Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

34

Sûredeki Ayet No: 

30

Ayet No: 

3636

Sayfa No: 

431

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قُل لَّكُم مِّيعَادُ يَوْمٍ لَّا تَسْتَأْخِرُونَ عَنْهُ سَاعَةً وَلَا تَسْتَقْدِمُونَ

Çeviriyazı: 

ḳul leküm mî`âdü yevmil lâ teste'ḫirûne `anhü sâ`atev velâ testaḳdimûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

De ki: "Size vaad edilen öyle bir gündür ki, ondan ne bir an geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz."

Diyanet İşleri: 

De ki: "Size, bir gün tayin edilmiştir. Ondan bir saat ne geri kalabilirsiniz ne de öne geçebilirsiniz."

Abdulbakî Gölpınarlı: 

De ki: Size vaadedilen gün, öylesine bir gündür ki zamanından bir an bile geriye kalmayacağı gibi ileriye de atılmaz.

Şaban Piriş: 

De ki: Sizin için vaat edilmiş öyle bir gün vardır ki, siz ondan ne bir an geri kalır, ne de (bir an) öne geçebilirsiniz.

Edip Yüksel: 

De ki, "Size bir saat gecikmeyecek, bir saat de erken gelmeyecek belirlenmiş bir gününüz vardır."

Ali Bulaç: 

De ki: "Sizin için belirlenmiş bir gün vardır ki, ondan ne bir an ertelenebilirsiniz, ne de (bir an) öne alınabilirsiniz.

Suat Yıldırım: 

Bir de: “Eğer doğru söylüyorsanız vâd ettiğiniz kıyamet ne zaman gerçekleşecek?” derler.De ki: “Sizinle öyle bir buluşma günümüz var ki ondan ne bir saat ileri geçebilirsiniz, ne de bir saat geri kalabilirsiniz.!” [42,18; [71,4; 11, 104-105]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

De ki: «Sizin için bir mev´ud gün vardır ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz ve ne de ileri geçebilirsiniz.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

De ki: "Size bir gün vaat edilmiştir; ondan ne bir saat geri kalabirsiniz ne de ileri geçebilirsiniz."

Bekir Sadak: 

De ki: «suphesiz Rabbim rizki diledigine genisletir ve bir olcuye gore verir, fakat insanlarin cogu bilmezler.&quot

İbni Kesir: 

De ki: Sizin için bir günün miadı vardır. Ondan bir an ne geri kalabilirsiniz, ne de öne geçebilirsiniz.

Adem Uğur: 

De ki: Size öyle bir gün vâdedilmiştir ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz.

İskender Ali Mihr: 

De ki: &quot

Celal Yıldırım: 

De ki: Size belirlenen bir gün vardır ki ondan ne bir an geri kalabilirsiniz, ne de bir an ileri geçebilirsiniz.

Tefhim ul Kuran: 

De ki: «Sizin için belirlenmiş bir gün vardır ki, siz ondan ne bir an ertelenebilirsiniz, ne de (bir an) öne alınabilirsiniz.»

Fransızca: 

Dis : "Le rendez-vous est pour un jour que vous ne saurez retarder d'une heure, ni avancer ! ".

İspanyolca: 

Di: «Se os ha fijado ya un día que no podréis retrasar ni adelantar una hora».

İtalyanca: 

Di': «Vi aspetta un Giorno che non sapreste né ritardare né anticipare di un'ora».

Almanca: 

Sag: "Für euch ist ein Termin eines Tages bestimmt, den ihr weder um eine Stunde hinauszögern könnt, noch vorverlegen."

Çince: 

你说:你们的约期是有时日的,你们不得稍稍迟到,也不得稍稍早到。

Hollandaca: 

Antwoord: U is eene bedreiging aangekondigd van een dag, dien geen uwer vertragen noch verhaasten zal.

Rusça: 

Скажи: "Вам обещан день, который вы не сможете отдалить или приблизить даже на час".

Somalice: 

Waxuud dhahdaa waxaa idiin sugnaaday Waqti aydaan saacad ka dib dhacaynin kana hor dhacaynin.

Swahilice: 

Sema: Nyinyi mnayo miadi ya Siku ambayo hamtaakhirika nayo kwa saa moja, wala hamtaitangulia.

Uygurca: 

ئېيتقىنكى، «سىلەرگە (ئازاب ئۈچۈن) ۋەدە قىلىنغان بىر كۈن باركى، ئۇنىڭدىن بىردەممۇ ئىلگىرى - كېيىن بولمايسىلەر»

Japonca: 

言ってやるがいい。「あなたがたへの約束の日は,あなたがたが一刻も取り戻せずまた先んじることも出来ない(日である)。」

Arapça (Ürdün): 

«قل لكم ميعاد يوم لا تستأخرون عنه ساعة ولا تستقدمون» عليه وهو يوم القيامة.

Hintçe: 

(ऐ रसूल) तुम उनसे कह दो कि तुम लोगों के वास्ते एक ख़ास दिन की मीयाद मुक़र्रर है कि न तुम उससे एक घड़ी पीछे रह सकते हो और न आगे ही बड़ सकते हो

Tayca: 

จงกล่าวเถิดมุฮัมมัด “สำหรับพวกท่านมีกำหนดวันวันหนึ่ง ซึ่งพวกท่านจะขอผ่อนผันให้ล่าช้าสักระยะหนึ่งก็ไม่ได้และจะร่นเวลาให้เร็วเข้าก็ไม่ได้”

İbranice: 

אמור: 'כבר נקבע לכם מועד ביום אשר לא תוכלו לאחר אותו ולא להקדים אותו אפילו בשעה אחת

Hırvatça: 

Reci: "Dan vam je već određen, ne možete ga ni za čas jedan zaustaviti niti ubrzati."

Rumence: 

Spune: “Veţi avea o întâlnire într-o zi, de la care nu veţi putea întârzia, însă nici merge mai înainte.”

Transliteration: 

Qul lakum meeAAadu yawmin la tastakhiroona AAanhu saAAatan wala tastaqdimoona

Türkçe: 

De ki: "Size bir gün vaat edilmiştir; ondan ne bir saat geri kalabirsiniz ne de ileri geçebilirsiniz."

Sahih International: 

Say, "For you is the appointment of a Day [when] you will not remain thereafter an hour, nor will you precede [it]."

İngilizce: 

Say: "The appointment to you is for a Day, which ye cannot put back for an hour nor put forward."

Azerbaycanca: 

(Onlara) belə de: “Sizə və’d olunmuş bir gün (qiyamət günü) vardır ki, ondan bircə saat belə nə geri qalar, nə də irəli keçə bilərsiniz!”

Süleyman Ateş: 

De ki: "Sizin için belirtilmiş bir gün vardır. Ondan ne bir sa'at geri kalırsınız, ne de ileri geçebilirsiniz."

Diyanet Vakfı: 

De ki: Size öyle bir gün vadedilmiştir ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz.

Erhan Aktaş: 

De ki: “Size yapılan uyarının bir zamanı vardır. Ondan, bir saat bile geri de kalmazsınız ileri de geçemezsiniz.”

Kral Fahd: 

De ki: Size öyle bir gün vâdedilmiştir ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz.

Hasan Basri Çantay: 

De ki: «Size va´d olunan, öyle bir gündür ki siz ondan bir saat geri de kalamazsınız, (onun) berisine de geçemezsiniz».

Muhammed Esed: 

De ki: "Sizin için belli bir gün tayin edilmiştir, ondan tek bir an ne geri kalabilirsiniz, ne de onu geçebilirsiniz".

Gültekin Onan: 

De ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

(Rasûlüm, onlara) de ki: “- Size vaad olunan öyle bir gündür ki, ondan bir an geri de kalamazsınız, ileri de geçemezsiniz.”

Portekizce: 

Responde-lhes: Tendes um encontro marcado para um dia, o qual não podereis atrasar, nem adiantar por uma só hora.

İsveççe: 

Säg: "En dag är fastställd för er, och ni kan inte skjuta upp den ens ett ögonblick och inte heller påskynda [dess ankomst]."

Farsça: 

بگو: وعده گاه شما روزی است که نه ساعتی از آن تأخیر می کنید و نه بر آن پیشی می گیرید.

Kürtçe: 

بڵێ بەڵێنی ئێوە ڕۆژێکە نەساتێك دوا دەکەون لێی و نەپێشیش دەکەون

Özbekçe: 

Сен: «Сизга бир куннинг ваъдаси бор. Ундан бир он ортга ҳам қола олмассиз, олдин ҳам кета олмассиз», деб айт. (Сизга ваъда қилинган кун қиёмат кунидир. Унинг ваъдаси бор. У ваъда албатта амалга ошади. Ундан сиз қочиб қутила олмайсиз. Бир онки, уни ортга ҳам, олдга ҳам сура билмайсиз. У айни берилган вақтида бўлади.)

Malayca: 

Jawablah (wahai Muhammad): "Untuk kamu disediakan satu hari yang kamu tidak dapat melambatkannya sesaat pun, dan tidak pula kamu dapat menyegerakannya".

Arnavutça: 

Thuaju atyre: “Juve u është caktuar dita të cilën nuk do të mund ta ngadalësoni as për një çast, as ta shpejtoni”.

Bulgarca: 

Кажи: “Обещан ви е Ден, който дори с миг нито ще забавите, нито ще ускорите.”

Sırpça: 

Реци: „Дан вам је већ одређен, не можете ни за један час да га зауставите нити убрзате.“

Çekçe: 

Odpověz: 'Je pro vás stanovena schůzka v den, který ani neuspíšíte, ani nezadržíte ni o hodinu jedinou.'

Urduca: 

کہو تمہارے لیے ایک ایسے دن کی میعاد مقرر ہے جس کے آنے میں نہ ایک گھڑی بھر کی تاخیر تم کر سکتے ہو اور نہ ایک گھڑی بھر پہلے اسے لا سکتے ہو

Tacikçe: 

Бигӯ: «Он рӯз, ки меъоде (ваъдагоҳи) шумост, на соъате таъхир кунед ва на соъате пеш афтед».

Tatarca: 

Син аларга әйт: "Аллаһ хозурында сезнең өчен вәгъдә ителгән бер көн бар ки, ул көндә сезгә ґәзаб ирешер, ул кыямәт көне бер сәгать алдан килмәс вә соңга калмас."

Endonezyaca: 

Katakanlah: "Bagimu ada hari yang telah dijanjikan (hari kiamat) yang tiada dapat kamu minta mundur daripadanya barang sesaatpun dan tidak (pula) kamu dapat meminta supaya diajukan".

Amharca: 

«ለእናንተ ከእርሱ አንዲትንም ሰዓት የማትዘገዩበት የማትቀድሙበትም የቀጠሮ ቀን አላችሁ» በላቸው፡፡

Tamilce: 

(நபியே!) கூறுவீராக! உங்களுக்கு வாக்களிக்கப்பட்ட ஒரு நாள் இருக்கிறது. அதை விட்டும் நீங்கள் சிறிது நேரம் பிந்தவும் மாட்டீர்கள்; முந்தவும் மாட்டீர்கள்.

Korece: 

일러가로되 한시간도 너희가지연시키거나 재촉할 수 없는 약 속된 시간이 있노라

Vietnamca: 

Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy nói với họ: “Cuộc hẹn cho các người đã được định sẵn vào Ngày mà nó sẽ không đến muộn cũng không đến sớm hơn một thời khắc nào.”

Ayet Linkleri: 

Rubu tag: 

Hizb tag: