Arapça:
وَالَّذِينَ إِذَا أَصَابَهُمُ الْبَغْيُ هُمْ يَنتَصِرُونَ
Çeviriyazı:
velleẕîne iẕâ eṣâbehümü-lbagyü hüm yenteṣirûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar, bir zulüm ve saldırıya uğradıkları zaman birbirleriyle yardımlaşırlar.
Diyanet İşleri:
Bir haksızlığa uğradıklarında, üstün gelmek için aralarında yardımlaşırlar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve bir zulme uğradıkları zaman haddi aşmaksızın birbirlerine yardım ederek karşı duranlara.
Şaban Piriş:
Zulme uğradıkları zaman, yardımlaşırlar.
Edip Yüksel:
Haksızlığa uğradıklarında kendilerini savunurlar.
Ali Bulaç:
Ve haklarına tecavüz edildiği zaman, birlik olup karşı koyanlardır.
Suat Yıldırım:
Onlar zulme uğradıklarında yardımlaşıp haklarını alırlar. {KM, Çıkış 32,26-29; Luka 19,27}
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve o kimse için ki onlara bir zulüm isabet ettiği zaman onlar yardımlaşmakta bulunurlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Kendilerine zulüm ve haksızlık gelip çattığında, yardımlaşırlar.
Bekir Sadak:
Asagiliktan baslari one egilmis, goz ucuyla gizli gizli etrafa bakarken, atese sunulduklarini gorursun. Inananlar: «Husranda olanlar, kiyamet gunu kendilerini de, ailelerini de husranda birakanlardir» derler. Iyi bilin ki, zalimler surekli bir azap icindedirler.
İbni Kesir:
Onlar ki
Adem Uğur:
Bir haksızlığa uğradıkları zaman, yardımlaşırlar.
İskender Ali Mihr:
Ve onlar, kendilerine bir saldırı isabet ettiği zaman yardımlaşırlar.
Celal Yıldırım:
Ve zulme, hakları tecâvüze uğradıkları zaman, yardımlaşıp kendilerini savunanlar içindir.
Tefhim ul Kuran:
Ve haklarına tecavüz edildiği zaman, birlik olup karşı koyanlardır.
Fransızca:
et qui, atteints par l'injustice, ripostent.
İspanyolca:
se defienden cuando son víctimas de opresión.
İtalyanca:
coloro che si difendono quando sono vittime dell'ingiustizia.
Almanca:
auch für diejenigen, die, wenn das Unrecht sie traf, zurückschlagen.
Çince:
也归于能反抗自己所遭的侵害者。
Hollandaca:
En hij, die, wanneer hem nadeel is toegebracht, het zelf wreekt.
Rusça:
которые мстят, когда против них поступают несправедливо.
Somalice:
Waana kuwa marka gardarro (iyo dulmi) ku dhaco gargaarta (iska celiya).
Swahilice:
Na ambao wanapo fanyiwa jeuri hujitetea.
Uygurca:
(دۇنيانىڭ نېمەتلىرىدىن) سىلەرگە بېرىلگەن ھەر قانداق نەرسە دۇنيا تىرىكچىلىكىدە پايدىلىنىدىغان نەرسىلەردۇر، ئىمان ئېيتقان، پەرۋەردىگارىغا تەۋەككۈل قىلىدىغان كىشىلەرگە، گۇناھى كەبرىلەردىن، قەبىھ ئىشلاردىن ساقلانغۇچىلارغا، دەرغەزەپ بولغانلىرىدا كەچۈرەلەيدىغانلارغا، پەرۋەردىگارىنىڭ دەۋىتىگە ئاۋاز قوشالايدىغانلارغا، نامازنى (تەئدىل ئەركان بىلەن) ئۆتەيدىغانلارغا، ئىشلىرىنى مەسلىھەت بىلەن قارار قىلىدىغانلارغا، بىز رىزىق قىلىپ بەرگەن نەرسىلەردىن سەدىقە قىلىدىغانلارغا، ئۇچرىغان زۇلۇمغا قارشى تۇرالايدىغانلارغا اﷲ نىڭ ھۇزۇرىدىكى ساۋاب تېخىمۇ ياخشىدۇر، تېخىمۇ باقىدۇر
Japonca:
迫害に会った時,助け合い,防衛する者,(にとって,アッラーの御許にあるものこそ,もっとも善であり永続する)。
Arapça (Ürdün):
«والذين إذا أصابهم البغي» الظلم «هم ينتصرون» صنف، أي ينتقمون ممن ظلمهم بمثل ظلمه، كما قال تعالى:
Hintçe:
और (वह ऐसे हैं) कि जब उन पर किसी किस्म की ज्यादती की जाती है तो बस वाजिबी बदला ले लेते हैं
Tayca:
และบรรดาผู้ที่เมื่อมีความยุติธรรมเกิดขึ้นแก่พวกเขา พวกเขาก็แก้แค้นตอบแทน
İbranice:
ואלה אשר אם תוקפים אותם, הם מגינים על עצמם
Hırvatça:
i za one koji, kada ugnjetavanju budu izvrgnuti, uzvrate.
Rumence:
pentru cei care se ajută când îi loveşte o nedreptate.
Transliteration:
Waallatheena itha asabahumu albaghyu hum yantasiroona
Türkçe:
Kendilerine zulüm ve haksızlık gelip çattığında, yardımlaşırlar.
Sahih International:
And those who, when tyranny strikes them, they defend themselves,
İngilizce:
And those who, when an oppressive wrong is inflicted on them, (are not cowed but) help and defend themselves.
Azerbaycanca:
Və o kəslər üçün ki, onlar zülmə (təcavüzə) mə’ruz qaldıqda (həddi aşmadan) intiqam alarlar (zalımdan zülmü müqabilində əvəz çıxar, caniyə də etdiyi cinayətin cəzası nədirsə, onu verərlər).
Süleyman Ateş:
Bir zulüm ve saldırıya uğradıkları zaman kendilerini savunurlar.
Diyanet Vakfı:
Bir haksızlığa uğradıkları zaman, yardımlaşırlar.
Erhan Aktaş:
Bir haksızlığa, zulme uğradıkları zaman, yardımlaşırlar.
Kral Fahd:
Bir haksızlığa uğradıkları zaman, yardımlaşırlar.
Hasan Basri Çantay:
42:36
Muhammed Esed:
ve bir zorbalık ile karşılaştıkları zaman kendilerini savunanlar (için).
Gültekin Onan:
Ve haklarına tecavüz edildiği zaman, birlik olup karşı koyanlardır.
Ali Fikri Yavuz:
O kimselerdir ki, kendi haklarına tecavüz vaki olduğu zaman, onlar yardımlaşırlar (ve intikam alırlar, haklarını yerine getirirler).
Portekizce:
E que, quando são afligidos por um erro opressivo, sabem defender-se.
İsveççe:
och som hjälper varandra att försvara sig när de har utsatts för övergrepp.
Farsça:
و آنان که هرگاه ستمی به آنان رسد [تسلیم ستم و ستمکار نمی شوند، بلکه از دشمن به حکم حق و برابر با قوانین اسلام] انتقام می گیرند؛
Kürtçe:
وە ئەوانەی کاتێك دەست درێژیان لێ دەکرێت تۆڵەی خۆیان دەستێنن (و سەرداناخەن)
Özbekçe:
Ўзларига тажовузкорлик етганда нусрат қозонадиганлар учундир.
Malayca:
Dan juga (lebih baik dan lebih kekal bagi) orang-orang yang apabila ditimpa sesuatu perbuatan secara zalim, mereka hanya bertindak membela diri (sepadan dan tidak melampaui batas).
Arnavutça:
dhe për ata të cilët kur i godet ndojë zullum (i vazhdueshëm), i rezistojnë (atij).
Bulgarca:
и които, ако ги сполети насилие, се бранят.
Sırpça:
и за оне који се одупру онима који их угњетавају.
Çekçe:
a pro ty, kteří si vzájemně pomáhají, když postihne je bezpráví.
Urduca:
اور جب ان پر زیادتی کی جاتی ہے تو اس کا مقابلہ کرتے ہیں
Tacikçe:
ва онон, ки чун ситаме ба онҳо расад, интиқом мегиранд.
Tatarca:
Вә араларыннан берсе залимнәрдән хаксыз җәберләнсә, бергәләшеп ярдәм итеп ул җәберләнгән мөэмин кардәшләрен коткарырлар.
Endonezyaca:
Dan ( bagi) orang-orang yang apabila mereka diperlakukan dengan zalim mereka membela diri.
Amharca:
ለእነዚያም በደል በደረሰባቸው ጊዜ እነርሱ (በመሰሉ) የሚመልሱ ለኾኑት (በላጭና ኗሪ ነው)፡፡
Tamilce:
இன்னும், அவர்கள் மீது அநியாயம் நிகழ்ந்தால் அவர்கள் (நீதமாக, எல்லை மீறாமல்) பழி வாங்குவார்கள்.
Korece:
이들은 그들에게 박해가 있 어도 굴복하지 아니하고 스스로를지키는 자들이라
Vietnamca:
Và những ai khi bị áp bức một cách bất công thì họ biết giúp đỡ nhau tự vệ.
Ayet Linkleri: