Arapça:
فَسَخَّرْنَا لَهُ الرِّيحَ تَجْرِي بِأَمْرِهِ رُخَاءً حَيْثُ أَصَابَ
Çeviriyazı:
feseḫḫarnâ lehü-rrîḥa tecrî biemrih ruḫâen ḥayŝü eṣâb.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bunun üzerine biz rüzgarı onun emrine verdik. Onun emriyle istediği yere yumuşacık akardı.
Diyanet İşleri:
Bunun üzerine Biz de, istediği yere onun buyruğu ile kolayca giden rüzgarı, bina kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları, demir halkalarla bağlı diğerlerini onun buyruğu altına verdik.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve ona rüzgarı ram etmiştik de emriyle dilediği yere hafif hafif esip giderdi.
Şaban Piriş:
Rüzgarı ona boyun eğdirmiştik. Emri ile dilediği yere yumuşak bir şekilde eserdi.
Edip Yüksel:
Bunun üzerine komutuyla hareket eden rüzgarı onun emrine verdik. Dilediği yere yağmur yağdırırdı.
Ali Bulaç:
Böylece rüzgarı onun buyruğu altına verdik. Onun emriyle dilediği yöne yumuşakça eserdi.
Suat Yıldırım:
Biz rüzgârı onun emrine verdik. Rüzgâr, onun emriyle istediği yere tatlı tatlı eserdi. [21,81]
Ömer Nasuhi Bilmen:
(36-37) Artık onun için rüzgarı musahhar kıldık, O´nun emriyle dilediği yere mülâyemetle akar giderdi. Şeytanları da, herbir bina yapıcı ve dalgıç olanı da (musahhar kıldık).
Yaşar Nuri Öztürk:
Bunun üzerine, rüzgârı onun emrine verdik; onun emriyle onun istediği yere uysal uysal/tatlı tatlı akıp giderdi.
Bekir Sadak:
«yagini yere vur! Iste yikanacak ve icilecek soguk bir su» dedik.
İbni Kesir:
Bunun üzerine Biz de rüzgarı emrine verdik. Emri ile istediği yere kolayca giderdi.
Adem Uğur:
Bunun üzerine biz rüzgarı onun emrine verdik. Onun emriyle istediği yere yumuşacık akardı.
İskender Ali Mihr:
Bunun üzerine rüzgârı ona musahhar (emre amade) kıldık. Onun emri ile dilediği yere hafif hafif eserek giderdi.
Celal Yıldırım:
Rüzgârı onun emrine verdik. Rüzgâr Onun emriyle tatlı tatlı istediği yana eserdi.
Tefhim ul Kuran:
Böylece biz, rüzgârı onun buyruğu altına verdik. Onun emriyle dilediği yöne yumuşakça eserdi.
Fransızca:
Nous lui assujettîmes alors le vent qui, par son ordre, soufflait modérément partout où il voulait.
İspanyolca:
Sujetamos a su servicio el viento, que soplaba suavemente allí donde él quería, a una orden suya.
İtalyanca:
Gli assoggettammo il vento, soffiava al suo comando
Almanca:
Dann machten WIR ihm den Wind gratis fügbar - er wehte nach seiner Anweisung sanft, wohin er wollte -
Çince:
我曾为他制服了风,风奉着他的命令习习流向他所欲到的地方。
Hollandaca:
En wij onderwierpen den wind aan hem, die op zijn bevel zachtjes heengleed, werwaarts wij dien richtten.
Rusça:
Тогда Мы подчинили ему ветер, который нежно дул по его велению, куда бы он ни пожелал,
Somalice:
Waxaana u sakhirrey daheysha iyadoo ku socota amarkiisa iyadoo jilicsan meeshuu doono.
Swahilice:
Basi tukaufanya upepo umtumikie, ukenda kwa amri yake, popote alipo taka kufika.
Uygurca:
بىز سۇلەيمانغا شامالنى بويسۇندۇرۇپ بەردۇق. شامال سۇلەيماننىڭ بۇيرۇقى بويىچە ئۇ خالىغان تەرەپكە لەرزان ماڭاتتى
Japonca:
そこでわれは,風をかれに従わせた。それはかれの思うままに,その命令によって望む所に静かに吹く。
Arapça (Ürdün):
«فسخرنا له الريح تجري بأمره رُخاء» لينة «حيث أصاب» أراد.
Hintçe:
तो हमने हवा को उनका ताबेए कर दिया कि जहाँ वह पहुँचना चाहते थे उनके हुक्म के मुताबिक़ धीमी चाल चलती थी
Tayca:
และเราได้ทำให้ลมพัดเฉื่อย ๆ ตามบัญชาของเขาไปยังทิศทางที่เขาต้องการ
İbranice:
ואז העמדנו לרשותו את הרוח שתמהר בפקודתו מיד לכל אשר יצווה
Hırvatça:
I Mi smo dali da mu služe: vjetar, koji je prema zapovijedi njegovoj blago puhao onamo kuda je on htio,
Rumence:
Noi i-am supus vântul — lin sufla la porunca sa acolo unde-l trimitea,
Transliteration:
Fasakhkharna lahu alrreeha tajree biamrihi rukhaan haythu asaba
Türkçe:
Bunun üzerine, rüzgârı onun emrine verdik; onun emriyle onun istediği yere uysal uysal/tatlı tatlı akıp giderdi.
Sahih International:
So We subjected to him the wind blowing by his command, gently, wherever he directed,
İngilizce:
Then We subjected the wind to his power, to flow gently to his order, Whithersoever he willed,-
Azerbaycanca:
Biz küləyi ona ram etdik. Külək onun əmri ilə istədiyi yerə rahatca gedirdi.
Süleyman Ateş:
Biz, rüzgarı ona boyun eğdirdik. Onun buyruğuyla, onun istediği yere tatlı tatlı eserdi.
Diyanet Vakfı:
Bunun üzerine biz rüzgarı onun emrine verdik. Onun emriyle istediği yere yumuşacık akardı.
Erhan Aktaş:
Bunun üzerine rüzgârı onun emrine verdik. Onun emri ile dilediği yere yumuşak bir esinti ile akıp gidiyordu.
Kral Fahd:
Bunun üzerine biz de, istediği yere onun emriyle kolayca giden rüzgârı,
Hasan Basri Çantay:
Bunun üzerine biz de ona rüzgârı müsahhar etdik ki bu, onun emriyle, onun dilediği yere yumuşacık akar giderdi.
Muhammed Esed:
Bunun üzerine rüzgarı o´nun emrine verdik ki o´nun direktifi ile istediği yöne doğru kolayca essin;
Gültekin Onan:
Böylece rüzgarı onun kullanımına / boyunduruğuna verdik. Onun buyruğuyla dilediği yöne yumuşakça eserdi.
Ali Fikri Yavuz:
Bunun üzerine rüzgârı onun emrine bağlı kıldık
Portekizce:
E lhe submetemos o vento, que soprava suavemente à sua vontade, por onde quisesse.
İsveççe:
Och Vi lät vinden tjäna Salomo - den blåste på hans befallning vart han ville -
Farsça:
پس باد را برای او مسخّر و رام کردیم که به فرمان او هر جا که می خواست نرم و آرام روان می شد.
Kürtçe:
(دوای نزاکەی) (با) مان بۆ ڕام ھێنا وخستمانە خزمەتیەوە بەفەرمانی ئەو بەنەرمی دەڕۆیی بۆ ھەر جێگایەك بیویستایە
Özbekçe:
Бас, Биз унга шамолни бўйинсундирдик, у ирода қилган томонга майин эсаверади.
Malayca:
Maka (Kami kabulkan permohonannya lalu) Kami mudahkan baginya menggunakan angin yang bertiup perlahan-lahan menurut kemahuannya, ke arah mana sahaja yang hendaK ditujunya;
Arnavutça:
Pastaj, Ne ia nënshtruam erën e butë, e cila frynë me urdhërin e tij, andej kah don ai –
Bulgarca:
И му подчинихме вятъра леко да духа според неговата повеля, където поиска.
Sırpça:
И Ми смо му покорили ветар, који је према његовој заповеди благо дувао онамо куда је он хтео,
Çekçe:
A podrobili jsme mu vítr, který lehce podle rozkazu jeho vál tam, kam on si přál,
Urduca:
تب ہم نے اس کے لیے ہوا کو مسخر کر دیا جو اس کے حکم سے نرمی کے ساتھ چلتی تھی جدھر وہ چاہتا تھا
Tacikçe:
Пас бодро роми ӯ кардем, ки ба нармӣ ҳар ҷо, ки мехост, ба фармони ӯ мерафт.
Tatarca:
Сөләйманга җилне ирекле кылдык, ул җил аның боерыгы белән теләгән җиргә йомшак кына барыр иде.
Endonezyaca:
Kemudian Kami tundukkan kepadanya angin yang berhembus dengan baik menurut ke mana saja yang dikehendakinya,
Amharca:
ነፋስንም በትእዛዙ ወደፈለገበት ስፍራ ልዝብ ኾና የምትፈስ ስትኾን ገራንለት፡፡
Tamilce:
ஆகவே, அவருக்கு நாம் காற்றை பணிய வைத்தோம். அவர் விரும்புகின்ற இடத்திற்கு அவருடைய கட்டளைக்கிணங்க அது மென்மையாக வீசும்.
Korece:
그후 하나님은 바람으로 하 여금 그에게 순종토록하니 그의 명령에 따라 그가 원하는 곳으로 유순하게 흘러가더라
Vietnamca:
TA (Allah) đã chế ngự gió cho (Sulayman), bắt nó bay một cách nhẹ nhàng đến bất cứ nơi nào tùy theo lệnh của Y.
Ayet Linkleri: