Arapça:
وَالَّذِي أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ هُوَ الْحَقُّ مُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ ۗ إِنَّ اللَّهَ بِعِبَادِهِ لَخَبِيرٌ بَصِيرٌ
Çeviriyazı:
velleẕî evḥaynâ ileyke mine-lkitâbi hüve-lḥaḳḳu müṣaddiḳal limâ beyne yedeyh. inne-llâhe bi`ibâdihî leḫabîrum beṣîr.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kitaplar içinde sana vahyettiğimiz kitap da kendinden öncekileri tasdik edici olmak üzere bir haktır. Şüphe yok ki, Allah, kullarının bütün hallerinden haberdardır ve her şeyi görendir.
Diyanet İşleri:
Bu, sana vahyettiğimiz, öncekileri doğrulayan gerçek Kitap'dır. Allah şüphesiz kullarından haberdardır, görendir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Sana vahyettiğimiz kitap, gerçektir, önceki kitapların gerçekliğini bildirmededir; şüphe yok ki Allah, kullarından haberdardır ve onları görür.
Şaban Piriş:
Sana vahyettiğimiz kitap, kendinden öncekileri tasdik eden hak bir kitaptır. Allah, kullarından haberdardır, onları görür.
Edip Yüksel:
Bu kitapta sana vahyettiklerimiz, kendisinden öncekileri doğrulayan gerçektir. ALLAH kullarından Haberdardır, Görendir.
Ali Bulaç:
Kendinden öncekini doğrulayıcı olarak sana Kitap'tan vahyettiğimiz gerçeğin ta kendisidir. Şüphesiz Allah, elbette haber alandır, görendir.
Suat Yıldırım:
İlahî kitaplar içinde sana vahyettiğimiz bu kitap da, daha önceki kitapları tasdik eden ve gerçeğin ta kendisi olan bir kitaptır. Allah kullarının bütün yaptıklarından haberdar olup onları görmektedir.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve sana kitaptan vahyettiğimiz, kendisinden evvelkileri tasdik edici olarak haktır. Şüphe yok ki, Allah kullarından tamamıyla haberdardır ve (her şeyi) görücüdür.
Yaşar Nuri Öztürk:
Kitap'tan sana vahyettiğimiz, kendinden öncekini tasdikleyici hakkın ta kendisidir. Allah, kullarından tam haberdardır, onları iyice görmektedir.
Bekir Sadak:
Orada
İbni Kesir:
Kendisinden öncekileri tasdik eden kitabdan sana vahyettiğimiz, hakkın kendisidir. Şüphesiz ki Allah, kulları için Habir´dir, Basir´dir.
Adem Uğur:
Sana vahyettiğimiz kitap, kendinden öncekini (semavi kitapları) doğrulayıcı olarak gelen gerçektir. Allah, kullarının (her halinden) haberdardır, görendir.
İskender Ali Mihr:
Ve sana kitaptan vahyettiğimiz, onların ellerindekini tasdik edici olarak haktır. Muhakkak ki Allah, kullarından mutlaka haberdar olandır, (onları) görendir.
Celal Yıldırım:
Kitap´tan sana önündekini (Tevrat ve İncil´i) doğrulayarak vahyettiğimiz haktır. Şüphesiz ki Allah kullarından haberlidir (onların her halini ve düşündüklerini) görüp bilendir.
Tefhim ul Kuran:
Kendinden öncekini doğrulayıcı olarak sana Kitap´tan vahyettiğimiz gerçeğin ta kendisidir. Şüphesiz Allah, elbette haber alandır, görendir.
Fransızca:
Et ce que Nous t'avons révélé du Livre est la Vérité confirmant ce qui l'a précédé . Certes Allah est Parfaitement Connaisseur et Clairvoyant sur Ses serviteurs.
İspanyolca:
Lo que de la Escritura te hemos revelado es la Verdad, en confirmación de los mensajes anteriores. Sí, Alá está bien informado de Sus siervos, los ve bien.
İtalyanca:
Ciò che ti abbiamo rivelato del Libro è la Verità, conferma di ciò che già era prima di esso. In verità Allah è ben informato sui Suoi servi, è Colui che vede con chiarezza.
Almanca:
Und das, was WIR dir an Wahy von der Schrift zuteil werden ließen, ist die Wahrheit, bestätigend für das vor ihm. Gewiß, ALLAH ist über Seine Diener doch allkundig, allsehend.
Çince:
我所启示你的,确是真理,足证以前的经典是真实的。真主对于他的仆人们确是彻知的,确是明察的。
Hollandaca:
Datgene wat wij u van het boek (den Koran) hebben geopenbaard, is de waarheid; bevestigende de schriften die te voren werden geopenbaard; want God is alwetend en aanschouwt zijne dienaren.
Rusça:
Писание, которое Мы внушили тебе в откровении, является истиной, которая подтверждает то, что было до него. Воистину, Аллах ведает о Своих рабах и видит их.
Somalice:
Kaan kuu waxyoonay ee Quraanka ah unbaa xaq ah wixii ka horreeyayna u rumayn Eebana addoomadiisa waa ogyahay, arkaana.
Swahilice:
Na hayo tuliyo kufunulia kutoka Kitabuni ni Kweli yenye kusadikisha yaliyo kuwa kabla yake. Hakika Mwenyezi Mungu kwa waja wake ni Mwenye khabari na Mwenye kuona.
Uygurca:
ساڭا بىز ۋەھيى قىلغان كىتاب (يەنى قۇرئان) ھەقتۇر. ئىلگىرىكى كىتابلارنىڭ (راستلىقىنى) ئىسپاتلىغۇچىدۇر، اﷲ ھەقىقەتەن بەندىلىرىنى تولۇق بىلگۈچىدۇر، كۆرۈپ تۇرغۇچىدۇر
Japonca:
われがあなたに啓示した啓典は真理であって,それ以前のものを確証するものである。本当にアッラーは,かれのしもべたちに就いて熟知し,かれらを監視なされる。
Arapça (Ürdün):
«والذي أوحينا إليك من الكتاب» القرآن «هو الحق مصدقا لما بين يديه» تقدمه من الكتب «إن الله بعباده لخبير بصير» عالم بالبواطن والظواهر.
Hintçe:
और हमने जो किताब तुम्हारे पास ''वही'' के ज़रिए से भेजी वह बिल्कुल ठीक है और जो (किताबें इससे पहले की) उसके सामने (मौजूद) हैं उनकी तसदीक़ भी करती हैं - बेशक खुदा अपने बन्दों (के हालात) से खूब वाक़िफ है (और) देख रहा है
Tayca:
และคัมภีร์ที่เราได้ให้แก่เจ้านั้นมันคือสัจธรรม เป็นการยืนยันในสิ่งที่ได้มีมาก่อนมัน แท้จริง อัลลอฮฺนั้นเป็นผู้ทรงตระหนัก ผู้ทรงเห็น ต่อปวงบ่าวของพระองค์
İbranice:
הספר אשר גילינו לך הוא הצדק, ומאשר את מה שקדם לו (את הבורא ספרי הקודש הקודמים,) כי אלוהים בקי בכול ורואה הכול
Hırvatça:
A ono što ti iz Knjige objavljujemo sušta je Istina, ona potvrđuje da su istinite i one prije nje. Allah, zaista, o robovima svojim sve upotpunosti zna i sve dobro vidi.
Rumence:
Ceea ce v-a fost dezvăluit din Carte este Adevărul ce întăreşte ceea ce a fost înaintea ei. Dumnezeu este Cunoscător, Văzător al robilor Săi.
Transliteration:
Waallathee awhayna ilayka mina alkitabi huwa alhaqqu musaddiqan lima bayna yadayhi inna Allaha biAAibadihi lakhabeerun baseerun
Türkçe:
Kitap'tan sana vahyettiğimiz, kendinden öncekini tasdikleyici hakkın ta kendisidir. Allah, kullarından tam haberdardır, onları iyice görmektedir.
Sahih International:
And that which We have revealed to you, [O Muhammad], of the Book is the truth, confirming what was before it. Indeed, Allah, of His servants, is Acquainted and Seeing.
İngilizce:
That which We have revealed to thee of the Book is the Truth,- confirming what was (revealed) before it: for Allah is assuredly- with respect to His Servants - well acquainted and Fully Observant.
Azerbaycanca:
(Ya Peyğəmbər!) Sənə özündən əvvəlkiləri təsdiqləyici olaraq vəhy etdiyimiz Kitab (Qur’an) haqdır. Həqiqətən, Allah bəndələrindən xəbərdardır, (hər, şeyi) görəndir!
Süleyman Ateş:
Kitaptan sana vahyettiğimiz, kendinden öncekini doğrulayan gerçektir. Allah kulların(ın her halini) haber alandır, görendir.
Diyanet Vakfı:
Sana vahyettiğimiz kitap, kendinden öncekini (semavi kitapları) doğrulayıcı olarak gelen gerçektir. Allah, kullarının (her halinden) haberdardır, görendir.
Erhan Aktaş:
Sana Kitâp’tan vahyettiğimiz, kendisinden öncekileri tasdik edici olarak gerçektir. Kuşkusuz Allah, Kullarından Haberdar Olan’dır, Her Şeyi Gören’dir.
Kral Fahd:
Sana vahyettiğimiz kitap, kendinden öncekini (semavi kitapları) doğrulayıcı olarak gelen gerçektir. Allah, kullarının (her halinden) haberdardır, görendir.
Hasan Basri Çantay:
(Habîbim) sana kendisinden öncekilerin doğrusunu meydana çıkarmak üzere vahyetdiğimiz kitâb hakıykatın ta kendisidir. Herhalde Allah kullarının (bütün hallerinden) hakkıyle haberdârdır, (her şey´i) hakkıyle görendir.
Muhammed Esed:
Ve (şunu bil ki,) sana vahyettiğimiz ilahi kelam, geçmiş vahiylerden bugüne kalmış ne varsa tümünü tasdik eden bir hakikattir; şüphesiz Allah kulları(nın ihtiyaçları)ndan tamamen haberdardır ve her şeyi görendir.
Gültekin Onan:
Kendinden öncekini doğrulayıcı olarak sana Kitap´tan vahyettiğimiz gerçeğin ta kendisidir. Şüphesiz Tanrı, elbette haber alandır, görendir.
Ali Fikri Yavuz:
(Ey Rasûlüm), sana vahy ettiğimiz kitab (Kur’an) hakdır
Portekizce:
E o que te revelamos do Livro é a verdade que corrobora os Livros que o precederam; sabei que Deus está inteirado, e éObservador de Seus servos.
İsveççe:
Vad Vi har uppenbarat för dig är sanningen, som bekräftar det som ännu består [av äldre tiders uppenbarelser]. Gud är väl underrättad om Sina tjänares [behov] och Han förlorar dem inte ur sikte.
Farsça:
و آنچه از کتاب به تو وحی کرده ایم، همان حق است، [و] تصدیق کننده [کتاب هایی که] پیش از آن بوده است؛ یقیناً خدا به بندگانش آگاه و بیناست.
Kürtçe:
وە ئەوەی لەقورئاندا نیگامان کردوە بۆ تۆ ھەر ئەوە ڕاستەو پشتیوانی کتێبەکانی پێش خۆیەتی بێگومان خوا بەبەندەکانی ئاگادارو بینایە
Özbekçe:
Биз сенга ваҳий қилган китоб айни ҳақдир, ўзидан олдинги нарсани тасдиқловчи бўлгандир. Албатта, Аллоҳ Ўз бандаларидан ўта хабардор ва уларни ўта кўргувчидир.
Malayca:
Dan Al-Quran yang Kami wahyukan kepadamu (wahai Muhammad) ialah yang benar (segala-galanya) yang tetap mengesahkan Kitab-kitab yang diturunkan sebelumnya. Sesungguhnya Allah Maha Mengetahui dengan sedalam-dalamnya akan keadaan sekalian hambaNya, lagi Maha Melihat dan memerhatikan.
Arnavutça:
E, atë që ta kemi shpallur ty prej Librit, është e vërtetë e saktë, duke qenë vërtetues për atë që është shpallur para tij. – Perëndia, me të vërtetë, për robërit e Vet i di të gjitha dhe Ai i sheh të gjitha.
Bulgarca:
Книгата, която Ние ти разкрихме, тя е истината, потвърждаваща онези [Писания], които са преди нея. За Своите раби Аллах е сведущ, всезрящ.
Sırpça:
А оно што ти из Књиге објављујемо сушта је Истина, она потврђује да су истините и оне пре ње. Аллах, заиста, о својим створењима све у потпуности зна и све добро види.
Çekçe:
To, co jsme ti vnukli z Písma, je pravda potvrzující to, co již předtím bylo sesláno. A Bůh je dobře zpraven o služebnících svých a jasně je vidí.
Urduca:
(اے نبیؐ) جو کتاب ہم نے تمہاری طرف وحی کے ذریعہ سے بھیجی ہے وہی حق ہے، تصدیق کرتی ہوئی آئی ہے اُن کتابوں کی جو اِس سے پہلے آئی تھیں بے شک اللہ اپنے بندوں کے حال سے باخبر ہے اور ہر چیز پر نگاہ رکھنے والا ہے
Tacikçe:
Ҳар чӣ аз он китоб ба ту ваҳй кардаем, ҳак, аст, ки китобҳои пеш аз худро тасдиқ мекунад ва Худо бар бандагонаш огоҳу биност!
Tatarca:
Без сиңа иңдергән Коръән – хак китаптыр үзеннән элек иңгән китапларны Аллаһ китаплары дип дөресләгәне хәлдә иңдерелде. Аллаһ, әлбәттә, бәндәләренең яшерен эшләрен белүче вә ачык эшләрен белүчедер.
Endonezyaca:
Dan apa yang telah Kami wahyukan kepadamu yaitu Al Kitab (Al Quran) itulah yang benar, dengan membenarkan kitab-kitab yang sebelumnya. Sesungguhnya Allah benar-benar Maha Mengetahui lagi Maha Melihat (keadaan) hamba-hamba-Nya.
Amharca:
ያም ከመጽሐፉ ወዳንተ ያወረድንልህ ከበፊቱ ላለው አረጋጋጭ ሲኾን እርሱ እውነት ነው፡፡ አላህ በርግጥ በባሮቹ ውስጥ ዐዋቂ ተመልካች ነው፡፡
Tamilce:
உமக்கு நாம் வஹ்யி அறிவித்த இந்த வேதம்தான் சத்தியமானதும் தனக்கு முன்னுள்ள வேதங்களை உண்மைப்படுத்தக்கூடியதும் ஆகும். நிச்சயமாக அல்லாஹ் தனது அடியார்களை ஆழ்ந்தறிபவன், உற்று நோக்குபவன் ஆவான்.
Korece:
하나님이 그대에게 계시한 성서는 진리로 그 이전에 계시된 것을 확증하고 있나니 실로 하나 님은 그분의 종들을 관찰하시며 지켜보고 계시니라
Vietnamca:
Những điều mà TA (Allah) đã Mặc Khải cho Ngươi (hỡi Thiên Sứ) trong Kinh Sách là chân lý, xác nhận lại những điều đã ban xuống trước Nó. Quả thật, Allah là Đấng Thông Toàn, Ngài thấy rõ các bầy tôi của Ngài.
Ayet Linkleri: