Arapça:
نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ أَحْسَنَ الْقَصَصِ بِمَا أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ هَٰذَا الْقُرْآنَ وَإِن كُنتَ مِن قَبْلِهِ لَمِنَ الْغَافِلِينَ
Çeviriyazı:
naḥnü neḳuṣṣu `aleyke aḥsene-lḳaṣaṣi bimâ evḥaynâ ileyke hâẕe-lḳur'ân. vein künte min ḳablihî lemine-lgâfilîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Sana bu Kur'ân'ı vahyetmekle biz, sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Gerçek şu ki, daha önce senin bundan hiç haberin yoktu.
Diyanet İşleri:
Biz bu Kuran'ı vahyederek, sana en güzel kıssaları anlatıyoruz.. Oysa daha önce sen bunlardan habersizdin.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Sana bu Kur'an'ı vahyederek kıssaların en güzelini hikaye edeceğiz ve bundan önce sen elbette onu bilmeyenlerdendin.
Şaban Piriş:
Biz, bu Kur'an'ı vahyetmekle geçmişte haberdar olmadığın en güzel kıssaları sana anlatıyoruz.
Edip Yüksel:
Sana bu Kuran'ı vahyederek, sana en güzel bir anlatımla tarihi aktarıyoruz. Sen daha önce bundan habersizdin.
Ali Bulaç:
Biz bu Kur'an'ı sana vahyetmemizle, en güzel kıssaları gerçek bir haber (kıssa) olarak sana aktarıyoruz, oysa sen, daha önce, bundan haberi olmayanlardandın.
Suat Yıldırım:
Biz, bu Kur'ân’ı sana vahyetmekle, geçmiş ümmetlerin birtakım haberlerini en güzel şekilde beyan ediyoruz. Şu bir gerçek ki daha önce senin bundan hiç haberin yoktu.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Biz sana bu Kur´an´ı vahyetmemizle sana en güzel kıssayı naklediyoruz. Halbuki, sen ondan evvel elbette bundan habersizdin.
Yaşar Nuri Öztürk:
Biz bu Kur'an'ı sana vahyederek, hikâyelerin en güzelini anlatıyoruz. Oysaki sen, bundan önce bunlardan tamamen habersiz olanlardandın.
Bekir Sadak:
(8-9) Kardesleri: «Biz birbirimize bagli bir topluluk oldugumuz halde, babamiz, Yusuf´u oldurun veya onu issiz bir yere birakiverin ki babaniz size kalsin
İbni Kesir:
Biz
Adem Uğur:
(Ey Muhammed!) Biz, sana bu Kur´an´ı vahyetmekle geçmiş milletlerin haberlerini sana en güzel bir şekilde anlatıyoruz. Gerçek şu ki, sen bundan önce (bu haberleri) elbette bilmeyenlerden idin.
İskender Ali Mihr:
Sana vahyettiğimiz bu Kur´ân ile en güzel kıssaları sana anlatıyoruz. Ve oysa sen, ondan önce elbette gâfillerdendin.
Celal Yıldırım:
Sana bu Kur´ân´ı vahyetmemizle, kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Halbuki daha önce bundan haberin yoktu.
Tefhim ul Kuran:
Biz bu Kur´an´ı sana vahyetmemizle, en güzel kıssaları gerçek bir haber (kıssa) olarak sana aktarmaktayız, oysa sen, daha önce bundan haberi olmayanlardandın.
Fransızca:
Nous te racontons le meilleur récit, grâce à la révélation que Nous te faisons dans le Coran même si tu étais auparavant du nombre des inattentifs (à ces récits).
İspanyolca:
Con la revelación que te hacemos de este Corán vamos a contarte Nosotros el más bello de los relatos, aunque hayas sido antes de los despreocupados.
İtalyanca:
Grazie a ciò che ti ispiriamo in questo Corano Noi ti raccontiamo la più bella storia, anche se precedentemente non ne eri a conoscenza.
Almanca:
WIR berichten dir von den schöneren Begebenheiten, indem WIR dir diesen Quran durch Wahy zuteil werden ließen. Und sicherlich warst du vor ihm einer der Achtlosen!
Çince:
我借著启示你这部《古兰经》而告诉你最美的故事,在这以前,你确是疏忽的。
Hollandaca:
Wij verhalen u de uitmuntendste geschiedenis, door u dezen Koran te openbaren, waarop gij vroeger geen acht hebt geslagen.
Rusça:
Мы рассказываем тебе самое прекрасное повествование, внушая тебе в откровении этот Коран, хотя прежде ты был одним из тех, кто ничего не ведал об этом.
Somalice:
Annagaa kaaga qisoon qissoyin tan u fiican waxyigaan Quraankan kuu waxyoonay dartiis, waxaadna ka mid ahayd hortiisa kuwaan wax igayn.
Swahilice:
Sisi tunasimulia simulizi nzuri kwa kukufunulia Qur'ani hii. Na ijapo kuwa kabla ya haya ulikuwa miongoni mwa wasio jua.
Uygurca:
بۇ قۇرئاننى ساڭا ۋەھيى قىلىش ئارقىلىق ئەڭ چىرايلىق قىسسىنى ساڭا بايان قىلىپ بېرىمىز، بۇنىڭدىن بۇرۇن بۇ قىسسىدىن ھەقىقەتەن بىخەۋەر ئىدىڭ
Japonca:
われはこのクルアーンをあなたに啓示し,物語の中の最も美しいものを語ろう。あなたもこれまで気付かずにいたものである。
Arapça (Ürdün):
«نحن نقص عليك أحسن القصص بما أوحينا» بإيحائنا «إليك هذا القرآن وإن» مخففة أي وإنه «كنت من قبله لمن الغافلين».
Hintçe:
(ऐ रसूल) हम तुम पर ये क़ुरान नाज़िल करके तुम से एक निहायत उम्दा क़िस्सा बयान करते हैं अगरचे तुम इसके पहले (उससे) बिल्कुल बेख़बर थे
Tayca:
เราจะเล่าเรื่องราวที่ดียิ่งแก่เจ้า ตามที่เราได้วะฮีอัลกุรอานนี้แก่เจ้า และหากว่าก่อนหน้านี้เจ้าอยู่ในหมู่ผู้ไม่รู้เรื่องราว
İbranice:
אנו נספר לך את הדברים הטובים ביותר על-ידי מה שגילינו לך מהקוראן הזה, אפילו שלפני זה (לפני הקוראן) היית מאלה אשר אינם יודעים
Hırvatça:
Mi tebi o najljepšim događajima kazujemo tako što ti ovaj Kur'an objavljujemo, iako si prije njega, jedan od neukih bio.
Rumence:
Noi îţi vom istorisi cele mai frumoase istorii, dezvăluindu-ţi acest Coran, cu toate că tu mai înainte ai fost dintre cei nepăsători.
Transliteration:
Nahnu naqussu AAalayka ahsana alqasasi bima awhayna ilayka hatha alqurana wain kunta min qablihi lamina alghafileena
Türkçe:
Biz bu Kur'an'ı sana vahyederek, hikâyelerin en güzelini anlatıyoruz. Oysaki sen, bundan önce bunlardan tamamen habersiz olanlardandın.
Sahih International:
We relate to you, [O Muhammad], the best of stories in what We have revealed to you of this Qur'an although you were, before it, among the unaware.
İngilizce:
We do relate unto thee the most beautiful of stories, in that We reveal to thee this (portion of the) Qur'an: before this, thou too was among those who knew it not.
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum!) Biz bu Qur’anı sənə vəhy etməklə sənin üçün ən gözəl hekayəti (qissəni) danışırıq. Hərçənd ki, sən əvəlcə (ondan) əsla xəbərdar deyildin.
Süleyman Ateş:
Biz, bu Kur'an'ı vahyetmekle sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Sen ondan önce (bunları) bilmeyenlerden idin.
Diyanet Vakfı:
(Ey Muhammed!) Biz, sana bu Kur'an'ı vahyetmekle geçmiş milletlerin haberlerini sana en güzel bir şekilde anlatıyoruz. Gerçek şu ki, sen bundan önce (bu haberleri) elbette bilmeyenlerden idin.
Erhan Aktaş:
Biz, Sana bu Kur’an’ı iletmekle, daha önce hakkında bilgi sahibi olmadığın kıssaları en doğru şekilde bildirmiş oluyoruz.
Kral Fahd:
Biz bu Kur'ân'ı sana vahyetmekle, kıssaların en güzelini sana anlatmış oluyoruz; halbuki sen, önceden, bunlardan tamamıyla habersizdin.
Hasan Basri Çantay:
Biz sana bu Kur´ânı (bu sûreyi) vahyetmek suretiyle en güzel beyânı kıssa olarak anlatacağız. Halbuki sen daha evvel bundan elbet haberdâr olmayanlardandın.
Muhammed Esed:
Biz bu Kuran´ı sana vahyettikçe, (ey Peygamber,) bundan önce senin de (vahyin ne olduğundan) habersiz kimselerden olduğunu bilerek onu sana mümkün olan en iyi, en güzel üslupla açıklıyoruz.
Gültekin Onan:
Biz bu Kuran´ı sana vahyetmemizle, en güzel kıssaları gerçek bir haber (kıssa) olarak sana aktarıyoruz
Ali Fikri Yavuz:
Sana bu sûreyi vahyetmemizle, en güzel kıssayı sana anlatacağız. Halbuki sen, daha önce bundan asla haberdar değildin.
Portekizce:
Nós te relatamos a mais formosa das narrativas, ao inspirar-te este Alcorão, se bem que antes disso eras um dosdesatentos.
İsveççe:
Allteftersom Vi uppenbarar denna Koran för dig [Muhammad], klarlägger Vi för dig [dess mening] på bästa sätt; förut var du ju en av dem som inte kände till något om [denna berättelse].
Farsça:
ما بهترین داستان را با وحی کردن این قرآن بر تو می خوانیم و تو یقیناً پیش از آن از بی خبران [نسبت به این بهترین داستان] بودی.
Kürtçe:
ئێمە دەگێڕینەوە بۆ تۆ جوانترین چیرۆک و بەسەرھات لە ڕێگای ئەم قورئانەوە نیگامان کردووە بۆت ھەر چەندە تۆ لەپێش (ھاتنی) ئەم قورئانەدا لەم بەسەرھاتە بێ ئاگا بوویت
Özbekçe:
Биз сенга ушбу Қуръонда ваҳий қилган нарсамиз ила энг гўзал қиссани ҳикоя қилурмиз. Агарчи ундан олдин сен бундан бехабарлардан бўлсанг ҳам.
Malayca:
Kami ceritakan kepadamu (wahai Muhammad) seindah-indah kisah dengan jalan Kami wahyukan kepadamu Al-Quran ini, padahal sebenarnya engkau sebelum datangnya wahyu itu, adalah dari orang-orang yang tidak pernah menyedari akan halnya.
Arnavutça:
Na ty (o Muhammed!) do t’i tregojmë ngjarjet më të bukura përmes shpalljes së këtij Kur’ani; e ti, me të vërtetë, këto nuk i ke ditur më parë:
Bulgarca:
Ние ти разказваме най-хубавите разкази с откровението, което ти дадохме в този Коран, макар че преди него ти бе от нехайните.
Sırpça:
Ми ти о најлепшим догађајима казујемо тиме што ти овај Кур'ан објављујемо, иако си пре њега, један од неуких био.
Çekçe:
Tím, že ti zjevujeme tento Korán, vyprávíme ti příběh nejkrásnější, zatímco dříve byls věru jedním z těch, kdož o tom neměli tušení.
Urduca:
اے محمدؐ، ہم اس قرآن کو تمہاری طرف وحی کر کے بہترین پیرایہ میں واقعات اور حقائق تم سے بیان کرتے ہیں، ورنہ اس سے پہلے تو (ان چیزو ں سے) تم بالکل ہی بے خبر تھے
Tacikçe:
Бо ин Қуръон, ки ба ту ваҳй кардаем, беҳтарин достонро бароят ҳикоят мекунем, ки ту аз ин пеш аз бехабарон будаӣ.
Tatarca:
Ий Мухәммәд г-м! Без сиңа Коръәнне вәхий итеп кыйссаларның күркәмрәген хикәять кылабыз, гәрчә башта ул кыйссалардан хәбәрсез булсаң да.
Endonezyaca:
Kami menceritakan kepadamu kisah yang paling baik dengan mewahyukan Al Quran ini kepadamu, dan sesungguhnya kamu sebelum (Kami mewahyukan)nya adalah termasuk orang-orang yang belum mengetahui.
Amharca:
እኛ ይህንን ቁርኣን ወደ አንተ በማውረዳችን በጣም መልካም ዜናዎችን በአንተ ላይ እንተርክልሃለን፡፡ እነሆ ከእርሱ በፊት (ካለፉት ሕዝቦች ታሪክ) በእርግጥ ከዘንጊዎቹ ነበርክ፡፡
Tamilce:
(நபியே!) இந்த குர்ஆனை உமக்கு நாம் வஹ்யி அறிவித்ததன் வாயிலாக சரித்திரங்களில் மிக அழகானதை உமக்கு விவரிக்கப் போகிறோம். இன்னும், நிச்சயமாக இதற்கு முன்னர் (இந்த சரித்திரத்தை) அறியாதவர்களில் நீர் இருந்தீர்.
Korece:
하나님이 그대에게 가장 아름다운 얘기를 전하니 이는 그대에 게 꾸란을 계시함이라 실로 그대 도 이전에 알지 못한자 가운데 있었노라
Vietnamca:
(Này Thiên Sứ Muhammad), qua những điều TA mặc khải cho Ngươi trong Qur’an này, TA kể cho Ngươi nghe một câu chuyện hay nhất mà Ngươi chưa từng biết đến trước đây.
Ayet Linkleri: