Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

37

Sûredeki Ayet No: 

142

Ayet No: 

3930

Sayfa No: 

451

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَالْتَقَمَهُ الْحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٌ

Çeviriyazı: 

felteḳamehü-lḥûtü vehüve mülîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Derken (denize atılmış ve) kendisini balık yutmuştu. (Kendi nefsini) kınıyordu.

Diyanet İşleri: 

Kendini kınarken onu bir balık yutmuştu.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Kınanmış bir haldeydi ki onu balık yutuvermişti.

Şaban Piriş: 

O, kınanmış iken bir balık onu yuttu.

Edip Yüksel: 

Balık onu yuttu, bundan o sorumluydu.

Ali Bulaç: 

Derken onu balık yutmuştu, oysa o kınanmıştı.

Suat Yıldırım: 

O yaptığından ötürü pişman bir vaziyette iken balık onu yutuverdi.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Artık o melâmet eder (nefsini kınar) bir halde iken O´nu balık yutuverdi.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Derken, kendisini balık yutmuştu. O kendi kendini kınayıp duruyordu.

Bekir Sadak: 

Sonunda ona inandilar, bunun uzerine Biz de onlari bir sureye kadar gecindirdik.

İbni Kesir: 

Yenilgiye uğramışken, bir balık yutmuştu onu.

Adem Uğur: 

Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu.

İskender Ali Mihr: 

Onu (Yunus A.S´ı) hemen bir balık yuttu. O, levmedilen biriydi (kendi kendini kınıyordu).

Celal Yıldırım: 

Yûnus kendi kendini kınarken büyük bir balık onu yutuvermişti.

Tefhim ul Kuran: 

Derken onu balık yutmuştu, oysa kendisi (kendini) kınanmış (sayanlardan)dı.

Fransızca: 

Le poisson l'avala alors qu'il était blâmable .

İspanyolca: 

El pez se lo tragó, había incurrido en censura.

İtalyanca: 

Lo inghiottì un pesce, mentre si rammaricava.

Almanca: 

dann verschlang ihn der Fisch, während er tadelnswert war.

Çince: 

大鱼就吞了他,同时,他是应受谴责的。

Hollandaca: 

En de visch verzwolg hem; want hij had eene bestraffing verdiend.

Rusça: 

Его проглотила рыба, когда он был достоин порицания.

Somalice: 

Kalluunna liqay isagoo ladagaalay.

Swahilice: 

Samaki akammeza hali ya kuwa ni mwenye kulaumiwa.

Uygurca: 

ئۇنى چوڭ بىر بېلىق يۇتۇۋەتتى. ئۇ (قەۋمىنى تاشلاپ، پەرۋەردىگارىنىڭ ئىزنىسىز چىققانلىقى ئۈچۈن) ئەيىبلىنىشكە تېگىشلىك ئىدى

Japonca: 

(そして海に投げ込まれると)大魚に丸呑みにされ,かれは自責の念にかられた。

Arapça (Ürdün): 

«فالتقمه الحوت» ابتلعه «وهو مليم» أي آت بما يلام عليه من ذهابه إلى البحر وركوبه السفينة بلا إذن من ربه.

Hintçe: 

तो उनको एक मछली निगल गयी और यूनुस खुद (अपनी) मलामत कर रहे थे

Tayca: 

แล้วปลาตัวใหญ่ได้กลืนเขา และเขาสมควรที่จะถูกตำหนิ

İbranice: 

והלוויתן בלע אותו בעודו (יונה) מאשים את עצמו

Hırvatça: 

i riba ga proguta, a bio je zaslužio prijekor,

Rumence: 

Peştele l-a înghiţit pe când se dojenea pe sine.

Transliteration: 

Failtaqamahu alhootu wahuwa muleemun

Türkçe: 

Derken, kendisini balık yutmuştu. O kendi kendini kınayıp duruyordu.

Sahih International: 

Then the fish swallowed him, while he was blameworthy.

İngilizce: 

Then the big Fish did swallow him, and he had done acts worthy of blame.

Azerbaycanca: 

(Yunis Allahın izni olmadan qövmünü tərk edib getdiyinə görə) özünü qınayarkən (dənizə atılarkən) balıq onu udmuşdu.

Süleyman Ateş: 

(Yunus, Rabbinden izinsiz olarak kavminden ayrıldığı için) Kendi kendisini kınarken (denize attılar) balık onu yuttu.

Diyanet Vakfı: 

Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu.

Erhan Aktaş: 

O kendisini suçlayıp dururken, hût(1) onu yuttu.

Kral Fahd: 

Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu.

Hasan Basri Çantay: 

O, kınanmış bir halde iken kendisini hemen balık yutmuşdu.

Muhammed Esed: 

(sonra o´nu denize atmışlar ve) denizde büyük balık tarafından yutulmuştu, çünkü kınananlardan biriydi.

Gültekin Onan: 

Derken onu balık yutmuştu, oysa o kınanmıştı.

Ali Fikri Yavuz: 

(Kavminden kaçmış olduğundan ötürü) nefsini kınamış bir halde iken, hemen balık onu yuttu.

Portekizce: 

E uma baleia o engoliu, porque era repreensível.

İsveççe: 

[och de kastade honom i havet] och han slukades av en väldig fisk - han hade nämligen begått ett svårt fel.

Farsça: 

پس آن ماهی بزرگ او را بلعید، در حالی که سزاوار سرزنش بود.

Kürtçe: 

(خرایە دەریاکە و) ئەمجا نەھەنگێك قووتی دا ئەویش شایانی سەرزەنشت بوو

Özbekçe: 

Бас, уни маломатга лойиқ бўлган ҳолида наҳанг балиқ ютди.

Malayca: 

Setelah itu ia ditelan oleh ikan besar, sedang ia berhak ditempelak.

Arnavutça: 

dhe peshku e përbiu atë, e ai ishte i qortuar,

Bulgarca: 

И го глътна китът, и заслужи порицание.

Sırpça: 

и риба га прогута, а био је заслужио прекор,

Çekçe: 

a pohltila jej ryba, zatímco pokárání zasloužil.

Urduca: 

آخرکار مچھلی نے اسے نگل لیا اور وہ ملامت زدہ تھا

Tacikçe: 

Моҳӣ фурӯ бурдаш ва ӯ лоиқи сарзаниш буд.

Tatarca: 

Аны дәрхәл бер зур балык йотты, вә ул Аллаһ рөхсәтеннән башка кавемен ташлап киткәне өчен үзен үзе шелтәлидер.

Endonezyaca: 

Maka ia ditelan oleh ikan besar dalam keadaan tercela.

Amharca: 

እርሱም ተወቃሽ ሲሆን ዐሳው ዋጠው፡፡

Tamilce: 

ஆக, (அவர் தன்னை கடலில் எறியவே) அவரை திமிங்கலம் விழுங்கியது. அவர் (தனது இறைவனின் கட்டளை இன்றி கடலுக்கு சென்றதால்) பழிப்புக்குரிய செயலை செய்தவர் ஆவார்.

Korece: 

그때 큰 고기가 그를 삼켜 버렸으니 이는 그의 비난받을 행 위 때문이었노라

Vietnamca: 

Rồi một con cá voi đã nuốt chửng Y vì Y đã phạm một điều đáng trách.(2) (2) Xem câu 87 chương 21 – Al-Ambiya’.