Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

35

Sûredeki Ayet No: 

30

Ayet No: 

3690

Sayfa No: 

437

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

لِيُوَفِّيَهُمْ أُجُورَهُمْ وَيَزِيدَهُم مِّن فَضْلِهِ ۚ إِنَّهُ غَفُورٌ شَكُورٌ

Çeviriyazı: 

liyüveffiyehüm ücûrahüm veyezîdehüm min faḍlih. innehû gafûrun şekûr.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Çünkü Allah mükafatlarını kendilerine tamamen ödedikten başka, lütfundan onlara fazlasını da verecektir. Çünkü O çok bağışlayıcı ve şükrün karşılığını vericidir.

Diyanet İşleri: 

Çünkü Allah bu kimselerin ecirlerini tam verir ve lütfu ile arttırır. Doğrusu O, bağışlayandır, şükrün karşılığını bol bol verendir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onların mükafatını, tamamıyla öder elbette ve lutfundan, ihsanından, mükafatlarını arttırır da; şüphe yok o, suçları örter, mükafatlarını da fazlasıyla verir.

Şaban Piriş: 

Çünkü Allah, onların karşılığını verecek, hatta lütfundan daha da artıracaktır. Çünkü O, çok mağfiret eder ve Şekûr'dur. (Karşılıklarını bol bol verir)

Edip Yüksel: 

Çünkü onların ücretlerini tam verecek ve onlara olan lütfunu arttıracaktır. O Bağışlayandır, Takdir Edendir.

Ali Bulaç: 

Çünkü (Allah,) ecirlerini noksansız olarak öder ve Kendi fazlından onlara artırır. Şüphesiz O, bağışlayandır, şükrü kabul edendir.

Suat Yıldırım: 

Çünkü Allah onlara mükâfatlarını tam tamına verecek, üstelik lütfundan onlara fazlasını da ihsan edecektir. Zira o gafurdur, şekûr'dur (kusurları bağışlar, kulların amellerini ve şükürlerini kabul edip fazlasıyla karşılık verir).

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Tâ ki, (Allah Teâlâ) onlara mükâfaatlarını tamamen ödesin ve onlara fazlından ziyâdesini de (versin). Şüphe yok ki O, çok yarlığayıcıdır, çok mükâfaat verendir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Çünkü Allah onlara ücretlerini tam ödeyecek, lütfundan onlara artırma da yapacaktır. Gafûr'dur O, çok affeder; Şekûr'dur, şükredenlere mutlaka karşılık verir.

Bekir Sadak: 

Inkar edenlere cehennem atesi vardir. Olumlerine hukmedilmez ki olsunler

İbni Kesir: 

Mükafatlarını Allah´ın tam vermesi ve onlara lutfundan artırması içindir. Muhakkak kiO

Adem Uğur: 

Çünkü Allah, onların mükâfatlarını tam öder ve lütfundan onlara fazlasını da verir. Şüphesiz O, çok bağışlayan, şükrün karşılığını bol bol verendir.

İskender Ali Mihr: 

Onların ecirleri (mükâfatları) onlara vefa edilir (ödenir). Ve (Allah), onlara fazlından artırır. Muhakkak ki O

Celal Yıldırım: 

Çünkü Allah onların bu harcamalarının karşılığını noksansız verir. Şüphesiz ki O çok bağışlayan ve şükredenlere nîmetini çok artırandır.

Tefhim ul Kuran: 

Çünkü (Allah,) onların ecirlerini noksansız olarak öder ve kendi fazlından onlara arttırır. Hiç şüphe yok O, bağışlayandır, şükrü kabul edendir.

Fransızca: 

afin [qu'Allah] les récompensent pleinement et leur ajoute Sa grâce. Il est Pardonneur et Reconnaissant.

İspanyolca: 

para que Él les dé su recompensa y aún más de Su favor. Es indulgente, muy agradecido.

İtalyanca: 

e che Allah li compensi pienamente e aggiunga della Sua Grazia. Sì, Egli è perdonatore, riconoscente.

Almanca: 

Damit ER ihnen ihre Belohnungen voll vergütet und von Seiner Gunst noch mehr gibt. ER ist allvergebend, reichlichst belohnend.

Çince: 

以便他使他们享受自己的完全的报酬,并把他的恩惠加赐他们;他确是至赦的,确是善报的。

Hollandaca: 

God zal hun het loon ten volle betalen en hun eene meer dan overvloedige toelage zijner vrijgevigheid schenken; want hij is gezind de misslagen zijner dienaren te vergeven, en hunne pogingen te beloonen.

Rusça: 

дабы Он вознаградил их сполна и даже добавил от Своей милости. Воистину, Он - Прощающий, Благодарный.

Somalice: 

Si Eebe ugu oofiyo ajrigooda uguna siyaadiyo fadligiisa, illeen Eebe waa dambi dhaafe mahad badane.

Swahilice: 

Ili Yeye awalipe ujira wao kwa ukamilifu, na awazidishie kutokana na fadhila zake. Hakika Yeye ni Mwenye kusamehe Mwenye shukrani.

Uygurca: 

اﷲ ئەجىرلىرىنى تولۇق بېرىدۇ ۋە مەرھەمىتىدىن ئۇلارغا ئاشۇرۇپ بېرىدۇ، اﷲ ھەقىقەتەن ناھايىتى مەغپىرەت قىلغۇچىدۇر، ئاز ياخشىلىققا كۆپ ساۋاب بەرگۈچىدۇر

Japonca: 

かれは,十分にかれらに報奨を払われ,御恵みを余分に与えられる。本当にかれは,度々赦される御方,(奉仕に)十分感謝される方であられる。

Arapça (Ürdün): 

«ليوفيهم أجورهم» ثواب أعمالهم المذكورة «ويزيدهم من فضله إنه غفور» لذنوبهم «شكور» لطاعتهم.

Hintçe: 

जिसका कभी टाट न उलटेगा ताकि खुदा उन्हें उनकी मज़दूरियाँ भरपूर अता करे बल्कि अपने फज़ल (व करम) से उसे कुछ और बढ़ा देगा बेशक वह बड़ा बख्शने वाला है (और) बड़ा क़द्रदान है

Tayca: 

เพื่อพระองค์จะทรงตอบแทนรางวัลของพวกเขา ให้แก่พวกเขาอย่างครบถ้วนและจะทรงเพิ่มให้แก่พวกเขาจากความโปรดปรานของพระองค์ แท้จริง พระองค์นั้นเป็นผู้ทรงอภัย ผู้ทรงชื่นชม (เพราะการภักดีของพวกเขา)

İbranice: 

אשר ישלם להם את גמולם ויוסיף להם מחסדו, כי הוא הסולח והגומל

Hırvatça: 

da ih On prema onome što su radili nagradi i još im iz obilja Svoga da; On je Onaj Koji oprašta grijehe i zahvalan je.

Rumence: 

ca Dumnezeu să le dea răsplăţile lor şi să le sporească din harul Său! El este Iertătorul, Mulţumitorul.

Transliteration: 

Liyuwaffiyahum ojoorahum wayazeedahum min fadlihi innahu ghafoorun shakoorun

Türkçe: 

Çünkü Allah onlara ücretlerini tam ödeyecek, lütfundan onlara artırma da yapacaktır. Gafûr'dur O, çok affeder; Şekûr'dur, şükredenlere mutlaka karşılık verir.

Sahih International: 

That He may give them in full their rewards and increase for them of His bounty. Indeed, He is Forgiving and Appreciative.

İngilizce: 

For He will pay them their meed, nay, He will give them (even) more out of His Bounty: for He is Oft-Forgiving, Most Ready to appreciate (service).

Azerbaycanca: 

(Allah) onlara (əməllərinin) mükafatlarını versin və Öz lütfündən (kərəmindən) onlara artırsın! Həqiqətən, (Allah) bağışlayandır, qədirbiləndir! (Bəndələrinə Ona etdikləri şükür müqabilində bol ne’mət əta edər).

Süleyman Ateş: 

Ki (Allah), onlara ücretlerini tam ödesin ve lutfundan onlara fazlasını da versin. Çünkü O, çok bağışlayan, çok karşılık verendir.

Diyanet Vakfı: 

Çünkü Allah, onların mükafatlarını tam öder ve lütfundan onlara fazlasını da verir. Şüphesiz O, çok bağışlayan, şükrün karşılığını bol bol verendir.

Erhan Aktaş: 

Onlara, yaptıklarının karşılığını lütfundan arttırarak fazlasıyla verir. Kuşkusuz ki O, Çok Bağışlayıcı’dır, Yapılan Şeyin Karşılığını Veren’dir.

Kral Fahd: 

Çünkü Allah, onların mükâfatlarını tam öder ve lütfundan onlara fazlasını da verir. Şüphesiz O, çok bağışlayan, şükrün karşılığını bol bol verendir. 

Hasan Basri Çantay: 

Çünkü (Allah) onların mükâfatlarını eksiksiz öder. Onlara, fazl (-u kerem) inden, ziyâdesini de verir. Şübhesiz O, çok yarlığayıcıdır, çok in´aam edicidir.

Muhammed Esed: 

Allah, onların hak ettiği karşılığı eksiksiz verir ve onu lütfuyla daha da arttırır. Allah, şüphesiz çok bağışlayıcıdır ve şükrün karşılığını anında verendir.

Gültekin Onan: 

Çünkü (Tanrı,) ecirlerini noksansız olarak öder ve kendi fazlından onlara arttırır. Şüphesiz O, bağışlayandır, şükrü kabul edendir.

Ali Fikri Yavuz: 

Çünkü Allah onlara mükâfatlarını tamamen verdikten başka fazlından onlara ziyadesini ihsan edecektir. Muhakkak ki, O, Gafûr’dur= çok bağışlayıcıdır, Şekûr’dur= az amele karşılık çok mükâfat verir.

Portekizce: 

Deus lhe pagará as suas recompensas e lhes acrescentará de Sua graça, porque é Compensador, Indulgentíssimo.

İsveççe: 

Gud skall ge dem full lön och i Sin godhet ge dem mer. Han förlåter mycket och Han erkänner [Sina tjänares] förtjänster.

Farsça: 

[این همه را انجام می دهند] تا [خدا] پاداششان را کامل عطا کند و از فضلش بر آنان بیفزاید؛ یقیناً او بسیار آمرزنده و عطا کننده پاداش فراوان در برابر عمل اندک است.

Kürtçe: 

بۆ ئەوەی (خوا) بەتێرو تەواوی پاداشتیان بداتەوە وە لە فەزڵ وبەھرەی خۆی زیاتریشیان پێ بدات بە ڕاستی خوا لێبوردە و سوپاس وەرگرە

Özbekçe: 

Чунки У зот уларга ажрларини тўлиқ қилиб берур ва Ўз фазлидан зиёда ҳам қилур. Албатта, У ўта мағфиратли ва ўта шукр қилгувчидир.

Malayca: 

Supaya Allah menyempurnakan pahala mereka dan menambahi mereka dari limpah kurniaNya. Sesungguhnya Allah Maha Pengampun, lagi sentiasa membalas dengan sebaik-baiknya (akan orang-orang yang bersyukur kepadaNya).

Arnavutça: 

që (Ai) t’jua plotësojë shpërblimin dhe që t’ju shtojë atyre nga dhuntitë e Tij. Me të vërtetë, Ai është falës dhe falenderues.

Bulgarca: 

защото Той ще им изплати напълно техните награди и ще им надбави от Своята благодат. Той е опрощаващ, признателен.

Sırpça: 

да их Он награди према ономе што су радили и још да им да из Свога обиља; јер Он много прашта и благодаран је.

Çekçe: 

aby On jim mohl dát v plnosti odměnu jejich a přidat jim k tomu z dobrodiní Svého. A On odpouštějící je i uznalý za vděčnost.

Urduca: 

(اس تجارت میں انہوں نے اپنا سب کچھ اِس لیے کھپایا ہے) تاکہ اللہ اُن کے اجر پورے کے پورے اُن کو دے اور مزید اپنے فضل سے ان کو عطا فرمائے بے شک اللہ بخشنے والا اور قدردان ہے

Tacikçe: 

Зеро Худо мукофоташонро ба тамомӣ медиҳад ва аз фазли худ чизе бар он меафзояд. Зеро бахшояндаву шукрпазир аст!

Tatarca: 

Алар малларын бирерләр әҗерен Аллаһ тутырып бирсен өчен һәм Аллаһ аларга юмартлыгыннан арттырып та бирсен өчен. Җиһад белән хак юлга кергән мөэминнәрне Аллаһ шиксез ярлыкаучы вә аларның Аллаһ юлына куйган көчләрен җәннәт нигъмәтләре белән түләүчедер.

Endonezyaca: 

agar Allah menyempurnakan kepada mereka pahala mereka dan menambah kepada mereka dari karunia-Nya. Sesungguhnya Allah Maha Pengampun lagi Maha Mensyukuri.

Amharca: 

ምንዳዎቻቸውን ሊሞላላቸው፣ ከችሮታውም ሊጨምርላቸው (ተስፋ ያደርጋሉ)፡፡ እርሱ በጣም መሓሪ አመስጋኝ ነውና፡፡

Tamilce: 

(அல்லாஹ்) அவர்களுக்கு அவர்களின் கூலிகளை முழுமையாக நிறைவேற்றுவதற்கும் தனது அருளில் இருந்து மேலும் அவன் அவர்களுக்கு அதிகப்படுத்துவதற்கும் (அவர்கள் அந்த நல்லமல்களைச் செய்தார்கள்). நிச்சயமாக அவன் மகா மன்னிப்பாளன், நன்றியுடையவன் ஆவான்.

Korece: 

하나님은 그들에게 충족한 보상을 하시며 그분의 은혜를 더 하여 주시니 실로 그분은 관대하 시며 응답하시는 분이시라

Vietnamca: 

Để Ngài có thể cho họ đầy đủ phần thưởng của họ và ban thêm cho họ từ hồng phúc của Ngài. Quả thật, Ngài là Đấng Hằng Tha Thứ, Hằng Tri Ân.

Rubu tag: 

Hizb tag: