Arapça:
مِّن وَرَائِهِمْ جَهَنَّمُ ۖ وَلَا يُغْنِي عَنْهُم مَّا كَسَبُوا شَيْئًا وَلَا مَا اتَّخَذُوا مِن دُونِ اللَّهِ أَوْلِيَاءَ ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ
Çeviriyazı:
miv verâihim cehennem. velâ yugnî `anhüm mâ kesebû şey'ev velâ me-tteḫaẕû min dûni-llâhi evliyâ'. velehüm `aẕâbün `ażîm.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ötelerinde cehennem var. Ne kazandıkları şeyler, ne de Allah'tan başka edindikleri dostlar, kendilerinden hiçbir şeyi (azabı) kaldıramaz. Onlar için büyük bir azab vardır.
Diyanet İşleri:
Ayetlerimizden bir şey öğrendiğinde onu alaya alır. İşte bunlara alçaltıcı bir azap ve ardından da cehennem vardır. Kazandıkları şeyler de, Allah'ı bırakıp edindikleri dostlar da onlara bir fayda vermez. Büyük azap onlaradır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Bulundukları halin ardında da cehennem var ve ne kazandıkları, azaplarından birşeyceğizi defedebilir, ne Allah'ı bırakıp da kabul ettikleri mabutlar ve onlaradır pek büyük bir azap.
Şaban Piriş:
Arkalarından cehennem (vardır)! kazandıkları hiçbir şey, Allah’ın dışında edindikleri evliyalar onlara fayda vermez. Onlar için büyük bir azap vardır.
Edip Yüksel:
Onları cehennem beklemektedir. Ne işledikleri şeyler, ne de ALLAH'tan başka edindikleri dostlar onu kurtarabilir. Onlar, acı bir azabı haketmişlerdir.
Ali Bulaç:
Arkalarından cehennem (onları izlemektedir). Kazandıkları şeyler, onlara hiçbir yarar sağlamaz. Allah'tan başka edindikleri veliler de. Onlar için büyük bir azap vardır.
Suat Yıldırım:
Peşlerinde de cehennem onları beklemektedir. Ne kazandıkları servetler, ne de Allah'tan başka edindikleri dostlar ve hâmiler, kendilerine fayda vermez. Onlara müthiş bir azap vardır.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Arkalarından cehennem vardır. Onlardan ne kazanmış oldukları şeyler ve ne de Allah´ın gayrı ittihaz etmiş oldukları dostlar, bir şeyi bertaraf edemiyecektir. Onlar için pek büyük bir azab vardır.
Yaşar Nuri Öztürk:
Arkalarından cehennem! Kazanmış oldukları da Allah dışında edindikleri veliler de onlara hiçbir yarar sağlamayacaktır. Çok büyük bir azap vardır onlar için.
Bekir Sadak:
And olsun ki Biz, Irailogullarina Kitap, hukum ve peygamberlik verdik
İbni Kesir:
Arkalarından da cehennem. Kazandıkları şeyler de, Allah´tan başka edindikleri veliler de onlara bir fayda vermez. Ve onlar için, büyük bir azab vardır.
Adem Uğur:
Ötelerinde de cehennem vardır. Kazandıkları şeyler de, Allah´ı bırakıp edindikleri dostlar da onlara hiçbir fayda vermez. Büyük azap onlaradır.
İskender Ali Mihr:
Cehennem onların arkalarındadır. Ve kazandıkları şeyler onlara fayda vermez. Ve Allah´tan başka dost edindikleri de. Ve onlar için büyük azap vardır.
Celal Yıldırım:
Ve önlerinde de Cehennem. Kazandıkları hiçbir şey ve Allah´ı bırakıp edindikleri dostlar fayda vermez, (azabı geri çevirmez). Onlar için büyük bir azâb vardır.
Tefhim ul Kuran:
Arkalarından cehennem (onları izlemektedir). Kazanmakta oldukları şeyler, onlara hiçbir yarar sağlamaz
Fransızca:
L'Enfer est à leur trousses. Ce qu'ils auront acquis ne leur servira à rien, ni ce qu'ils auront pris comme protecteurs, en dehors d'Allah. Ils auront un énorme châtiment.
İspanyolca:
Les espera la gehena y sus posesiones no les servirán de nada, como tampoco los que tomaron como amigos en lugar de tomar a Alá. Tendrán un castigo terrible.
İtalyanca:
li attende l'Inferno. Non servirà a niente quel che avranno fatto, né gli alleati che si sono presi all'infuori di Allah. Avranno un castigo terribile.
Almanca:
Vor ihnen steht Dschahannam. Und weder das, was sie sich erwarben, wird ihnen nützen, noch das, was sie sich anstelle von ALLAH als Wali nahmen. Und für sie ist eine überharte Peinigung bestimmt.
Çince:
他们的身后有火狱,他们所获得的,对于他们,毫无裨益;他们舍真主而认为保护神的,对于他们,也毫无裨益;他们将受痛苦的刑罚。
Hollandaca:
Vóór hen ligt de hel, en wat zij ook zullen gewonnen hebben, zal hun volstrekt niet baten; noch de afgoden welke zij, naast God, tot hunne schutsgeesten hebben genomen; en zij zullen eene pijnlijke straf ondergaan.
Rusça:
Перед ними - Геенна. Не спасут их то, что они приобрели, и те, кого они взяли себе в покровители и помощники вместо Аллаха. Им уготованы великие мучения.
Somalice:
waxaa koobi «kana dambeysa» Naarta Jahannamo, waxna uma taro waxay kasbadeen, iyo waxay ka yeesheen Eebe ka sokow owliyo, waxayna mudan Cadaab wayn.
Swahilice:
Na nyuma yao ipo Jahannamu. Na walio yachuma hayatawafaa hata kidogo, wala walinzi walio washika badala ya Mwenyezi Mungu. Na watapata adhabu kubwa.
Uygurca:
ئۇلارنى ئالدىدا جەھەننەم (كۈتۈپ تۇرىدۇ)، ئۇلارنىڭ ئېرىشكەن نەرسىلىرى (يەنى دۇنيادا تاپقان ماللىرى ۋە بالىلىرى) ۋە اﷲ نى قويۇپ دوست تۇتقان نەرسىلىرى (يەنى بۇتلىرى) ئۇلارغا ھېچ نەرسىگە ئەسقاتمايدۇ، ئۇلار چوڭ ئازابقا دۇچار بولىدۇ
Japonca:
かれらの行く先は地獄で,その行ったことは,かれらに役立つことは何もなく,また守護者として,アッラー以外に祈ったものも,役立たない。かれらには手痛い懲罰がある。
Arapça (Ürdün):
«من ورائهم» أي أمامهم لأنهم في الدنيا «جهنم ولا يغني عنهم ما كسبوا» من المال والفعال «شيئاً ولا ما اتخذوا من دون الله» أي الأصنام «أولياء ولهم عذاب عظيم».
Hintçe:
जहन्नुम तो उनके पीछे ही (पीछे) है और जो कुछ वह आमाल करते रहे न तो वही उनके कुछ काम आएँगे और न जिनको उन्होंने ख़ुदा को छोड़कर (अपने) सरपरस्त बनाए थे और उनके लिए बड़ा (सख्त) अज़ाब है
Tayca:
เบื้องหน้าพวกเขาคือนรกญะฮันมัน และสิ่งที่พวกเขาขวนขวายไว้จะไม่อำนวยประโยชน์อันใดแก่พวกเขาได้ และสิ่งที่พวกเขายึดถือเอาเป็นผู้คุ้มครองอื่นจากอัลลอฮฺ ก็จะไม่อำนวยประโยชน์เช่นกัน และสำหรับพวกเขาจะได้รับการลงโทษอย่างใหญ่หลวง
İbranice:
מאחוריהם גיהינום, ומעשיהם לא יועילו להם בכלום, ואף לא המגינים אשר לקחו להם זולת אלוהים. אכן, צפוי להם עונש כבד
Hırvatça:
Pred njima je Džehennem, i ni od kakve koristi im neće biti ono što su stekli, ni oni koje su, pored Allaha, za zaštitnike uzeli, i njih čeka patnja golema.
Rumence:
Gheena va fi în spatele lor. Ceea ce au agonisit nu le va sluji la nimic şi nici oblăduitorii pe care şi i-au luat în afara lui Dumnezeu şi vor avea parte de o mare osândă.
Transliteration:
Min waraihim jahannamu wala yughnee AAanhum ma kasaboo shayan wala ma ittakhathoo min dooni Allahi awliyaa walahum AAathabun AAatheemun
Türkçe:
Arkalarından cehennem! Kazanmış oldukları da Allah dışında edindikleri veliler de onlara hiçbir yarar sağlamayacaktır. Çok büyük bir azap vardır onlar için.
Sahih International:
Before them is Hell, and what they had earned will not avail them at all nor what they had taken besides Allah as allies. And they will have a great punishment.
İngilizce:
In front of them is Hell: and of no profit to them is anything they may have earned, nor any protectors they may have taken to themselves besides Allah: for them is a tremendous Penalty.
Azerbaycanca:
Qarşıda (öləndən sonra) onları Cəhənnəm gözləyir. Nə qazandıqları dünya malı, nə də Allahdan başqa dost tutduqları (ibadət etdikləri bütlər) onlara bir fayda verəcəkdir (Allahın əzabını onlardan dəf edəcəkdir). Onlar böyük bir əzaba düçar olacaqlar!
Süleyman Ateş:
Ötelerinden de cehennem (onları beklemektedir). Ne kazandıkları ve ne de Allah'tan başka edindikleri veliler kendilerine bir yarar sağlayabilir. Onlar için büyük bir azab vardır.
Diyanet Vakfı:
Ötelerinde de cehennem vardır. Kazandıkları şeyler de, Allah'ı bırakıp edindikleri dostlar da onlara hiçbir fayda vermez. Büyük azap onlaradır.
Erhan Aktaş:
Cehennem peşlerindedir. Kazandıkları şeyler ve Allah’ın yanı sıra edindikleri veliler(1) onlara bir yarar sağlamaz. Onlar için büyük bir azâp vardır.
Kral Fahd:
Ötelerinde de cehennem vardır. Kazandıkları şeylerde, Allah'ı bırakıp edindikleri dostlar da onlara hiçbir fayda vermez. Büyük azap onlaradır.
Hasan Basri Çantay:
önlerinde cehennem. Onların ne kazandıkları şeyler, ne de Allâhı bırakıb da dostlar edindikleri nesneler kendilerinden hiçbir şey´i def´edemez. Onların hakkı büyük bir azâbdır.
Muhammed Esed:
Cehennem önlerindedir; ve ne (bu dünyada) kazanabilecekleri şeyler, ne de Allah´ın yerine dost ve koruyucu edindikleri, onlara hiçbir fayda sağlamaz, çünkü onları korkunç bir azap beklemektedir.
Gültekin Onan:
Arkalarından cehennem (onları izlemektedir). Kazandıkları şeyler, onlara hiçbir yarar sağlamaz. Tanrı´dan başka edindikleri veliler de. Onlar için büyük bir azab vardır.
Ali Fikri Yavuz:
Ötelerinde cehennem var. Ne kazandıkları şeyler, ne de Allah’dan başka edindikleri dostlar, kendilerinden hiç bir şeyi (azabı) kaldıramaz. Onlar için büyük bir azab vardır.
Portekizce:
Frente a eles estará o inferno, e de nada lhes valerá tudo quanto tiverem acumulado, nem tampouco os que adotarem porprotetores, em vez de Deus. E sofrerão um severo castigo.
İsveççe:
Helvetet är dem inpå hälarna och ingenting av det som de har uppnått [i livet] och ingen av dem som de har valt till beskyddare i Guds ställe skall vara dem till någon nytta; ja, ett straff av stor stränghet [väntar] dem.
Farsça:
پیش رویشان دوزخ است، و آنچه [از ثروت، مقام، یار و یاور] به دست آورده اند و آنچه را به جای خدا سرپرستان و معبودان خود گرفته اند، چیزی از عذاب را از آنان دفع نمی کند، و برای آنان عذابی بزرگ است.
Kürtçe:
لە پێشیانەوە ئاگری دۆزەخە، ھیچ سوودێکیان پێ ناگەیەنێت ئەوەی لە(دونیا)دا کردوویانە وە ئەو پشتیوانانەی جگە لەخوا ھەڵیان بژاردون (سوودی نیە) وە سزایەکی زۆر گەورەیان بۆ ھەیە
Özbekçe:
Ва ортларида жаҳаннам бор. Уларга касб қилган нарсалари ҳам, Аллоҳни қўйиб тутган «дўстлари» ҳам ҳеч бир нарсада асқотмас. Уларга улкан азоб бордир.
Malayca:
Di hadapan mereka (di akhirat kelak) ada neraka Jahannam (yang disediakan untuk mereka), dan apa jua yang mereka usahakan, tidak dapat menyelematkan mereka sedikit pun; demikian juga yang mereka sembah atau puja selain Allah, tidak dapat memberikan sebarang perlindungan; dan (kesudahannya) mereka akan beroleh azab seksa yang besar.
Arnavutça:
Para tyre është xhehennemi, dhe nuk do t’ju ndihmojë asgjë ng ato që kanë fituar, as ata (idhujtë) që i kanë marrë, pos Perëndisë, për mbrojtës! Ata i pret mundim i madh.
Bulgarca:
Пред тях е Адът. И не ще ги избави с нищо онова, което са придобили, нито онова, което са взели за покровител вместо Аллах. За тях има огромно мъчение.
Sırpça:
Пред њима је Пакао, и ни од какве користи неће да им буде оно што су стекли, ни они које су, поред Аллаха, узели за заштитнике, и њих чека огромна патња.
Çekçe:
Za nimi peklo číhá a nebude jim platné nic z toho, co si vysloužili, ani to, co místo Boha jako ochránce si vzali a pro ně určen je trest nesmírný.
Urduca:
اُن کے آگے جہنم ہے جو کچھ بھی انہوں نے دنیا میں کمایا ہے اس میں سے کوئی چیز اُن کے کسی کام نہ آئے گی، نہ اُن کے وہ سرپرست ہی اُن کے لیے کچھ کر سکیں گے جنہیں اللہ کو چھوڑ کر انہوں نے اپنا ولی بنا رکھا ہے اُن کے لیے بڑا عذاب ہے
Tacikçe:
Пеши рӯяшон ҷаҳаннам аст. Ва моле, ки ба даст овардаанд ва касоне, ки ғайри Худои якто ба худоӣ гирифтаанд, ба ҳолашон фоида накунад. Онҳорост азобе бузург!
Tatarca:
Аларның артларында җәһәннәм бардыр, ул вакытта аларга кәсеп иткән маллары вә балалары һич тә файда бирмәс, вә Аллаһ урынына Аллаһудан башканы дус тоткан затлары да файда бирмәс, вә аларга ахирәттә түзә алмаслык олугъ ґәзаб бардыр.
Endonezyaca:
Di hadapan mereka neraka Jahannam dan tidak akan berguna bagi mereka sedikitpun apa yang telah mereka kerjakan, dan tidak pula berguna apa yang mereka jadikan sebagai sembahan-sembahan (mereka) dari selain Allah. Dan bagi mereka azab yang besar.
Amharca:
ከፊታቸውም ገሀነም አልለች፡፡ የሰበሰቡትም ሀብት ከእነርሱ ላይ ምንንም አይመልስላቸውም፡፡ ከአላህ ሌላም ረዳቶች አድርገው የያዙዋቸው (አይጠቅሟቸውም)፡፡ ለእነርሱም ታላቅ ቅጣት አልላቸው፡፡
Tamilce:
அவர்களுக்கு முன்னால் நரகம் இருக்கிறது. அவர்கள் சம்பாதித்ததும் அல்லாஹ்வை அன்றி அவர்கள் எவற்றை (தங்கள்) பாதுகாவலர்களாக எடுத்துக் கொண்டார்களோ அவையும் அவர்களை விட்டும் (அல்லாஹ்வின் தண்டனையில்) எதையும் தடுக்காது. இன்னும், பெரிய (கடுமையான) தண்டனை அவர்களுக்கு உண்டு.
Korece:
그들 앞에는 지옥뿐이며 그들이 얻었던 어떤 것도 유용하지 아니하며 하나님 외에는 그들을 위해 어떤 보호자도 없나니 그들 에게는 무서운 응벌 밖엔 없노라
Vietnamca:
Trước mặt chúng là Hỏa Ngục; bất cứ điều gì mà chúng kiếm được (trên thế gian) cũng như những kẻ mà chúng nhận làm vị bảo hộ ngoài Allah sẽ không giúp ích gì cho chúng. (Rồi đây) chúng sẽ phải chịu một sự trừng phạt khủng khiếp.
Ayet Linkleri: