Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

100

Sûredeki Ayet No: 

7

Ayet No: 

6153

Sayfa No: 

600

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَإِنَّهُ عَلَىٰ ذَٰلِكَ لَشَهِيدٌ

Çeviriyazı: 

veinnehû `alâ ẕâlike leşehîd.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ve kendisi de buna şahittir.

Diyanet İşleri: 

Doğrusu kendisi de bunların hepsine şahittir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve şüphe yok ki o, buna tanıktır.

Şaban Piriş: 

Kendisi de buna şahittir.

Edip Yüksel: 

Üstelik buna da tanıktır.

Ali Bulaç: 

Ve gerçekten, kendisi buna şahiddir.

Suat Yıldırım: 

Kendisi de buna şahittir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve şüphe yok ki o (insan) bunun üzerine (bu nankörlüğüne) elbette bir şahittir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ve kendisi de buna iyiden iyiye tanıktır.

Bekir Sadak: 

Nedir o gurultu koparacak olan?

İbni Kesir: 

Doğrusu kendisi de buna, hakkıyla şahiddir.

Adem Uğur: 

Şüphesiz buna kendisi de şahittir,

İskender Ali Mihr: 

Ve muhakkak ki o, buna elbette şahittir.

Celal Yıldırım: 

Kendisi de gerçekten buna şâhiddir.

Tefhim ul Kuran: 

Ve gerçekten, kendisi de buna şahiddir.

Fransızca: 

et pourtant, il est certes, témoin de cela;

İspanyolca: 

y él es, sí, testigo de ello.

İtalyanca: 

invero è ben conscio di ciò.

Almanca: 

Und gewiß, er ist darüber doch ein Zeuge.

Çince: 

他自己对那孤负确是见证的,

Hollandaca: 

En hij is getuige daarvan;

Rusça: 

и он сам является тому свидетелем.

Somalice: 

Arrintaasna Dadku wuu ogyahay.

Swahilice: 

Na hakika yeye mwenyewe bila ya shaka ni shahidi wa hayo!

Uygurca: 

ئىنسان ھەقىقەتەن ئۇنىڭغا (يەنى اﷲ نىڭ نېمىتىنى ئىنكار قىلغانلىقىغا) ئەلۋەتتە ئۆزى گۇۋاھتۇر

Japonca: 

それに就き,かれは誠に証人であり,

Arapça (Ürdün): 

«وإنه على ذلك» أي كنوده «لشهيد» يشهد على نفسه بصنعه.

Hintçe: 

और यक़ीनी ख़ुदा भी उससे वाक़िफ़ है

Tayca: 

และแท้จริงเขาได้เป็นพยานต่อการนั้นอย่างแน่นอน

İbranice: 

והוא מעיד על כך

Hırvatça: 

i sam je on, doista, svjedok toga,

Rumence: 

Şi el însuşi mărturiseşte aceasta,

Transliteration: 

Wainnahu AAala thalika lashaheedun

Türkçe: 

Ve kendisi de buna iyiden iyiye tanıktır.

Sahih International: 

And indeed, he is to that a witness.

İngilizce: 

And to that (fact) he bears witness (by his deeds);

Azerbaycanca: 

Və o özü də buna şahiddir.

Süleyman Ateş: 

Ve o da buna şahiddir.

Diyanet Vakfı: 

Şüphesiz buna kendisi de şahittir,

Erhan Aktaş: 

Ve o(1) da buna tanıktır.(2)

Kral Fahd: 

Şüphesiz buna kendisi de şahittir

Hasan Basri Çantay: 

Hiç şübhesiz O buna hakkıyle şâhiddir.

Muhammed Esed: 

ve kendisi (de) buna şahittir:

Gültekin Onan: 

Ve gerçekten, kendisi buna şahiddir.

Ali Fikri Yavuz: 

İnsan da, bu nankör oluşuna şahiddir.

Portekizce: 

- Ele mesmo é testemunha disso! -

İsveççe: 

om detta vittnar hon själv -

Farsça: 

و بی تردید خود او بر این ناسپاسی گواه است،

Kürtçe: 

وە بێگومان خۆی لەسەر ئەم ناسوپاسیە شایەتە

Özbekçe: 

Ва албатта, у ана шунга ўзи гувоҳдир.

Malayca: 

Dan sesungguhnya ia (dengan bawaannya) menerangkan dengan jelas keadaan yang demikian;

Arnavutça: 

dhe ai, me të vërtetë, për këtë, është i vetëdijshëm,

Bulgarca: 

И сам на това е свидетел.

Sırpça: 

и сам је он, заиста, тога сведок,

Çekçe: 

a dokonce sám to dosvědčuje.

Urduca: 

اور وہ خود اِس پر گواہ ہے

Tacikçe: 

ва ӯ худ бар ин гувоҳ аст.

Tatarca: 

Тәхкыйк имансыз кеше үзенең имансызлыгына Аллаһуга каршы кылган эшләре белән гуаһдыр.

Endonezyaca: 

dan sesungguhnya manusia itu menyaksikan (sendiri) keingkarannya,

Amharca: 

እርሱም በዚህ ላይ መስካሪ ነው፡፡

Tamilce: 

இன்னும், நிச்சயமாக அவன் அதற்கு சாட்சியாக இருக்கிறான்.

Korece: 

인간은 그가 행한 것을 증언 할 것이매

Vietnamca: 

Chính y sẽ làm chứng cho điều đó.