Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

44

Sûredeki Ayet No: 

33

Ayet No: 

4447

Sayfa No: 

497

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَآتَيْنَاهُم مِّنَ الْآيَاتِ مَا فِيهِ بَلَاءٌ مُّبِينٌ

Çeviriyazı: 

veâteynâhüm mine-l'âyâti mâ fîhi belâüm mübîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Biz onlara içinde apaçık bir imtihan bulunan mucizeler verdik.

Diyanet İşleri: 

Onlara, her birinde açıkça bir imtihan bulunan, mucizeler verdik.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve onlara, apaçık nimetleri muhtevi deliller verdik.

Şaban Piriş: 

Onlara, içlerinde apaçık imtihanlar olan ayetler verdik.

Edip Yüksel: 

Ve onlara, açık bir sınav olarak mucizeler verdik.

Ali Bulaç: 

Ve onlara, her birinde açık birer imtihan bulunan ayetler verdik.

Suat Yıldırım: 

Onlara, açık ve zahir nimetleri ortaya koyan nice mûcizevî haller verdik.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onlara kendisinde apaçık imtihan olan âyetlerden vermiştik.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan ayetler vermiştik.

Bekir Sadak: 

Biz onlari, ancak ve ancak gerektigi gibi yarattik, ama insanlarin cogu bilmezler.

İbni Kesir: 

Onlara ayetlerden öylelerini verdik ki

Adem Uğur: 

Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan işaretler verdik.

İskender Ali Mihr: 

Ve onlara, içinde apaçık imtihan olan âyetlerden (mucizelerden) verdik.

Celal Yıldırım: 

Onlara öylesine açık belgeler, mu´cizeler verdik ki, herbirinde hem açık nîmet ve bereket, hem de imtihan vardı.

Tefhim ul Kuran: 

Ve onlara, her birinde açık birer imtihan bulunan ayetler verdik.

Fransızca: 

et leur apportâmes des miracles de quoi les mettre manifestement à l'épreuve.

İspanyolca: 

Les dimos signos con los que les pusimos claramente a prueba.

İtalyanca: 

Demmo loro segni che contenevano una prova palese.

Almanca: 

Und WIR ließen ihnen von den Ayat zuteil werden, worin deutliche Prüfung ist.

Çince: 

我赏赐他们许多迹象,都是有明显的试验的。

Hollandaca: 

Wij toonden hun verschillende teekenen, waarin een duidelijke proef was gelegen.

Rusça: 

Мы даровали им знамения, в которых было заключено явное испытание (или явная милость).

Somalice: 

waxaana siinay aayado imtixaan cad kusuganyahay.

Swahilice: 

Na tukawapa katika ishara zenye majaribio yaliyo wazi.

Uygurca: 

ئۇلارغا (يەنى تەپەككۇر قىلغۇچىلارغا) روشەن سىناق بار نۇرغۇن مۆجىزىلەرنى ئاتا قىلدۇق

Japonca: 

そして明白な試練を含む,数々の印を与えた。

Arapça (Ürdün): 

«وآتيانهم من الآيات ما فيه بلاء مبين» نعمة ظاهرة من فلق البحر والمن والسلوى وغيرها.

Hintçe: 

और हमने उनको ऐसी निशानियाँ दी थीं जिनमें (उनकी) सरीही आज़माइश थी

Tayca: 

และเราได้ประทานสัญญาณต่าง ๆ แก่พวกเขา ซึ่งในนั้นมีข้อทดสอบอย่างชัดแจ้ง

İbranice: 

וכבר נתנו להם אותות בהירים אשר היו מבחן עבורם

Hırvatça: 

i neka smo im znamenja puna očite kušnje dali.

Rumence: 

Le-am adus semne cu o dovadă vădită.

Transliteration: 

Waataynahum mina alayati ma feehi balaon mubeenun

Türkçe: 

Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan ayetler vermiştik.

Sahih International: 

And We gave them of signs that in which there was a clear trial.

İngilizce: 

And granted them Signs in which there was a manifest trial

Azerbaycanca: 

Onlara (özlərini necə aparacaqlarını bilmək üçün) hər biri açıq-aşkar bir imtahan olan mö’cüzələr (dənizin yarılması, bildirçin əti, qüdrət halvası və s.) verdik.

Süleyman Ateş: 

Onlara, içinde açık bir sınav bulunan ayetler verdik.

Diyanet Vakfı: 

Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan işaretler verdik.

Erhan Aktaş: 

Onlara, içinde apaçık belâ(1) olan âyetlerden(2) verdik.

Kral Fahd: 

Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan işaretler verdik.

Hasan Basri Çantay: 

Bir de onlara âyetlerden, her birinde açık birer imtihan (gizlenmiş) bulunan, şeyler verdik.

Muhammed Esed: 

ve onlara açıkça bir sınavı haber veren (rahmetimizin) işaretler(ini) verdik.

Gültekin Onan: 

Ve onlara, her birinde açık birer imtihan bulunan ayetler verdik.

Ali Fikri Yavuz: 

Ve onlara (denizin açılması, bıldırcın ve kudret helvası gibi) alâmetlerden öylesini vermiştik ki, onda büyük bir nimet vardı.

Portekizce: 

E os agraciamos com certas sinais que continham uma verdadeira prova.

İsveççe: 

och Vi gav dem tecken [på Vår nåd] vars klara innebörd var att de sattes på prov.

Farsça: 

و به آنان از آیات و معجزات آنچه را که در آن آزمایشی آشکار بود، عطا کردیم.

Kürtçe: 

وە موعجیزە وبەڵگەی زۆرمان پێدان کە بۆ تاقیکردنەوەی ڕوون وئاشکرا بەس بێت

Özbekçe: 

Ва уларга оят-мўъзижалардан ичида очиқ-ойдин синов бор нарсаларни бердик. (Аллоҳ таоло Бани Исроилга турли оят-мўъжизалар юборди. Уларда синов бор эди.)

Malayca: 

Dan Kami berikan kepada mereka (melalui Nabi Musa) berbagai mukjizat yang mengandungi ujian yang jelas nyata (untuk melahirkan sikap mereka).

Arnavutça: 

dhe u kemi dhënë argumente, në të cilat ka sprova të qarta.

Bulgarca: 

И им дадохме от знаменията онова, в което имаше явно изпитание.

Sırpça: 

и нека смо им знамења очигледних благодати и искушења дали.

Çekçe: 

a ukázali jsme jim znamení, v nichž zkouška zjevná byla pro ně.

Urduca: 

اور اُنہیں ایسی نشانیاں دکھائیں جن میں صریح آزمائش تھی

Tacikçe: 

Ва оёте ба онҳо ато кардем, ки дар он имтиҳоне ошкор буд.

Tatarca: 

Вә аларга ачык аятьләр, төрле могҗизалар һәм күп нигъмәтләр бирдек.

Endonezyaca: 

Dan Kami telah memberikan kepada mereka di antara tanda-tanda kekuasaan (Kami) sesuatu yang di dalamnya terdapat nikmat yang nyata.

Amharca: 

ከታምራቶችም በውስጡ ግልጽ የኾነ ፈተና ያለበትን ሰጠናቸው፡፡

Tamilce: 

இன்னும், தெளிவான (பல வகையான) சோதனைகள் உள்ள அத்தாட்சிகளை அவர்களுக்கு நாம் கொடுத்தோம்.

Korece: 

그들에게 예증들을 부여하 였으니 그 안에는 분명한 시험이 었노라

Vietnamca: 

TA đã ban cho chúng những đặc ân mà trong đó là một sự thử thách rõ rệt.