Arapça:
وَآتَيْنَاهُم مِّنَ الْآيَاتِ مَا فِيهِ بَلَاءٌ مُّبِينٌ
Çeviriyazı:
veâteynâhüm mine-l'âyâti mâ fîhi belâüm mübîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Biz onlara içinde apaçık bir imtihan bulunan mucizeler verdik.
Diyanet İşleri:
Onlara, her birinde açıkça bir imtihan bulunan, mucizeler verdik.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve onlara, apaçık nimetleri muhtevi deliller verdik.
Şaban Piriş:
Onlara, içlerinde apaçık imtihanlar olan ayetler verdik.
Edip Yüksel:
Ve onlara, açık bir sınav olarak mucizeler verdik.
Ali Bulaç:
Ve onlara, her birinde açık birer imtihan bulunan ayetler verdik.
Suat Yıldırım:
Onlara, açık ve zahir nimetleri ortaya koyan nice mûcizevî haller verdik.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve onlara kendisinde apaçık imtihan olan âyetlerden vermiştik.
Yaşar Nuri Öztürk:
Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan ayetler vermiştik.
Bekir Sadak:
Biz onlari, ancak ve ancak gerektigi gibi yarattik, ama insanlarin cogu bilmezler.
İbni Kesir:
Onlara ayetlerden öylelerini verdik ki
Adem Uğur:
Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan işaretler verdik.
İskender Ali Mihr:
Ve onlara, içinde apaçık imtihan olan âyetlerden (mucizelerden) verdik.
Celal Yıldırım:
Onlara öylesine açık belgeler, mu´cizeler verdik ki, herbirinde hem açık nîmet ve bereket, hem de imtihan vardı.
Tefhim ul Kuran:
Ve onlara, her birinde açık birer imtihan bulunan ayetler verdik.
Fransızca:
et leur apportâmes des miracles de quoi les mettre manifestement à l'épreuve.
İspanyolca:
Les dimos signos con los que les pusimos claramente a prueba.
İtalyanca:
Demmo loro segni che contenevano una prova palese.
Almanca:
Und WIR ließen ihnen von den Ayat zuteil werden, worin deutliche Prüfung ist.
Çince:
我赏赐他们许多迹象,都是有明显的试验的。
Hollandaca:
Wij toonden hun verschillende teekenen, waarin een duidelijke proef was gelegen.
Rusça:
Мы даровали им знамения, в которых было заключено явное испытание (или явная милость).
Somalice:
waxaana siinay aayado imtixaan cad kusuganyahay.
Swahilice:
Na tukawapa katika ishara zenye majaribio yaliyo wazi.
Uygurca:
ئۇلارغا (يەنى تەپەككۇر قىلغۇچىلارغا) روشەن سىناق بار نۇرغۇن مۆجىزىلەرنى ئاتا قىلدۇق
Japonca:
そして明白な試練を含む,数々の印を与えた。
Arapça (Ürdün):
«وآتيانهم من الآيات ما فيه بلاء مبين» نعمة ظاهرة من فلق البحر والمن والسلوى وغيرها.
Hintçe:
और हमने उनको ऐसी निशानियाँ दी थीं जिनमें (उनकी) सरीही आज़माइश थी
Tayca:
และเราได้ประทานสัญญาณต่าง ๆ แก่พวกเขา ซึ่งในนั้นมีข้อทดสอบอย่างชัดแจ้ง
İbranice:
וכבר נתנו להם אותות בהירים אשר היו מבחן עבורם
Hırvatça:
i neka smo im znamenja puna očite kušnje dali.
Rumence:
Le-am adus semne cu o dovadă vădită.
Transliteration:
Waataynahum mina alayati ma feehi balaon mubeenun
Türkçe:
Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan ayetler vermiştik.
Sahih International:
And We gave them of signs that in which there was a clear trial.
İngilizce:
And granted them Signs in which there was a manifest trial
Azerbaycanca:
Onlara (özlərini necə aparacaqlarını bilmək üçün) hər biri açıq-aşkar bir imtahan olan mö’cüzələr (dənizin yarılması, bildirçin əti, qüdrət halvası və s.) verdik.
Süleyman Ateş:
Onlara, içinde açık bir sınav bulunan ayetler verdik.
Diyanet Vakfı:
Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan işaretler verdik.
Erhan Aktaş:
Onlara, içinde apaçık belâ(1) olan âyetlerden(2) verdik.
Kral Fahd:
Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan işaretler verdik.
Hasan Basri Çantay:
Bir de onlara âyetlerden, her birinde açık birer imtihan (gizlenmiş) bulunan, şeyler verdik.
Muhammed Esed:
ve onlara açıkça bir sınavı haber veren (rahmetimizin) işaretler(ini) verdik.
Gültekin Onan:
Ve onlara, her birinde açık birer imtihan bulunan ayetler verdik.
Ali Fikri Yavuz:
Ve onlara (denizin açılması, bıldırcın ve kudret helvası gibi) alâmetlerden öylesini vermiştik ki, onda büyük bir nimet vardı.
Portekizce:
E os agraciamos com certas sinais que continham uma verdadeira prova.
İsveççe:
och Vi gav dem tecken [på Vår nåd] vars klara innebörd var att de sattes på prov.
Farsça:
و به آنان از آیات و معجزات آنچه را که در آن آزمایشی آشکار بود، عطا کردیم.
Kürtçe:
وە موعجیزە وبەڵگەی زۆرمان پێدان کە بۆ تاقیکردنەوەی ڕوون وئاشکرا بەس بێت
Özbekçe:
Ва уларга оят-мўъзижалардан ичида очиқ-ойдин синов бор нарсаларни бердик. (Аллоҳ таоло Бани Исроилга турли оят-мўъжизалар юборди. Уларда синов бор эди.)
Malayca:
Dan Kami berikan kepada mereka (melalui Nabi Musa) berbagai mukjizat yang mengandungi ujian yang jelas nyata (untuk melahirkan sikap mereka).
Arnavutça:
dhe u kemi dhënë argumente, në të cilat ka sprova të qarta.
Bulgarca:
И им дадохме от знаменията онова, в което имаше явно изпитание.
Sırpça:
и нека смо им знамења очигледних благодати и искушења дали.
Çekçe:
a ukázali jsme jim znamení, v nichž zkouška zjevná byla pro ně.
Urduca:
اور اُنہیں ایسی نشانیاں دکھائیں جن میں صریح آزمائش تھی
Tacikçe:
Ва оёте ба онҳо ато кардем, ки дар он имтиҳоне ошкор буд.
Tatarca:
Вә аларга ачык аятьләр, төрле могҗизалар һәм күп нигъмәтләр бирдек.
Endonezyaca:
Dan Kami telah memberikan kepada mereka di antara tanda-tanda kekuasaan (Kami) sesuatu yang di dalamnya terdapat nikmat yang nyata.
Amharca:
ከታምራቶችም በውስጡ ግልጽ የኾነ ፈተና ያለበትን ሰጠናቸው፡፡
Tamilce:
இன்னும், தெளிவான (பல வகையான) சோதனைகள் உள்ள அத்தாட்சிகளை அவர்களுக்கு நாம் கொடுத்தோம்.
Korece:
그들에게 예증들을 부여하 였으니 그 안에는 분명한 시험이 었노라
Vietnamca:
TA đã ban cho chúng những đặc ân mà trong đó là một sự thử thách rõ rệt.
Ayet Linkleri: