Arapça:
إِذْ عُرِضَ عَلَيْهِ بِالْعَشِيِّ الصَّافِنَاتُ الْجِيَادُ
Çeviriyazı:
iẕ `uriḍa `aleyhi bil`aşiyyi-ṣṣâfinâtü-lciyâd.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hani kendisine bir zaman akşam üstü iyi cins ve rahvan atlar gösterilmişti.
Diyanet İşleri:
Ona bir akşam üstü, çalımlı, cins koşu atları sunulmuştu.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Hani ona, üç ayağının üstünde duran ve ön ayaklarından birini büküp tırnağını yere dayayan yürük atlar arzedilmişti öğleden sonra.
Şaban Piriş:
Öğleden sonra ona üç ayağının üzerine durup bir ayağını kaldırmış çalımlı ve safkan koşu atları sunulmuştu.
Edip Yüksel:
Bir akşam, ona güzel koşu atları sunulmuştu.
Ali Bulaç:
Hani ona akşama yakın, bir ayağını tırnağı üstüne diken, öbür üç ayağıyla toprağı kazıyan, yağız atlar sunulmuştu.
Suat Yıldırım:
Hani bir gün ikindi vakti ona, durduğunda sakin, koştuğu zaman ise süratli safkan koşu atları gösterilmişti.
Ömer Nasuhi Bilmen:
O vakti ki, O´na süratle yürür durur hâlis atlar, öğleden sonra gösterilmişti.
Yaşar Nuri Öztürk:
Akşam üstü kendisine, üç ayak üzerine basıp bir ayağını tırnak üstüne diken saf kan koşu atları sunulmuştu.
Bekir Sadak:
38:36
İbni Kesir:
Hani ona bir akşam, çalımlı ve cins koşu atları sunulmuştu.
Adem Uğur:
Akşama doğru kendisine, üç ayağının üzerine durup bir ayağını tırnağının üzerine diken çalımlı ve safkan koşu atları sunulmuştu.
İskender Ali Mihr:
Ona bir akşam vakti, koşmaya hazır, iyi cins atlar sunulmuştu.
Celal Yıldırım:
Hani akşama doğru ona, durdukları zaman sakin, koştukları zaman sür´atli iyi cins koşu atları gösterilmişti.
Tefhim ul Kuran:
Hani ona akşama yakın, bir ayağını tırnağı üstüne diken, öbür üç ayağıyla toprağı kazıyan, yağız atlar sunulmuştu.
Fransızca:
Quand un après-midi, on lui présenta de magnifiques chevaux de course,
İspanyolca:
Cuando un anochecer le presentaron unos corceles de raza.
İtalyanca:
Una sera, dopo che gli furono esibiti alcuni magnifici cavalli, ritti su tre zampe,
Almanca:
Als ihm abends die reinrassigen Araberpferde vorgeführt wurden,
Çince:
当时,他在傍晚,检阅能静立、能奔驰的马队。
Hollandaca:
Toen de paarden, staande op drie pooten, en den grond met den kant van den vierden poot aanrakende en vlug in hunnen loop, des avonds voor hem werden ten toon gesteld.
Rusça:
Однажды после полудня ему показали коней, бьющих копытами, быстроногих (или породистых).
Somalice:
Xusuuso marka loo bandhigay Casarkii Fardo oradbadan oo fiiefiican.
Swahilice:
Alipo pelekewa jioni farasi wasimamao kidete, tayari kutoka shoti;
Uygurca:
ئۆز ۋاقتىدا كەچقۇرۇنلىقى ئۇنىڭغا ياخشى يۈگۈرۈك ئاتلار توغرىلاندى
Japonca:
(ある日の)黄昏時,駿馬が,かれに献上された時のことを思い起しなさい。
Arapça (Ürdün):
«إذ عرض عليه بالعشي» هو ما بعد الزوال «الصافنات» الخيل جمع صافنة وهي القائمة على ثلاث وإقامة الأخرى على طرف الحافر وهو من صفن يصفن صفونا «الجياد» الخيل جمع جواد وهو السابق، المعنى أنها إذا استوقفت سكنت وإن ركضت سبقت وكانت ألف فرس عرضت عليه بعد ان صلى الظهر لإرادته الجهاد عليها لعدو فعند بلوغ العرض منها تسعمائة غربت الشمس ولم يكن صلى العصر فاغتم.
Hintçe:
बेशक वह हमारी तरफ रूजू करने वाले थे इत्तोफाक़न एक दफ़ा तीसरे पहर को ख़ासे के असील घोड़े उनके सामने पेश किए गए
Tayca:
และจงรำลึกเมื่อม้าพันธุ์ดีถูกนำมาเสนอแก่เขาในยามเย็นวันหนึ่ง
İbranice:
לפנות ערב חלפו על פניו הסוסים קלי הרגליים בדהירה
Hırvatça:
Kad su jedne večeri pred njega bili izvedeni brzi konji koji su na tri noge stajali, a četvrtom jedva zemlju doticali,
Rumence:
Când într-o seară îi fură înfăţişaţi caii care băteau din picior,
Transliteration:
Ith AAurida AAalayhi bialAAashiyyi alssafinatu aljiyadu
Türkçe:
Akşam üstü kendisine, üç ayak üzerine basıp bir ayağını tırnak üstüne diken saf kan koşu atları sunulmuştu.
Sahih International:
[Mention] when there were exhibited before him in the afternoon the poised [standing] racehorses.
İngilizce:
Behold, there were brought before him, at eventide coursers of the highest breeding, and swift of foot;
Azerbaycanca:
(Bir gün) axşamüstü ona cins (bir ayağını dırnağı üstünə qoyub, üç ayağı üstündə duran), çapar atlar göstərildiyi zaman
Süleyman Ateş:
Akşam üstü kendisine safin (görkemli) hızlı koşan (saf kan Arap) atları gösterilmişti.
Diyanet Vakfı:
Akşama doğru kendisine, üç ayağının üzerine durup bir ayağını tırnağının üzerine diken çalımlı ve safkan koşu atları sunulmuştu.
Erhan Aktaş:
Bir zaman kendisine, akşamüstü iyi cins safkan atlar sunulmuştu.
Kral Fahd:
Akşama doğru kendisine, üç ayağının üzerine durup bir ayağını tırnağının üzerine diken çalımlı ve safkan koşu atları sunulmuştu.
Hasan Basri Çantay:
Hani ona öğleden sonra bir ayağını tırnağı üstüne dikib üç ayağının üzerinde duran sür´atli koşu atları gösterilmişdi de,
Muhammed Esed:
(Ve) akşama doğru soylu koşu atları önüne getirildiğinde (bile),
Gültekin Onan:
Hani ona akşama yakın, bir ayağını tırnağı üstüne diken, öbür üç ayağıyla toprağı kazıyan yağız atlar sunulmuştu.
Ali Fikri Yavuz:
Hani ona öğleden sonra, saf-kan meşhur koşucu atlar arz olundukda,
Portekizce:
Um dia, ao entardecer, apresentam-lhe uns briosos corcéis.
İsveççe:
Och då man vid dagens slut förde fram hans rashästar till honom,
Farsça:
[یاد کن] هنگامی را که در پایان روز اسب های چابک و تیزرو بر او عرضه کردند.
Kürtçe:
سەر لە ئێوارە کاتێك ئەسپانی ڕەسەن و خێرا نیشانی سولەیمان درا
Özbekçe:
Эсла, бир оқшом унга гижинглаб турган учқур отлар кўрсатилди.
Malayca:
(Ingatkanlah peristiwa) ketika Nabi Sulaiman ditunjukkan kepadanya pada suatu petang, satu kumpulan kuda yang terpuji keadaannya semasa berdiri, lagi yang tangkas semasa berlari.
Arnavutça:
(Kujtoje) kur atij (Sulejmanit), një pasdite iu paraqiten atllarët (kuaj të dalluar),
Bulgarca:
Един следобед му бяха показани бързоноги коне, чаткащи с копита.
Sırpça:
Кад су једне вечери пред њим били изведени пунокрвни коњи који су на три ноге стајали, а четвртом једва земљу дотицали,
Çekçe:
když byly mu v podvečer předvedeny klisny ušlechtilé,
Urduca:
قابل ذکر ہے وہ موقع جب شام کے وقت اس کے سامنے خوب سدھے ہوئے تیز رو گھوڑے پیش کیے گئے
Tacikçe:
Он гоҳ ки ба ҳангоми аср аспони тезравро, ки истода буданд, ба ӯ нишон доданд,
Tatarca:
Икенде намазына хәтле Сөләйманга Аллаһның рәхмәтеннән гаептән атлар бирелде, ул атлар бик җиңел, бик тиз йөрүче һәм күренештә бик тә матур атлардыр. Сөләйман атларның матурлыгына мәхәббәт итеп, аларны уйнату илә мәшгуль булды, хәтта икенде намазын онытып кичектерде.
Endonezyaca:
(ingatlah) ketika dipertunjukkan kepadanya kuda-kuda yang tenang di waktu berhenti dan cepat waktu berlari pada waktu sore,
Amharca:
በእርሱ ላይ ከቀትር በኋላ በሦስት እግሮችና በአራተኛዋ ኮቴ ጫፍ የሚቆሙ ጮሌዎች ፈረሶች በተቀረቡለት ጊዜ (አስታውስ)፡፡
Tamilce:
(ஓடும்போது) விரைந்து ஓடக்கூடிய, (நிற்கும்போது மூன்று கால்களின் மீது நின்று, ஒரு காலின் குழம்பை பூமியில் தொட்டு) அமைதியாக நிற்கக்கூடிய குதிரைகள் மாலை நேரத்தில் அவருக்கு முன் சமர்ப்பிக்கப்பட்டபோது,
Korece:
오후가 되어 그의 앞으로 말들이 나타나 서 있으니 안정하 고 달림에 신속했더라
Vietnamca:
Vào một buổi xế chiều, những con ngựa tốt có những bước chân nhanh nhẹn, được mang đến trình (Sulayman).
Ayet Linkleri: