Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

42

Sûredeki Ayet No: 

41

Ayet No: 

4313

Sayfa No: 

487

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَمَنِ انتَصَرَ بَعْدَ ظُلْمِهِ فَأُولَٰئِكَ مَا عَلَيْهِم مِّن سَبِيلٍ

Çeviriyazı: 

velemeni-nteṣara ba`de żulmihî feülâike mâ `aleyhim min sebîl.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Zulme uğradıktan sonra hakkını alan kimseye gelince, işte onların aleyhinde ceza vermek için herhangi bir yol yoktur.

Diyanet İşleri: 

Zulüm gördükten sonra hakkını alan kimselere, işte onların aleyhine bir yol yoktur.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve kim, zulme karşı savunursa bu çeşit kişileri suçlu saymaya bir yol yoktur.

Şaban Piriş: 

Zulme uğradıktan sonra hakkını alan kimse için, artık onların aleyhine bir yol/sorumluluk yoktur.

Edip Yüksel: 

Haksızlığa uğradıktan sonra hakları için direnenler kınanmazlar, cezalandırılmazlar.

Ali Bulaç: 

Kim zulme uğradıktan sonra nusret bulur (hakkını alır)sa, artık onlar için aleyhlerinde bir yol yoktur.

Suat Yıldırım: 

Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, bunlara hiç bir sorumluluk yoktur.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve her kim zulmolunduktan sonra hakkını alırsa artık onların üzerine bir yol yoktur.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Zulme uğratılışı ardından kendini savunana gelince, böyleleri aleyhine yol aranamaz.

Bekir Sadak: 

Allah katindan, geri cevrilemiyecek gunun gelmesinden once Rabbinizin cagrisina cevap verin. O gun hicbirinize siginacak yer bulunmaz, inkar de edemezsiniz.

İbni Kesir: 

Kim, zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa

Adem Uğur: 

Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, artık onlara yapılacak bir şey yoktur.

İskender Ali Mihr: 

Ve gerçekten zulme uğradıktan sonra hakkını geri alan kimseler, işte onlar

Celal Yıldırım: 

Kim de haksızlığa uğradıktan sonra sadece hakkını alırsa, işte onlar aleyhine bir yol yoktur.

Tefhim ul Kuran: 

Kim de zulme uğradıktan sonra nusret bulur (hakkını alır)sa, artık onlar için aleyhlerinde bir yol yoktur.

Fransızca: 

Quant à ceux qui ripostent après avoir été lésés, ...ceux-là pas de voie (recours légal) contre eux;

İspanyolca: 

Quienes, tratados injustamente, se defiendan, no incurrirán en reproche.

İtalyanca: 

Chi si difende per aver subìto un torto non incorre in nessuna sanzione.

Almanca: 

Und wer zurückschlägt, nachdem ihm Unrecht angetan wurde, gegen diese gibt es keinen Weg (zur Bestrafung).

Çince: 

受人欺侮而进行报复的人们,是无可责备的。

Hollandaca: 

En hij die zich zelven zal wreken, nadat hem nadeel zal zijn toegebracht; Opzichtens dezen is het niet geoorloofd, hen daarvoor te straffen;

Rusça: 

Нет укора тем, которые мстят после того, как с ними поступили несправедливо.

Somalice: 

Ruuxiigargaarta inta la dulmiyey ka dib kuwaas korkooda wax masaarro (jid lagumaleh).

Swahilice: 

Na wanao jitetea baada ya kudhulumiwa, hao hapana njia ya kuwalaumu.

Uygurca: 

زۇلۇمغا ئۇچرىغۇچى ئادەم ئىنتىقامنى ئالسا ئۇنى ئەيىبلەشكە بولمايدۇ

Japonca: 

不当なことをされた者が,自ら守って(報復して)も,これらの者に対して罪はない。

Arapça (Ürdün): 

«ولمن انتصر بعد ظلمه» أي ظلم الظالم إياه «فأولئك ما عليهم من سبيل» مؤاخذة.

Hintçe: 

और जिस पर ज़ुल्म हुआ हो अगर वह उसके बाद इन्तेक़ाम ले तो ऐसे लोगों पर कोई इल्ज़ाम नहीं

Tayca: 

แต่ถ้าผู้ใดแก้แค้นตอบแทนหลังจากได้รับความอธรรม ชนเหล่านั้นจะไม่มีทางตำหนิแก่พวกเขา

İbranice: 

אך אלה שמגינים על עצמם לאחר שהותקפו, אין עליהם אשמה

Hırvatça: 

A onaj ko uzvrati nakon što mu je zulum učinjen, pa takvi ne mogu biti kažnjeni.

Rumence: 

Cel care răzbună o nedreptate, nu are nici un necaz.

Transliteration: 

Walamani intasara baAAda thulmihi faolaika ma AAalayhim min sabeelin

Türkçe: 

Zulme uğratılışı ardından kendini savunana gelince, böyleleri aleyhine yol aranamaz.

Sahih International: 

And whoever avenges himself after having been wronged - those have not upon them any cause [for blame].

İngilizce: 

But indeed if any do help and defend themselves after a wrong (done) to them, against such there is no cause of blame.

Azerbaycanca: 

Zülmə mə’ruz qaldıqdan sonra (həddi aşmadan) əvəzini çıxanlara heç bir cəza verilməz (onların heç bir günahı yoxdur, uğradıqları haqsızlığın əvəzini çıxmışlar).

Süleyman Ateş: 

Kim zulme uğradıktan sonra kendini savunursa öylelerinin aleyhine bir yol yoktur (onlar kınanmaz ve cezalandırılmazlar).

Diyanet Vakfı: 

Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, artık onlara yapılacak bir şey yoktur.

Erhan Aktaş: 

Kim de haksızlığa uğradıktan sonra hakkını alırsa, onun aleyhine bir yol tercih edilmez.

Kral Fahd: 

Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, artık onlara yapılacak bir şey yoktur.

Hasan Basri Çantay: 

Kim kendisine (yapılan) zulmün ardından herhalde hakkını alırsa bunlar aleyhinde (mes´uliyyete) bir yol yokdur.

Muhammed Esed: 

Zulme uğradıklarında kendilerini savunanlara gelince; onlara hiçbir suç isnad edilemez:

Gültekin Onan: 

Kim zulme uğradıktan sonra nusret bulur (hakkını alır)sa, artık onlar için aleyhlerinde bir yol yoktur.

Ali Fikri Yavuz: 

Kim, kendisine edilen zulümden sonra hakkını alırsa, artık böyleleri üzerine (ceza için) bir yol yoktur.

Portekizce: 

Contudo, aqueles que se vingarem, quando houverem sido vituperados, não serão incriminados.

İsveççe: 

Inget klander kan riktas mot dem som försvarar sig mot liden oförrätt.

Farsça: 

و کسانی که پس از ستم دیدنشان [به حکم حق و برابر قوانین اسلام] در مقام انتقام برآیند، ایرادی بر آنان نیست [و در شرع مقدس می وزی وجود ندارد که حق آنان را باطل کنند.]

Kürtçe: 

وە ھەرکەس تۆڵە بسەنێ لە پاش ئەوەی ستەمی لێکراوە ئا ئەوانە ھیچ تاوان وگوناھێکیان لەسەر نیە

Özbekçe: 

Албатта, ким ўзига бўлган зулмдан кейин нусрат қозонса, бас, ундайларни (айблашга) ҳеч йўл йўқ.

Malayca: 

Dan sesungguhnya orang yang bertindak membela diri setelah ia dizalimi, maka mereka yang demikian keadaannya, tidak ada sebarang jalan hendak menyalahkan mereka.

Arnavutça: 

Ai që reziston (përballon), kur i është bërë një padrejtësi, nuk ka kurrfarë rruge qortimi ndaj tij,

Bulgarca: 

А който се брани, след като го угнетят, за такива няма вина.

Sırpça: 

А онај ко узврати након што му је учињено насиље, па такви не могу да буду кажњени.

Çekçe: 

Proti těm pak, kdož vzájemně si pomáhají poté, co bylo jim ukřivděno, není věru důvodu k zakročení;

Urduca: 

اور جو لوگ ظلم ہونے کے بعد بدلہ لیں اُن کو ملامت نہیں کی جا سکتی

Tacikçe: 

Бар касоне, ки пас аз зулме, ки бар онҳо рафта бошад, интиқом мегиранд, маломате нест.

Tatarca: 

Бер мәзълум хаксыз золым итүчедән арттырмыйча үч алса, аңа гөнаһ юк һәм анардан үч алу да юктыр.

Endonezyaca: 

Dan sesungguhnya orang-orang yang membela diri sesudah teraniaya, tidak ada satu dosapun terhadap mereka.

Amharca: 

ከተበደሉም በኋላ (በመሰሉ) የተበቀሉ እነዚያ በነርሱ ላይ ምንም (የወቀሳ) መንገድ የለባቸውም፡፡

Tamilce: 

யார் தனக்கு அநீதி இழைக்கப்பட்ட பின்னர் பழிவாங்குவாரோ அவர்கள் மீது எவ்வித குற்றமும் இல்லை.

Korece: 

그러나 부당함을 당한 자가 스스로를 보호하기 위해 그렇게 함은 비난을 받을 이유가 있지 않노라

Vietnamca: 

Người nào đã tự vệ sau khi bị áp bức thì sẽ không có lý do nào để khiển trách họ (bởi họ chỉ giành lấy lẽ phải của họ).