Sayfa 450

 
00:00

felemmâ eslemâ vetellehû lilcebîn.

Arapça:

فَلَمَّا أَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَبِينِ

Türkçe:

Böylece ikisi de teslim olup İbrahim onu şakağı üzerine yatırınca,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ne zaman ki ikisi de bu şekilde Allah'a teslim oldular, İbrahim oğlunu şakağı üzerine yatırdı.

Diyanet Vakfı:

Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca:

İngilizce:

So when they had both submitted their wills (to Allah), and he had laid him prostrate on his forehead (for sacrifice),

Fransızca:

Puis quand tous deux se furent soumis (à l'ordre d'Allah) et qu'il l'eut jeté sur le front,

Almanca:

Und als beide sich hingaben, und er ihn auf die Schläfe lagerte,

Rusça:

Когда они оба покорились, и он уложил его на бок,

Açıklama:
 
00:00

venâdeynâhü ey yâ ibrâhîm.

Arapça:

وَنَادَيْنَاهُ أَن يَا إِبْرَاهِيمُ

Türkçe:

Biz şöyle seslendik: "Ey İbrahim!"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Biz de ona şöyle seslendik: "Ey İbrahim! "

Diyanet Vakfı:

Biz ona: " Ey İbrahim!" diye seslendik.

İngilizce:

We called out to him "O Abraham!

Fransızca:

voilà que Nous l'appelâmes "Abraham !

Almanca:

da riefen WIR ihn: "Ibrahim!

Rusça:

Мы воззвали к нему: "О Ибрахим (Авраам)!

Açıklama:
 
00:00

ḳad ṣaddaḳte-rru'yâ. innâ keẕâlike neczi-lmuḥsinîn.

Arapça:

قَدْ صَدَّقْتَ الرُّؤْيَا ۚ إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ

Türkçe:

"Sen rüyayı gerçekleştirdin. İşte biz, güzel düşünüp güzel davrananları böyle ödüllendiririz."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Rüyana gerçekten sadakat gösterdin, şüphesiz ki, biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.

Diyanet Vakfı:

Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükafatlandırırız.

İngilizce:

Thou hast already fulfilled the vision! - thus indeed do We reward those who do right.

Fransızca:

Tu as confirmé la vision. C'est ainsi que Nous récompensons les bienfaisants".

Almanca:

Bereits hast du das Traumgesicht verwirklicht! Gewiß, solcherart vergelten WIR es den Muhsin."

Rusça:

Ты оправдал сновидение". Воистину, так Мы воздаем творящим добро.

Açıklama:
 
00:00

inne hâẕâ lehüve-lbelâü-lmübîn.

Arapça:

إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ الْبَلَاءُ الْمُبِينُ

Türkçe:

"Bu, hiç kuşkusuz apaçık imtihanın ta kendisiydi."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Şüphesiz ki bu apaçık bir imtihandı. (dedik)

Diyanet Vakfı:

Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır.

İngilizce:

For this was obviously a trial-

Fransızca:

C'était là certes, l'épreuve manifeste.

Almanca:

Gewiß, dies war doch die eindeutige Prüfung.

Rusça:

Это и есть явное испытание (или явная милость).

Açıklama:
 
00:00

vefedeynâhü biẕibḥin `ażîm.

Arapça:

وَفَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظِيمٍ

Türkçe:

Ve ona fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik.

Diyanet Vakfı:

Biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik.

İngilizce:

And We ransomed him with a momentous sacrifice:

Fransızca:

Et Nous le rançonnâmes d'une immolation généreuse .

Almanca:

Und WIR lösten ihn mit einem riesengroßen Opfertier aus.

Rusça:

Мы выкупили его великой жертвой.

Açıklama:
 
00:00

veteraknâ `aleyhi fi-l'âḫirîn.

Arapça:

وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْآخِرِينَ

Türkçe:

Sonra gelenler içinde onu hatırlatan bir şey bıraktık.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Kendisine sonradan gelenler içinde iyi bir nâm bıraktık.

Diyanet Vakfı:

Geriden gelecekler arasında ona (iyi birnam) bıraktık:

İngilizce:

And We left (this blessing) for him among generations (to come) in later times:

Fransızca:

Et Nous perpétuâmes son renom dans la postérité :

Almanca:

Und WIR ließen über ihn (Lob) bei den Letzten.

Rusça:

Мы оставили о нем в последующих поколениях добрую молву.

Açıklama:
 
00:00

selâmün `alâ ibrâhîm.

Arapça:

سَلَامٌ عَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ

Türkçe:

Selam olsun İbrahim'e!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Selam olsun İbrahim'e...

Diyanet Vakfı:

İbrahim'e selam! dedik.

İngilizce:

Peace and salutation to Abraham!

Fransızca:

"Paix sur Abraham".

Almanca:

Salam sei über Ibrahim.

Rusça:

Мир Ибрахиму (Аврааму)!

Açıklama:
 
00:00

keẕâlike neczi-lmuḥsinîn.

Arapça:

كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ

Türkçe:

Böyle ödüllendiririz biz, güzellik sergileyenleri!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.

Diyanet Vakfı:

Biz iyileri böyle mükafatlandırırız.

İngilizce:

Thus indeed do We reward those who do right.

Fransızca:

Ainsi récompensons-Nous les bienfaisants;

Almanca:

Solcherart vergelten WIR den Muhsin.

Rusça:

Воистину, так Мы воздаем творящим добро.

Açıklama:
 
00:00

innehû min `ibâdine-lmü'minîn.

Arapça:

إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ

Türkçe:

O da bizim inanan kullarımızdandı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı.

Diyanet Vakfı:

Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır.

İngilizce:

For he was one of our believing Servants.

Fransızca:

car il était de Nos serviteurs croyants.

Almanca:

Gewiß, er gehörte zu Unseren iman-verinnerlichenden Dienern.

Rusça:

Воистину, он - один из Наших верующих рабов.

Açıklama:
 
00:00

vebeşşernâhü biisḥâḳa nebiyyem mine-ṣṣâliḥîn.

Arapça:

وَبَشَّرْنَاهُ بِإِسْحَاقَ نَبِيًّا مِّنَ الصَّالِحِينَ

Türkçe:

Biz ona, hayrı ve barışı sevenlerden bir peygamber olan İshak'ı müjdeledik.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ona bir de salihlerden bir peygamber olmak üzere İshak'ı müjdeledik.

Diyanet Vakfı:

Salihlerden bir peygamber olarak O'na (İbrahim'e) İshak'ı müjdeledik.

İngilizce:

And We gave him the good news of Isaac - a prophet,- one of the Righteous.

Fransızca:

Nous lui fîmes la bonne annonce d'Isaac comme prophète d'entre les gens vertueux.

Almanca:

Und WIR ließen ihm eine frohe Botschaft über Ishaq überbringen, einen Gesandten von den gottgefällig Guttuenden.

Rusça:

Мы обрадовали его вестью об Исхаке (Исааке) - пророке из числа праведников.

Açıklama:

Sayfalar

Sayfa 450 beslemesine abone olun.