Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

44

Sûredeki Ayet No: 

31

Ayet No: 

4445

Sayfa No: 

497

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

مِن فِرْعَوْنَ ۚ إِنَّهُ كَانَ عَالِيًا مِّنَ الْمُسْرِفِينَ

Çeviriyazı: 

min fir`avn. innehû kâne `âliyem mine-lmüsrifîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Firavun'dan da kurtardık çünkü o üstünlük taslayıp haddi aşan bir zorbaydı.

Diyanet İşleri: 

And olsun ki, İsrailoğullarını, azgın bir zorba olan Firavun'un alçaltıcı azabından kurtardık.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Firavun'dan; şüphe yok ki o haddi aşanlardan yücelik satan, ululanan biriydi.

Şaban Piriş: 

Firavundan... Çünkü o, haddi ululuk taslayan bir kimse idi.

Edip Yüksel: 

Firavun'dan. O, azgın bir diktatör idi.

Ali Bulaç: 

Firavun'dan. Çünkü, o, ölçüyü taşıran bir mütekebbirdi.

Suat Yıldırım: 

Böylece, İsrailoğullarını gerçekten zelil eden, aşağılayan o işkenceden, Firavun'un işkencesinden kurtardık. Doğrusu, bu adam, haddini aşan, büyüklük taslayan zorbanın teki idi.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Fir´avun´dan, şüphe yok ki, o, müsriflerden bir mütekebbir olmuştu.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Firavun'dan kurtardık. Firavun, haddi aşanların büyüklük taslayanlarından biriydi.

Bekir Sadak: 

Bunlar mi daha ustun yoksa Tubba milleti ve onlardan oncekiler mi? Onlari yok etmisizdir, cunku onlar suclu idiler.

İbni Kesir: 

Firavun´dan. Doğrusu o, azgın bir zorba idi.

Adem Uğur: 

Yani Firavun´dan. Çünkü o bir zorba idi, aşırı gidenlerdendi.

İskender Ali Mihr: 

O firavun ki, şüphesiz o, haddi aşanlardan ve büyüklük taslayanlardandı.

Celal Yıldırım: 

44:30

Tefhim ul Kuran: 

Firavun´dan. Çünkü o, ölçüyü taşıran bir mütekebbirdi.

Fransızca: 

de Pharaon qui était hautain et outrancier.

İspanyolca: 

de Faraón. Era altivo, de los inmoderados.

İtalyanca: 

da Faraone che era tiranno e prevaricatore.

Almanca: 

von Pharao. Gewiß, er war ein Arroganter von den Maßlosen.

Çince: 

法老的刑罚。他确是高傲的,确是过分的。

Hollandaca: 

Van Pharao; want hij was hoovaardig en een zondaar.

Rusça: 

от Фараона. Воистину, он был надменен и был одним из преступающих границы дозволенного.

Somalice: 

(Fircoombaan ka korinay) wuxuuna ahaa isla weyne xadgudbayaasha ka mid ah.

Swahilice: 

Ya Firauni. Hakika yeye alikuwa jeuri katika wenye kupindukia mipaka.

Uygurca: 

شەك - شۈبھىسىزكى، بىز ئىسرائىل ئەۋلادىنى خار قىلغۇچى ئازابتىن – پىرئەۋن (ئازابى) دىن قۇتقۇزدۇق، پىرئەۋن ھەقىقەتەن مۇتەكەببىر ئىدى، ھەددىدىن ئاشقۇچىلاردىن ئىدى

Japonca: 

フィルアウンから(救い出した)。本当にかれは,高慢で無法者であった。

Arapça (Ürdün): 

«من فرعون» قيل بدل من العذاب بتقدير مضاف، أي عذاب، وقيل حال من العذاب «إنه كان عالياً من المسرفين».

Hintçe: 

वह बेशक सरकश और हद से बाहर निकल गया था

Tayca: 

จากฟิรเอานฺ แท้จริงเขาเป็นผู้โอหังที่มาจากผู้ฝ่าฝืน

İbranice: 

מידי פרעה אשר היה מתייהר ומן המשחיתים

Hırvatça: 

od faraona - on je bio zbilja nadmen, jedan od onih koji su u zlu svaku mjeru prevršili,

Rumence: 

de Faraon care era trufaş peste măsură.

Transliteration: 

Min firAAawna innahu kana AAaliyan mina almusrifeena

Türkçe: 

Firavun'dan kurtardık. Firavun, haddi aşanların büyüklük taslayanlarından biriydi.

Sahih International: 

From Pharaoh. Indeed, he was a haughty one among the transgressors.

İngilizce: 

Inflicted by Pharaoh, for he was arrogant (even) among inordinate transgressors.

Azerbaycanca: 

Fir’ondan (xilas etdik). Həqiqətən, o, təkəbbür göstərən, həddi aşanlardan idi!

Süleyman Ateş: 

Fir'avn'dan. Çünkü o, (insanları ezip) ululanan, sınırı aşanlardan biri idi.

Diyanet Vakfı: 

Yani Firavun'dan. Çünkü o bir zorba idi, aşırı gidenlerdendi.

Erhan Aktaş: 

Firavun’un zulmünden. Kuşkusuz o, müsriflerdendi.(1)

Kral Fahd: 

Yani Firavun'dan. Çünkü o bir zorba idi, aşırı gidenlerdendi.

Hasan Basri Çantay: 

44:30

Muhammed Esed: 

Firavun(un onların başına sardığı azap)tan; zaten o, kendi kişiliklerini harcayıp duranların en başta gelenlerindendi;

Gültekin Onan: 

Firavun´dan. Çünkü, o, ölçüyü taşıran bir mütekebbirdi.

Ali Fikri Yavuz: 

Firavun’dan (esaretinden ve oğullarının öldürülmesinden). Çünkü o azgın müsriflerdendi, (şirke varanlardandı).

Portekizce: 

Infligido pelo Faraó; em verdade, ele foi um déspota, e se contava entre os transgressores.

İsveççe: 

som Farao [lade på dem] - han var en förtryckare som gick till de värsta överdrifter. -

Farsça: 

از فرعون که متکبری سرکش از زمره اسراف کاران بود،

Kürtçe: 

لە فیرعەون، بێگومان فیرعەون خۆبەزل زانێکی لەسنوور دەرچوو بوو

Özbekçe: 

Фиръавндан нажот бердик. Албатта, у мутакаббир ва ҳаддидан ошганлардан эди. (Фиръавн ва қавмини ҳалок қилиш билан биз Бани Исроилни азобдан озод этдик. Улар унинг қавми қўл остида азоб чекар эдилар.)

Malayca: 

Dari penindasan Firaun, sesungguhnya ia adalah seorang yang sombong takbur lagi terbilang dari orang-orang yang melampaui batas (dalam keganasan dan kekejamannya).

Arnavutça: 

prej Faraonit, - ai ishte mendjemadh, njeri që për keq kalonte çdo kufi –

Bulgarca: 

от Фараона. Той бе горделивец от престъпващите.

Sırpça: 

од фараона - он је био збиља надмен, један од оних који су превршили сваку меру у злу,

Çekçe: 

Faraonóvým; a byl on mezi přestupníky zpupný.

Urduca: 

فرعون سے نجات دی جو حد سے گزر جانے والوں میں فی الواقع بڑے اونچے درجے کا آدمی تھا

Tacikçe: 

аз азоби Фиръавни саркаши аз ҳад гузаранда

Tatarca: 

Ул ґәзаб аларга Фиргауннән иде, кыз балаларын суйдырып, үзләрен авыр эшләрдә эшләтә иде, ул Фиргаун тәкәбберлектә вә явызлыкта чиктән үтүчеләрнең иң өстене иде.

Endonezyaca: 

dari (azab) Fir'aun. Sesungguhnya dia adalah orang yang sombong, salah seorang dari orang-orang yang melampaui batas.

Amharca: 

ከፈርዖን፤ እርሱ የኮራ ከወሰን አላፊዎቹ ነበርና፡፡

Tamilce: 

ஃபிர்அவ்னிடமிருந்து (அவர்களை பாதுகாத்தோம்). நிச்சயமாக அவன் பெருமை அடிப்பவனாக (-அழிச்சாட்டியம் செய்பவனாக), வரம்புமீறிகளில் ஒருவனாக இருந்தான்.

Korece: 

파라오로 부터라 실로 그는 오만한 죄인이라

Vietnamca: 

Từ Pha-ra-ông. Quả thật, hắn là tên ngạo mạn trong số những kẻ ác đức và tàn bạo.