Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

42

Sûredeki Ayet No: 

40

Ayet No: 

4312

Sayfa No: 

487

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَجَزَاءُ سَيِّئَةٍ سَيِّئَةٌ مِّثْلُهَا ۖ فَمَنْ عَفَا وَأَصْلَحَ فَأَجْرُهُ عَلَى اللَّهِ ۚ إِنَّهُ لَا يُحِبُّ الظَّالِمِينَ

Çeviriyazı: 

vecezâü seyyietin seyyietüm miŝlühâ. femen `afâ veaṣleḥa feecruhû `ale-llâh. innehû lâ yüḥibbu-żżâlimîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Bir kötülüğün cezası yine onun gibi bir kötülüktür, ama kim affeder, bağışlarsa onun mükafatı Allah'a aittir. Şüphesiz ki Allah, zalimleri sevmez.

Diyanet İşleri: 

Bir kötülüğün karşılığı, aynı şekilde bir kötülüktür. Ama kim affeder ve barışırsa, onun ecri Allah'a aittir. Doğrusu O, zulmedenleri sevmez.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve kötülüğün karşılığı, ona benzer bir kötü cezadır. Gerçekten de kim bağışlar ve barışı sağlarsa mükafatı, Allah'a aittir; şüphe yok ki o, zulmedenleri sevmez.

Şaban Piriş: 

Bir kötülüğün cezası, onun benzeri/denk bir kötülüktür. Kim de affeder ve ıslah ederse, onun mükafatı Allah’a aittir. Allah, zalimleri sevmez.

Edip Yüksel: 

Kötülüğün cezası, benzeri bir kötülüktür; ancak kim affeder ve erdemli davranırsa ALLAH tarafından ödüllendirilir. O, zalimleri sevmez.

Ali Bulaç: 

Kötülüğün karşılığı, onun misli (benzeri) olan kötülüktür. Ama kim affeder ve ıslah ederse (dirliği kurup-sağlarsa) artık onun ecri Allah'a aittir. Gerçekten O, zalimleri sevmez.

Suat Yıldırım: 

Ama unutmayın ki haksızlığın karşılığı, yapılan haksızlık kadar olabilir, fazlası helâl olmaz.Bununla beraber kim affeder, haksızlık edenle arasını düzeltirse onun da mükâfatı artık Allah'a yaraşan tarzda olur.Şu kesindir ki Allah zalimleri sevmez. [2,194; 16,126]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Bir kötülüğün cezası da onun misli bir kötülüktür. Fakat kim affeder ve ıslahta bulunursa artık onun mükâfaatı da Allah´a aittir. Şüphe yok ki O, zalimleri sevmez.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bir kötülüğün cezası, tıpkısı bir kötülüktür. Fakat affdeip barışmayı esas alanın ücretini bizzat Allah verir. O, zalimleri hiç sevmez.

Bekir Sadak: 

Onlarin, Allah´tan baska kendilerine yardim edecek dostlari da yoktur. Allah´in saptirdigi kimsenin cikar yolu olmaz.

İbni Kesir: 

Kötülüğün karşılığı

Adem Uğur: 

Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükâfatı Allah´a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez.

İskender Ali Mihr: 

Bir kötülüğün cezası onun misli kadar kötülüktür. Fakat kim affeder ve ıslâh ederse artık onun ecri (mükâfatı) Allah´a aittir. Muhakkak ki O (Allah), zalimleri sevmez.

Celal Yıldırım: 

Bir kötülüğün cezası, misliyle kötülüktür. Artık kim affeder de barıştan yana olursa, onun mükâfatı Allah´a aittir. Çünkü Allah elbette zâlimleri sevmez.

Tefhim ul Kuran: 

Kötülüğün karşılığı, onun misli (benzeri) olan kötülüktür. Ama kim affeder ve ıslah ederse (dirliği kurup sağlarsa) artık onun ecri Allah´a aittir. Gerçekten O, zalimleri sevmez.

Fransızca: 

La sanction d'une mauvaise action est une mauvaise action [une peine] identique . Mais quiconque pardonne et réforme, son salaire incombe à Allah. Il n'aime point les injustes !

İspanyolca: 

Una mala acción será retribuida con una pena igual, pero quien perdone y se reconcilie recibirá su recompensa de Alá. Él no ama a los impíos.

İtalyanca: 

La sanzione di un torto è un male corrispondente, ma chi perdona e si riconcilia, avrà in Allah il suo compenso. In verità Egli non ama gli ingiusti.

Almanca: 

Und die Vergeltung für eine Schlechtigkeit ist eine ähnliche Schlechtigkeit. Und wer verziehen und sich versöhnt hat, so obliegt dessen Belohnung ALLAH. Gewiß, ER liebt nicht die Unrecht-Begehenden.

Çince: 

恶行应得同样的恶报。谁愿恕饶而且和解,真主必报酬谁。真主确是不喜爱不义者的。

Hollandaca: 

En de wedervergelding van het kwaad daaraan geëvenredigd doet zijn; maar hij die vergeeft en met zijn vijand verzoend is, zal zijne belooning van God ontvangen ; want hij bemint de onrechtvaardigheid niet.

Rusça: 

Воздаянием за зло является равноценное зло. Но если кто простит и установит мир, то его награда будет за Аллахом. Воистину, Он не любит беззаконников.

Somalice: 

Xumaan abaalkeeduna waa ku abaal marin mid lamid ah Ruuxiise iska cafiya oo wanaajiya ajrigiisa Eebaa siin, Eebana ma jecla daalimiinta.

Swahilice: 

Na malipo ya uovu ni uovu mfano wa huo. Lakini mwenye kusamehe, na akasuluhisha, basi huyo malipo yake yapo kwa Mwenyezi Mungu. Hakika Yeye hawapendi wenye kudhulumu.

Uygurca: 

بىر يامانلىقنىڭ جازاسى شۇنىڭغا ئوخشاش بىر يامانلىقتۇر (يەنى ساڭا بىر كىشى قانچىلىك چېقىلسا، شۇنچىلىك چېقىلماي ئاشۇرۇۋەتسەڭ بولمايدۇ)، كىمكى (ئىنتىقام ئېلىشقا قادىر تۇرۇقلۇق) ئەپۇ قىلسا ۋە (ئۆزى بىلەن يامانلىق قىلغۇچىنىڭ ئارىسىنى) تۈزىسە، ئۇنىڭ ئەجرىنى اﷲ بېرىدۇ، اﷲ ھەقىقەتەن زۇلۇم قىلغۇچىلارنى دوست تۇتمايدۇ

Japonca: 

悪に対する報いは,それと同様の悪である。だが寛容して和解する者に対して,アッラーは報酬を下さる。本当にかれは悪い行いの者を御好みになられない。

Arapça (Ürdün): 

«وجزاءُ سيئة سيئة مثلها» سميت الثانية سيئة لمشابهتها للأولى في الصورة، وهذا ظاهر فيما يقتص فيه من الجراحات، قال بعضهم: وإذا قال له أخزاك الله، فيجيبه أخزاك الله «فمن عفا» عن ظالمه «وأصلح» الود بينه وبين المعفو عنه «فأجره على الله» أي إن الله يأجره لا محالة «إنه لا يحب الظالمين» أي البادئين بالظلم فيترتب عليهم عقابه.

Hintçe: 

और बुराई का बदला तो वैसी ही बुराई है उस पर भी जो शख्स माफ कर दे और (मामले की) इसलाह कर दें तो इसका सवाब ख़ुदा के ज़िम्मे है बेशक वह ज़ुल्म करने वालों को पसन्द नहीं करता

Tayca: 

และการตอบแทนความชั่วคือความชั่วเยี่ยงมัน แต่ผู้ใดอภัย และไกล่เกลี่ยคืนดีกันรางวัลตอบแทนของเขาอยู่ที่อัลลอฮฺ แท้จริงพระองค์ไม่ชอบบรรดาผู้อธรรม

İbranice: 

וגמול רעה ברעה כמוה, אך מי שיסלח וימחל, גמולו גדול אצל אלוהים כי הוא אינו אוהב את המקפחים

Hırvatça: 

Kazna za zlo je slično zlo, a onoga koji oprosti i izmiri se Allah će nagraditi; On, uistinu, ne voli zulumćare.

Rumence: 

Răsplata unui rău este un rău asemenea lui, însă cel care iartă şi caută împăcarea va afla răsplata sa la Dumnezeu. El nu îi iubeşte pe cei nedrepţi.

Transliteration: 

Wajazao sayyiatin sayyiatun mithluha faman AAafa waaslaha faajruhu AAala Allahi innahu la yuhibbu alththalimeena

Türkçe: 

Bir kötülüğün cezası, tıpkısı bir kötülüktür. Fakat affdeip barışmayı esas alanın ücretini bizzat Allah verir. O, zalimleri hiç sevmez.

Sahih International: 

And the retribution for an evil act is an evil one like it, but whoever pardons and makes reconciliation - his reward is [due] from Allah. Indeed, He does not like wrongdoers.

İngilizce: 

The recompense for an injury is an injury equal thereto (in degree): but if a person forgives and makes reconciliation, his reward is due from Allah: for (Allah) loveth not those who do wrong.

Azerbaycanca: 

Hər hansı bir pisliyin cəzası onun özü kimi bir pislikdir. Bununla belə hər kəs (pislik edəni) bağışlasa və (onunla) barışsa, onun mükafatı Allaha aiddir. Həqiqətən, O, zalımları sevməz!

Süleyman Ateş: 

Kötülüğün cezası, yine onun gibi bir kütülüktür. Kim affeder, barışırsa onun mükafatı Allah'a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez.

Diyanet Vakfı: 

Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükafatı Allah'a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez.

Erhan Aktaş: 

Bir kötülüğün karşılığı o kötülük ölçüsündedir. Ama kim bağışlar ve düzeltici olursa artık onun karşılığı Allah’a aittir. Kuşkusuz O, haksızlık yapanları sevmez.

Kral Fahd: 

Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükâfatı Allah'a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez.

Hasan Basri Çantay: 

Kötülüğün karşılığı ona denk bir kötülük (bir misilleme) dir. Fakat kim afveder, barışı sağlarsa mükâfatı Allaha âiddir. Şübhe yok ki O, zaalimleri asla sevmez.

Muhammed Esed: 

Ama (unutma ki,) kötülüğü cezalandırma (teşebbüsü) de, bizatihi bir kötülük olabilir; o halde, kim (düşmanını) affeder ve barış yaparsa mükafatı Allah katındadır, çünkü O, zalimleri sevmez.

Gültekin Onan: 

Kötülüğün karşılığı, onun misli (benzeri) olan kötülüktür. Ama kim affeder ve ıslah ederse (dirliği kurup sağlarsa) artık onun ecri Tanrı´ya aittir. Gerçekten O, zalimleri sevmez.

Ali Fikri Yavuz: 

Kötülüğün cezası da ona denk bir kötülüktür. Fakat kim bağışlar ve (kendisiyle düşmanı arasını) düzeltirse, onun mükâfatı Allah’a aiddir. Elbette O, zalimleri sevmez.

Portekizce: 

E o delito será expiado com o talião; mas, quanto àquele que indultar (possíveis ofensas dos inimigos) e se emendar,saiba que a sua recompensa pertencerá a Deus, porque Ele não estima os agressores.

İsveççe: 

Svaret på ett ont [som någon har lidit] är ett motsvarande ont [tillfogat gärningsmannen]; men den som förlåter och söker försoning [med sin fiende] skall få sin lön av Gud; Han är inte vän till dem som begår övergrepp.

Farsça: 

پاداش بدی [چون قتل و زخم زدن و اتلاف مال] مانند همان بدی است؛ ولی هر که بگذرد و [میان خود و طرف مقابلش را] اصلاح نماید. پاداشش بر عهده خداست؛ یقیناً خدا ستمکاران را دوست ندارد.

Kürtçe: 

وە تۆڵەی ھەر خراپەیەك خراپەیەکە بەوێنەی خۆی جا ھەرکەسێک ببورێت و ئاشتی بکات ئەوە پاداشتی ئەو لە لای خوایە بەڕاستی خوا ستەمکارانی خۆش ناوێت

Özbekçe: 

Ёмонликнинг жазоси ўз мислидек ёмонликдир. Ким афв этиб ислоҳ қилса, унинг ажри Аллоҳнинг зиммасидадир. Албатта, У зот золимларни севмас.

Malayca: 

Dan (jika kamu hendak membalas maka) balasan sesuatu kejahatan ialah kejahatan yang bersamaan dengannya; dalam pada itu sesiapa yang memaafkan (kejahatan orang) dan berbuat baik (kepadanya), maka pahalanya tetap dijamin oleh Allah (dengan diberi balasan yang sebaik-baiknya). Sesungguhnya Allah tidak suka kepada orang-orang yang berlaku zalim.

Arnavutça: 

Dënimi i së keqes është gjegjës me atë të keqe, e kush falë dhe pajton, shpërblimi i tij është te Perëndia. Ai, në të vërtetë, nuk i don zullumqarët.

Bulgarca: 

Възмездието за злина е злина като нея. А който извинява и се помирява, неговата награда е при Аллах. Не обича Той угнетителите.

Sırpça: 

Неправда се може узвратити истом мером, а онога који опрости и измири се Аллах ће да награди; Он, уистину, не воли насилнике.

Çekçe: 

A odměnou za špatné je jen špatnost podobná. Ten, kdo odpouští a o nápravu se snaží, toho odměna je u Boha, jenž věru nespravedlivé nemiluje.

Urduca: 

برائی کا بدلہ ویسی ہی برائی ہے، پھر جو کوئی معاف کر دے اور اصلاح کرے اُس کا اجر اللہ کے ذمہ ہے، اللہ ظالموں کو پسند نہیں کرتا

Tacikçe: 

Ҷазои ҳар бадӣ бадиест монанди он. Пас касе, ки афв кунад ва оштӣ кунад, муздаш бо Худост, зеро Ӯ ситамкоронро дӯст надорад.

Tatarca: 

Явызлык белән золым итүчегә җәза бирелә үзе золым иткән хәтле генә, әгәр мәзълум кеше залимне гафу итсә һәм араларын ислах кылса, бу эшнең әҗере Аллаһ хозурында сакланыр, әмма Аллаһ хаксыз золым итүчеләрне сөймидер.

Endonezyaca: 

Dan balasan suatu kejahatan adalah kejahatan yang serupa, maka barang siapa memaafkan dan berbuat baik maka pahalanya atas (tanggungan) Allah. Sesungguhnya Dia tidak menyukai orang-orang yang zalim.

Amharca: 

የመጥፎም ነገረ ዋጋ ብጤዋ መጥፎ ናት፡፡ ይቅርም ያለና ያሳመረ ሰው ምንዳው በአላህ ላይ ነው፡፡ እርሱ በደለኞችን አይወድም፡፡

Tamilce: 

தீமையின் தண்டனை அது போன்ற தீமைதான். ஆக, யார் மன்னிப்பாரோ, சமாதானம் செய்வாரோ அவரது கூலி அல்லாஹ்வின் மீது கட்டாயமாக இருக்கிறது. நிச்சயமாக அவன் அநியாயக்காரர்களை நேசிக்கமாட்டான்.

Korece: 

사악함에 대한 보상은 그에 상응하는 벌이 있으되 그러나 관 용을 베풀어 개선하게 하는 자는 하나님으로부터 보상을 받노라 실로 그분은 죄인들을 사랑하지 아 니 하시니라

Vietnamca: 

Đáp trả hành động xấu bằng hành động xấu tương tự. Tuy nhiên, người nào lượng thứ bỏ qua và làm hòa thì phần thưởng của y ở nơi Allah. Quả thật, Ngài không yêu thương những kẻ làm điều sai quấy.