Arapça:
وَمَا يَنظُرُ هَٰؤُلَاءِ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً مَّا لَهَا مِن فَوَاقٍ
Çeviriyazı:
vemâ yenżuru hâülâi illâ ṣayḥatev vâḥidetem mâ lehâ min fevâḳ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar da bir tek haykırışa bakıyorlar. Öyle ki onun gecikmesi de yoktur.
Diyanet İşleri:
Bunlar da ancak, bir an gecikmesi olmayan tek bir çığlık beklemektedirler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve bunlar da bekliyorlar ancak o tek bağrışı ki vakti geldi miydi, gecikmesine, dönmesine imkan yok.
Şaban Piriş:
Bunlar da ancak, bir daha geri dönmeyecek olan tek bir çığlık beklemektedirler.
Edip Yüksel:
Bunlar, onması olmayan bir tek patlama bekliyorlar.
Ali Bulaç:
Bunlar da, (geldiğinde) bir anlık gecikmesi bile olmayan bir tek çığlıktan başkasını gözetlemiyorlar.
Suat Yıldırım:
Onların kabirlerden dirilmeleri sadece bir tek çağrıya bakar. Ses yayılır yayılmaz hemen kalkarlar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Bunlar da kendisi için bir deve sağılacağı kadar bile geç kalmayacak bir tek sayhadan başkasını beklemiyorlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bunların beklediği de sadece, en küçük bir gecikmesi olmayan o müthiş titreşimli tek sestir.
Bekir Sadak:
(21-22) Sana davacilarin haberi ulasti mi? Mabedin duvarina tirmanip Davud´un yanina girmislerdi de, o onlardan urkmustu. soyle demislerdi: «Korkma, birbirinin hakkina tecavuz etmis iki davaci
İbni Kesir:
Bunlar, bir tek çığlık beklemektedirler ki, onun bir an bile gecikmesi yoktur.
Adem Uğur:
Bunlar da ancak, bir an gecikmesi olmayan korkunç bir ses beklemektedirler.
İskender Ali Mihr:
Ve bunlar, kendileri için başka (hiç)bir fırsatın olmayacağı, tek bir sayhadan (çok şiddetli ses dalgasından) başka bir şey beklemiyorlar (gözlemiyorlar).
Celal Yıldırım:
Bunlar da ancak bir tek haykırış beklerler ki (vakti gelip çatınca) ona bir gecikme yoktur.
Tefhim ul Kuran:
Bunlar da, (geldiğinde) bir anlık gecikmesi bile olmayan bir tek çığlıktan başkasını gözetlemiyorlar.
Fransızca:
Ceux-ci n'attendant qu'un seul Cri, sans répétition.
İspanyolca:
No esperarán éstos más que un solo Grito, que no se repetirá.
İtalyanca:
Non aspetteranno altro che un Grido, improrogabile.
Almanca:
Und diese warten auf nichts anderes außer auf einen einzigen Schrei, der keine Wiederholung hat.
Çince:
这些人,只等待一声喊叫,那是不耽搁一霎时的。
Hollandaca:
En deze wachten slechts op een klank der trompet, die niet uitgesteld zal worden.
Rusça:
Им нечего ждать, кроме одного лишь гласа, для которого нет возврата.
Somalice:
Kuwaasuna (Gaaladii Makaad) ma sugayaan waxaan hal qaylo ahayn, mana laha cilmi iyo sugid midna.
Swahilice:
Na hawa hawangojei ila ukelele mmoja tu usio na muda.
Uygurca:
بۇلار (يەنى مەككە مۇشرىكلىرى) پەقەت بىر ئاۋاز (يەنى بىرىنچى قېتىملىق سۇر) نىلا كۈتىدۇ، ئۇ قايتىلانمايدۇ
Japonca:
これらの者も,かの一声を待つだけである。それには一刻の猶予もない。
Arapça (Ürdün):
«وما ينظر» ينتظر «هؤلاء» أي كفار مكة «إلا صيحة واحدة» هي نفخة القيامة تحل بهم العذاب «ما لها من فواق» بفتح الفاء وضمها: رجوع.
Hintçe:
और ये (काफिर) लोग बस एक चिंघाड़ (सूर के मुन्तज़िर हैं जो फिर उन्हें) चश्में ज़दन की मोहलत न देगी
Tayca:
และพวกเขาเหล่านั้นมิได้คอยอันใด นอกจากเสียงกัมปนาทเพียงครั้งเดียว โดยไม่มีการชักช้า
İbranice:
לא נותר להם אלא לחכות לתרועה אחת בשופר, תרועה אחת אשר מועדה לא יידחה אפילו ברגע אחד
Hırvatça:
A i ovi samo čekaju jedan zvuk koji neće biti ponovljen,
Rumence:
Aceştia nu aşteaptă decât un singur Strigăt ce nu va mai fi repetat.
Transliteration:
Wama yanthuru haolai illa sayhatan wahidatan ma laha min fawaqin
Türkçe:
Bunların beklediği de sadece, en küçük bir gecikmesi olmayan o müthiş titreşimli tek sestir.
Sahih International:
And these [disbelievers] await not but one blast [of the Horn]; for it there will be no delay.
İngilizce:
These (today) only wait for a single mighty Blast, which (when it comes) will brook no delay.
Azerbaycanca:
Bunlar (Məkkə müşrikləri) yalnız bir dəhşətli (tükürpədici) səsə (İsrafilin suru bircə dəfə üfürməsinə) bənddirlər. (Surun çalınması vaxtı gəlib çatdıqda isə) o, bir an belə gecikməz!
Süleyman Ateş:
Bunlar(ın işi) de sadece geri dönmesi olmayan bir na'raya bakıyor.
Diyanet Vakfı:
Bunlar da ancak, bir an gecikmesi olmayan korkunç bir ses beklemektedirler.
Erhan Aktaş:
Bunlar geri dönüşü olmayan bir çığlıktan başkasını beklemiyorlar.
Kral Fahd:
Bunlar da ancak, bir an gecikmesi olmayan korkunç bir ses beklemektedirler.
Hasan Basri Çantay:
Bunlar da iki sağım aralığı kadar bile gecikmeyecek bir tek korkunç sesden başkasını gözetmiyor (lar).
Muhammed Esed:
Ve onları, (şimdi hakikati inkar edenleri,) tek bir (bela) çığlığı beklemektedir. O, bir an bile gecikmeyecektir.
Gültekin Onan:
Bunlar da, (geldiğinde) bir anlık gecikmesi bile olmayan bir tek çığlıktan başkasını gözetlemiyorlar.
Ali Fikri Yavuz:
Bunlar (kavmin olan Kureyş) da ancak bir tek sayhaya (kıyametteki Sûr üfürülüşüne) bakıyorlar. Öyle ki, onun geri çevrilişi yok...
Portekizce:
E não aguardam estes, senão um só estrondo, que não demorará (a vir).
İsveççe:
Ett enda [ihållande] dån är vad dessa [nutida förnekare] har att vänta på; och inget uppskov skall ges.
Farsça:
و اینان [که تو را انکار می کنند] جز یک فریاد مرگبار را که هیچ تأخیری در آن نیست، انتظار نمی کشند،
Kürtçe:
ئەمانە تەنھا چاوەڕوانی دەنگێکی زۆر گەورە دەکەن ئەو دەنگە (فوو کردن بە کەڕەنادا) کەمترین ماوە دواخستنی نیە
Özbekçe:
Ана ўшалар бир лаҳзага кечикмай келадиган биргина қичқириқдан бошқа нарсага интизор бўлаётганлари йўқ
Malayca:
Dan orang-orang ini (yang menentang Nabi Muhammad), tidak menunggu melainkan satu jeritan suara yang tidak akan berulang lagi.
Arnavutça:
Këta presin vetëm një zë të madh që nuk përsëritet,
Bulgarca:
И тези ги очаква само един Вик, за който няма отсрочка.
Sırpça:
А и ови не чекају до један звук рога који неће бити потребно поновити.
Çekçe:
A také tyto nečeká nic než výkřik jediný a nebude zde odklad žádný.
Urduca:
یہ لوگ بھی بس ایک دھماکے کے منتظر ہیں جس کے بعد کوئی دوسرا دھماکا نہ ہوگا
Tacikçe:
Инҳо низ бонге сахтро интизори доранд, чунон ки онро дигар таваққуфе (бозистодане) набошад.
Tatarca:
Коръәнгә ышанмаучылар көтмәсләр, мәгәр фәрештәнең бер кычкырганын көтәрләр, ул тавышның вакыты җиткәч, һич тә кичектерү булмас.
Endonezyaca:
Tidaklah yang mereka tunggu melainkan hanya satu teriakan saja yang tidak ada baginya saat berselang.
Amharca:
እነዚህም ለእርሷ መመለስ የሌላትን አንዲትን ጩኸት እንጅ ሌላን አይጠባበቁም፡፡
Tamilce:
இவர்கள் ஒரே ஒரு சத்தத்தைத் தவிர எதையும் எதிர்பார்க்கவில்லை. அதற்கு (அந்த சத்தத்திற்கு) துண்டிப்பு, இடைவெளி இருக்காது. (அந்த தண்டனை இடைவெளி இல்லாத ஒரே சத்தமாக இருக்கும்.)
Korece:
이들은 단지 한번의 나팔소리를 기다리고 있나니 그것이 이 를 때는 유예될 수 없노라
Vietnamca:
Những kẻ (phủ nhận) này chỉ đang chờ đợi một tiếng gầm duy nhất. Khi đó, chắc chắn họ sẽ không thể quay lại.
Ayet Linkleri: