Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

37

Sûredeki Ayet No: 

113

Ayet No: 

3901

Sayfa No: 

450

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَبَارَكْنَا عَلَيْهِ وَعَلَىٰ إِسْحَاقَ ۚ وَمِن ذُرِّيَّتِهِمَا مُحْسِنٌ وَظَالِمٌ لِّنَفْسِهِ مُبِينٌ

Çeviriyazı: 

vebâraknâ `aleyhi ve`alâ isḥâḳ. vemin ẕürriyyetihimâ muḥsinüv veżâlimül linefsihî mübîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Hem ona hem İshak'a bereketler verdik. Her ikisinin neslinden de hem iyilik yapanlar var, hem de açıkça kendi nefsine zulmedenler var.

Diyanet İşleri: 

Kendisini ve İshak'ı mübarek kıldık; ikisinin soyundan iyi olan da vardır, açıktan açığa kendisine yazık eden de vardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onu da kutladık, İshak'ı da ve ikisinin de soyundan iyilik eden de var, apaçık nefsine zulmeden de.

Şaban Piriş: 

Onu da İshak’ı da mübarek kıldık. İkisinin soyundan iyi davranan da var, açıkça kendi nefsine zulmetmekte olan da.

Edip Yüksel: 

Ona da İshak'a da lütufta bulunduk. Kuşkusuz, ikisinin de soyundan hem iyi davrananlar var, hem kendisine zulmedenler.

Ali Bulaç: 

Ona ve İshak’a bereketler verdik. İkisinin soyundan, ihsanda bulunan (muhsin olan) da var, açıkça kendi nefsine zulmeden de.

Suat Yıldırım: 

Kendisine de İshak'a da feyiz ve bereketler verdik. Onların neslinden gelenler arasında iyi davranan da var, kendi nefsine açıkça zulmeden de!

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onun üzerine ve İshak üzerine bereketler verdik ve ikisinin zürriyetinden muhsin olan da vardır ve nefsine apaçık zulmeden de.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ona da İshak'a da bereketler lütfettik. Onların zürriyetlerinden iyi düşünüp iyi davranan da var, öz benliğine açıkça zulmeden de var.

Bekir Sadak: 

(119-12) 0 Sonra gelenler icinde «Musa ve Harun´a selam olsun» diye iyi birer un biraktik.

İbni Kesir: 

Onu da, İshak´ı da mübarek kıldık. O ikisinin soyundan ihsan eden de vardır, kendisine açıkça zulmeden de.

Adem Uğur: 

Kendisini ve İshak´ı mübarek (kutlu ve bereketli) eyledik. Lâkin her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi, kendine açıktan açığa kötülük edenler de olacak.

İskender Ali Mihr: 

Ve O´na (Hz. İbrâhîm´e) ve İshak´a bereket verdik (mübarek kıldık). Ve ikisinin zürriyetinden muhsin olan (da), nefsine apaçık zulmeden (de) var.

Celal Yıldırım: 

Onu da, İshâk´ı da mübarek kıldık (üzerlerine feyiz, bereket ve rahmet indirdik). İkisinin soyundan iyiler de vardır

Tefhim ul Kuran: 

Ona da, İshak´a da bereketler verdik. İkisinin soyundan, ihsanda bulunan (muhsin olan) da var, açıkça kendi nefsine zulmetmekte olan da.

Fransızca: 

Et Nous le bénîmes ainsi que Isaac. Parmi leurs descendances il y a [l'homme] de bien et celui qui est manifestement injuste envers lui-même.

İspanyolca: 

Les bendijimos, a él y a Isaac. Y entre sus descendientes unos hicieron el bien, pero otros fueron claramente injustos consigo mismos.

İtalyanca: 

Elargimmo su di lui e su Isacco [la pienezza della benedizione]. Tra i loro discendenti c'è il virtuoso e colui che è palesemente ingiusto nei suoi stessi confronti.

Almanca: 

Und WIR gewährten Baraka ihm sowie Ishaq. Und unter ihrer Nachkommenschaft gibt es einen Muhsin und einen eindeutigen gegen sich selbst Unrecht-Begehenden.

Çince: 

我降福于他和易司哈格。他们俩的子孙中,将有行善者和公然自暴自弃者。

Hollandaca: 

En wij zegenden hem en Izaäk; en onder hunne nakomelingschap waren eenige rechtvaardigen, en anderen, die klaarblijkelijk hunne eigene zielen nadeel toebrachten.

Rusça: 

Мы благословили его и Исхака (Исаака). Среди их потомства есть творящие добро и поступающие явно несправедливо к самим себе.

Somalice: 

Waana barakaynay Ibraahim iyo Isxaaqba, waxaana ka mid ah faracooda mid samagala iyo mid naftiisa si cad u dulmiya.

Swahilice: 

Na tukambarikia yeye na Is-haqa. Na miongoni mwa dhuriya zao walitokea wema na wenye kudhulumu nafsi zao waziwazi.

Uygurca: 

ئىبراھىمغا ۋە ئىسھاققا (دىننىڭ ۋە دۇنيانىڭ) بەرىكەتلىرىنى ئاتا قىلدۇق، ئۇلارنىڭ نەسلىدىن ياخشى ئىش قىلغۇچىلارمۇ، (گۇناھ ۋە كۇفرى بىلەن) ئۆزىگە ئاشكارا زۇلۇم قىلغۇچىلارمۇ چىقىدۇ

Japonca: 

そしてわれは,かれとイスハークを祝福した。だがかれらの子孫の中には正しい行いをする者もあり,また明らかに自らを損なう者もあった。

Arapça (Ürdün): 

«وباركنا عليه» بكثير ذريته «وعلى إسحاق» ولده بجعلنا أكثر الأنبياء من نسله «ومن ذريتهما محسن» مؤمن «وظالم لنفسه» كافر «مبين» بيَّن الكفر.

Hintçe: 

जो एक नेकोसार नबी थे और हमने खुद इबराहीम पर और इसहाक़ पर अपनी बरकत नाज़िल की और इन दोनों की नस्ल में बाज़ तो नेकोकार और बाज़ (नाफरमानी करके) अपनी जान पर सरीही सितम ढ़ाने वाला

Tayca: 

และเราได้ให้ความจำเริญแก่เขาและแก่อิสฮาก และในหมู่ลูกหลานของเขาทั้งสองนั้นมีผู้ทำความดีและมีผู้อธรรมแก่ตัวของเขาเองอย่างชัดแจ้ง

İbranice: 

ובירכנו אותו ואת יצחק. חלק מצאצאיהם היו צדיקים גמורים, וחלק היו חוטאים גמורים

Hırvatça: 

i blagosloviti smo i njega i Ishaka; a među potomcima njihovim ima vjernika i onih koji sebi očito nasilje čine.

Rumence: 

Şi i-am binecuvântat pe el şi pe Isaac. Şi din seminţia lor a fost şi cel făptuitor de bine, precum şi cel nedrept cu sine în chip vădit.

Transliteration: 

Wabarakna AAalayhi waAAala ishaqa wamin thurriyyatihima muhsinun wathalimun linafsihi mubeenun

Türkçe: 

Ona da İshak'a da bereketler lütfettik. Onların zürriyetlerinden iyi düşünüp iyi davranan da var, öz benliğine açıkça zulmeden de var.

Sahih International: 

And We blessed him and Isaac. But among their descendants is the doer of good and the clearly unjust to himself.

İngilizce: 

We blessed him and Isaac: but of their progeny are (some) that do right, and (some) that obviously do wrong, to their own souls.

Azerbaycanca: 

Biz ona İshaqa (peyğəmbərliklə, övlad çoxluğu ilə) bərəkət verdik. Onların hər ikisinin nəslindən yaxşı işlər görən də var, açıq-aşkar özünə zülm edən də!

Süleyman Ateş: 

Kendisine de, İshak'a da bereketler verdik. Onların neslinden (gelenler arasında) iyi hareket eden de var, açıkça kendisine zulmeden de.

Diyanet Vakfı: 

Kendisini ve İshak'ı mübarek (kutlu ve bereketli) eyledik. Lakin her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi, kendine açıktan açığa kötülük edenler de olacak.

Erhan Aktaş: 

Ona ve İshâk’a bereket verdik. Her ikisinin soyundan muhsin(1) olan da kendisine açıkça zûlmeden(2) de vardır.

Kral Fahd: 

Kendisini ve İshak’ı mübarek (kutlu ve bereketli) eyledik. Lâkin her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi, kendine açıktan açığa kötülük edenler de olacak.

Hasan Basri Çantay: 

Hem ona, hem Ishaka (feyz-ü) bereketler verdik. Her ikisinin neslinden iyi hareket edeni de vardır, nefsine apaçık zulm edeni de.

Muhammed Esed: 

onu ve İshak´ı kutsadık ama onların soyundan iyi işler yapan da çıkacak, kendisine açıkça zulmeden de.

Gültekin Onan: 

Ona ve İshak´a bereketler verdik. İkisinin soyundan, ihsanda bulunan (muhsin olan) da var, açıkça kendi nefsine zulmeden de.

Ali Fikri Yavuz: 

Hem İbrahîm’e, hem İshâk’a bereketler verdik. Her ikisinin soyundan mümin olan da var, nefsine açık zulmeden de var.

Portekizce: 

E o abençoamos, a ele e a Isaac. Mas entre os seus descendentes há benfeitores, e outros que são verdadeiros iníquospara consigo mesmos.

İsveççe: 

Och Vi välsignade honom och Isak - bland deras efterkommande finns såväl den som gör det goda och det rätta och den som begår uppenbar orätt till skada för sig själv.

Farsça: 

و بر او و بر اسحاق برکت دادیم، و از دودمان آن دو برخی نیکوکارند و برخی آشکارا ستمکار بر خویشند،

Kürtçe: 

جا فەڕ و بەرەکەتمان ڕشت بەسەر ئیبراھیم و ئیسحاقدا و لە نەوەی ھەردووکیـان کارچاك و ستەمکار لەدەروونی خۆی بەئاشکرا ھەبوو

Özbekçe: 

Ва унга ҳам, Исҳоққа ҳам барака бердик. Икковларининг зурриётидан гўзал амал қилгувчи ҳам, ўзига очиқ-ойдин зулм қилгувчи ҳам бўлур. (Иброҳимга ҳам, Исҳоққа ҳам барака бердик. Уларнинг наслидан Пайғамбарлар чиқадиган қилиб қўйдик. Ким ўша Пайғамбарларга эргашса, гўзал иш қилган бўлади. Ким эргашмаса, ўзига ўзи зулм қилган бўлади.)

Malayca: 

Dan Kami limpahi berkat kepadanya dan kepada (anaknya): Ishak; dan di antara zuriat keturunan keduanya ada yang mengerjakan kebaikan, dan ada pula yang berlaku zalim dengan nyata, terhadap dirinya sendiri.

Arnavutça: 

dhe Ne e bekuam atë dhe Is’hakun, por në mesin e pasardhësve të tyre ka besimtarë dhe zullumqarë të hapët për veten e vet.

Bulgarca: 

И благословихме него и Исхак. А сред техните потомци имаше и благодетелни, и явни угнетители на себе си.

Sırpça: 

и благословили смо и њега и Исака; а међу њиховим потомцима има верника и неверника очигледних.

Çekçe: 

Pak požehnali jsme jemu i Izákovi; a mezi jejich potomky jsou někteří, kdož dobro konají, však jiní sami na sobě křivdu zjevnou páchají.

Urduca: 

اور اسے اور اسحاقؑ کو برکت دی اب ان دونوں کی ذریّت میں سے کوئی محسن ہے اور کوئی اپنے نفس پر صریح ظلم کرنے والا ہے

Tacikçe: 

Ӯ на Исҳоқро баракат додем. Ва аз фарзандонашон баъзе некӯкор ҳастанд ва баъзе ба ошкоро бар худ ситамкор.

Tatarca: 

Ибраһимгә вә Исхакка эшләрендә вә нәселләрендә бәрәкәт бирдек, вә аларның нәселеннән килгән кешеләрнең бәгъзеләре көферлек вә бозыклык белән үзләренә ачык золым итүчеләрдер.

Endonezyaca: 

Kami limpahkan keberkatan atasnya dan atas Ishaq. Dan diantara anak cucunya ada yang berbuat baik dan ada (pula) yang Zalim terhadap dirinya sendiri dengan nyata.

Amharca: 

በእርሱና በኢስሐቅ ላይም ባረክን፡፡ ከሁለቱም ዘሮች በጎ ሠሪ አልለ፡፡ ለነፍሱ ግልጽ በዳይም አለ፡፡

Tamilce: 

அவருக்கும் இஸ்ஹாக்கிற்கும் அருள் வளம் புரிந்தோம். இன்னும், அவ்விருவரின் சந்ததியில் நல்லவரும் இருக்கிறார். தனக்கு தெளிவாக தீங்கிழைத்தவரும் இருக்கிறார்.

Korece: 

그와 그리고 이삭에게 축복을 내렸으나 그들의 후손 중의 무 리는 의로움을 행하였으되 다른 무리는 사악한 행위를 했었노라

Vietnamca: 

TA đã ban phúc cho Y và Is-haaq, tuy nhiên, trong con cháu của hai người họ có một số làm tốt và có một số đã công khai bất công với bản thân mình.