardından da cehennem vardır. Kazandıkları şeyler de, Allah'ı bırakıp edindikleri dostlar da onlara bir fayda vermez. Büyük azap onlaradır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve ayetlerimizden bir şey öğrendi mi onu alaya alır; onlar, öyle kişilerdir ki onlaradır aşağılatıcı azap.
Şaban Piriş:
Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onu alaya alır. Onlar için alçaltıcı bir azap var!
Edip Yüksel:
Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onu alaya alır.
Ali Bulaç:
Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman, alay konusu edinir. İşte onlar için aşağılatıcı bir azap vardır.
Suat Yıldırım:
Âyetlerimizden öğrendiği bir şeyler olursa, onları alaya alır. İşte onlara hor ve zelil edecek bir azabın geleceğini müjdele!
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ayetlerimizden bir şeyi bildiği zaman da onu eğlence edinmiş olur. Onlar var ya, onlar için pek zillet veren bir azab vardır.
Yaşar Nuri Öztürk:
Ayetlerimizden birşeyin bilgisine ulaşınca, alaya aldı onu. İşte onlar içindir horlayıp yere batıran bir azap.
Bekir Sadak:
Kim yararli is islerse kendinedir
İbni Kesir:
Ayetlerimizden bir şey öğrendiğinde onu alaya alır. İşte onlara, horlayıcı bir azab vardır.
Adem Uğur:
(O) âyetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onlarla alay eder. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır!
İskender Ali Mihr:
Âyetlerimizden bir şey öğrendikleri zaman onu alay konusu edinirler. İşte onlar
Celal Yıldırım:
Âyetlerimizden bir şey anlayıp öğrenince onu alay konusu edinir. İşte bunlar için horlayıcı, alçaltıcı, aşağılayıcı bir azâb vardır.
Tefhim ul Kuran:
Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman, onu alay konusu edinir. İşte onlar için aşağılatıcı bir azab vardır.
Fransızca:
S'il a connaissance de quelques-uns de Nos versets, il les tourne en dérision. Ceux-là auront un châtiment avilissant :
İspanyolca:
Los que, habiendo conocido algo de Nuestros signos, los hayan tomado a burla, tendrán un castigo humillante.
İtalyanca:
Se impara qualcuno dei Nostri versetti, li volge in scherno. Ecco coloro che avranno l'umiliante tormento:
Almanca:
Und wenn er von Unseren Ayat etwas kennt, nimmt er sie zum Spott. Für diese ist eine erniedrigende Peinigung bestimmt.
Çince:
当他知道我的一点迹象的时候,就把它当作笑柄。这等人将受凌辱的刑罚。
Hollandaca:
En degeen, welke, als hij tot de kennis van een onzer teekenen komt, die met spot ontvangt; voor dezen is eene schandelijke straf gereed gemaakt.
Rusça:
Когда он узнает о чем-либо из Наших знамений, он начинает насмехаться над ними. Таким уготованы унизительные мучения.
Somalice:
markuu ogaado aayaadkanaga wax ka mid ah wuxuu ka yeeshaa jees-jees, kuwaasina waxaa u sugnaaday cadaab wax dulleeya.
Swahilice:
Na anapo kijua kitu kidogo katika Aya zetu hukifanyia mzaha. Watu hao ndio watakao kuwa na adhabu ya kufedhehesha.
Uygurca:
ئۇ بىزنىڭ ئايەتلىرىمىزدىن بىرەر نەرسىنى بىلگەن چاغدا (يەنى ئۇنىڭغا قۇرئان ئايەتلىرى يەتكەن چاغدا)، ئۇنى مەسخىرە قىلىدىغان نەرسە قىلىۋالىدۇ، ئەنە شۇلار خار قىلغۇچى ئازابقا دۇچار بولىدۇ
Japonca:
かれらは,わが啓示の一端を理解すると,それを嘲笑的にとる,これらの者には,恥ずべき懲罰がある。
Arapça (Ürdün):
«وإذا علم من آياتنا» أي القرآن «شيئاً اتخذها هزواً» أي مهزوءاً بها «أولئك» أي الأفاكون «لهم عذاب مهين» ذو إهانة.
Hintçe:
और जब हमारी आयतों में से किसी आयत पर वाक़िफ़ हो जाता है तो उसकी हँसी उड़ाता है ऐसे ही लोगों के वास्ते ज़लील करने वाला अज़ाब है
Tayca:
และเมื่อเขาได้ทราบสิ่งใดจากอายาตของเรา เขาก็ถือเอาอายาตนั้น ๆ เป็นการล้อเลียน ชนเหล่านี้สำหรับพวกเขาจะได้รับการลงโทษอันอัปยศ
İbranice:
כאשר נודעים לו כמה מאותותינו, הוא מזלזל בהם. לאנשים כמוהו, צפוי להם עונש כואב
Hırvatça:
A kad sazna za neke Naše ajete, on im se ruga. Takve ponižavajuća patnja čeka.
Rumence:
Când cunoaşte din semnele Noastre, le ia în zeflemea. Aceştia sunt cei care vor avea o osândă umilitoare.
Transliteration:
Waitha AAalima min ayatina shayan ittakhathaha huzuwan olaika lahum AAathabun muheenun
Türkçe:
Ayetlerimizden birşeyin bilgisine ulaşınca, alaya aldı onu. İşte onlar içindir horlayıp yere batıran bir azap.
Sahih International:
And when he knows anything of Our verses, he takes them in ridicule. Those will have a humiliating punishment.
İngilizce:
And when he learns something of Our Signs, he takes them in jest: for such there will be a humiliating Penalty.
Azerbaycanca:
O, ayələrimizdən bir şey öyrənib bildiyi zaman onu lağa qoyur. Məhz belələri (qiyamət günü) alçaldıcı bir əzaba düçar olacaqlar!
Süleyman Ateş:
O, bizim ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onunla alay eder. İşte öyleleri için alçaltıcı bir azab vardır.
Diyanet Vakfı:
(O) ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onlarla alay eder. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır!
Erhan Aktaş:
Âyetlerimizden bir şey öğrendikleri zaman, onu alay konusu edinirler. İşte onlar için alçaltıcı bir azâp vardır.
Kral Fahd:
(O) âyetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onlarla alay eder. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır!
Hasan Basri Çantay:
Âyetlerimizden bir şey´e muttali´ olduğu zaman o, bunu eğlenti edinir, işte onlar böyle. Onlar için zillet verici bir azâb vardır,
Muhammed Esed:
Çünkü o, mesajlarımızdan birinin farkına vardığında onu hemen küçümseyip alaya alır. Böylelerini alçaltıcı bir azap beklemektedir.
Gültekin Onan:
Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman, alay konusu edinir. İşte onlar için aşağılatıcı bir azab vardır.
Ali Fikri Yavuz:
(Kur’an) ayetlerimizden bir şey ona ulaşıb da Kur’an’dan olduğunu bilince, onu eğlenceye alır. İşte bu halde olanlar (var ya), onlar için perişan edici bir azap vardır.
Portekizce:
E quando chega a conhecer algo dos Nossos versículos, escarnece-o. Estes sofrerão um humilhante castigo.
İsveççe:
Och för den som, när han får kännedom om något av Våra budskap, skämtar bort det ligger ett förnedrande straff [i beredskap].
Farsça:
و هنگامی که به چیزی از آیات ما آگاه می شود، آن را به مسخره گیرد؛ اینانند که برای آنان عذاب خوارکننده ای خواهد بود.
Kürtçe:
وە ھەرکاتێك شتێك لەبەڵگەکانمان ئاگاداربێت بەگاڵتەی دەگرێت، ئەوانە سزای ڕیسواکەریان بۆ ھەیە
Özbekçe:
Қачонки Бизнинг оятларимиздан бирор нарса билса, уни истеҳзо қилади. Ана ўшаларга хорловчи азоб бордир.
Malayca:
Dan apabila sampai ke pengetahuannya sesuatu dari ayat-ayat penerangan Kami, ia menjadikannya ejek-ejekan; mereka yang demikian keadaannya, akan beroleh azab yang menghina.
Arnavutça:
E, kur të njohtohet me diçka nga ajetet Tona, ai ato – i përqeshë. Për të tillët do të ketë dënim të poshtëruar.
Bulgarca:
И щом узнае нещо от Нашите знамения, той им се подиграва. За тези ще има унизително мъчение.
Sırpça:
А кад сазна за неке Наше доказе, он им се руга. Такве чека понижавајућа патња.
Çekçe:
A když naučí se něčemu ze znamení Naších, tropí si z toho jen posměšky. A takové očekává trest potupný.
Urduca:
ہماری آیات میں سے کوئی بات جب اس کے علم میں آتی ہے تو وہ اُن کا مذاق بنا لیتا ہے ایسے سب لوگوں کے لیے ذلت کا عذاب ہے
Tacikçe:
Чун чизе аз оёти Моро фаро гирад, ба масхарааш мегирад, инҳо сазовори азобе хоркунандаанд.
Tatarca:
Ул имансыз, әгәр аңа аятьләрдән бер аять ирешеп, ул аятьне Коръәндәге Безнең аятебез икәнне белсә, аны мәсхәрә кылырга тотыныр. Андый кешеләргә ахирәттә хур итүче ґәзаб булыр.
Endonezyaca:
Dan apabila dia mengetahui barang sedikit tentang ayat-ayat Kami, maka ayat-ayat itu dijadikan olok-olok. Merekalah yang memperoleh azab yang menghinakan.
Amharca:
ከአንቀጾቻችንም አንዳችን ባወቀ ጊዜ መሳለቂያ አድርጎ ይይዛታል፡፡ እነዚያ ለእነርሱ አዋራጅ ቅጣት አልላቸው፡፡
Tamilce:
இன்னும், நமது வசனங்களில் எதையும் அவன் அறிந்தால் அதை கேலியாக எடுத்துக்கொள்கிறான். அவர்கள், இழிவுதரும் தண்டனை அவர்களுக்கு உண்டு.
Korece:
하나님의 예증을 들었을 때 그것들을 조롱한 그에게도 고통스러운 벌이 있으리라
Vietnamca:
Khi hắn biết được điều gì từ các Lời Mặc Khải của TA, hắn lại mang nó ra chế giễu đùa cợt. Những kẻ đó sẽ phải chịu một sự trừng phạt đầy nhục nhã.
Ayet Linkleri: