Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

2

Sûredeki Ayet No: 

41

Ayet No: 

48

Sayfa No: 

7

Nüzûl Yeri: 

Nüzûl Yılı: 

Arapça: 

وَآمِنُوا بِمَا أَنزَلْتُ مُصَدِّقًا لِّمَا مَعَكُمْ وَلَا تَكُونُوا أَوَّلَ كَافِرٍ بِهِ ۖ وَلَا تَشْتَرُوا بِآيَاتِي ثَمَنًا قَلِيلًا وَإِيَّايَ فَاتَّقُونِ

Çeviriyazı: 

veâminû bimâ enzeltü müṣaddiḳal limâ me`aküm velâ tekûnû evvele kâfirim bih. velâ teşterû biâyâtî ŝemenen ḳalîlâ. veiyyâye fetteḳûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Yanınızdakini (Tevrat'ı) tasdik edici olarak indirdiğim (Kur'ân)a iman edin, O'nu, inkar edenlerin ilki siz olmayın, benim âyetlerimi birkaç paraya değişmeyin. Ancak benden korkun.

Diyanet İşleri: 

Yanınızdaki Tevrat'ı tasdik ederek indirdiğim Kuran'a, inanın; onu ilk inkar edenler siz olmayın, ayetlerimi hiçbir değere karşılık değiştirmeyin ve bile bile hakkı gizlemeyin.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

İndirdiğim Kur'an'a inanın. Sizdeki kitabı da doğrulayıcıdır o. Ona ilk inanmayan siz olmayın. Delillerimi az ve değersiz bir parayla değişmeyin, ancak benden sakının.

Şaban Piriş: 

Elinizde bulunan Tevrat’ı tasdik edici olarak indirdiğim Kur’an’a inanın ve onu inkar edenlerin ilki siz olmayın. Ayetlerimi az bir paha karşılığında satmayın yalnızca benden sakının!

Edip Yüksel: 

Yanınızdakini doğrulayıcı olarak indirdiğime inanın. Ona karşı çıkanların ilki olmayın. Ayetlerimi değeri düşük şeylerle değişmeyin; sadece benden çekinin.

Ali Bulaç: 

Yanınızda olan (Tevrat)ı, doğrulayıcı olarak indirdiğime (Kur'an'a) iman edin; onu inkar edenlerin ilki siz olmayın ve ayetlerimizi az bir değer karşılığında değişmeyin. Ve yalnızca Benden korkun.

Suat Yıldırım: 

Sizin yanınızda bulunan Tevrat'ı tasdik etmek üzere indirdiğim Kur’ân’a iman edin, onu inkâr edenlerin başını siz çekmeyin. Âyetlerimi az bir fiyatla, yani dünya menfaati karşılığında satmayın. Asıl Bana karşı gelmekten sakının. [2,89.91.97.101; 3,81; 4,47; 5,48; 6,92; 35,31; 46,12.30]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve sizin yanınızdakini mutasaddık olarak indirmiş olduğuma imân ediniz. Onu ilk inkâr edenlerden olmayın. Ve âyetlerimi az bir paha ile satmayın. Ve ancak Ben´den sakının.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Beraberinizdekini doğrulayıcı olarak indirmiş bulunduğuma inanın. Onu ilk inkâr eden siz olmayın. Benim ayetlerimi az bir bedel karşılığı satmayın. Ve yalnız benden sakının.

Bekir Sadak: 

Elinizde bulunan Tevrat´i tasdik ederek indirdigim Kuran´a, inanin

İbni Kesir: 

Yanınızdaki Tevrat´ı tasdik edici olarak indirdiğime iman edin. Onu inkar edenlerin ilki olmayın. Ayetlerimizi az bir paha ile satmayın. Ve yalnız Ben´den sakının.

Adem Uğur: 

Elinizdekini (Tevrat´ın aslını) tasdik edici olarak indirdiğime (Kur´an´a) iman edin. Sakın onu inkâr edenlerin ilki olmayın! Âyetlerimi az bir karşılık ile satmayın, yalnız benden (benim azabımdan) korkun.

İskender Ali Mihr: 

Sizin yanınızda olanı (Tevrat´ı) tasdik edici olarak indirdiğim şeye (Kur´ân´a) îmân edin ve O´nu inkâr edenlerin ilki siz olmayın. Ve (sakın) âyetlerimi az bir bedelle satmayın. Ve sadece Bana karşı takva sahibi olun.

Celal Yıldırım: 

Beraberinizdeki kitap (Tevrat)! tasdik edici olarak indirdiğime (Kur´ân´a) imân edin. Onu inkâr edenlerin ilki siz olmayın ve (sakın) âyetlerimi az (kıymetsiz) bir paha (bayağı bir menfaat) karşılığında değiştirmeyin. Ancak Benden korkup (bu gibi ölçüsüzlüklerden) sakının,

Tefhim ul Kuran: 

Yanınızda olan (Tevrat) ı, doğrulayıcı olarak indirdiğime (Kur´an´a) iman edin

Fransızca: 

Et croyez à ce que J'ai fait descendre, en confirmation de ce qui était déjà avec vous; et ne soyez pas les premiers à le rejeter. Et n'échangez pas Mes révélations contre un vil prix. Et c'est Moi que vous devez craindre .

İspanyolca: 

¡Creed en lo que he revelado en confirmación de lo que habéis recibido! ¡No seáis los primeros en no creer en ello, ni malvendáis Mis signos! ¡Temedme, pues, a Mí. y sólo a Mí!

İtalyanca: 

E credete in ciò che ho fatto scendere a conferma di quello che già era sceso su di voi e non siate i primi a rinnegarlo: non svendete i Miei segni per un prezzo vile. E temete soltanto Me.

Almanca: 

Und verinnerlicht den Iman an das, was ICH hinabsandte als Bestätigung dessen, worüber ihr verfügt, und seid nicht die ersten Kufr-Betreibenden ihm gegenüber. Und erkauft euch nicht mit Meinen Ayat einen minderwertigen Gegenwert, und handelt Taqwa gemäßMir gegenüber!

Çince: 

你们当信我所降示的,这能证实你们所有的经典,你们不要做首先不信的人,不要以廉价出卖我的迹象,你们应当只敬畏我。

Hollandaca: 

En gelooft wat wij tot bevestiging uwer vroegere openbaring thans geopenbaard hebben, en weest niet de eersten, welk niet daaraan gelooven; en verruil het niet met nietigheden en vereert mij.

Rusça: 

Уверуйте в то, что Я ниспослал в подтверждение того, что есть у вас, и не становитесь первыми, кто отказался уверовать в это. Не продавайте Мои знамения за ничтожную цену и Меня одного бойтесь.

Somalice: 

rumeeyana waxaan dejiyey isagoo rumayn waxaad haysataan, hana noqonina mid ka gaaloobay quraanka kii ugu horreeyay, hana ku gadanina aayaadkayga qiimo yar (aduunka) aniga uun iga dhawrsada.

Swahilice: 

Na aminini niliyo yateremsha ambayo yanasadikisha mliyo nayo, wala msiwe wa kwanza kuyakataa. Wala msiuze Ishara zangu kwa thamani ndogo. Na niogopeni Mimi tu.

Uygurca: 

مەن نازىل قىلغان تەۋراتنى تەستىق قىلغۇچى قۇرئانغا ئىمان كەلتۈرۈڭلار، قۇرئاننى بىرىنچى بولۇپ ئىنكار قىلغۇچى بولماڭلار، ئايەتلىرىمنى ئەرزان باھادا سېتىۋەتمەڭلار، ماڭىلا تەقۋادارلىق قىلىڭلار

Japonca: 

あなたがたが持っているものの確証として,われが下した啓示(クルアーン)を信じ,これを信じない者の,先頭になってはならない。また僅かな代償で,わが印を売ってはならない。そしてわれだけを畏れなさい。

Arapça (Ürdün): 

«وآمنوا بما أنزلت» من القرآن «مصدِّقاً لما معكم» من التوراة بموافقته له في التوحيد والنبوة «ولا تكونوا أوَّل كافر به» من أهل الكتاب لأنَّ خلفكم تبع لكم فإثمهم عليكم «ولا تشتروا» تستبدلوا «بآياتي» التي في كتابكم من نعت محمد «ثمناً قليلا» عوضاً يسيرا من الدنيا أي لا تكتموها خوف فوات ما تأخذونه من سفلتكم «وإياي فاتقون» خافون في ذلك دون غيري.

Hintçe: 

और जो (कुरान) मैंने नाज़िल किया वह उस किताब (तौरेत) की (भी) तसदीक़ करता हूँ जो तुम्हारे पास है और तुम सबसे चले उसके इन्कार पर मौजूद न हो जाओ और मेरी आयतों के बदले थोड़ी क़ीमत (दुनयावी फायदा) न लो और मुझ ही से डरते रहो

Tayca: 

และพวกเจ้าจงศรัทธาต่อสิ่งที่ข้าได้ให้ลงมาเพื่อยืนยันสิ่งทีมีอยู่กับพวกเจ้า และพวกเจ้าจงอย่าเป็นผู้ปฏิเสธศรัทธาต่อสิ่งนั้นเป็นคนแรก และจงอย่าได้นำโองการของข้าไปแลกเปลี่ยนกับราคาอันเล็กน้อย และเฉาะข้าเท่านั้น พวกเจ้าจงยำเกรงฯ

İbranice: 

והאמינו באשר הורדתי (הקוראן,) אשר מאשר את מה שעמכם (מהתורה,) ואל תהיו ראשוני הכופרים בו, ואל תמכרו את אותותיי (משפטי הקוראן) במחיר זעום, ויראו אותי

Hırvatça: 

Vjerujte u ono što sam objavio potvrđujući daje istinito ono što vi imate i ne budite prvi koji u to ne vjeruju! Ne prodajite riječi Moje za bagatelnu cijenu i samo se Mene bojte!"

Rumence: 

Credeţi în ceea ce am pogorât, întărind ceea ce voi primiserăţi! Nu fiţi voi cei dintâi care nu cred! Nu-mi vindeţi semnele pe preţ mărunt! Temeţi-vă de Mine!

Transliteration: 

Waaminoo bima anzaltu musaddiqan lima maAAakum wala takoonoo awwala kafirin bihi wala tashtaroo biayatee thamanan qaleelan waiyyaya faittaqooni

Türkçe: 

Beraberinizdekini doğrulayıcı olarak indirmiş bulunduğuma inanın. Onu ilk inkâr eden siz olmayın. Benim ayetlerimi az bir bedel karşılığı satmayın. Ve yalnız benden sakının.

Sahih International: 

And believe in what I have sent down confirming that which is [already] with you, and be not the first to disbelieve in it. And do not exchange My signs for a small price, and fear [only] Me.

İngilizce: 

And believe in what I reveal, confirming the revelation which is with you, and be not the first to reject Faith therein, nor sell My Signs for a small price; and fear Me, and Me alone.

Azerbaycanca: 

Sizin əlinizdəkini (Tövratı) təsdiqləyici kimi göndərdiyimə (Qur’ana) iman gətirin! Onu inkar edənlərin əvvəlincisi siz olmayın! Mənim ayələrimi (Tövratdakı hökmlərimi) ucuz qiymətə (dəyərsiz dünya malına) satmayın və ancaq Məndən qorxun!

Süleyman Ateş: 

Sizin yanınızda bulunanı doğrulayıcı olarak indirmiş bulunduğum (Kur'an)a inanın ve onu ilk inkar eden, siz olmayın; benim ayetlerimi birkaç paraya satmayın ve benden sakının.

Diyanet Vakfı: 

Elinizdekini (Tevrat'ın aslını) tasdik edici olarak indirdiğime (Kur'an'a) iman edin. Sakın onu inkar edenlerin ilki olmayın! Âyetlerimi az bir karşılık ile satmayın, yalnız benden (benim azabımdan) korkun.

Erhan Aktaş: 

Yanınızdakini(1) “tasdik edici” olarak gönderdiğimize îmân edin. Onu kâfirlik(2) edenlerin ilki siz olmayın. Âyetlerimi az bir değere değişmeyin. Ve Bana karşı takvâlı(3) olun.

Kral Fahd: 

Elinizdekini (Tevrât'ın aslını) tasdik edici olarak indirdiğime (Kur'ân'a) iman edin. Sakın onu inkâr edenlerin ilki olmayın! Âyetlerimi az bir karşılık pahasına satmayın, yalnız benden (benim azabımdan) sakının.

Hasan Basri Çantay: 

Nezdinizdekini (Tevrâtı) tasdik edici (ve doğrultucu) olarak indirdiğim (Kur´an) a îman edin, onu inkâredenlerin ilki siz olmayın, âyetlerimi az bir bahâ ile (bayağı bir menfaat mukaabilinde) değişmeyin. Ancak benden korkun.

Muhammed Esed: 

Bunun için de, size geçmişte bildirilmiş olan haberleri doğrulayıcı nitelikte indirdiğim bu vahye inanın; onun gerçekliğini inkar edenlerin öncüsü olmayın; mesajlarımı küçük bir kazanca değişmeyin; ve Bana, yalnızca Bana karşı sorumluluk bilinci taşıyın!

Gültekin Onan: 

Yanınızdakini (meaküm) doğrulayıcı (musaddikan) olarak indirdiğime inanın. Ona küfredenlerin ilki olmayın. Ayetlerimi az bir değer karşılığında değişmeyin (teşteru) ve yalnızca benden korkun / çekinin (iyyaye).

Ali Fikri Yavuz: 

Ve beraberinizdeki Tevrât’ı (aslını) tasdik edici olarak indirdiğim Kur’an’a îman edin, ona inanmayanların ilki olmayın

Portekizce: 

E crede no que revelei, e que corrobora a revelação que vós tendes; não sejais os primeiros a negá-lo, nem negocieis asMinhas leis a vil preço, e temei a Mim, somente,

İsveççe: 

Tro på vad Jag [nu] har uppenbarat med bekräftelse av de [uppenbarelser] som ni [tidigare] fick ta emot och gå inte i spetsen för dem som förnekar sanningen. Sälj inte Mina budskap för en ynklig slant. Och frukta Mig!

Farsça: 

وبه آنچه [بر پیامبر اسلام] نازل کرده ام که تصدیق کننده [تورات وانجیلی] است که با شماست، ایمان آورید و نخستین کافر به آن نباشید [که نسل به نسل پس از شما به پیروی از شما به آن کافر شوند] و آیاتم را [در تورات که اوصاف محمّد و قرآن در آن است، با تغییر دادن و تحریف کردن] به بهایی ناچیز نفروشید، و فقط از من پروا کنید.

Kürtçe: 

ھەروەھا بڕوا بھێنن بەو قورئانەی کەناردوومەتە خوارەوە کە پشتیوانی پەیامەکەی لای ئێوەیە (تەورات وئینجیلی دەستکاری نەکراو) وە ئێوە مەبن بەیەکەمین بێ بڕوا بەو قورئانە وە نیشانە و ئایەتەکانی من مەگۆڕنەوە بەشتێکی کەم نرخ وەھەر لە (بێ فەرمانی) من خۆتان بپارێزن

Özbekçe: 

Ва сиздаги нарсани тасдиқловчи қилиб туширган нарсамга иймон келтиринг. Унга биринчи куфр келтирувчи бўлманг. Менинг оятларимни оз баҳога сотманг ва Менгагина тақво қилинг.

Malayca: 

Dan berimanlah kamu dengan apa yang Aku turunkan (Al-Quran) yang mengesahkan benarnya Kitab yang ada pada kamu, dan janganlah kamu menjadi orang-orang yang mula-mula kafir (ingkar) akan dia; dan janganlah pula kamu menjadikan ayat- ayatKu (sebagai harga untuk) membeli kelebihan-kelebihan yang sedikit faedahnya; dan kepada Akulah sahaja hendaklah kamu bertaqwa.

Arnavutça: 

Besoni asaj që e kam shpallë Unë (Kur’anin), me të cilin vërtetohet ajo që keni ju (Teurati), e mos u bëni mohuesit e parë të tij. Dhe, mos i këmbeni argumentet e Mia me vlerë të vogël; ruhuni vetëm prej Meje!

Bulgarca: 

И вярвайте в това, което низпослах, за да потвърди наличното у вас! И не бъдете първите неверници към него, и не продавайте на никаква цена Моите знамения, и бойте се от Мен един!

Sırpça: 

Верујте у оно што сам објавио потврђујући да је истинито оно што ви имате и не будите први који у то не верују! Не продајте речи Моје за нешто што сасвим мало вреди и само се Мене бојте!"

Çekçe: 

Věřte v to, co jsem seslal pro potvrzení pravdivosti toho, co již máte! Nebuďte prvními z těch, kdo nevěří v toto zjevení, a neprodávejte znamení Má za nízkou cenu! A buďte bohabojní!

Urduca: 

اور میں نے جو کتاب بھیجی ہے اس پر ایمان لاؤ یہ اُس کتاب کی تائید میں ہے جو تمہارے پاس پہلے سے موجود تھی، لہٰذا سب سے پہلے تم ہی اس کے منکر نہ بن جاؤ تھوڑی قیمت پر میری آیات کو نہ بیچ ڈالو او ر میرے غضب سے بچو

Tacikçe: 

Ва ба он чӣ нозил кардаам ва китоби шуморо тасдиқ мекунад, имон биёваред ва аз нахустин касоне, ки инкораш мекунанд, мабошед. Ва оёти Маро ба баҳои андак нафурӯшед ва аз Ман битарсед!

Tatarca: 

Кулыгыздагы Тәүратка ышанганыгыз хәлдә Без иңдергән Коръәнгә дә ышаныгыз, ягъни аның белән гамәл кылыгыз, Коръәнгә беренче көферләрдән булмагыз һәм Безнең аятьләребезне дөнья малына сатмагыз! Ягъни байлар малына кызыгып, яки алардан куркып, Аллаһ хөкемнәрен яшермәгез һәм үзгәртмәгез, Минем газабымнан сакланыгыз!

Endonezyaca: 

Dan berimanlah kamu kepada apa yang telah Aku turunkan (Al Quran) yang membenarkan apa yang ada padamu (Taurat), dan janganlah kamu menjadi orang yang pertama kafir kepadanya, dan janganlah kamu menukarkan ayat-ayat-Ku dengan harga yang rendah, dan hanya kepada Akulah kamu harus bertakwa.

Amharca: 

ከናንተ ጋር ያለውን (መጽሐፍ) የሚያረጋግጥ ሆኖ ባወረድኩትም (ቁርኣን) እመኑ፡፡ በርሱም የመጀመሪያ ከሓዲ አትሁኑ፡፡ በአንቀጾቼም ጥቂትን ዋጋ አትለውጡ፡፡ እኔንም ብቻ ተጠንቀቁ፡

Tamilce: 

இன்னும், உங்களிடமுள்ளதை உண்மைப்படுத்தக்கூடியதாக நான் இறக்கிய (இவ்வேதத்)தை நம்பிக்கை கொள்ளுங்கள்! இன்னும் இதை நிராகரிப்பவர்களில் முதலாமவர்களாக நீங்கள் ஆகிவிடாதீர்கள்! இன்னும், என் வசனங்களுக்குப் பகரமாக (அவற்றில் கூறப்பட்ட சட்டங்களை மறைப்பதற்காக அல்லது, மாற்றுவதற்காக) சொற்ப கிரயத்தை வாங்காதீர்கள்! இன்னும், நீங்கள் என்னையே அஞ்சுங்கள்!

Korece: 

내가 계시한 것을 믿고 이전에 내려보낸 계시를 믿으라 이를 불신하는 우두머리가 되지 말것이며 나의 계시를 어떠한 것과도 교환하지 말고 나만을 두려워하라

Vietnamca: 

Các ngươi hãy tin tưởng vào (Qur’an) mà TA đã mặc khải (cho Muhammad) nhằm khẳng định lại những gì đang ở nơi các ngươi (Kinh Cựu Ước, Kinh Tân Ước), bởi thế các ngươi chớ là những kẻ đầu tiên phủ nhận Nó, chớ lấy các Lời Mặc Khải của TA đem bán với cái giá ít ỏi, và các ngươi hãy chỉ kính sợ một mình TA thôi.