Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

26

Sûredeki Ayet No: 

136

Ayet No: 

3068

Sayfa No: 

372

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قَالُوا سَوَاءٌ عَلَيْنَا أَوَعَظْتَ أَمْ لَمْ تَكُن مِّنَ الْوَاعِظِينَ

Çeviriyazı: 

ḳâlû sevâün `aleynâ eve`ażte em lem teküm mine-lvâ`iżîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Dediler ki: Sen ha vaaz etmişsin, ha vaaz edenlerden olmamışsın, bizce birdir."

Diyanet İşleri: 

İster öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bizce birdir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bizce bir dediler, istersen öğüt ver bize, istersen öğüt verenlerden olma.

Şaban Piriş: 

Onlar da şöyle dediler:Öğüt versen de vermesen de bizim için birdir.

Edip Yüksel: 

Dediler ki, "Öğüt versen de vermesen de bizce birdir."

Ali Bulaç: 

Dediler ki: "Bizim için fark etmez; öğüt versen de, öğüt verenlerden olmasan da."

Suat Yıldırım: 

“Sen” dediler, “Ha böyle nasihat etmiş, ha etmemişsin, bize göre hepsi bir.Bizim tuttuğumuz yol, önceki atalarımızın sürüp gelen âdetlerinden başka bir şey değildir.Biz bundan ötürü de cezalandırılacak değiliz!” [11,53]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Dediler ki: «Öğüt versen de veya öğüt verenlerden olmasan da bize karşı müsavîdir.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Dediler: "Sen ha öğüt vermişsin ha öğüt verenlerden olmamışsın. Bizim için fark etmez."

Bekir Sadak: 

(142-15) 2 Kardesleri Salih onlara: «Allah´a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Dogrusu ben size gonderilmis guvenilir bir elciyim

İbni Kesir: 

Dediler ki: Öğüt versen de, yahut öğüt verenlerden olmasan da bizim için eşittir.

Adem Uğur: 

(Onlar) şöyle dediler: Sen öğüt versen de, vermesen de bizce birdir.

İskender Ali Mihr: 

“Sen, bize vaazetsen de veya vaazedenlerden olmasan da bizim için eşittir.” dediler.

Celal Yıldırım: 

Onlar dediler ki: Öğüt versen de, öğüt verenlerden olmasan da bizim için fark etmez, birdir.

Tefhim ul Kuran: 

Dediler ki: «Bizim için farketmez

Fransızca: 

Ils dirent : "Que tu nous exhortes ou pas, cela nous est parfaitement égal !

İspanyolca: 

Dijeron: «¡Nos da lo mismo que nos amonestes o no!

İtalyanca: 

Dissero: «Che tu ci ammonisca o non lo faccia, per noi è la stessa cosa.

Almanca: 

Sie sagten: "Uns ist es gleich, ob du uns ermahnst, oder ob du nicht von den Ermahnern wärst.

Çince: 

他们说:无论你劝告与否,这对于我们是一样的。

Hollandaca: 

Zij antwoordden: Het is ons gelijk, of gij ons al dan niet vermaant.

Rusça: 

Они сказали: "Нам все равно, будешь ты увещевать или не будешь в числе тех, которые увещевают.

Somalice: 

Waxay Dheheen waxaa Isu kaanna Mid ah Waanisayaa ama Maadan Waanininaa.

Swahilice: 

Wakasema: Ni mamoja kwetu, ukitupa mawaidha au hukuwa miongoni mwa watoao mawaidha.

Uygurca: 

ئۇلار ئېيتتى: «نەسىھەت قىلامسەن، قىلمامسەن، بەرىبىر بىزگە ئوخشاش

Japonca: 

かれらは言った。「あなたが説教しても説教しなくても,わたしたちにとっては同じことです。

Arapça (Ürdün): 

«قالوا سواء علينا» مستو عندنا «أوعظت أم لم تكن من الواعظين» أصلا أي لا نرعوي لوعظك.

Hintçe: 

वह लोग कहने लगे ख्वाह तुम नसीहत करो या न नसीहत करो हमारे वास्ते (सब) बराबर है

Tayca: 

พวกเขากล่าวว่า มีผลเท่ากันที่เรา ท่านจะตักเตือนหรือไม่เป็นผู้ตักเตือนเราก็ตาม

İbranice: 

אמרו: 'אחת היא לנו אם תתרה בנו ובין אם

Hırvatça: 

Rekoše oni: "Nama je svejedno savjetovao ti ili ne bio savjetnik,

Rumence: 

“Deopotrivă ne este dacă ne ţii predici ori dacă nu ne ţii!

Transliteration: 

Qaloo sawaon AAalayna awaAAathta am lam takun mina alwaAAitheena

Türkçe: 

Dediler: "Sen ha öğüt vermişsin ha öğüt verenlerden olmamışsın. Bizim için fark etmez."

Sahih International: 

They said, "It is all the same to us whether you advise or are not of the advisors.

İngilizce: 

They said: "It is the same to us whether thou admonish us or be not among (our) admonishers!

Azerbaycanca: 

Onlar dedilər: “Bizə öyüd-nəsihət versən də, verməsən də, bizim üçün eynidir (dinimizdən dönən deyilik).

Süleyman Ateş: 

Dediler ki: "Öğüt versen de, öğüt verenlerden olmasan da bizce birdir."

Diyanet Vakfı: 

(Onlar) şöyle dediler: Sen öğüt versen de, vermesen de bizce birdir.

Erhan Aktaş: 

“Bize öğüt versen de veya öğüt verenlerden olmasan da bizim için birdir.” dediler.

Kral Fahd: 

(Onlar) şöyle dediler: Sen öğüt versen de, vermesen de bizce birdir.

Hasan Basri Çantay: 

Dediler: «Va´z etsen de, yahud va´z edicilerden olmasan da bize göre birdir».

Muhammed Esed: 

(Ama bütün bu uyarılara karşı onlar:) "Bize öğüt veriyor olsan da, olmasan da, bizim için fark etmez!" dediler.

Gültekin Onan: 

Dediler ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

Onlar dediler ki: “- Sen öğüd versen de, öğüd verenlerden olmasan da bizce farkı yoktur.

Portekizce: 

Responderam-lhe: bem pouco se nos dá que nos exortes ou que não sejas um dos exortadores,

İsveççe: 

De svarade: "Det är likgiltigt för oss om du förmanar oss eller inte förmanar oss;

Farsça: 

گفتند: تو پند و اندرز دهی یا ندهی برای ما یکسان است!!

Kürtçe: 

ووتیان (بەھود علیە السلام) لای ئێمە یەکسانە ئامۆژگاری بکەیت یا ئامۆژگاری نەکەیت

Özbekçe: 

Улар: «Биз учун ваъз қилсанг ҳам ёки ваъз қилгувчилардан бўлмасанг ҳам, барибир.

Malayca: 

Mereka menjawab: "Sama sahaja bagi kami, sama ada engkau beri nasihat pengajaran, atau engkau tidak menjadi dari orang-orang yang memberi nasihat pengajaran.

Arnavutça: 

Ata thanë: “Për ne, është njëlloj – na këshillove ti (neve), ose nuk na këshillove.

Bulgarca: 

Казаха: “Все ни е едно дали проповядваш, или не си от проповедниците.

Sırpça: 

Они рекоше: „Нама је свеједно саветовао ти или не саветовао,

Çekçe: 

Odpověděli: 'Je nám jedno, zda varuješ nás či zda nejsi varovatelem;

Urduca: 

انہوں نے جواب دیا "تو نصیحت کر یا نہ کر، ہمارے لیے یکساں ہے

Tacikçe: 

Гуфтанд: «Барюй мо яксон аст, ки моро панд диҳӣ ё панд надиҳӣ.

Tatarca: 

Кәферләр әйттеләр: "Безгә һич аермасы юк, кирәк – безне вәгазьдә, кирәк – безне вәгазь кыйлучыдан бул, без вәгазеңне кабул итмибез, куркыткан ґәзабыңнан курыкмыйбыз.

Endonezyaca: 

Mereka menjawab: "Adalah sama saja bagi kami, apakah kamu memberi nasehat atau tidak memberi nasehat,

Amharca: 

(እነርሱም) አሉ «ብትገስጽም ወይም ከገሳጮቹ ባትኾንም በእኛ ላይ እኩል ነው፤ (ያለንበትን አንለቅም)፡፡

Tamilce: 

அவர்கள் கூறினார்கள்: நீர் உபதேசிப்பதும்; அல்லது, உபதேசிக்காமல் இருப்பதும் எங்களுக்கு சமம்தான்.

Korece: 

그들이 대답하길 네가 설교 하든 아니하든 우리에게는 마찬가 지라

Vietnamca: 

(Đám dân của Hud đáp lại lời kêu gọi của Y), nói: “Dù ngươi có cảnh báo hay không cảnh báo, điều đó cũng bằng thừa đối với bọn ta mà thôi.”